Bu yazıda Allah ile kulun konuşmasını bulacaksınız

Uhud daðý

New member
affet_Allahim.gif

UNUTMUŞUM AFFEDERSİN...

- Yalnızım, çok yalnızım.

- Hatırlıyor musun; “çok yakınım ben” demiştim
sana, “çok yakın!” Senin sana olduğundan
bile yakın. Kendi kendini çağırdığında
ne kadar yakından duyuyorsan, ondan da yakınım.
Kendinden bir şey istediğinde ne kadar
çabuk cevap veriyorsan, bundan daha hızlıyım.

- Doğru. Sen hep yakınsın ama, nedense,
ben uzaklardayım. Bana küsmüşsün sanıyorum.

- Öyleyse, secde et ve yaklaş! Alnına dokunacak
yakınlığım. Aslında alnına yazılıdır yakınlığım.
Araya benliğini koyduğun için, bencilliğini
öne sürdüğün içindir bana uzaklığın.

- Yüzüm yok yakınında olmaya. Çok kusurluyum.
Günah üstüne günah işledim. Sözüm
yok sana sakladığım. Kirli dudaklarım.
Yalanlar söyledim, boş sözlere değdi dilim.

- Pişmanlığını görüyorum elbet. İçindekileri,
yakıcı sızıları duyuyorum. Söylemek
isteyip de söyleyemediklerini de özür olarak
kabul ediyorum. Yüzünün kızarması bile
kabulüm. Bilmiyor musun ki, bağışlamayı
seviyorum ve seve seve bağışlıyorum.

- Biliyorum ama yine de unutup hata
ediyorum. Gördüğünü göre göre, görmüyormuşsun
gibi yaşıyorum. İşittiğini bile
bile, işitmiyormuşsun gibi boş şeyler konuşuyorum.
Sözümden dönüyorum yine.
Utanıyorum. Bağışlar mısın sahiden?

- Dedim ya; bağışlamayı kendime ilke
edindim. Hiçbir şeye mecbur olmadığım halde,
merhamet etmeyi kendime kural diye yazdım.
Affetmeyi her şeyin önüne koyuyorum.

- Ben seni hep yakar diye tanıyorum. Hemen
kızıp gazaplandığını düşünerek, korkuyorum,
titriyorum. Çarparsın diye keyfimce
yaşayamıyorum. Gazabın da var senin.

- Rahmetim gazabımdan önce gelir.
Kızmam bile rahmetimin hatırınadır. Ben
yakmam seni. Sen ateşe atarsın kendini. Seni
senden korumak içindir tehditlerim.

- Yine de korkuyorum. Çok korkuyorum.

- Defalarca ve en önce merhamet sahibi
olduğumu hatırlattım sana. Her sözün başında.
Her işin eşiğinde. Daha çok, hatırımı saymanı
isterdim. Bir hatırlasana; bir zamanlar
hatırlanmaya değer bir şey değildin.
Eksikliğini kimsenin dert etmediği dönemlerde,
seni var kılmak istedim. Kendi yokluğunu
kendinin bile fark etmediği yıllarda, seni insan
etmeye karar verdim. Şimdi seni en çok
sevdiğini söyleyenlerce insafsızca çöpe atılabilecek
biçimsiz bir et parçasıydın; sana
yüz verdim. Sana yaptığım iyiliğini bilmeni
istedim. Hep teşekkür etmeni bekledim.

- Çürüyecekmiş bedenim. Toprağa girecekmişim.
Yüzüm eriyecekmiş. İsmim silinecekmiş.
Dar bir yere bırakılıp terk edilecekmişim. Bu
dehşet içinde nasıl teşekkür etmemi istersin?

- İlk söylemede, anlamamış olmanı anlayışla
karşılıyorum, yine söylüyorum. Unutabileceğini
bile bile yeniden hatırlatıyorum. Kolayca
gözden çıkarılacak, leke diye silinebilecek,
kirli ve isimsiz bir damlaydın; seni adam
ettim. Yokluğunda seni yakıp yok edebileceğim
halde, varlığından niye öç alayım, niye seni
önemsiz sayayım? Senin varlığını herkes
inkâr ederken ben inkâr etmediğim halde, seni
niye unutulmuşluğa terk edeyim? Seni kendime
muhatap seçecek kadar önemsediğim
halde, niye kurumuş kemiklerini toprakta bırakayım?
Seni hiç yoktan yarattığım halde, hiç
sebepsiz var eylediğim halde, ikinci defa yaratmaktan
niye usanayım, niye vaz geçeyim?

- Keşke bunu daha sık hatırlatsan!

- Hatırlasana kuşluk vaktini. Her sabah
uyandığında yeniden bulmuyor musun bedenini?
Gözlerini açar açmaz, hatırlamıyor
musun unuttuğun kendini? Ayrıca, bir bak
yeryüzünü ölümünün ardından nasıl dirilttiğime.
Kurumuş çubukları, ölmüş dalları,
soğumuş kökleri çiçek çiçek, rengarenk, terü
taze tenlerle, sıcacık meyvelerle yeni baştan
dirilttiğimi görmüyor musun bugünlerde?

- Unutmuşum, Rabbim, affedersin, çok
affedersin. Sen affetmeyi çok seversin

Senai Demirci
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks