Edebe Dair Edebi Bir Yazı

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Sukûtu, bilmediğinden değil edebindendir
Gerçi söylemez amma neler bilir âşık…
Hızırzâde Said Bey


Esmanın hakkını vermek davasında olan için edeb- edep, ne muazzam bir hazinedir… Çünkü, "Kemal sahibi olanlar için edep; içi, kalbi muhafaza etmektir. Yani, onlar gönülde olanları herkesten daha iyi bilirler…

Der ki Mevlâna; "Kemal sahiplerinin önünde edebi terk edersen, vücudun şehvet ateşine odun olur Hakk`ın nuru seni aydınlatmadığı için güzelliğini körlere arz edersinGörenlerin önüne de solmuş, buruşmuş bir yüzle gelir; bu suratla naz edersin…" (Mesnevi, II/ 3249-54)

Parlak ve gösterişli sözlerle etkili olmaya çalışmak, `olan`ın veya `olması istenen`in kaygısını zabta geçirmek değil midir edebiyat?

Yani edebiyat, "duygu, düşünce ve hayallerin sözlü veya yazılı olarak güzel ve etkili bir şekilde anlatılma sanatı"ndan ibaret değil midir?
Peki edep nedir öyleyse; edebiyatı nasıl içine alır?

"Misalli Büyük Türkçe Sözlük" (İlhan Ayverdi, Kubbealtı Neşriyat), diğer sözlüklerden daha doyurucu bir ifadeyle edebi şöyle tarif eder:

"İnsanın hataya düşüp utanılacak şeyler yapmasını önleyen, yerinde ve ölçülü davranmasını sağlayan meleke, söz ve davranışlardaki ölçülülük, bir hususta haddini bilip sınırı aşmama, terbiye, nezaket, zarafet…"

Edebiyat, elbette insanların sadece ve her zaman iyilik yapmasını, kurallara bağlı yaşamasını, ölçülü davranmasını salık veren bir terbiye biçimi olmayabilir ve elbette sadece kalbi `hazırol`da tutmayabilir Ama edebiyat, edebin ayrılmaz parçalarından biridir ve böyle de anlaşılmalıdır

Tahirü`l Mevlevi`nin, "Edep hem terbiye hem edebiyat demektir" derken, Şinasi`nin "Fenn-i edeb bir marifettir ki insana haslet-âmûz-ı edeb olduğu için edeb ve sahibi edîb tesmiye edilmiştir" fıkrasına dayanıyor ve yine edebiyatın edeple birlikte anılması lüzumunu vurguluyor

Edeb-i Kelamın Tezahürü

Sözlüğü açın ve edeple birlikte söz haznemize giren kelime, tamlama ve deyimlere bir bakın: Edep çiçeği (Ortasında siyah bir benek bulunan bir kır çiçeği), edep dahilinde, edep erenlere, edep erkân, edep etmek, edep yâhû, edep yeri, edebi edepsizden öğren, edebini bilmek, edebini takınmak, edeb-i kelam, edebü`l-bahs, edeb-âmûz, edeben…

Edebiyat, edeb-i kelamın tezahürü olmalıdır Yani, "Maksadı bayağı ve adi sözler kullanmadan zarif ve güzel bir şekilde ifade etme yolu…"

Edebiyatı yaşamak ve eser kaleme almakla, "edebiyat yapmak" (parlak ve gösterişli sözlerle etkili olmaya çalışmak, özentili konuşmak veya yazmak) da birbirine karıştırılmamalıdır

Bakın vitrinleri süsleyen kitaplara ve görün; edepten nasibini almamış sürü halindeki söz yığını ile kirletilmiş kâğıtların ıstırabını hissedin

Terbiyeden, nezaketten, zarafetten uzak ve çoğu "küçük dünyaları ben yarattım" edasındaki cılız sayıklamaların ürettiği edebiyat metinlerine ve bu metinlerin buluştuğu kitap ciltlerine…

Edebiyat adamı ilim sahibidir, ilim sahibi olmalıdır; ancak o zaman edebini bilir

Edebi bildikçe idrakini keskinleştirirYazdığı ve söylediği şeylere giydirdiği idrak libasıyla mana kazanır hikmeti ve bilerek öğrenir Mutlak karşısındaki haddini…

Eskiler, "Edeb" üzerinde çok durmuşlardır
"Edebsiz kemâl olmaz" şiarına uygun hareket eden bir edebiyat adamının, `mülhime`nin sınırlarında ne işi olur

Edebi insanın zîneti olarak gören bir kalem erbabı `mutmain` olma sırrına ermiştir artık ve bilir ki, "insanın edebi altınından hayırlıdır; böyle bilir ve böyle söyler diyeceğini…

"Aklın dıştan görünüşüdür edep" ve nefsiyle aklı arasında sıkışmış bir yazar veya şairin iyilik ve kötülük sarkacındaki pusulasıdır

Hakikati arayan ve bulduğunu söyleyen yüksek ruh için bir yordamdır edep

Edepsiz bir edipten meydana gelecek kötülüklerin tarifi mümkün olmazFakat onlar bilmelidirler ki, edepsizler, "Allah`ın lütfundan, insanların sevgisinden mahrum kalmışlardır Onlar daima zelil ve uğursuz olurlar
İyiye, güzele, doğruya…

Edebiyatı bir amaç olarak görenlerin işi daha kolaydır[Yazdığı edebi metinle dünyayı sonsuza kadar değiştireceğine inanmış bir müellif, akılla nefis arasında zaten sıkışmıştır
Konuşma ve yazı dilinde kullanılan dil, görevini tamamladıktan sonra etkisiz hale gelirler oysa İlahi Kelam, yani Mutlak Edeb`in yorumcusu olan söz sonsuzdur ve kuşatıcıdır

Dolayısıyla `sonlu` ve `bitimli` olana karşı gösterilen tapınma edepli bir davranış biçimi değildir, olamaz da…

Kelimeler kendi başlarına bir anlam ifade etmezler çoğunda, onlara giydireceğimiz anlam katmanları ve vereceğimiz biçim kelimelerin varoluş hikmetlerinden daha önemlidir

Kelimeyi edebe uygun kullandığımız takdirde ortaya koymaya çalışacağımız düşüncenin dönüştürücü ve değiştirici gücüyle tam tersini yaptığımızda elde edeceğimiz tepki aynı olmayacaktır

Bütün edebiyat akımları, "iyiye, güzele ve doğruya" fikriyle yola çıkar ve her defasında yeni estetik, fikir, ahlâk veya bilim değerleri meydana getirmek için mücadele eder
Bu açıdan bakıldığında temelinde iyi, güzel ve doğru harcı olan edebiyatın edepten uzak düşünülmesi kabul edilemez bir gerçektir

Her çağ kendi edebiyat akımını ortaya koyarBunu gerçekleştirirken ana umdeleri, kaynağı ve hazinesi etrafında halelenir her bir metin ve eser…

İlkel çağlardan günümüze, Doğu toplumlarından Maya medeniyetine, İslam inancından Budizme, Rönesans`tan Dadaizm, Sembolizm, Fütürizm, Klasisizm, Romantizm, Realizm, Sürrealizm ve Egzistansiyalizm`e kadar, bütün edebiyat akımlarının yolculuğu `iyi, güzel ve doğru`ya; yani temelde `edeb`e doğrudur

Coğrafyanın Edebî Dili

"Edebî" kelimesi de edebiyatla edebin iç içeliğini ortaya koyması bakımından önemlidir Arapça "edeb" kelimesine mensubiyet eki (aitlik eki) "-î "nin getirilmesiyle türetilen bir kelimedir ve edebiyatla ilgili, edebiyata dair anlamında kullanılır
"Edebî eser" de "edebiyat değeri olan eser" olarak tarifini bulur…

"Edebiyatçı" ise, edebî eser ortaya koyabilme, edebiyatla uğraşabilme kabiliyetine sahip insandır

Prof Sadık Tural`ın şu tarifi de, edep ve edebiyat münasebetini ortaya koymak açısından altı çizilecek satırlardandır:

"Edebiyat ve edebiyatçı kavramlarını, dil aracılığıyla hoş, güzel ve ulvînin etrafındaki duygu, düşünce ve hayalleri anlatan özel bütünlükler ve bunları yaratan insanlar manasında kullanmalıyız

O zaman `edebiyat` kelimesi, hem kavram boyutları hem de terim yönü ile belirlenmiş bir kelime olur
Türk`ün edebiyat macerasına baktığımızda 27 asırlık bir yolculuktan söz edebiliriz
Uzak Türkistan`dan Avrupa`ya uzanan coğrafya üzerinde Horasan, İran, Hindistan, Azerbaycan, Anadolu, Rumeli, Mısır, Suriye, Irak ve diğer ülkelerde üretilen `gerçek edebiyat` metinleri, bizim hayata, kadere, terbiyeye, iyiye, güzele, doğruya bakışımızın en güzel örnekleriyle doludur ve bu eserlerin tamamına yakını yüksek bir edep kaygısının nümuneleri olarak raflardaki yerini almıştır

Hoca Ahmed Yesevi`nin, Feridüddin-i Attar`ın, Mevlâna`nın, Yunus Emre`nin, Kaygusuz Abdal`ın, Hacı Bektaşi Veli`nin, Hacı Bayramı Veli`nin, Edirneli Nazmi`nin, Fuzuli`nin ortaya koyduğu eserlerin hangisini `edep dairesi`nin dışında tutacağız, söyler misiniz?

Öyleyse edebiyat, edebin kuvveden fiile geçmiş, sanata dökülmüş halidir ve talip olanın nasibidir
Bu yüzden şu beyti terennüm ederek yürümeyi denersek eğer, edebî olanın, gerçek edebiyatın ve edebin sınırlarından da içeri germeyi başarabiliriz, vesselam:

Ehl-i diller arasında aradım kıldım taleb
Her hüner makbûl imiş illâ edeb illâ edeb
 
Edep ile ilgili çok güzel bir paylaşım.Emeginize Teşekkürler Üstadım.Paylaşımlarınızı özlemedigimi belirtmeden geçemeyecegim....

Ben de bu konuyla ilgili faydalı olduğunu düşündügüm sözler ilave etmek istedim müsaadenizle.
 
Utancı giden kimsenin kalbi ölür.
Hz.Ömer (R.A.)

*Edep döküntüleri,altın döküntülerinden daha hayırlıdır.
Hz.Osman (R.A.)

* Edep aklın sûretidir.

Hz.Ali (R.A.)

* Ulu kişi,ârif bir insan,Rabbine karşı edebini bıraktı mı mutlaka helâk olur.
Yahya b.Muaz (R.A.)

* En güzel edep,güzel ahlaktır.

Hz.Ali (R.A.)

* İnsanlık âdâbını,ilimden evvel,öğrenmek lâzımdır.
İmâm MÂLİK (Rah.A.)

* Ayıp ve kabahatten korkmayan ile düşüp kalkmak,kıyamet gününde insana utanç verir.
İmam ŞÂFİÎ (Rah.A.)

* İnsana,fâidesiz çok bilgiden ziyâde,edep ve yüksek terbiye lâzımdır.
A.İbni Mübârek (Rah.A.)

* Edep,tecrübe ile (yani bizzat yaşanarak) kazanılır.
İmam MÂVERDÎ (Rah.A.)

* Ey Rabbim! beni her ne cezâ ile cezâlandırırsan ceâlandır,yalnız hicab (utanma) zilleti ile cezâlandırma.
İmam KUŞEYRÎ


* İnsanın ilim ve edebi,en büyük varlığıdır.Eskimez,çürümez,kaybolmaz.
MEVLÂNA Celâledin-i Rûmî (K.S.)

* Dünya gecesinin aydınlatacak şemâların en güzeli ve parlağı:Edeptir.
MEVLÂNA Celâleddin-i Rûmî (K.S.)

* Utanma insanın ruhunda asıldır.İnsanı insan olarak muhafaza eden de budur.
Nâsr-ı HUSREV (Rah.A.)

* İnsanla hayvan arasındaki fark edeptir.
MEVLÂNA Celâleddin-i Rûmî (K.S.)

* Her şeyin bir hizmet edicisi vardır.Dinin hizmet edicisi de edeptir.
Abdullah Nibbaci (Rah.A.)

* İlim meclisine girdim,kıldım talep, İlim tâ gerilerde kaldı,illâ edep illâ edep.
Ziya PAŞA

* Setreter aybını insanın hep, Ne güzel câme imiş,sevb-i edeb. Edep elbisesi insanın ayıbını göstermeyen ne güzel elbise imiş.
Sümbül-Zâde
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks