B
beyaz_ýþýk
Guest
Meymûnetü Sevdâ
bütün hamd ve şükürleri Allahü teâlâya yapmak lâzımdır
bütün hamd ve şükürleri Allahü teâlâya yapmak lâzımdır
Bana Abdülvâhid bin Zeyd hazretleri şöyle anlattı:
Üç gece üst üste şöyle duâ ettim: "Yâ Rabbi! Benim Cennet'teki arkadaşım kimdir, göster." Üçüncü gece rüyâmda bana denildi ki: "Yâ Abdülvâhid! Senin Cennet arkadaşın Meymûnetü Sevdâ'dır." "O şimdi nerededir?" dedim. "Kûfe'de ve falan kabîledendir, denildi.
Hemen Kûfe'ye gittim, tarif edilen kabîlenin yerini sorup buldum ve; "Meymûnetü Sevdâ nerededir?" diye sordum.
"O delinin biridir, koyunlarımızı güder." dediler.
"Onu görmek istiyorum." deyince de; "Falan yerde bir han var. O hanın yanında bulursun." dediler.
Târif edilen hanın yanına varınca onun, namaz kıldığını gördüm. Yanında bir asa ve üzerinde yünden bir cübbe vardı. Baktım ki koyunları otluyor ve hayvanların yanında da birkaç kurt dolaşıyor. Beni fark ettiğinde namazını bitirip, bana dönerek; "Ey İbn-ü Zeyd, sen buradan git, burası senin yerin değildir. Biz seninle burada değil sonra birleşeceğiz." dedi. Bunun üzerine ben ona; "Allahü teâlâ sana rahmet etsin. Sen benim İbn-ü Zeyd olduğumu nereden bilirsin?" dedim. "Daha rûhlarımız dünyâya gelmeden ben senin İbn-ü Zeyd olduğunu bilirdim." dedi. "Biraz nasîhat eder misin?" deyince; "Bir kimse sana bir şey verdiği zaman ona nasıl teşekkür edersin. Halbuki Allahü teâlânın verdiği bu kadar nîmete karşılık neden şükredilmiyor. Sana iyilik edene o iyiliği veren ve yaratan yine Allahü teâlâdır. Ona göre bütün hamd ve şükürleri Allahü teâlâya yapmak lâzımdır." dedi. Sonra; "Koyunların arasında dolaşan kurtlar, nasıl olur da zarar vermeden gezerler?" diye sordum.
"Ben Allahü teâlâya öyle ibâdet ederim ki, benimle onun arasında hiçbir duvar kalmamıştır. Bunun için kurtlarla koyunların arasındaki düşmanlık kalkmış ve dostluk başlamıştır." diye cevap verdi.
Abdülvâhid bin Zeyd'in en büyük özelliği; Allahü teâlâya karşı olan kusurlarından dolayı çok üzülmesiydi. "Bütün insanlığın yaptığı ibâdet kadar ibadet yapsak Allahü teâlânın bize verdiği nîmetlere karşı gene şükrü yerine getiremeyiz." derdi.