Hac günlüğüm

muhammedemin

New member
HAC GÜNLÜĞÜ
Ş.MAHAN

19.Aralık.2006

ALLAHIM!

Sana inanarak,kitabını tastikleyerek,sana verdiğim sözü tutarak ve peygamberinin sünnetine
uyarak işte buradayım.

ALLAHIM!

Sen her türlü eksiklikten uzaksın.Hamd sana mahsustur.Ve senden başka hiçbir ilah yoktur.
Sen büyüksün.Bütün güç ve kuvvet sana aittir.

RABBİMİZ!

Bize dünyada iyilik ver.Ahirette de iyilik ver.Bizi cehennem azabından koru.İyilerle beraber
cennete koy.Ey mutlak güç sahibi…Ey günahları çok bağışlayan…Ey alemlerin rabbi…
Çok şükür geldik “Mekke”ye.Allah tüm inananlara nasib etsin bu kutsal mekanı ve
Peygamber diyarını.Meşakkat çeksekte otelimize yerleştik çok şükür.gece üç gibi yerleştiğimiz için sabah namazına gidemedik Beytullah’a.



Kahvaltıdan sonra inşallah gidilecek.



Bizi buraya kavuşturan Rabbimize hamd olsun.

20.Aralık.2006

“Sabreden zafere erer” yazıyor otobüslerin üzerinde.Allah sabredenlerden eylesin bizleri.Nafile tavafı nasib oldu Kabe’nin yakın kısmında bugün 6-7 metre vardı aramda Allah’ın eviyle.Ne heybetliydi ve ne çok yakışmıştı o siyah örtü üzerine.Dün üst katta umre tavafı yapmıştık.Yorucu olsa da her şeye değer.Yaklaşık 4-5 saat sürdü
sa’y la birlikte.
Merve ile Safa tepesi…Ne mübarek tepeler onlar.Su aradık yanmış yüreklerimize.Hz Hacer Hz İsmail’e 7 sa’y sonra bulmuştu suyu ve kuruyan dudakları zemzemle serinlemişti.
İnşaallah bizde bulmuşuzdur yüreklerimizi serinletecek zemzem suyunu..


21.Aralık.2006

Sabah ezanını bekliyoruz Beytullah’da…çok yoğun bir kalabalık var şu anda içeride.Kabe tam karşımda tüm heybetiyle..İnsanlar ortalarına almışlar onu ve sarmışlar dört bir yanını.Herkes kendi lisanıyla dua ediyor ezanı beklerken.Kimileride namaz için yer arıyor.Biz üst kattayız şuan.Alt kata inmekti niyetimiz ama polisler geri çevirdi.”Tarik hacı tarik”
diyorlar ve yön gösteriyorlar.Tarik yol demek buranın lisanıyla..Burası çok güzel,Allah’ın
misafiri olmakta çok güzel.Onun evindeyiz ve onun yolundayız
Kalabalık duruldu.Çoğu yerleşti yerine.Ezan da okunmak üzere zaten.Dilinden anlamadığım
bir kadın durdu önüme,secde edeceğim yerde oturuyor.”Benim burası” diyorum
anlatabildiğim kadar,”yer yok” diyor anlatabildiği kadar.
Üzülüyorum bazen!İnsanlar ayaklarını uzatıyor Kabe’ye doğru..Öyle daha rahatlar ama Kabe rahat değil.Allah’ın evi olma heybetini taşırken,saygınlığını yitirme adına rahat değil.
Namazdan sonra tavaf edeceğiz inşallah!Burada uykunun önemi yok.iki buçuk saat
uyudum ama dincim yinede..En fazla 3 saat uyku yetiyor.
Milyonlarca insan aynı anda bekliyoruz Allah’a şükretmeyi namazla birlikte.

22.Aralık.2006

“Buyur Allah’ım buyur!Buyur senin hiçbir ortağın yoktur.Buyur şüphesiz her türlü övgü,nimet mülk ve hükümranlık sana mahsustur.Senin ortağın yoktur.”
Kainatın efendisi böyle dua edermiş ve bizlerde hep bir ağızdan bu duayı okuyoruz.Bugün çok kalabalıktı Kabe.Bütün hacı adayları geldiler.Bayrama yaklaşık bir hafta var.Bugün üst katta yaptım tavafı.Biraz yorucuydu ama güzeldi.
Rabbim bana tertemiz bir nesil lütfet.Bana müslümanca ölmeyi nasib eyle ve beni Salihler
arasına dahil eyle…

23 Aralık 2006

ALLAHIM burası çok güzel bir şehir.Şehirlerin anası…Hep burada kalsak ve hep senin özel
misafirlerin olsak.Taşıyla,toprağıyla ,kokusuyla MEKKE!
Allah emin belde ilan etmiş burayı.kimler gelmiş kimler geçmiş ve ne peygamberler çiğnemiş bu mübarek toprakları..Efendimiz hüzünlü ayrılmış yurdundan ve “ey Mekke!Sen benim için bütün dünyadan daha değerlisin.Fakat senin insanların beni rahat bırakmıyor” demiş ve Medine’ye hicret etmişti.Bugün tenhaydı Kabe.İki tavaf yaptık.Seccademi sürdüm duvarına..Sürdüm ki o mis kokusunu duyayım ve tüm namazlarımı Kabe’de kılayım diye…Onca insan ve onca lisan hep bir ağızdan Allah diyor.Lebbeyk diyor ve göz yaşı döküyor.Dillerimizden anlamasak da kalplerimiz geçiyor aklımızdan ve konuşuyoruz kalplerimizle…Secdemizle anlatıyoruz Allah’a olan sevdamızı.Kabe’nin heybetiyle coşan kalpler,ellerin havaya kalkmasıyla dillerden dökülen yalvarışlar ve gözlerden akan yaşlar Allah’a olan şükrümüzü apaçık belirtiyor ve melekler “amin” diyor dualara cevaben.
Allah ahirete dek ayırmasın yolundan.
25 Aralık 2006
“Makbul bir haccın mükafatı ancak CENNETTİR!” (Hadis-i şerif)
Bugün Mina’ya gittik bayram öncesi görmek için.Düşmanımıza randevu verdik.”Seninle savaşacağız ve yemin ederiz senden tüm intikamımızı alacağız. Seni tüm gücümüzle taşlayacağız”dedik.Söz verdik galibiyetimize… Bize bu imkanı bahşeden rabbimize sonsuz teşekkürler.

26 Aralık 2006
Allah’ım !Yalnızca sana yöneldim ve yalnızca senin rızanı istiyorum.Günahlarımı bağışla,haccımı kabul eyle.Bana merhamet et.Ümidimi boşa çıkarma.Şüphesiz sen her şeye gücü yetensin.Amin
Mahşer yerini andırıyordu Kabe bugün.Ne kalabalıktı Allah’ım öyle.Sana ibadet etmek,senin adını zikretmek ne büyük bir mutluluk.Huzur buluyor insan ve Allah’tan mağfiret dilerken eriyor kalbi adeta bağışlanmak umuduyla…Kalpler senin elinde olduktan sonra onları yumuşatan da sensin. Kalbimize nur,kabrimize nur,vücudumuza nur,maneviyatımıza nur taleb ediyoruz nasib eyle…Ey NUR!

27 Aralık 2006
“Verirler ben acizim kudret senin dedikçe,verenin şanı büyük sen iste istedikçe!” Oturduk Kabe’nin tam karşısına sabah ezanı bekliyoruz.Saat 03:40
Geceleri ılık,sabahları bir hayli soğuk oluyor burası.Gündüzleri ise çok sıcak…
Buradaki günlerimiz bitmek üzere.Veda zamanı geliyor Mekke’ye.Neyse ki Rasulullah’ın yanına gideceğiz ve tüm salat-ı selamları iletecegiz inşallah.

29Aralık 2006
Allah’ım ümidim yalnızca sensin ve yalnızca sana dua ediyorum.Beni umduğum güzel şeylere ulaştır.Günahlarımı bağışla.Sana itaat ettiklerine lütfettiklerinden bana da ihsan eyle.Şüphesiz sen her şeye gücü yetensin.
Arafat’tayız şuan.Duaların geri çevrilmediği yerlerden biri…”kim Arafat da vakveye durduğu halde,günahlarının bağışlanmasından ve duasının kabul olmasından şüphe ederse en büyük günahı işlemiş olur” buyuruyor efendimiz.
Sabah namazını cemaat halinde kıldık.Yan çadırda erkekler zikirler çekti ilahiler eşliğinde.Çok manevi bir atmosfer vardı.Bir çadırdan sohbet sesi geliyor şuan.Bir yandan onu dinlerken diğer yandan ibadetlerimizi yapıyor ,tövbeler ediyoruz günahları çok bağışlayan yaratıcıya… Buradan Müzdelife’ye gideceğiz sonra da şeytanla buluşmaya,Mina’ya.

“KİME Kİ KABE NASİB OLSA
HÜDA RAHMET EDER.
HER KİŞİ HANESİNE SEVDİĞİNİ DAVET EDER.”

02 Ocak2007

Cebeli nur…
İlk vahyin geldiği mübarek mekan…
Efendimize ilk beş ayet burada nazil olmuş.Allah kelamı,Cibril-i emin ve Rasül-ü Ekrem o gün buradalarmış.

05 Ocak 2007

Sevr dağının tepesindeyiz.Efendiler efendisinin müşriklerden saklandığı mağaraya girdik.Örümcek ağı ve güvercin yavruları eşlik etmiş bu sefer o gönüller serverine..Allah onlara o fırsatı vermiş,kendilerini saklama şerefini vermiş bir örümcek ve ağına…

09 Ocak 2007

“Mescid-i haram’da kılınan bir namaz,diğer mescidlerde kılınan bir namazdan yüz bin kat daha faziletlidir.”
Mescid-i haramdayız ve ezan okunuyor şuan.Çoğu hacılar döndü yurduna.Ne buruk buradan ayrılanlar.insanın içi sızlar son kez bakarken kabe’ye.
Burada sevaplara kat kat mükafaat verilirken günahlara da bir o kadar ceza veriliyor.O sebepten çok dikkat etmek gerekiyor.Allah’ın misafirlerini incitmemek,sabretmek gerekiyor.Allah bunca insanı zengin-fakir,günahkar-günahsız,makamlı-makamsız ayırmadan huzuruna çağırmışken ve bu ticarethaneyi bizlere nasip etmişken biz kullara onun huzurunda aciz olmak düşer.Ve bizlere incitmek,hor görmek düşmez.
ÇÜNKÜ;SABREDEN ZAFERE ERER!

22 Ocak 2007

ALLAH’IM!
İşte dönüş vaktim geldi çattı ve izninle ayrılıyorum.Seni ve Kabe’ni hiçbir şeyle değişmeyeceğim.Senden ve beytinden asla yüz çevirmeyeceğim.
ALLAH’IM!
Bedenime sağlık lütfet.Dini hayatımı muhafaza buyur.Dönüşümü güzel eyle.Bana hayat lütfettiğin sürece sana tam anlamıyla bağlanmayı nasib et.Dünya ve ahiret saadetini birlikte lütfet.Muhakkak ki senin her şeye gücün yeter.

24 Ocak 2007

Essalatü vesselamu aleyke ya Rasulallah.
Ey Allah’ın Rasulü…Ey iki cihan serveri…Alemler hürmetine yaratılan elçi…Yanına geldik huzurunda diz çöktük,Allah’a boyun büktük.Biz aciz ümmetin günahkar bir dille senden bağışlanmak için,şefaat etmeni talep ediyoruz.Acizliğimize,fakirliğimize,zayıflığımıza,günahımıza istinaden şefaat dileniyoruz.Senin huzurunda ses yükselmezken,haykırıyoruz tüm kalbimizle.Şefaat et ya Rasulallah!
Sana misafir olduk,sana inandık,senin yolundayız.Allah’dan bağışlanmamızı dile ve bizi şefaatine laik eyle…

29 Ocak 2007

“Kim benim kabrimi ziyaret ederse,sağlığımda beni ziyaret etmiş gibi olur” buyuruyor efendimiz.Bu sabah da ziyaret etmek nasib oldu kendilerini.
Yine “evim ile mimberim cennet bahçelerinden bir bahçedir” buyuruyor ve orada namaz kılmanın faziletini işitiyoruz.Namaz kıldık evi ile mimberi arasında ve hayal ettik evinden çıkıp mescidine girişini…Orada sahabelere namaz kıldırışını…Evinde istirahatine şahit olduk.
Allah kendilerine makam-ı mahmud’u versin bizleri de bağışlayıp kendilerinin şefaatine layık eylesin.AMİN


31 Ocak 2007


“Ölmeye gücü yeten Medine’de ölsün.” buyuruyor efendimiz.Ölemedik Medine’de.
Medine den ayrılıyoruz.Veda ettik Rasülullah’a!Allah’a yalvardık tekrar çağırması için bizi mekanına.
Uhud dağı,Okçular tepesi,peygamber efendimizin ihrama girdiği mescid…Hepsi de çok mübarek mekanlar.Hele Uhud yok mu?Peygamberimizin cemalini görmüş.Feryadına şahid olmuş Hz. Hamza şehid edilince.Göz yaşlarını bağrında saklamış Allah Rasulünün.
Okçulara kızmış belkide Uhud ve Okçular tepesi.Allah Rasulü;”yenildiğimizi görseniz de,kuşların cesedimizi parçaladığını görseniz de sakın ayrılmayın yerlerinizden” buyurduğu halde ayrılınca yerlerinden malubiyet derecesine gelmişler.
Ey Allah’ın elçisi bizler ayrılmadık yerlerimizden!Senin sesini işitmiş gibi ayrılmadık Okçular tepesinden.Geldik savaşa şahid olduk zihinlerimizde.”Peygamber öldürülmedi” dedik sahabelere.Moralleri bozulmasın diye.Şehitler kanlarıyla gömüldüler ve bakamlarını bekliyorlar şimdi de.
Allah bizlere tekrar tekrar kendilerini ziyaret etme fırsatı versin ve şefaatlerini nasib eylesin.
 
“Ölmeye gücü yeten Medine’de ölsün.” buyuruyor efendimiz.

"Ölmeden önce, ölünüz" diye de buyurmuş Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz. Bu sizin yazdığınız hadis ile birleştirince, zahiren Medine'de ölmenin haricinde, manen ölmenin gerekliliğini, manen ölmek ile de nefsin bütün heva ve arzularının nasıl ki zahiri ölüm ile son bulacağı biliniyorsa, o şekilde son bulacak bir raddeye getirilmesi murad edilmiştir, gibi algılıyorum.

Çünkü, ölüm insanların gücünün yettiği bir konu değildir. Bu hakikat Rasulullah (s.a.v.) tarafından da bilindiği halde "gücü yeten" gibi bir ifade kullanması, konunun bu tarafına vurgu yapmak için kullanılmış bir işaret gibi değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

Paylaşımınız için teşekkür ederim tekrar. Güzel günlere döndürdü bizleri.
 
Çok duygulandım teşekkür ederim, kendimi ordaymış gibi hiss etdim.Allah (c.c) bize de nasib eder İnşaAllah.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks