Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Allah için sevmek;Allah sevgisi;Hz. Peygamber'i sevmek;Küfre dönmemek
Başlık: HALÂVET-İ ÎMÂNI TATMANIN YOLLARI
Ravi (r.a.): Enes b. Mâlik
Hadis: Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Kimde üç şey bulunursa halâvet-i îmânı tatmış olur. Allâh ile Resûlu'llâh kendisine mâadâlarından daha sevgili olmak; bir kimseyi sevmek, fakat yalnız Allâh için sevmek; (Allâh, onu küfürden kurtardıktan sonra) yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Ensârı sevmek
Başlık: (KÂMİL) ÎMÂN İLE NİFÂKIN ALÂMETLERİ
Ravi (r.a.): Enes b. Mâlik
Hadis: Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Kâmil) îmânın alâmeti Ensâr'a mehabbet, nifâkın alâmeti de Ensâr'a buğzetmektir.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Allâh'a şirk koşmamak;Bî'at;Çocukları diri diri gömmek;Hırsızlık;İftira etmek;İsyan;Zinâ
Başlık: AKABE-İ ÛLÂ (BİRİNCİ AKABE) BÎATI;RESÛLULLÂH (S.A. VE S.), ASHÂBINA, YAPABİLECEKLERİ AMELLERİ EMREDERDİ
Ravi (r.a.): Ubâde b. es-Sâmit
Hadis: (Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan) Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh'a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseyi) büthân etmemek, hiçbir (emr-i) ma'rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh'ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ıkâb olursa bu ıkâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi'li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh'a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ıkâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e) bîat ettik.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Düşündüğünü açıkça söylemek;İman-İslâm
Başlık: MASLAHATA BİNÂEN İYİLİK YAPMANIN MEŞRÛİYETİNE DÂİR SA'D İBN-İ EBÎ VAKKÂS HADÎSİ
Ravi (r.a.): Sa'd b. Ebî Vakkâs
Hadis: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (Müellefetü'l-Kulûb'dan) bir takım kimselere (dünyâlık) veriyordu. Bu, Sa'd da (orada) oturuyordu. Derken Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem içlerinden en ziyâde beğendiğim birini bıraktı. (Bir şey vermedi.) Bunun üzerine: "Yâ Resûlâ'llâh, filânı ne için bıraktın? Vallâhi onu ben mü'min biliyorum." dedim. "Öyle deme, Müslim (de.)" buyurdu. Bir müddet sustum. Nihâyet o adam hakkındaki ilmim bana galebe etti de (dayanamadım,) yine sözümü tekrâr ederek: "Filânı niçin mahrum bıraktın? Vallâhi onu ben, mü'min biliyorum." dedim. Yine "Öyle deme, müslim (de.)" buyurdu. Ben yine sustum. Lâkin o adam hakkındaki ilmim bana galabe etti. (Dayanamadım,) sözümü tekrâr ettim. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem yine o sözü tekrâr ettikden sonra buyurdu ki: Ey Sa'd, bir adama, Allah onu yüzü koyu ateşe atmasın diye başkasını daha ziyâde sevdiğim halde atâ (ve ihsân) 'da bulunduğum olur.
Konu: Allah için sevmek;Allah sevgisi;Hz. Peygamber'i sevmek;Küfre dönmemek
Başlık: HALÂVET-İ ÎMÂNI TATMANIN YOLLARI
Ravi (r.a.): Enes b. Mâlik
Hadis: Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Kimde üç şey bulunursa halâvet-i îmânı tatmış olur. Allâh ile Resûlu'llâh kendisine mâadâlarından daha sevgili olmak; bir kimseyi sevmek, fakat yalnız Allâh için sevmek; (Allâh, onu küfürden kurtardıktan sonra) yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Ensârı sevmek
Başlık: (KÂMİL) ÎMÂN İLE NİFÂKIN ALÂMETLERİ
Ravi (r.a.): Enes b. Mâlik
Hadis: Şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: (Kâmil) îmânın alâmeti Ensâr'a mehabbet, nifâkın alâmeti de Ensâr'a buğzetmektir.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Allâh'a şirk koşmamak;Bî'at;Çocukları diri diri gömmek;Hırsızlık;İftira etmek;İsyan;Zinâ
Başlık: AKABE-İ ÛLÂ (BİRİNCİ AKABE) BÎATI;RESÛLULLÂH (S.A. VE S.), ASHÂBINA, YAPABİLECEKLERİ AMELLERİ EMREDERDİ
Ravi (r.a.): Ubâde b. es-Sâmit
Hadis: (Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan) Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh'a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseyi) büthân etmemek, hiçbir (emr-i) ma'rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh'ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ıkâb olursa bu ıkâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi'li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh'a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ıkâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e) bîat ettik.
Fasıl: KİTÂBÜ'L-ÎMÂN
Konu: Düşündüğünü açıkça söylemek;İman-İslâm
Başlık: MASLAHATA BİNÂEN İYİLİK YAPMANIN MEŞRÛİYETİNE DÂİR SA'D İBN-İ EBÎ VAKKÂS HADÎSİ
Ravi (r.a.): Sa'd b. Ebî Vakkâs
Hadis: Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (Müellefetü'l-Kulûb'dan) bir takım kimselere (dünyâlık) veriyordu. Bu, Sa'd da (orada) oturuyordu. Derken Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem içlerinden en ziyâde beğendiğim birini bıraktı. (Bir şey vermedi.) Bunun üzerine: "Yâ Resûlâ'llâh, filânı ne için bıraktın? Vallâhi onu ben mü'min biliyorum." dedim. "Öyle deme, Müslim (de.)" buyurdu. Bir müddet sustum. Nihâyet o adam hakkındaki ilmim bana galebe etti de (dayanamadım,) yine sözümü tekrâr ederek: "Filânı niçin mahrum bıraktın? Vallâhi onu ben, mü'min biliyorum." dedim. Yine "Öyle deme, müslim (de.)" buyurdu. Ben yine sustum. Lâkin o adam hakkındaki ilmim bana galabe etti. (Dayanamadım,) sözümü tekrâr ettim. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem yine o sözü tekrâr ettikden sonra buyurdu ki: Ey Sa'd, bir adama, Allah onu yüzü koyu ateşe atmasın diye başkasını daha ziyâde sevdiğim halde atâ (ve ihsân) 'da bulunduğum olur.