Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bunları Biliyormuydunuz--3

dagdeviren

New member
Katılım
23 Eki 2004
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Her Bir Veli Sınıfının Özelliği:

Kutub: Bütün kemâliyeti şahsında toplamış, Gavsul-âzâm bir zattır. Her devirde bir tanedir.

Nücebâ: Hakk’tan gayrısına bakmayan, yaratıkların yüklerini taşıyıp sıkıntılarını gidermeye çalışan, ibadet ve tâata düşkün, cömert, sabırlı, hayâ sahibi, her şeylerini Hakk’a vermekten zevk duyan zatlardır.

Ebdâl: Kuruntu ve hayalden uzak, itidal ve istikamet üzere olan, az uyuyup erkenden ibadet için kalkan, kemâl ve fazilet ehli zatlardır.

Evtâd: Doğu, batı, kuzey, güney olmak üzere dünyanın dört köşesinde bulunan; ilâhi emirlere sıkı sıkıya bağlı, geceleri uyumayıp ibadetle geçiren zatlardır.

İmâmeyn: Kutbun sağında ve solunda olmak üzere iki kişi olan, haramın büyüğünden ve küçüğünden son derece sakınan; zühd ve takvâ, ihlâs ve hayâ sahibi zâtlardır.

Gavs: Kutb’u âzâmdır, mübarek bir kimsedir. Duâsı reddolunmayıp kabul olunan, mühim ve esrârlı işleri halleden ulu bir kişidir.

Ümenâ: İçlerindeki hayırları açıklamayan, şerleri de saklamayan, dünyayı ve dünyalığı sevmeyen zâtlardır.

Nükebâ: Nefislerinin derinliklerindekini açığa çıkaran büyük sır sahipleri olup, o sırları açığa vurmayan zâtlardır.

Meczûb: Allah katındaki yeri, memedeki bir sabinin Allah katındaki yeri gibi olan, iradeleri üzerlerinde olmayıp tamamen Allah-u Teâlâ’nın yed-i kudretinde bulunan, dostluk makamına sahip zâtlardır.
 

nerguden

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Benim sorum bu mertebelere ulaşmak için bir mürşid-i kamil şart mıdır?
 

nerguden

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Neden şart olduğunu açıklar mısınız? Kişinin kendi iradesi yeterli değil mi? Eğer öyleyse peygamberimizin bu konuda açıklamaları nasıldır?
 

zikir

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şura 9 O'nun dışında veliler (sahipler) mi edindiler? Biricik veli ALLAH'tır, ölüleri O diriltir ve O herşeye Kadirdir.

Furkan 18 "Sen yücesin, senin yanında kimseyi veliler kabul etmek bize yakışmaz. Fakat, sen onlara ve atalarına nimetler bağışladın. Nihayet, onlar mesajı unutup yozlaşan bir toplum oldular," diye karşılık verdiler.

Ankebut 41 ALLAH'ın dışında edindikleri velilerin örneği, bir ev edinen dişi örümceğin örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en çürüğü (en az güvenilir olanı) dişi örümceğin evidir, keşke bilselerdi

Secde 4 ALLAH gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde yaratan ve sonra tüm otoriteyi kurandır. Sizin için O'ndan ayrı bir veli (sahip) ve şefaatçı (aracı) yoktur. Öğütten anlamaz mısınız?
 

nerguden

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sende derslerini iyi çalışıyorsun. Bravo!!
 

nerguden

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Furkan 18 - Onlar: "Sübhansın seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da senden başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.

Secde 4 - Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur (hakim olmuştur). Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz?


Mealler arasında fark var değil mi?
 

uhud

New member
Katılım
2 Kas 2004
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bu yazdığım bir hadis-i şerif yanlış hatırlamıyorsam. Yanlış Kelamdan Allaha sığınırım...

Allah dostları gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine tutunursanız o sizi cennete götürür.

bir tane daha ;

Mevla Cennet Ehline "Ey Kullarım Sizin Üzerinizdeki Nimetimi Tamamladım mı ? diye sorar. Cennet ehli, tamamladın Ya Rabbi bundan daha iyi bir nimet ne olabilir ki, der. Mevla cennet ehline tekrar nida eder ve "Gidin dünyadaki mürşidlerinize, benim dostlarıma bir sorun üzerinizdeki nimetimi tamamlamışmıyım" diye... (devamı konu dışına çıkıyor.)

Saygılar...
 

nerguden

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bende yanlış hatırlamıyorsam hadis şöyleydi. ''Ashabım gökteki yıldızlar gibidir''

Arkadaşım bu konuda daha çok bilgiye ihtiyacım var. Birde karşımızda Yunus gibi Mevlana gibi zatlar yokki tutunalım. Doğru olanı nasıl bileceğiz?

Selamlar...
 

uhud

New member
Katılım
2 Kas 2004
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
nerguden' Alıntı:
Bende yanlış hatırlamıyorsam hadis şöyleydi. ''Ashabım gökteki yıldızlar gibidir''

Arkadaşım bu konuda daha çok bilgiye ihtiyacım var. Birde karşımızda Yunus gibi Mevlana gibi zatlar yokki tutunalım. Doğru olanı nasıl bileceğiz?

Selamlar...

Tamam şimdi hatırladım. Sen doğrusunu söyledin arkadaşım. Düzelttiğin için saol...

Ama ben hala mürşidin gerekliliğine inanıyorum... Çünkü herşeyi kendimiz öğrenemeyiz, Her zaman bir öğretmene ihtiyaç duyduğumuz gibi bir mürşide de ihtiyacımız vardır.

Saygılar...
 

dagdeviren

New member
Katılım
23 Eki 2004
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Mürşid-i Kâmil:

Mürşid-i kâmil; Mürşid-i hakiki olan Hazret-i Allah’ı bilendir, içinde O’nun olduğunu görendir, gerçekten kendisinin bir maske olduğunu bilendir.

Mürşid-i kâmil budur. Mürşid-i kâmil bir resimdir, Mürşid-i kâmil bir paçavradır, Mürşid-i kâmil bir maskedir.

Bunlar anlatılıyor, fakat gerçek mânâda anlaşılmıyor.

Âyet-i kerime’sinde:

“İçinizde... Görmüyor musunuz?” (Zâriyat: 21)

Buyuruyor Hazret-i Allah.

İçte gören yalnız bunlar oluyor.

Bir Âyet-i kerime’sinde de:

“Biz insana şah damarından daha yakınız.” buyuruyor. (Kaf: 16)

İçindeyim diyor, yüzün bir maske, vücudun bir elbisedir diyor. Senden sana yakınım diyor, sesleniyor. Fakat bunu hayatta hiç duymadık.

Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise:

“Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.” buyuruyor. (Vakıa: 85)

Her zerrede Fail-i Mutlak’ın fiilleri vardır, yani her zerrede ulûhîyet sırları mevcuttur. Onun için her şeyden her şeye yakın, fakat insan görmez. Bu Âyet-i kerime buna şâmildir.

Bu üç Âyet-i kerime’nin tecelliyâtına mazhar olduğu için Hakk’ı içte olduğunu görüyor, biliyor. Bu Âyet-i kerime’lerin tecelliyatına mazhar olmadıkça mürşid-i kâmil olamaz.

Bunu nasıl bildi? Allah-u Teâlâ bildirdiği için bildi, gösterdiği için gördü.

Bir Hadis-i kudsî’de de Hakk Celle ve Âlâ Hazretleri şöyle buyurur:

“Sonra ben yüzümle onlara yönelirim. Yüzümle yöneldiğim bir kimseye neyi vermek istediğimi, herhangi bir kimsenin bileceğini mi sanırsınız?”

Allah-u Teâlâ devamla şöyle buyurdu:

“Onlara ilk vereceğim şey nûru kalplerine akıtmaktır. İşte o zaman ben onlardan haber verdiğim gibi, onlar da benden haber verirler.” (Hâkim)

Açık bir ifade! Yani ben onlardan haber veriyorum amma, onlar da benden size haber veriyorlar.

İşte bu Hadis-i kudsî, Allah-u Teâlâ’nın onlara verdiğini kimsenin bilemeyeceğini, onlara ihsan ve ikram ettiğini, başkasına vermediğini ve Hazret-i Allah’ı yalnız bunların bildiğini bize bildiriyor.
 

dagdeviren

New member
Katılım
23 Eki 2004
Mesajlar
89
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
İnsanlar neden bir mürşide ihtiyaç duyarlar bunların özellikleri nelerdir ve nasıl tanınırlar . Bu konuda ayet ve hadislerde şöyle buyruluyor.


Allah-u Teâlâ bâtınî ilim verdiği kimseler hakkında Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:

“Kur’an kendilerine ilim verilen insanların kalplerinde parıldayan apaşikâr âyetlerdir.” (Ankebut: 49)

Allah-u Teâlâ bu nurun kimlerde bulunduğunu beyan etmek üzere Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:

Sonra biz o kitabı kullarımızdan beğenip seçtiklerimize miras bıraktık.” (Fâtır: 32)

Allah-u Teâlâ iman nuru ile kalbi vüs’at bulan kulları hakkında Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:

“Allah bir kimsenin kalbini müslümanlık için açarsa, o Rabbinden verilen bir nur üzerinde değil midir?” (Zümer: 22)


Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu nuru bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle açıklamıştır:

“Mümin-i kâmil’in ferasetinden sakınınız. Çünkü o Azîz ve Celîl olan Allah’ın nuru ile bakar.” (Tirmizi)

Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Bizim uğrumuzda bizim için mücahede edenlere elbette yollarımızı gösteririz.

Şüphesiz ki Allah ihsan erbâbı ile beraberdir.” (Ankebut: 69)

“Allah hikmeti kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse, ona muhakkak ki çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.” (Bakara: 269)



Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde bu ilmi tarif ediyor ve şöyle buyuruyor:

“Öyle ilimler vardır ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak Ârif billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah’tan gafil olan kimseler anlamazlar.

Binâenaleyh Allah-u Teâlâ’nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Azîz ve Celîl olan Allah onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti.” (Erbaîn)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“İlim ikidir. Biri dilde olup (ki bu zâhirî ilimdir) Allah-u Teâlâ’nın kulları üzerine hüccetidir. Bir de kalpte olan (mârifet ilmi) vardır. Asıl gayeye ulaşmak için faydalı olan da budur.” (Tirmizi)


Onlar o kimselerdir ki, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz onları şöyle tarif buyuruyor:

Allah bu ümmetten bir âlimi alırsa, bu İslâm’da açılan bir gedik olur ve kıyamete kadar onun boşluğu kapanmaz.” (Deylemî)


Allah-u Teâlâ bir Hadis-i kudsî’de bu ilmi nasıl verdiğini ifşâ ederek şöyle buyuruyor:

“Sonra ben yüzümle onlara yönelirim. Yüzümle yöneldiğim bir kimseye neyi vermek istediğimi, herhangi bir kimsenin bileceğini mi sanırsınız?”

Allah-u Teâlâ devamla şöyle buyurdu:

“Onlara ilk vereceğim şey nuru kalplerine akıtmaktır. İşte o zaman ben onlardan haber verdiğim gibi, onlar da benden haber verirler.” (Hâkim)
“Sâdıklarla beraber olunuz!” diye emir buyurmaktadır. (Tevbe: 119)


Bu emr-i şerif’te çok büyük esrar vardır..

Gerçek Mürşid-i kâmil, mürşid-i hakiki olan Allah-u Teâlâ’yı bilir, kendisinin bir resimden ibaret olduğunu da bilir. Bir paçavradan ibaret olduğunu hem gözü ile görür hem bilir. Allah-u Teâlâ murad ederse o paçavrayı kullanır, dilediğinin gönlünü siler.

Bir maskeden ibaret olduğunu hem görür hem bilir.



Selam hidayete tabii olanlara olsun..
 

laþey

New member
Katılım
5 Şub 2005
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Gerçek mürşit Kur'an'dır.Çünki en cahilden tutta en alime kadar herkese yol gösterebilir.Aklımızı onun bunun cebinde gezdirmeyelim.Aklımızı başımıza koyup,tembelliği bırakıp Kur'an'ı anlamaya çalışalım.Kur'an'ı en sağlıklı şekilde anlamanın yollarını araştıralım ama körükörüne değil...Mihenge vurarak...
 
Üst Alt