Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Efendimizin vefatlari

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
44
Rebiul-evvel ayinin birine rastlayan Pazartesi gunu sabahiydi. Halk namaz kilmak uzereydi. Saf haline dizilmis durumdaydilar. Resulu Ekrem Efendimiz (s.a.v.) yine iki kisiye dayanarak ayaga kalkmis ve odanin perdesini acmisti. Ashabini son bir defa daha seyrediyordu. Gordugu manzara karsisinda son derece memnuniyet duymus, gulumsemisti. Yillardir Allah’a iyi bir kul olabilmenin en guzel mucadelesini vermisti. Su an ise Muhammed Ummmeti’nin en hayirli gurubunu teskil eden bu insanlar, ihlas ve samimiyetin en ust derecesinden gelen duygularla Mevlayi ZulCelal’e ibadet uzereydiler.

Ashab-i Kirami bir sevinc kapladi. Nebiler serveri Efendimiz (s.a.v.), yine aralarina gelmek uzereydi. Hz Ebu Bekir mihraptan cekilmeye basladi. Fakat Rasulu Ekrem (s.a.v.) eliyle “namaziniza devam edin” anlamina gelen isaret yapti ve perde indirildi. Bu, Efendimizin (s.a.v.) saygi deger arkadaslari tarafindan son gorulusuydu. Mubarek yuzunun kagit gibi oldugu fark edilmisti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yatagina yatirildi.

O gun babasini ziyarete gelen Hz. Fatima, daha mecalsiz, daha bitkin bir durumla karsilasti. Efendimiz (s.a.v.) ellerinin yanindaki canaga batiriyor ve yuzune suruyor, ve “ La ialhe Illallah, olum hastaliginin veridigi sIkIntIlar var ” diyiyordu.

Aglamay baslayan Hz. Fatima, su mubarek sozleri duydu: “ Kizim, baban bugunden sonra hic aci cekmeyecek. ”

Ihtimal ki o guneydi. Rasulullah Efendimiz (s.a.v.), Hz. Fatima’ya gizlice su sozleri soyledi: “ Kizim, Cibril bana her yil Ramazan’da Kur’ani bir deaf hatmederdi. Bu yil iki defa hatmetti. Bundan anliyorum ki ecelim gelmistir. Ailem icinde bana en once kavusacak olan da sensin. ”

Hz. Fatima bu sozleri duyunca aglamay baslamisti. Efendimiz (s.a.v.) ona “ Sen cennet hanimlarinin hanimefendisi olmayi arzu etmezmisin?... ” dedi, bu defa Hz. Fatima guldu.

Bir rivayete gore Efendimiz (s.a.v.) vefatinin pek yakin oldugunu haber vermistir, Hz Fatima buna aglamis, aile efradi icinden en once kendisinin gelip kavusacagini haber verince de gulmustur.

Durumu merakla seyreden Hz, Aise, bir kenara cektigi Hz. Fatima’ya: “Gulmenin aglamaya bu derece yakin oldugunu hic gormemistim. Baban ne dedi de guldun, ne dedi de agladin?...” dedi.

-Babam bana onu gizlice soyledi

Hz. Fatima’ya yakisir bir cevapti. Sayet sizin bilmenize ihtiyac olsa, sizin duyacaginiz sekilde soylemesine engel yoktu, Onun aciklamadigini ben de aciklayamam, demek istemisti.

Hz. Aise bunu, Efendimizin (s.a.v.)vefatindan sonar tekrar soracak ve ogrenecekti.

O gun, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) son bir defa hafiflik hissetmisti. Bu sirada iceri giren Hz. Ebu Bekir, sevgili peygamberimizi bu durumda gorunce memnun olmustu, “Ya Nebiyyallah, Mevlaya Hamd olsun, bugun iyicesin. Eger izin veririsen Avali semtine, Haricenin kziini ziyarete gidecegim. Bugun onun gunudur”, dedi. Kendisine izin verildi ve ayrildi.

-"Evde bir miktar para vardi, onlari ne yaptin?..."
Efendimizin bu sorusu uzerine Hz. Aise yerinden kalkti, alti, yahut yedi dirhem gumus para getirdi. Hastaliginin verdigi uzuntuyle unuttugunu bildirerek ozur diledi. Efendimiz derhal dagitilmasini emretti. Kisa zaman sonra emrinin yerine getirildigini bildiren haber gelince Peygamber Efendimiz (s.a.v.), mubarek yuzunu kaplayan huzuru dile getiridi ve “ iste simdi rahatladim ” buyurdu.

Bu sirada Hz. Aise, Peygamber efendimizin (s.a.v.) arkasina oturmus, basina gogsune dayamisti. Hastaliginin baslamasindan beri defalarca yaptigi gibi “Kul euzu…” sureleri okuyup, sevgili Peygamberimizin mubarek ellerine ufurdu ve bu elleri Peygamberimizin mubarek vucuduna surdu.. Yine daha evvelce Peygamber Efendimizden (s.a..v.) duydugu su duayi yapti:" Ey insanlarin Rabbi, hastaligi gider. Sifa ver. Sifa verici ancak Sensin. Senin verecegin sifadan haricte sifa yoktur. Hicbir hastalik birakmayan sifa diliyorum. "

Hz. Aise. Hastalik baslayali bu duayi defalarca yapmis bulunuyordu. O dua ederken Efendimiz (s.a.v.) mubarek elini suya batiriyor, yuzlerine sururyor ve " Allahim, olumun verecegi sarsintilara karsi bana yaridimci ol " diyiyordu.

Arar sira " Namaza devam edin, elinizin altinda bulunan kolelerin hukuna riayet edin, hanimlara hos gecim yolunu tutun. "

Bu sirada Hz. Ebu Bekr’in oglu Abdurrahman odaya gelmisti. Seyyid-i Kainatin (s.a..v.) Efendimizin mubarek gozleri onun elindeki misvaka takilmisti.

-Arzu edermiydin Ya Rasulallah?....

Bu soruyu soran Hz. Aise, Peygamberimizin (s.a.v.) “evet” anlamina gelen bir isaret yaptigini farkedince misvagi aldi, Peygamber Efendimize (s.a.v.) verdi. Fakat misvak kuruydu.

-Islatayim mi?
-Evet

Peygamberimizin yine ancak isaretlerle verebildigi bu cevap uzere mu’minlerin degerli annesi misvagi aldi, kendi agzinda islatti ve yine Efendimize (s.a.v.) verdi. Nebiler Sultani Efendimiz (s.a.v.), onu agizna aldi, iyice ovusturdu. Ama artik gucu kuvveti tukendi ve misvak elinden dustu.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir muddet baygin kaldi. Kendine gelir gibi oldugunda “Kendilerine nimet verdiklerinle beraber olmayi dilerim: “ Peygamberlerle, siddiklarla, sehitlerle…. ” Dedigi duyuldu. Hz. Aise o zaman kesin olarak, Rasulullah efendimizin (s.a.v.) vefat etmek uzere bulundugunu anlamis, “demek artik bizi degil, ahiret yurdunu tercih ediyor” demisti. “ Bir Peygamber dunya ve ahiret arasinda muhayyer birakilip da ahireti tercih etmedikce olmez. ” Hadisini hatirliyordu.

Mubarek gozlerini (s.a.v.) semaya cevirmsiti. “Allahumme er-Rafikal a’la”diyiyordu. (Allahim, en yuce dost –seni- arzu ediyorum) demekti.

Mubarek sahadet parmagini semeya dogru kaldirdi:
-Allah’im!... “EN YUCE DOST’u arzu ediyorum!...
-Allah’im!... “EN YUCE DOST’u arzu ediyorum!...
-Allah’im!... “EN YUCE DOST’u arzu ediyorum!... dedi.

Bunu demesiyle birlikte mubarek eli dustu. Gogsunden bosalan son nefes, bir daha geri girmedi. Mubarek ruhu, kendini Alemlere Rahmet yapan Rabbul Alemine yuceldi. Mubarek gozu, Peygamberlerin gibta edecegi makamlari seyreder haliyle semaya dogru baker durumdaydi . Bu bakislar Mevlasi tarafindan vaad edilen “Makam-I Mahmud”a kadar uzaniyordu. Mutlu kavusma gerceklesmisti.

Basini gogsune dayadigi en sevgili faniden, gonlunun daima bagli bulundugu "EN SEVGILI BAKI’ye” ulastiginda tarih, 11 hicret yilinin Rebiul-Evvel ayinin ilk gunu olan Pazartesiyi gosteriyordu . Gunes tepeden asmis, zevale donmus, ogle namazinin ezani okunacak hale gelmisti.

Bazi rivayetlere gore hastalik Safer ayinin son gununde baslamis ve Rabiul-Evvel ayinin 12 rastalayan gunde Mevlasina kavusmustur. Hastalik muddetinin 13 gun surdugunde ihtilaf yoktur. ( Rebiul-Evvelin biri, 27 mayis 632 tarihine rastliyordu)
_________________
Insanoglunun bildikleri, yanildiklarina yetmez
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
44
Allâhümme sâlli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ ali seyyidinâ muhammedin biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîran kesîrâ,
Salli ve sellim yâ rabbi alâ hâbibike muhammedin ve alâ cemî'il-enbiyâi ve'l-mürselîn, ve alâ âli küllin ve sâhbi küllin ecmâin, âmîn, velhâmdulillâhi râbbi'l-âlemîn.

Elfü elfi salâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ Rasûllallâh
Elfü elfi salâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ Habîballâh
Elfü elfi sâlâtin ve elfü elfi selâmin âleyke yâ emîne vahyillâh

Allahım, Seni nasıl tanımaları, Sana nasıl kullukta bulunmaları gerektiğini öğretmek için kullarına muallim, isimlerinin hazînelerini tanıtıcı, kâinat kitâbının âyetlerinin tercümânı, kulluğuyla rubûbiyet güzelliğinin aynası olarak gönderdiğin zâta, onun bütün âl ve ashâbına salât ve selâm eyle. Bize ve erkek, kadın bütün mü’minlere merhamet eyle. Amin. Bunu rahmetinle yap ey, merhamet edenlerin en merhametlisi!



Peygamber efendimiz (s.a.v)'i seven bu gunun hurmetine bol bol salavat-i serif getirsin insa Allah.

Vesselam...
 
Üst Alt