Kurban kesme hakkında ki düşüncelerinizin dolaylı sebebi olan fakir-fukara sevindirmenin ötesinde ki hikmetleri de düşünün. Kurban maddiyat da gerektiren bir ibadettir. Hem madden bir fedakarlık yapmak, hem Allah rızası için belki fıtratında çokda olmayan bir soğukkanlılığı/cesareti/metaneti sergilemesi gerektiği noktasında manidardır. Bu nedenle de zaman ve mekan farketmeden yapılmalıdır. İnsanların/devletlerin milyarlarca dolar harcıyarak futbol sahaları yaptığı bir devirde metropol şehirlerde kurban organizasyonu yapması çok basit ve kolaydır. Bu gün kesilen etleri toplayan ve hayr için değerlendirmeye çalışan en azından o ahdi yapan (yapacağım deyip yapmayanın günahı başına) çok derneklerde mevcuttur.
Hırsızlık konusuna gelince, İslam'da ne olursa olsun her hırsızlığın cezası el kesmek değildir, bunun şartları, gerekleri ve istisnaları vardır, bilinmesi gerekir. Geçmişte ve bugün de bilindiği üzere cezayı gerektiren hırsızlık fiiliyatı gerek malı çalınanlar açısından ve gerekse çalan açısından çok ciddi bir sosyal sıkıntıdır, her şeyden önemlisi Allah'ın emrine muğayirdir. El kesme cezası hırsızlığı kökünden kesen bir ceza olmamıştır ama son derece çekindiren ve korkutan bir ceza olması hasebi ile etkinliği ve caydırıcılığı malundur. Diğer yandan bu günün kanunları ise verdiği cezalar ile hırsızlığı sadece ve sadece meslek haline getirmiş durumdadır. Kendi nefsinizde de muhakeme ederseniz, elinizin/ellerinizin kesileceğine rağmen rant için hırsızlığa ne derece cesaret edebilirsiniz, düşünün? Ama bu günün kanunları ile, yapacağınız hırsızlık fiilini, türlü bahanelerden de istifade ederek 3-5 yıl hapis ile atlatabileceğinizi, hapishane sürecinde hırsızlık öğretisi ve hırsını geliştireceğinizi düşününce, hırsızlık bir meslek haline gelir. Yani siz bir/iki elinizin kesileceğini bile bile böyle bir riske girermisiniz? kahiri ekseriyetle hayır. İşte bu denli caydırıcılık ve bunun yanında, hırsızın elinin kesilmişliğinden beter hale gelen çalınmış insanların hayatlarını/geleceklerini/itibarlarını/hayallerini/çoluk-cocuklarını düşünürseniz, vicdanınız; bu cezası belli fiili ihtiyaç için değil rant için yapanlar için sızlayamaz, eğer sızlarsa bu hal normal olamaz.
Hırsızlık cezası konusundaki benim görüşlerim de şöyledir:
Yine lafzı manada alırsak :
Kur'anda hırsızlıkla ilgili tek ayet vardır açık ve ne : Hırsızlık yapan erkek veya kadının eli kesilir der.
Ve Kur'an hırsızlığın şartları ile ilgili hiçbir şey söylemez. Yaş konusu, cüzi,çok küçük miktardki hırsızlıklar konusu,
aç çocukları için bir ekmek çalmak mecburiyeti gibi değişik hırsızlıklar için farklı cezalar bildirmez.
Eğer kur'an kararı lafzi olarak uygulanması gerekirse, bütün yukardaki kişilerin ellerinin kesilmesi gerekir...
Ancak bu hükmün böyle uygulanmasının adil olmayacağı sarih olduğundan...
Yanlış hatırlamıyorsam Hz. Ömer zamanında bir yıl kıtlık olmuş, açlık mecburiyeti nedeniyle ,
Hz. Ömer o yıl hırsızlık cezasının uygulanmayacağına karar vermiş....
Daha sonra din adamları,islam hukuku adı altında:
Ergin yaşa gelmemiş çocuklara,
Cüzi yani küçük miktarlardaki hırsızlıklarda,
Açlık gibi mecburiyet tahtında yapılmış hırsızlıklarda el kesme cezasının uygulanmayacağına
hükmetmişlerdir...
Ben bu meseleyide yine ilgili ayetin batıni anlamına yani ayetin getirmek istediği amaç ve gayeyi
göz önüne alırım.
Bu ayetteki ''El kesme '' cezasını elin baltayla kesilmesi olarak düşünmem...
Nasıl ki elektriği kes dendiğinde baltayı kapıp, elektrik kablosunu kesmiyor, elektrik düğmesine
basıp elektriği kesiyorsak..
Nasıl ki suyu kes dendeiğinde balta ile su borusunu kesmeyip, musluktan kesiyorsak....
Ayetteki ''el kesmeyi'' de:
1) Hırsızın elini hırsızlık yapmaktan engelleyin..
2) Hırsız yine de hısızlık yapmış ise onu cezalandırın olarak anlıyorum.
MÖesele hısızı hapsetmenin hem hırsızlık yapmasını önlemek, hem de ceza vermek olarak amaç ve gayenin
tahakkuk ettirilmiş olacağını düşünürüm....
Kişi bir hırsızlık yaptı diye baltayı kapıp elini bileğinden kesip koparmanın...
Yüce Yaratanımızın '' Rahmani Rahim '' vasfına uygun düşmeyeceğini düşünürüm....