Her zamanki Deniz Feneri çalışmalarını yaptığımız günlerden biriydi. Etrafımız yardım almak için başvuruda bulunmaya gelen ailelerle doluydu. Dertli, sıkıntılı, acılı, kederli o kadar çok insan vardı ki etrafımızda. Her birinin gözlerinde belli belirsiz bir umut ışığı, yüzlerinde ''acaba yardıma kabul edilir miyim?" endişesi...İnsanca yaşamanın onurunu tatmak isteyen onlarca, yüzlerce insan...
Bir ara gözüme yaşlı bir teyze takıldı. Başındaki örtüsünün aydınlığı mı yüzüne yansımıştı, yoksa yüzündeki nur mü onu böyle aydınlatıyordu? Kırış kırış ama apaydınlık yüzü, pazen elbisesi ve yün yeleğinin içinde hafitçe çökmüş omuzlan ile işte karşımda bir Anadolu Annesi duruyordu.
Aklımdan her zamanki düşünceler geçti. Kim bilir ne derdi vardı? Romatizma ağrıları arttı ilacını mı alamıyor? Yoksa binbir emekle büyüttüğü evlatları tarafından terkedilmiş, yapayalnız mı kalmış?
"-Teyzeciğim anlat bakalım senin ne derdin var?" dedim. Teyzem sevimli yüz ifadesiyle bana biraz şaşkın, biraz alınmış gibi baktı;
"-Yavrum, ben buraya yardım etmek için geldim" dedi.
Şimdi şaşırma sırası bendeydi. Çünkü ben onu dış görünüşüyle değerlendirmiş, yardıma ihtiyacı olan bir ihtiyar sanmıştım. Teyzem herhalde beş-on milyon ayırmış bir kenara onları getirmiştir derken teyzeciğim cebinden bir tomar para çıkardı.
"-Kızını burada 500 milyon lira var, istersen bir de sen say. Ben uzun zamandır sizin Kanal 7'deki Deniz Feneri Programını seyrediyorum. Çok duygulanıyorum. Benim eşim rahmetli oldu. Onun maaşından kendime yetecek kadar ayırıyor, kalanını biriktiriyorum, işte biriken bütün paramı size getirdim. Bundan sonra Allah ömür verdikçe biriktirir getiririm" dedi. Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyordum. Karşımda bir Deniz Feneri vardı.
Işığıyla beni ve diğerlerini aydınlatan. Gözlerimde biriken yaşlar, her zamanki acıma yaşlan değildi. Bunlar; iyiliğin, hayırseverliğin, cömertliğin, şefkat ve merhametin canlı örneğini karşımda görmenin heyecanından kaynaklanan yaşlardı.
Kader Güngör
Deniz Feneri Derneği Ankara Şube Müdürü
selametle...
Bir ara gözüme yaşlı bir teyze takıldı. Başındaki örtüsünün aydınlığı mı yüzüne yansımıştı, yoksa yüzündeki nur mü onu böyle aydınlatıyordu? Kırış kırış ama apaydınlık yüzü, pazen elbisesi ve yün yeleğinin içinde hafitçe çökmüş omuzlan ile işte karşımda bir Anadolu Annesi duruyordu.
Aklımdan her zamanki düşünceler geçti. Kim bilir ne derdi vardı? Romatizma ağrıları arttı ilacını mı alamıyor? Yoksa binbir emekle büyüttüğü evlatları tarafından terkedilmiş, yapayalnız mı kalmış?
"-Teyzeciğim anlat bakalım senin ne derdin var?" dedim. Teyzem sevimli yüz ifadesiyle bana biraz şaşkın, biraz alınmış gibi baktı;
"-Yavrum, ben buraya yardım etmek için geldim" dedi.
Şimdi şaşırma sırası bendeydi. Çünkü ben onu dış görünüşüyle değerlendirmiş, yardıma ihtiyacı olan bir ihtiyar sanmıştım. Teyzem herhalde beş-on milyon ayırmış bir kenara onları getirmiştir derken teyzeciğim cebinden bir tomar para çıkardı.
"-Kızını burada 500 milyon lira var, istersen bir de sen say. Ben uzun zamandır sizin Kanal 7'deki Deniz Feneri Programını seyrediyorum. Çok duygulanıyorum. Benim eşim rahmetli oldu. Onun maaşından kendime yetecek kadar ayırıyor, kalanını biriktiriyorum, işte biriken bütün paramı size getirdim. Bundan sonra Allah ömür verdikçe biriktirir getiririm" dedi. Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyordum. Karşımda bir Deniz Feneri vardı.
Işığıyla beni ve diğerlerini aydınlatan. Gözlerimde biriken yaşlar, her zamanki acıma yaşlan değildi. Bunlar; iyiliğin, hayırseverliğin, cömertliğin, şefkat ve merhametin canlı örneğini karşımda görmenin heyecanından kaynaklanan yaşlardı.
Kader Güngör
Deniz Feneri Derneği Ankara Şube Müdürü
selametle...
