Bunca Zaman Kiminle Bilirdin

  • Konbuyu başlatan beyaz_ýþýk
  • Başlangıç tarihi
B

beyaz_ýþýk

Guest
Bunca Zaman Kiminle Bilirdin?
Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir velîye bende olmak cümleden a'lâ imiş.
Sultan Selim Hân, birgün Pîrî Paşa'yı huzûruna
çağırarak sordu:
-Pîrî lalam! Allahü teâlânın izni ile Mısır'ı fetheyledik.
Hâdim-ül-Haremeyn ünvânı ile şereflendik. Allahü teâlâ
bize her seferimizde zaferler ihsân eyledi. Artık emrimize
muhâlefet edecek kimse kalmadı. Bu vaziyette devletin
yıkılma ihtimâli var mıdır?
Vezir Pîrî Paşa da şu cevabı verdi:
-Muhterem dedelerinizin koydukları kânun ve
kâidelere uyulduğu müddetçe, bu devletin yıkılma ihtimâli
yoktur Hünkârım.
Bu cevap Selim Hân'ın çok hoşuna gitti ve Pîrî Paşa'ya
ihsânlarda bulundu.
Sultan Selim Hân, bütün işlerini Allahü teâlânın rızâsı
için yapardı. Onun rızâsı olmayan bir işe kat'iyyen karar
verip yapmazdı. Dünyalık olan mala, mülke ve rütbeye hiç
değer vermez, en büyük saâdetin,
"Bir evliyâya talebe olup, hizmet etmek" olduğunu
bildirirdi. Bir defasında buyurdu ki:
Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir velîye bende olmak cümleden a'lâ imiş.
Hasan Can anlatır:
"Hastalığı sırasında, ona hizmet etmek şerefinden bir
ân mahrûm olmadım. Geceleri sabahlara kadar mum gibi
için için yanarak, karşılarında durur idim. Bir hizmeti
olmadığı zaman, emr-i âlileri ile döşekleri yanında oturur
idim.
Kâh mübârek elleri elimde, kâh asîl ayakları dizimde

idi. Cerrahlar ilâca giriştikleri sırada, kâh omuzuma
dayanır, kâh cerrahların yaptıklarına bakmaya me'mûr eder,
ancak bana i'timâd buyururlardı.
Vefâtında, Kur'ân-ı kerîm okumak ve telkinde
bulunmak vazîfesini yalnız ben gördüm. Son nefesine kadar
bir an yanından ayrılmadım. Hattâ son nefesini vereceği
sırada bu hakîre hitâb edip buyurdular ki:

-Hasan Can, bu ne hâldir?
-Sultanım, cenâb-ı Hakka yüz çevirip, Allahü teâlâ ile
olacak zamandır.
-Bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin? Cenâb-ı

Hakka teveccühümüzde kusur mu gördün?
-Hâşâ ki, bir zaman Allahü teâlânın adını anmayı
unuttuğunuzu görmüş olam. Lâkin bu zaman başka
zamanlara benzemediği için, ihtiyâten söylemeye cesâret

eyledim.
Bir an geçtikten sonra:
-Yâsîn sûresini oku! diye fermân buyurdular. Emr-i
mâyûnları gereğince, Yâsîn sûresini hatmettim. Benimle
berâber okudular. İkinci defa okurken,

"Selâmün kavlen min Rabbirrahîm" âyetine
geldiğim zaman gördüm ki, mübârek dudakları bu âyeti
okuyarak hareket eder. O anda şehâdet parmağını uzatıp,
kelime-i şehâdet getirdiler. Sonra "Allah" diyerek vefât
eylediler.
Eli elimde idi. Mübârek bileğini tutmuş, nabzını
dinliyordum. Nabzın durduğunu hissedince, o anda lâzım
olan hizmetleri yerine getirmek üzere ayağa kalktım.
Hekimbaşı Ahî Çelebi orada idi. Benim ne yaptığıma
bakıyordu.
"Bu eşiğe alnımı koyduğum andan bu âna kadar,
velîni'metimin hizmetinden bir lahzâ yüz çevirmemişim. Bu
sıralarda yapılacak iş budur. Tabiblik etmenin zamanı geçti
ve asıl cevher kaybolup gitti" dedim. Gerekli hizmetleri

yerine getirdim.
Sultan İkinci Abdülhamîd Hân zamanında, Sultan
Selim Hân'ın türbesinde vazife yapan bir türbedâr, çok fakir
idi. Selim Hân'ın büyük bir evliyâ olduğunu öğrenmişti.
Fakat yıllardır bu türbede vazife yaptığı hâlde, hiçbir
kerâmetini görmemişti. Birgün kabre karşı durup, Selim

Hân'a hitâben;
"Evliyâdan olduğunu duydum. Yıllarca türbedârlığını
yapıyorum, hâlâ yoksulluk içindeyim" dedi.
Sultan Selim Hân, o gece zamanın sultanı Abdülhamîd

Hân hazretlerine rü'yâda görünerek, durumu bildirdi.
Pâdişâh, o türbedârı sarayına çağırdı ve türbedeki durumları

sordu.
Türbedâr dünkü söylediği sözleri hatırlıyarak,
Abdülhamîd Hân'ın hâdiseden haberdar olduğunu sezdi ve

söylediklerini tekrar etti. Bunun üzerine Sultan Abdülhamîd
Hân, o türbedâra ihsânlarda bulundu ve maaşını arttırdı.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks