Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerin Doğruluğu nasıl anlaşılır!

U.S.A

New member
Katılım
24 Nis 2005
Mesajlar
126
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
41
Konum
ISTANBUL
Web sitesi
www.hidayetcagi.com
HADİSLERİN DOĞRULUĞU NASIL ANLAŞILIR!​

Mikdam İbnu Madikerib den rivayet:

HABERİNİZ OLSUN, RAHAT KOLTUĞUNUZDA OTURURKEN KENDİSİNE BENİM BİR HADİSİM ULAŞTIĞI ZAMAN KİŞİNİN: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda neler helal edilmişse onları helal biliriz. Nelerede haram denilmişse onlara haram addederiz." DİYECEĞİ ZAMAN YAKINDIR. BİLİN Kİ, PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V HARAM KILDIKLARI TIPKI ALLAH'IN HARAM KILDIKLARI GİBİDİR.


Ebu Davud, Sünne, 6,(4604) Tirmizi, ilm60(2666) ibnu mace, Mukaddime 2, (12)
 

edanur

New member
Katılım
12 Eyl 2005
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Hadislerin doğruluğu:
Resullullah kuran ayetlerine göre hüküm etmektedir.söylenen hadisler eğer kuran ayetlerine uyuyorsa SAHİH HADİSTİR.Uymuyorsa BOŞ BİR HURAFEDİR.
 

TOMAN

New member
Katılım
10 Eyl 2005
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
U.S.A' Alıntı:
HADİSLERİN DOĞRULUĞU NASIL ANLAŞILIR!​

Mikdam İbnu Madikerib den rivayet:

HABERİNİZ OLSUN, RAHAT KOLTUĞUNUZDA OTURURKEN KENDİSİNE BENİM BİR HADİSİM ULAŞTIĞI ZAMAN KİŞİNİN: "Bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır. Onda neler helal edilmişse onları helal biliriz. Nelerede haram denilmişse onlara haram addederiz." DİYECEĞİ ZAMAN YAKINDIR. BİLİN Kİ, PEYGAMBER EFENDİMİZ S.A.V HARAM KILDIKLARI TIPKI ALLAH'IN HARAM KILDIKLARI GİBİDİR.


Ebu Davud, Sünne, 6,(4604) Tirmizi, ilm60(2666) ibnu mace, Mukaddime 2, (12)
BU HADİS GERÇEK VE SAHİH BİR HADİSTİR. ÇOK GÜVENİLİR BİRİNDEN DİNLEDİM BU HADİSİ. HATTA ŞÖYLE ANLATILDI RASULUN BİR HADİSİNİ DUYAN KİŞİ AHLAKSIZÇA OTURDUĞU HALDE HİÇ HALİNİ DÜZELMEYECEK VE HADİS BANA BAĞLAMAZ GİBİ LAFLAR EDECEKLERDİR DEMİŞTİ.
 

Karababa

Member
Katılım
22 Şub 2005
Mesajlar
661
Tepkime puanı
10
Puanları
18
Konum
Bursa
Web sitesi
mantolamabursa.tk
Rahmet üstümüze yağsa, yağmur sanır olduk.

Rahmet üstümüze yağsa, yağmur sanır olduk.

Artık Hadisleride HAdislerle yalanlar yada destekler olduk. Sırlarına ERDİR rabbimm.... AMİN AMİN AMİN
 

ademyahya

New member
Katılım
14 Eyl 2005
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Hadisler Hakkinda Doğru Bilgilendirme. Usa'ya Cevap

Hadisler Hakkinda Doğru Bilgilendirme. Usa'ya Cevap

Not:

Hadislere itiraz aedenler aslında dini yok etmek istiyorlar. Çünkü hadisler inkar edilince dinin nasıl yaşanacağıda belli olmayacaktır.

Hadis-i şerifler, âyetleri açıklarlar. Âyetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen ilâhî maksatları izah ederler. Kur'an' da yer almayan bir konuda ise hüküm ortaya koyarlar.

"namaz kılın" emri mücmeldir; tafsilat hadise bırakılmıştır. Namazların rekat sayıları, kılınma biçimleri âyette tafsilatıyla verilmiş değildir. O halde, sünnet olmasaydı, "namaz kılın" emri nasıl yerine getirilecekti? "ben namazı nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın." Hadis-i şerif. Aynı şekilde, "zekât verin" emrinin de tafsilatı ve teferruatı hadis-i şeriflerle sabit olmuştur.

Nur müellifi, hadis-i şerifler için "kur'an'ın birinci tefsiri" ifadesini kullanır. Allah resulünün(a.s.m.), kur'an âyetleri hakkında yaptığı açıklamalar "ilk tefsir" olduğu gibi, sorulan fıkhî sorulara verdiği cevaplar da ilk fetvalardır. Keza, yaptığı içtihatlar da ilk içtihatlardır. Allah resulü(a.s.m.) Ümmetine her hususta rehber olduğu gibi bu noktada da öncülük etmiştir.

"işittikleri haberi, peygambere veya yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından hüküm çıkarmaya gücü yetenler, onun ne olduğunu bilirlerdi." Nisa suresi, 83

Her maksada farklı yoldan gidilir. Zengin olmanın yoluyla, alim olmanın yolu birbirinden ayrıdır. Birincisinde, ekonominin kendine has kurallarına harfiyen uyulacak ve bu sahada muvaffak olmuş kimseler taklit edilecektir. İkincisinde ise, ilim sahasında söz sahibi zatlara talebe olunacaktır.
İlâhî hakikatlere ermek de, ancak, bu sahanın yetkili ve vazifelisi olan zatların izinden gitmekle mümkün olabilir.

"hak ve hakikat, nübüvvet içindedir ve nebîler elindedir. Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhalifindedir."Lem'alar

Sünnete ittiba etmeyi Allah sevgisinin şartı olarak takdim eden bir âyet-i kerime: "de ki, Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve esirgeyendir." Al-i İmran suresi, 31

Resulûllah efendimiz(a.s.m.), Allah'ın sevdiği ve razı olduğu örnek insandır. Ona uymayan kimsenin Allah sevgisi, sözde kalmaya mahkûmdur. Hakikat bu iken, sadece âyetle amel etme vehmine kapılarak sünnetten yüz çevirmek, Allah'ın sevdiği zata benzemeyi terk etmek demektir.

Bir insan, kur'an-ı kerim'i hadislerin ışığında değil de kendi fikriyle yorumlamaya kalkışırsa, ortaya çıkacak yol Allah resulünün(a.s.m.) Değil, o adamın şahsî yolu olacaktır. Bu yolun ise nereye çıkacağı bellidir.

Kur'anı anlamaktan maksat onu yaşamak ve yaşatmaktır. Bu noktada, en büyük rehber Allah resulüdür(a.s.m.). Bu gerçeği bizzat kur'an âyetlerinden okuyalım:

"peygamber size neyi verdiyse onu alın, ve size neyi yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun, çünkü Allah'ın azabı çetindir." Haşir suresi , 7
"o, kendiliğinden konuşmaz. Onun konuşması ancak indirilen bir vahiy iledir." Necm suresi , 3-4
"kim resule itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur." Nisa suresi,80
 

ademyahya

New member
Katılım
14 Eyl 2005
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Hadisler Hakkinda Doğru Bilgilendirme. Usa'ya Cevap

Hadisler Hakkinda Doğru Bilgilendirme. Usa'ya Cevap

HADÎSLERİN YAZILMASINA İZİN VEREN RİVAYETLER
Hadîslerin yazılmasına ruhsat veren, yazıldığını gösteren rivayetler çoktur. Bunlardan biri, yazdığı hadîsler, kitap halinde sonraki nesillere intikal eden Abdullah İbnu Amr (radıyallahu anh) 'a aittir. Der ki:
"Ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) 'den işittiğim şeyleri, ezberlemek arzusuyla yazıyordum. Kureyş beni menederek: ' 'Sen Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan her duyduğunu yazıyorsun, halbuki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) bir insandır, öfke ve rıza, her iki hâlde de konuşur dediler. Bunun üzerine yazmaktan vazgeçtim. Ancak durumu da Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)''e arzettim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) parmağıyla mübarek ağızlarına işaret buyurarak: "Yaz, dedi Nefsimi elinde tutan Allah'a kasem ederim, buradan haktan başka bir şey çıkmaz".
Abdullah İbnu Amr (radıyallahu anh)'ın sistemli şekilde hadîs yazdığını te'yid eden bir rivayet Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'ye aittir ve üstelik Buhâri'de kaydedilmiş bulunmaktadır. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) şöyle buyurur: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)'den çok hadîs (bilmede) Abdullah İbnu Amr hâriç, bana yetişen y oktur. O, beni geçer, zira o yazardı, ben ise yazmazdım".
Hadîslerin yazılması hususunda ruhsat ifade eden rivayetler bundan ibaret değildir. Hafızasından şikâyet edenlere Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam)ın: "Sağ elinizi yardıma çağırın", "İlmi yazı ile bağlayın" gibi tavsiyeleri, bazı konuşmaların yazılı metnini isteyenlere yazılı verilmesi, hepsi de hadîsten ibaret olan uzunluğu birkaç satırdan bir kaç sayfaya ulaşan- ve sayısı 300'ü bulan pek çok "mektup (yani yazılı vesika)" ların varlığı Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)in, hadîslerin yazılması hususundaki ruhsatına yeterli delillerdir. Sadece mektuplar değerlendirilse bile Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in Kur'ân'dan başka bir şeyin yazılmasına sistematik, ısrarlı bir muhalefette bulunmadığı, tam tersine, medenî hayatta yazının geniş çapta kullanılmasına büyük ehemmiyet verdiği anlaşılır.

EBU HÜREYRE'NİN SAHİFE-İ SAHÎHA'SI:
Bazı rivayetler Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'nin, Resûlullah (aleyhissa-lâtu vesselam)'tan işittiği hadîslerini yazdığını ifâde etmektedir. Bu sahifenin ismi Sahife-i Sahîha'dır. El-Hasan İbnu Amr İbnu Umeyye ed-Damri anlatıyor: "Uz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'nin yanında bir hadîs rivayet ettim. Ancak o : " 'Böyle bir hadîs yok'' diye inkâr etti. Bunu kendisinden işittiğimi söyledim. O vakit: "Bunu benden işitmişsen o bende yazılıdır" dedi ve elimden tutarak beni evine götürdü. Orada bana Hz. Peygamber (aleyhissalâtu ves-^ selâm) 'in hadîslerinin yazılı bulunduğu pek çok kitap ' 'kütüben kesireten'' gösterdi. Rivayet ettiğim hadîsi burada buldu ve: "Ben sana demedim mi? Eğer ben bir hadîs rivayet etti isem. o, yanımda yazılı olarak mevcuttur. "

HADİSLERİN TOPLANMASI:

Hadîs tarihinin ikinci mühim devresini "tedvinü's-sünne" dediğimiz çalışmalar teşkil eder. Zaman olarak ikinci hicrî asrı içine alır.

TEDVÎN NEDİR?

Tedvin, lügat olarak cem edip kitap hâline koymak mânasına gelir. Bir hadîs ıstılahı olarak, hadîslerin resmen yazılıp kitap haline konması demektir. Burada "resmen" tabirinin bilhassa ehemmiyeti var. Zira, önceki bahislerde de görüldüğü üzere, hadîslerin yazılması, ferdf ve hususî olarak Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) devrinde başlamış bir faaliyettir. Hatta bizzat RASÜLULLAH (aleyhissalâtu vesselam) tarafından pek çok yazılı vesîkanın bırakılmıştır ve hepsine de "sünnet" denilmektedir.
Ama bunların hiçbiri tedvin kelimesiyle ifade edilen "yazma" işine girmez. Çünkü tedvîn'de hadîslerin tamamının yazılması söz konusudur. Öyle ise tedvîn'in daha mükemmel bir tarifini: "Hadîslerin hepsine şâmil olan ve devlet eliyle yürütülen ikinci hicrî asırdaki yazma faaliyetidir" şeklinde yapabiliriz.

NASIL BAŞLADI? Tedvîn işi, Emevi halifelerinden Ömer İbnu Abdilaziz'le başlar. Dindarlığı ve Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın sünnetine düşkünlüğü ile meşhur olan Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehulllah), sünneti bilen Ashab neslinin, arkadan da büyük alimlerin çeşitli sebeplerle birer birer hayattan çekilmelerini görerek hadîsin kaybolacağından endişe eder. Tehlikeyi önlemek için her tarafdaki mevcut âlimleri hadîslerin yazılması işine sevk etmeyi düşünür. Bu maksadla, halife sıfatıyla valilere emirler, tamimler gönderir.

Ömer İbnu Abdilaziz'in gönderdiği bu mektuplardan bir tanesinin metni Buhârî'de mevcuttur. Bu, Medine valisi Ebu Bekr İbnu Hazm'a gönderilen mektuptur:

"Beldende Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) 'le ilgili rivayetleri araştır,topla ve yaz. Ben ilmin (hadîslerin) yok olmasından ve âlimlerin tükenmesinden korkuyorum. Bu iş yapılırken sâdece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam)'in sünneti kabul edilsin. Âlimler mescid gibi herkese açık ve malum yerlerde oturup tedrisatta bulunarak ilmi yaysınlar, bilmeyenlere öğretsinler. Zira ilim gizli kalmadıkça yok olmaz.''

İbnu Sa'd'ın kaydettiği rivayette Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) İbnu Hazm'a yazdığı mektupta şu ziyadede bulunmuştur:
"....câri, bilinen bir sünnet veya Amra bintu Abdirrahmân'ın rivayetleri kabul edilsin..."
Dârimi'nın rivayetinde şıt ziyâde mevcut:

"Sizce (veya bölgenizde) Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) 'den sabit ve sahih olan rivayetlerle Hz. Ömer'den sabit olan rivayetleri yaz".

Ebu Nuaym'm Târîhu İsfehan'da kaydettiğine göre Ömer İbnu Abdilaziz, mektubu, bütün İslâm beldelerine göndermiştir.

Şu halde tedvin işinden bahseden muhtelif rivayetleri göz önüne alarak konu hakkında daha bütün bir fikre varabilmekteyiz.
Hadîslerin tedvininde Halîfe Ömer İbnu Abdilaziz'in bu teşebbüsünü takdir edebilmek için; Tedvin'de en büyük hizmeti geçen ve bu faaliyete ismini veren Muhammed İbnu Şihâb ez-Zührf nin şu itirafını bir kere daha kaydetmek ister:

"Bizi bu ümera (idareciler) mecbur edinceye kadar ilmin yazılmasını uygun bulmuyorduk. (Ümerânın müdâhale ve icbarıyla bu işe girişince) hiçbir müslümanı yazmaktan men etmemek gerektiğine inandık''.

HADİSLERİN TOPLANMASINA SEVKEDEN SEBEPLER
Hadîslerin yazılıp kitaplar halinde bir yerde toplanmasına sevkeden gerçek âmilleri daha yakından görmekte fayda var:

1- Alimlerin ittifakıyla bunlardan biri, Ömer İbnu Abdilazîz'in mektubunda da ifâde edilen husustur: Ulemânın inkırazı ile hadîslerin yok olma endişesi: Bu gerçekten mühim bir husustur. Her ne kadar hadîsler ferdî olarak yazılıyor idiyse de çoğunlukla "Ezberlenmek için" yazılıyordu ve ezberlenince yakılıyordu veya ölürken, kendisinden yazılanların imhası tavsiye ediliyordu. Yukarıda Zühri'den kaydettiğimiz rivayet bile, hadîslerin yazılması hususunda, ilmî çevrelerdeki tereddüdü anlamaya kâfidir.

Üstelik bu dönem, siyasî çalkantıların, iç kargaşaların sıkça görüldüğü bir devredir. 95. hicrî yılında Haccâc-ı Zâlim tarafından öldürülen, devrin meşhur muhaddisi Said İbnu Cübeyr'in kaybı bile Ömer İbnu Abdilaziz'i "hadîsler kaybolacak" diye korkutmaya yeterli bir hâdisedir. Kaldı ki, aynı hâdiseler Talk İbnu Habîb'in ölümüne sebep olur, meşhurlardan Mücâhid kıl payı idamdan kurtulursa da hapse atılır.
2- Ömer İbnu Abdilaziz'in mektubuna açık bir şekilde aksetmemiş olsa bile, tedvine sevkeden ikinci mühim âmil, siyasî ve mezhebi ihtilaflar sebebiyle hadîs uydurma faaliyetlerinin artmasıdır. Bu hususu, Zührî (rahimehullah)'in su sözleri tevsik ve te'yîd eder: "Eğer şark cihetinden gelen ve nezdimizde meçhul ve merdûd olan hadîsler olmasaydı ne tek hadîs yazardım ne de yazılmasına izin verirdim ".
Suyûtî hazretleri, hadîs uydurma faaliyetlerinin tedvindeki rolüne şöyle parmak basmıştır: "Ulemanın çeşitli beldelere dağıtıldığı, Haricîlerin ve Râfızî-Icrin uydurma ve bidatlarının çoğaldığı bir vakitte, sünnet. Sahabe 'nin akvâli ve fâbiî'nin fetvalarıyla karışık olarak tedvin edildi".



TEDVÎN'İN CEREYAN TARZI:
Rivayetler, Ömer İbnu Abdilazîz'in, meseleyi bir tamimle bırakmayıp, ted-vîn çalışmalarını titizlikle takip ettiğini göstermektedir. Meselâ merkezde, bu işte çalışacak, hususî katipler tutulmuştur. Söz gelimi Hişâm İbnu Abdilmelik, Zühri'nin emrine iki kâtip vermiştir. Bunlar tam bir yıl boyu Zührî'nin hadîslerini yazmışlardır.
Tedvin faaliyetlerine, halife Ömer İbnu Abdilazîz (rahimehullah) bizzat katılmış, elinde defter kalem namazlara devam etmiş, namazlardan sonra teşkil edilen ders halkalarına oturarak Avn İbnu Abdillah'dan, Yezîb İbnu'r-Rakkâşî'den hadîs yazmıştır.
Tedvin sırasında, sâdece Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a nisbet edilen rivayetler değil, Sahabe hazerâtından ve Tâbiîn'den rivayet edilen âsâf da bâzı muhaddislerce "sünnet" mefhumuna dâhil edilerek yazılmıştır.
Halife'nin emriyle taşrada yazılan hadîsler defterler hâlinde merkeze gönderilmekte, orada çoğaltılarak tekrar İslâm beldelerine yollanmaktaydı. Bu mühim hususu tevsik eden bir rivayet ZüArî'den gelmektedir: "Ömer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) Sünnet'in cem edilmesini emretti. Biz de onu defter defter yazdık. Ömer İbnu Abdilazîz (rahimehullah) üzerinde hâkimiyeti bulunan her bir yere bunlardan bir defter yolladı."
Bu yollanan defterlerin, merkezdeki aslî nüshalardan çoğaltılan tâli nüshalar olduğu muhakkaktır.
Bazı rivayetler, merkezde toplanan hadîslerin, ulemâ nezâretinde belli bir kontroldan geçirildiğini ifâde etmektedir: Ebu'z-Zinâd Abdullah İbnu'z-Zekvân anlatıyor: "Ömer İbnu Abdilazîz'in fükahâ'yı topladığını gördüm. Ulema ona pek çok sünnet toplamıştı. (Bunları fiıkahâ ile birlikte okuyor) kendisiyle amel olunmayan bir sünnet zikredilince: "Bu fazladandır, üzerine amel yoktur" diyordu",.
Yukarıda, merkezden taşraya gönderildiği belirtilen nüshaların bu kontrol muamelesinden sonra istinsah edilmiş olabileceği söylenebilir.
Tedvin faaliyetlerinin mühim bir hususiyeti, hadîslerin, sünen, sahîh veya müsned gibi herhangi bir tasnîf tarzında yazılmamış olmasıdır. Burada hadîsleri yazıya geçirmek, yazı ile tesbît etmek esas alınmıştır, şu veya bu tarzda şu veya bu maksada uygun olması değil. Bu sebeple, merfiı, mevkut ve maktu rivayetler sahîhi, baseni ve zayıfıyla birlikte iç içe, yan yana yazılmıştır. Bunların temyîz ve tanzimi müteakip asırda tebvîb devrî'nde ele alınacaktır.

EBU BEKR İBNU HAZM'İN ROLÜ:
Medine Valisi Ebu Bekr İbnu Hazm, devrinin büyük bir hadîs âlimi olmasına rağmen Ömer İbnu Abdilazîz'in emrine icabet ederek şahsen hadîs yazdığına dâir elimizde kayıt yoktur. O, vali sıfatıyla ulemâyı bu faaliyete icbar etmekle yetinmiş olabilir. Nitekim bu işi can u gönülden benimseyip birinci derecede rol oynayan Zühri, bir Medîne âlimidir ve Ebu Bekr İbnu Hazm'ın emriyle işe başlamış olması şüphe götürmeyen bir husustur.
Tedvin işinin meyvesini tam olarak görmeye Ömer İbnu Abdilazîz'in ömrü vefa etmemiş olsa da onun devrinde tedvîn edilenlerin istinsah edilerek taşra vilâyetlere gönderilecek bir seviyeyi bulduğunu bizzat Zührî'den intikal eden bir rivayete istinaden az önce kaydettik. Bu sebeple İslâm âlimleri, ilk tedvîn işinin Ömer İbnu Abdilazîz (rahimehullâh) zamanında,birinci hicrî asrın son yıllarında ele alındığında ittifak ederler.

Prof. Dr. İbrahim Canan (Kütüb-i Sitte)
 

oksijenli su

New member
Katılım
25 Tem 2005
Mesajlar
29
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Sahabelerden hiç birisi yalancı değildir.
Fakat şöyle söylenebilir. Hadis râvisi olan sahâbe anlayış i'tibâriyle ismet sâhibi değildir. Bu yüzden ve de hıfzı kötüyse, kalben doğru aktardığını zannetse de anlayışındaki farklılık yüzünden Hadîsi farklı aktarabilir.

"2. Problem: Diyanet'in de söylediği gibi 10.000 lerce Mevzuu hadis vardır." Denmiş

Bu ne senin için ne de bizim için problem, Zaten münafık diyânet için hiç problem değil... Çünkü, İslâm târihindeki muazzam hadîs âlimlerimiz bunları ayıklamıştır. Piyasadaki hadîs külliyatlarının hiç birisinde mevzû hadis yoktur. Büyük hadîs kitapları müellifleri bu uydurma hadîsleri kitaplarına almamıştır. Eğer böyle olsaydı büyük hadîs âlimlerinin bu ilimle iştigal etmesine gerek yoktu. Duyduklarının ve yazılmışların hepsini bir araya getirir kitaplaştırırlardı...

Büyük Problem:''El imanü Yemanin''. Senedi ve metni sahih, Hasen bir hadis.
Anlamı: İman Yemen'lidir. Mekke ve ya Medine, Kureyş değil de Yemen.
Uydurma mıdır? Bilakis Mütevatır ölçütünde, şöhret sahibidir. Nerede vardır?
Buhari; e's-Sahih, Kitabü'l-Meğazi/74 Tecrid hadis no: 1362 // Müslim e's-Sahih
Kitabü'l-İman hadis no:51-52 // Tirmizi Kitabu'l-Menakıb/72..
Peygamberin 11 arkadaşı tarafından aktarılan mütevatır (Kurandan sonraki en
sağlam yazılı metinler, kaynaklar). Bu sözleri Muhammed a.s niye söylemiştir
peki o zaman? Cevabı vardır tabii
Denmiş

Cevâbı var tabi
Hz. Muhammedi sahte bir peygamber olarak gören birisi için bu hadis, çok anlamsız bir söz. Çünkü anlamlı olması imkansız...

İnsânın içinde evrenler gizli olduğunu herkes duymuştur..
Her şeyi çift yaratan Allah, ontolojik olarak evrenin çifti olarak insânı yarattı. Evrende tafsîlatlı olarak vâr olan her şey insânda toplanmıştır...Neyse
Bir i'tibarla insânın içinde sayısız evrenler, sayısız dünyâlar ve sayısız insânlar vardır. Ve bir i'tibarla insânın içinde tek bir dünyâ ve tek bir târihsel devir vardır. Bunları anlayasınız diye anlatmıyorum. bunların varlığına dâir bilginiz olsun diye anlatıyorum. isteyene tafsîlâtlı açıklama yaparım.
Bir i'tibarla insân bir ülke gibidir; insânın rûhu o ülkenin sûltânı na denk gelir. Aklı vezîr-i a'zama denk gelir,işitme görme hafıza hayal v.b. vezîre bağlı kurumlardır. Tafsilâtlı açıklama yapmaya gerek yok burda...
Bir i'tibarla da bir insân bir dünyâ gibidir.
Bu dünyâdaki farklı bölgeler ve ülkeler o insândaki çeşitli organlara karşılık gelir. Uzatmıyorum...
Şu ân ki dünyâmız ise şöyle bir insân modeline benziyor. Yağlı bir beden, 11 eylülde kalp krizi geçirmiş, Bu insânda şehvet ve dâlalet (amerika avrupa) her yanı kaplamış, şehvet ve dalâletin fethedemediği az yer kalmış, kudüs, harem-i şerîf, Çeçenistan dağları ve her memleketteki potansiyel müslümânlar.

Bütün bunlar hayâli benzetmeler değil hakikatın ta kendisidir. fakat işin detaylı tafsîlâtını bilmeye Allah'tan başka kimsenin gücü yetmez...
Efendimizin bu bilgisi insânın küçük âlem olması bilgisine müteveccihtir... Ve toplumların karakterlerini organların farklılığı gibi farklılık arzettiğine dâir mesajdır.
 

TiKky

New member
Katılım
18 Eyl 2005
Mesajlar
59
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
118
TOMAN' Alıntı:
BU HADİS GERÇEK VE SAHİH BİR HADİSTİR. ÇOK GÜVENİLİR BİRİNDEN DİNLEDİM BU HADİSİ. HATTA ŞÖYLE ANLATILDI RASULUN BİR HADİSİNİ DUYAN KİŞİ AHLAKSIZÇA OTURDUĞU HALDE HİÇ HALİNİ DÜZELMEYECEK VE HADİS BANA BAĞLAMAZ GİBİ LAFLAR EDECEKLERDİR DEMİŞTİ.

Ruhul Furkan Tefsirinde Bende rastladım Doğru Söylüyorsun Kardeşim bu Hadis Doğru bir hadistir Aynı zamanda

Eda Nur Ark. dediği ilede Örtüşüyor Peygamberimiz S.A.V. Efendimiz Kur'an'a göre hüküm vermiştir Kur'anda gelmişten ve gelecekten pek çok şey bildirmekte olduğu gibi Hayatın ta kendisidir...

Eee malumunuz İnsanlar artık hadislere inanmaz olmuş ben sadece Kur'an'a inanırım diyorlar Malumunuz bu 3 bileşke bugün cabcanlı bir şekilde gözümüzün önünde görülmektedir ...

Kur'an'Kerim Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Ve Hadisleri ....
 
Üst Alt