Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir mürşide biat gereklidir.

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Reddiyecilik yapmak doğru değildir. İfrat bahane edilerek tefrite girilmez. Mecrayı düzeltmek esastır. İlk yazımdaki tek gaye buydu. Lakin su i tevil edildi.

Evet bazıları biat meselesinde haddi açıyor. Ancak biat caizdir. O zaman ifrata kaçan var diye biat red edilmez. İfrata giren vasata döndürülür. Mecrası düzeltilir.

Biat hak ve caizdir. Güzeldir. Nasıl ki ilkokula başlayan biri öğretmeninin A dediğe A B dediğine B der. Aksini yapmak olmaz.

İşte biat mürşidin aklını akıl yapmak değil. İlimi ile ilimlenmektir. Mürşid hakkı öğrenmek içindir. Hakikati öğreten ise Allah'tır.


İlk emri ikra olan bir din de ilim tahsil etmek her müminin üzerine vazifedir. Kimse bunu inkar ve red etme hakkına zaten sahip değildir.

Önceki yazımda belirttiğim gibi ilim tahsiline sözümüz yok olmaz olamaz da .
Bizim karşı çıktığımız kulun ALLAH ile arasına başka bir kul sokması ..

Mümin mümini uyarır, hassasiyetler anlaşıldıysa problem kalmamıştır.
Mürşidimiz Resulullah tır hepimiz de onun müridi olmaktan gurur ve onur duyarız .

ALLAH a emanet olun.

 
C

cangenç

Guest
Hamza kardeşim, bizim itirazımız bunadır. Reddiyecilik kötü meslektir. Bu zamanda moda olmuş.Hata yapan biri hemen şiddet ile red ediliyor. Oysa mecrasını düzeltmek lazımdır. Bu da güzellikle olur. İthamla olmaz.

Eğer birileri biatı Allah ile araya kul sokmak şekline dönüştürmüş ise bunu yapan bunu farkında olmadan yapıyor. Zira, o kişi Müslümandır bilerek yapmaz. Onu küstürmek doğru olmaz. Ona yaptığının hatalı olduğunu söylemek ve batılı tarif etmek ve hakaret algılanacak sözler etmek yerinde hakkı tasvir etmek doğru olandır. Böylece ters tepki ile batıl fikirine daha çok yapışmasına engel olunur.

Onlar bizim kardeşlerimizdir. Omuzundaki akrebi gösteririz. Omuzunda akreb var diye dövmeyiz.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Hamza kardeşim, bizim itirazımız bunadır. Reddiyecilik kötü meslektir. Bu zamanda moda olmuş.Hata yapan biri hemen şiddet ile red ediliyor. Oysa mecrasını düzeltmek lazımdır. Bu da güzellikle olur. İthamla olmaz.

Eğer birileri biatı Allah ile araya kul sokmak şekline dönüştürmüş ise bunu yapan bunu farkında olmadan yapıyor. Zira, o kişi Müslümandır bilerek yapmaz. Onu küstürmek doğru olmaz. Ona yaptığının hatalı olduğunu söylemek ve batılı tarif etmek ve hakaret algılanacak sözler etmek yerinde hakkı tasvir etmek doğru olandır. Böylece ters tepki ile batıl fikirine daha çok yapışmasına engel olunur.

Onlar bizim kardeşlerimizdir. Omuzundaki akrebi gösteririz. Omuzunda akreb var diye dövmeyiz.

yazdığınıza cevabı siz yazmadan vermiştim:

Mümin mümini uyarır, hassasiyetler anlaşıldıysa problem kalmamıştır.
 
C

cangenç

Guest
Allah razı olsun.
Niyet elbette mühimdir. Lakin, niyet hak ölçüler ile güzel işleyerek süslenir. Bizler Mü'min kardeşimizi uyarmakla mükellef olduğumuz gibi, hak ölçülerle uyarmak ile de mükellefiz. Kırarak, dökerek olmaz.

Eğer birileri biatı Şeyhine kul olmak şekline çevirmişse, biz o biatı şeyhinin ilimi ile ilimlenmek şeklinde anlamasına çalışırız.

Birileri biatı şirke sokuyor diye biatı red etmek olmaz.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Arkadaşımızın günümüz mürşidlerinden bahseddiğini anladınız ise, o halde siz neden "mürşidimiz Resulullah'tır" deme ihtiyacınız hissettiniz. Derseniz ki, Resulullah (s.a.v.) bütün çağların mürşididir, eyvallah deriz sözümüz olmaz. Zaten biz konunun bu yönünü zikretmiyoruz. Bu zamanda mürşidini (seyri süluk olarak talim terbiye işini yönlendirecek) bulamayanların, eğer ki tek başına gitmesi mümkün değil ise, kendisine bir mürşid (öğretmen) bulması gerektiği yönünde bir yazıya siziin bu kadar tepki vermeniz de beni acaibime gitti.

Tek bir mürşid ile bu yol gidiliyor ise, diğer peygamberlere ne gerek vardı ? o da ayrı bir soru. Nasıl olsa Adem (a.s.) peygamber olarak gönderilmiş, diğerlerine ne gerek vardı ki ? değil mi ama.

Derseniz ki; zamanla bozulan kavimleri düzeltmek için Rabbül Alemin ihtiyaca binaen göndermiştir, biz de deriz ki, o bozulan her bir kavimin bozulmasına sebep olan günahlar günümüzde toplu bir şekilde yaşanıyor. Son peygamber de efendimiz (s.a.v.) olduğuna göre, bir başka peygamber de gelmeyeceğine göre Yüce Allah (celle celaluhu) kitabında "bu Din'i biz indirdik koruyacak olan da biziz" dediğine göre, "...hakkında ihtilafa düştüğünüz konuları ilim sahiplerine götürün" diye buyurduğu zaman, buradaki ilim sahipleri olarak kimi algılamayız acaba ? Sizin beyanınıza göre Resulullah'ı (s.a.v.) anlamalıyız. "Ramuz'ul ehadis'i karıştıralım da bir bakalım bu konu ile ilgili ne buyurmuş efendimiz" mi diyeceğiz ? daha sonra gayb Allah'a (celle celaluhu) aittir konusunda sorulan sorulara nasıl cevap vereceğiz ?

Hızlı düşünerek fikir jimnastiği yapan kişiye bu gibi soruların peşpeşe gelmesi kaçınılmazdır.

Buyrun biz dağıttık siz toparlayın...

yok dağıtmadınız sadece biraz karmaşık göstermek istediniz o kadar .

Size acaip gelmesini anlamadım ? siz galiba başlığa dikkat etmediniz başlıkta GEREKLİDİR ifadesi var ,gerekli olması bir zorunluluk bir şart ifade eder.

Oysa siz bile kişinin çıkış yolu bulamadığı konuda danışmasını belirtmişsiniz.

eğer ki tek başına gitmesi mümkün değil ise, kendisine bir mürşid (öğretmen) bulması gerektiği

bunun yanında cevaben ;
Tek bir mürşid ile bu yol gidiliyor ise, diğer peygamberlere ne gerek vardı ? o da ayrı bir soru. Nasıl olsa Adem (a.s.) peygamber olarak gönderilmiş, diğerlerine ne gerek vardı ki ?

Siz de biliyorsunuz ki Hz.Adem den Hz.Muhammed e kadar tebliğ edilen din aslında aynıdır ve İslam dır.Şüphesiz ki kavimlerin azgnlığı peygamberlerin gönderiliş sebeplerindendir .
İşin içine gayb ı niye kattığınız pek anlayamadım gayb e vakıf mürşidler mi varda bizim haberimiz yok ?




Madem herşey mürşidlerle halledilebilirdi o zaman Resullere ne gerek vardı diyerek sizin sorunuza bende sizin tarzınızda bir soruyla cevap vereyim .
Zaten Resullerde mürşitti derseniz konu tekrar benim ifademe geri döner .

Bizim mürşidimiz Resulullahtır.

bakalım kendi dağınıklığınızı nasıl toparlarsınız ;)
 
Son düzenleme:

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Akıl, Firavun'da da Nemrut'ta da Deccal'da da vardı. Ama akledemediler. Kendi nefislerini ve şeytanı mürşid edindiler. Demek her aklı olan akledemiyor.

Akıl ile inancı birbirine karıştırmayın.
Akıl farklı birşeydir, inanç farklı birşey.
Madem bu mürşide bağlı olanlar çok aklediyorlar, öyleyse neden bir tane buluşları yok? Hristiyanı, yahudisi aklını kullanarak hergün yeni buluşlar ve icatlar yaparken sizin mürşide bağlı zatlarınız ne yapıyor?
Hangi teknolojiden bahsediyorlar, hangi bilim üzerine konuşuyorlar?
Dünya aya çıkar siz hala yayasınız yaya...

 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
yok dağıtmadınız sadece biraz karmaşık göstermek istediniz o kadar .

Size acaip gelmesini anlamadım ? siz galiba başlığa dikkat etmediniz başlıkta GEREKLİDİR ifadesi var ,gerekli olması bir zorunluluk bir şart ifade eder.

Oysa siz bile kişinin çıkış yolu bulamadığı konuda danışmasını belirtmişsiniz.

bunun yanında cevaben ;
Siz de biliyorsunuz ki Hz.Adem den Hz.Muhammed e kadar tebliğ edilen din aslında aynıdır ve İslam dır.Şüphesiz ki kavimlerin azgnlığı peygamberlerin gönderiliş sebeplerindendir .
İşin içine gayb ı niye kattığınız pek anlayamadım gayb e vakıf mürşidler mi varda bizim haberimiz yok ?

Madem herşey mürşidlerle halledilebilirdi o zaman Resullere ne gerek vardı diyerek sizin sorunuza bende sizin tarzınızda bir soruyla cevap vereyim .
Zaten Resullerde mürşitti derseniz konu tekrar benim ifademe geri döner .



bakalım kendi dağınıklığınızı nasıl toparlarsınız ;)

Karmaşık göstermedik, biraz açtık. Ama bu açma dahi kafanızı karıştırdı sanırım.

Yazıya da dikkat ettik başlığına da. GEREKLİDİR ifadesi doğru bir ifadedir, hatta bu zaman için elzemdir.

Danışmasını istediğimiz kişiler Kur'an buyruğunda işaret edilen alimler zümresidir. Alimler zümresi de İslam aleminde kısaca "mürşid" olarak geçer. Mürşid, sadece kelime anlamını vermez, yaşantısı ile örnekler sunar. Üzerinde fazla bilgi sahibi olmadığınız konuya girmeyin bana kalırsa.

“Hayır! Onlar ilimini ihata etmedikleri ve te’vili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi tekzib ettiler; bunlardan evvel geçenler de böyle tekzib etmişlerdi amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu ?” (Yunus : 39)

Resuller olmadan mürşidler olmaz. Sizin sorunuz sadece kelime oyunu dostum, gerçekten bir işaret sunmuyor bize.

Akıl olmadan şeriat olmaz, şeriat olmadan da tasavvuf olmaz. Aynı bu misalden devam edersek Resuller (a.s.ecmain) olmadan mürşid olmaz, mürşid olmadan talebe olmaz.

Gayb'tan bahsetmem, bazı konuyu kısa geçerim muhatabına bırakmak isterim, sanırım siz fazla üzerinde düşünmek istemediniz. Sorun değil, geçebilirsiniz üstünde durmayın.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Akıl ile inancı birbirine karıştırmayın.
Akıl farklı birşeydir, inanç farklı birşey.
Madem bu mürşide bağlı olanlar çok aklediyorlar, öyleyse neden bir tane buluşları yok? Hristiyanı, yahudisi aklını kullanarak hergün yeni buluşlar ve icatlar yaparken sizin mürşide bağlı zatlarınız ne yapıyor?
Hangi teknolojiden bahsediyorlar, hangi bilim üzerine konuşuyorlar?
Dünya aya çıkar siz hala yayasınız yaya...

Akıl ile inanç birbirine bağlıdır, içiçe halkadır dersek hata etmiş olmayyız. Çünkü, akıl olmadan DİN olmaz!

Verdiğin örnek lafola beri gele cinsten. Tarikatçılar aya çıkamadı, laikler mi çıktı ?

Kısa geçin isterseniz, zira meşguliyet arzediyorsunuz. Yazdıklarınız ilimden yada bilimden bir şey sunmuyor.
 
C

cangenç

Guest

Akıl ile inancı birbirine karıştırmayın.
Akıl farklı birşeydir, inanç farklı birşey.
Madem bu mürşide bağlı olanlar çok aklediyorlar, öyleyse neden bir tane buluşları yok? Hristiyanı, yahudisi aklını kullanarak hergün yeni buluşlar ve icatlar yaparken sizin mürşide bağlı zatlarınız ne yapıyor?
Hangi teknolojiden bahsediyorlar, hangi bilim üzerine konuşuyorlar?
Dünya aya çıkar siz hala yayasınız yaya...


Gerçi mesele farklı bir mecraya gidecek, ama gaye hayır ise hoş görülür.
Mavigezegenim, taknoloji bir kanundur. Madem ortada bir kanun var, kanun koyucu da var.

Teknolojiyi keşf eden batılılar tekonolji kaidelerini koyan değildir. O kaideyi koyan Allah'tır.

Mesela, TV'yi batılılar keşfetti. Ancak, TV kanunlarını koyan Allah'tır. Keşfetmeleri kanun koyucu olmalarını gerektirmez. Zaten öyle kabul edilse her bir kaşif ilah olmak lazımdı.

O zaman şuraya geliriz: İnsana çalıştığı kadar vardır. Müslümanlar çeşitli sebeblerden tekolojiden uzak kaldı. Keşif yapamadı. Batılılar yaptı. Allah'ın Rahman ismi gereği çalışan kazanır. Dinine bakılmaz.

Burada kusur varsa Müslümanlarındır. İslam'ın değildir.

Hem şu da var. Müslümanlar ebedi hayatlarının saadetleri için çalışıyorlar. Geçici dünya süsüne ehemmiyet vermiyorlar. Bu sebeble dünyada rahat edecekleri icatlar için pek uğraşmak çaba sarfetmiyorlar.

Hem biz Mürşide ahiret saadeti için biat ediyoruz. Bize teknolojik icatlar öğretsin diye değil. Veyahut bize tıp öğretsin diye değil. Tıp öğrenmek istesek Tıp Fakültesine gideriz, değil mi?

Müslümanlar eğer teknolojide gelişmediyse batılıların siyasi tuzaklarının da ihmal etmemek lazımdır.

En ufak teknolojik gelişmeyi Müslümanların arasına soktukları casus şeyhlerle nasıl batıl ilan ettiklerini unutmayalım.

Elhasıl mürşidlerimiz bize aklı vermiyor, akletmeyi öğretiyor. Eğer bir mürşide biat eden akletmiyorsa veyahut mürşidine olağan üstü bir makam biçti ise kusur mürşidde değil talebededir.
On kişi tıp dersini aynı hocadan alsa, bir kişi mühim bir doktar çıksa, dokuzu cahil kalsa kusur hocaya verilemez, değil mi?
 
Son düzenleme:

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Karmaşık göstermedik, biraz açtık. Ama bu açma dahi kafanızı karıştırdı sanırım.

yok karışmadı sevgili kardeşim fikrim ve zikrim de gayet net ..

Yazıya da dikkat ettik başlığına da. GEREKLİDİR ifadesi doğru bir ifadedir, hatta bu zaman için elzemdir.

bu tamamen sizin kişisel görüşünüzdür.

Danışmasını istediğimiz kişiler Kur'an buyruğunda işaret edilen alimler zümresidir. Alimler zümresi de İslam aleminde kısaca "mürşid" olarak geçer. Mürşid, sadece kelime anlamını vermez, yaşantısı ile örnekler sunar. Üzerinde fazla bilgi sahibi olmadığınız konuya girmeyin bana kalırsa.

alimlere danışmak başka onları mürşid kabul edip buyrukları altına girmek başka ..

“Hayır! Onlar ilimini ihata etmedikleri ve te’vili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi tekzib ettiler; bunlardan evvel geçenler de böyle tekzib etmişlerdi amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu ?” (Yunus : 39)

ilim konusundaki ve ilmi olarak faydalanma konusundaki fikirlerim yukarıda isterseniz tekrardan gözden geçirin belli ki onları okumadan bunları yazmışsınız.

Resuller olmadan mürşidler olmaz. Sizin sorunuz sadece kelime oyunu dostum, gerçekten bir işaret sunmuyor bize.

sizin sorunuzda kelime oyunuydu ;dikkat ederseniz sizin tarzınızda bir soru ile cevap vereyim ifadesini kullanmışım en az sizin ifadeniz kadar aydınlatıcı(!)

Akıl olmadan şeriat olmaz, şeriat olmadan da tasavvuf olmaz. Aynı bu misalden devam edersek Resuller g(a.s.ecmain) olmadan mürşid olmaz, mürşid olmadan talebe olmaz.

tamamen kişisel yorumunuza ait bir silsile ortaya koymuşsunuz.
Fetret devirlerini ve ehli necarı bu silsilede nereye koyuyorsunuz ?



Gayb'tan bahsetmem, bazı konuyu kısa geçerim muhatabına bırakmak isterim, sanırım siz fazla üzerinde düşünmek istemediniz. Sorun değil, geçebilirsiniz üstünde durmayın.

gayb benim üzerinde durabileceğim daha da açıkcası hakkında fikir sahibi olabileceğim bir konu değil siz ledun ilmine sahipseniz orasını ben bilemem .Benim bildiğim gayb ı yalnızca ALLAH bilir.
Lakin örnekleme konusunda biraz sıkıntınız var verdiğiniz örnekler ifade ettikleriniz doğrulamıyor.

ek olarak ;
Akıl ile inancı birbirine karıştırmayın.
Akıl farklı birşeydir, inanç farklı birşey.
Madem bu mürşide bağlı olanlar çok aklediyorlar, öyleyse neden bir tane buluşları yok? Hristiyanı, yahudisi aklını kullanarak hergün yeni buluşlar ve icatlar yaparken sizin mürşide bağlı zatlarınız ne yapıyor?
Hangi teknolojiden bahsediyorlar, hangi bilim üzerine konuşuyorlar?
Dünya aya çıkar siz hala yayasınız yaya...

ilim olarak yüzyıllar boyu İslam ülkeleri diğer ülkelerin seviye olarak çok çok üzerindeydi dünya üzerindeki kayda değer birçok buluş İslam alimlerinin sayesinde ya da önayak olması sonucunda gerçekleşmiştir.

Şu an İslam ülkelerinin geri kalmış olmasının sebebi mensup olan insanların ataletlerinden ötürüdür.Bireylerin hataları kavramları bağlamaz.ALLAH ilmi isteyene verir bunun için çaba sarfetmeden ilim sahibi olmayı beklemek İslam ın doğasına aykırıdır.
 
Son düzenleme:

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
O zaman şuraya geliriz: İnsana çalıştığı kadar vardır. Müslümanlar çeşitli sebeblerden tekolojiden uzak kaldı. Keşif yapamadı. Batılılar yaptı. Allah'ın Rahman ismi gereği çalışan kazanır. Dinine bakılmaz.

Burada kusur varsa Müslümanlarındır. İslam'ın değildir.

Hem şu da var. Müslümanlar ebedi hayatlarının saadetleri için çalışıyorlar. Geçici dünya süsüne ehemmiyet vermiyorlar. Bu sebeble dünyada rahat edecekleri icatlar için pek uğraşmak çaba sarfetmiyorlar.

Biz İslam'a kusur addetmiyoruz zaten. Ne güzel söylediniz; Rahman'ın ismi gereği çalışan kazanır, dinine bakılmaz.

Nasip sadece ahiret nasibi değil, dünya nasibi için de olmalı. Sadece ahiret dersek bu dünya zulüm olur, sadece dünya dersek bu sefer de ahirette nasibimiz olmaz. Öyle ise Allah'ın hükmüne uyalım:

Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.

İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.


Öyle ise çalışıp çabalayıp hem dünyamızı hem de ahiretimizi kazanalım.

 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Akıl ile inanç birbirine bağlıdır, içiçe halkadır dersek hata etmiş olmayyız. Çünkü, akıl olmadan DİN olmaz!

Verdiğin örnek lafola beri gele cinsten. Tarikatçılar aya çıkamadı, laikler mi çıktı ?

Kısa geçin isterseniz, zira meşguliyet arzediyorsunuz. Yazdıklarınız ilimden yada bilimden bir şey sunmuyor.

Ne alaka laiklikle???
Lafola beri gele cinsten.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
yok karışmadı sevgili kardeşim fikrim ve zikrim de gayet net .


Karışmadığı belli, tek bir yöne dalmışsınız o yönde zorluyorsunuz. Biraz etraflı düşünürseniz belki ne demek istediğimizi daha kolay anlayacaksınız.


bu tamamen sizin kişisel görüşünüzdür.

Bizim kişisel görüşümüz değil, bütün İslam aleminin ortak görüşüdür. Biz sadece burada seslendirmiş olduk.

alimlere danışmak başka onları mürşid kabul edip buyrukları altına girmek başka ..

Bu konuda bilgi sahibi olmadığınız gerçekten belli. Dilerseniz önce tasavvufi konulara bir bakın, araştırın. Bir mürşidi "mürşid" olarak kabul edip O'nun fikirlerine itimat ettiyseniz, zaten O mürşidin etkisinden çıkamazsınız. Bunu, o kişinin etkisinden kurtulmayı istemediğiniz için değil, içinizden dahi geçirmediğiniz içindir. Tasavvufi alana girdikten sonra da kendinize bir mürşidin elzem olduğunu ancak o zaman anlayabilirsiniz. Biz bunu demek istedik, siz tasavvufi alana girmeyi istemezseniz o takdirde elbette size birmürşid gerekli değildir. Kimse de bunu yargılayamaz. Fakat, kendisine bir mürşid gerektiğini söyleyen kişiyi de sizler yargılayamazsınız. Bu kimsenin de haddi değildir.

ilim konusundaki ve ilmi olarak faydalanma konusundaki fikirlerim yukarıda isterseniz tekrardan gözden geçirin belli ki onları okumadan bunları yazmışsınız.

Biz okumadan, bu forumda en küçük basit bir konuya bile cevap vermedik. Bizi tanımadığınız için belki böyle bir düşünceye girmiş olabilirsiniz. Zamanla tanırsınız, bu söylediğinizin de ne kadar yersiz olduğunu kendiniz görürsünüz.

İlim konusunda faydalanacağınız kişiyi eğer ki ilmi yönden muteber kabul etmişseniz, oilim sahibi size tasavvufu önerdiği zamanda şüphe ile yaklaşmanız düşünülemez. Eğer ki ilmi konuda yeterli ve itimat edebileceğiniz bir alim ise ona muhalefet etmeniz düşünülemez bile.

sizin sorunuzda kelime oyunuydu ;dikkat ederseniz sizin tarzınızda bir soru ile cevap vereyim ifadesini kullanmışım en az sizin ifadeniz kadar aydınlatıcı(!)

Biz kelime oyunu yapmadık, bir gerçeği dile getirdik. Resuller olmadan mürşidler olmaz sözü bir gerçektir. Çünkü mürşidin dahi o kıvama gelmesi için bir Resul'e ihtiyacı vardır. O mürşidin de mürşidi Resul'dür. Bu noktada anlatmak istediğimiz aydınlatıcı bir bilgidir. Nefsani takılanlar göremez sadece.

tamamen kişisel yorumunuza ait bir silsile ortaya koymuşsunuz.
Fetret devirlerini ve ehli necarı bu silsilede nereye koyuyorsunuz ?


Ehli necar diye bir şey duymadım, Neccaroğulları demek istediyseniz, O'nlar zaten Peygamberimizi (s.a.v.) Medine'ye gelişte karşılayan gençlere deniliyor. Ehli necat ise, onlar zaten kurtuluşa eren müslümanlara deniyor. Onların da kim olduğunu yalnızca Yüce Allah (celle celaluhu) bilir.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Karışmadığı belli, tek bir yöne dalmışsınız o yönde zorluyorsunuz. Biraz etraflı düşünürseniz belki ne demek istediğimizi daha kolay anlayacaksınız

bana eleştirel yaklaşmanız güzel saygı duydum lakin biraz da özeleştri yaparsanız sizinde farklı bir tavır sergilemediğinizi görürsünüz.Ben Kişisel fikrimi konuyu dallandırıp budaklandırmadan net bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum.Siz bunu tek bir yöne dalma olarak adlandırıyorsanız o sizin görüşünüzdür beni bağlamaz.

Bizim kişisel görüşümüz değil, bütün İslam aleminin ortak görüşüdür. Biz sadece burada seslendirmiş olduk

Bu ifadenin gerçek olmadığını sizde benim kadar iyi biliyorsunuz.Herhangi bir mürşide tabi olmadan dinini yaşamaya çalışan milyonlarca müslümanın varlığından sizde benim gibi haberdarsınız .

Bu konuda bilgi sahibi olmadığınız gerçekten belli. Dilerseniz önce tasavvufi konulara bir bakın, araştırın. Bir mürşidi "mürşid" olarak kabul edip O'nun fikirlerine itimat ettiyseniz, zaten O mürşidin etkisinden çıkamazsınız. Bunu, o kişinin etkisinden kurtulmayı istemediğiniz için değil, içinizden dahi geçirmediğiniz içindir. Tasavvufi alana girdikten sonra da kendinize bir mürşidin elzem olduğunu ancak o zaman anlayabilirsiniz. Biz bunu demek istedik, siz tasavvufi alana girmeyi istemezseniz o takdirde elbette size birmürşid gerekli değildir. Kimse de bunu yargılayamaz. Fakat, kendisine bir mürşid gerektiğini söyleyen kişiyi de sizler yargılayamazsınız. Bu kimsenin de haddi değildir.

Şüphesiz ki tasavvufi konulara tam olarak hakim olduğumu iddia edecek kadar cahil değilim.Lakin sandığınız kadar da uzak değilim,kendi ailemin içinde ve de yakın çevremde tasavvufa gönül veren insanlara sahibim.İfadeleri tam olarak okuduğunuzu iddia etmekle beraber benim ortaya koyduğum fikiri idrak etmekten uzak kaldığınız aşikar.Tasavvufi alana giren kendine yol olarak onu seçen insanın mürşide bağlanmış olması başka; birinin mutlaka tasavvufa girmesini kendisine bir mürşid edinmesinin zorunlu olduğunu iddia etmek bambaşkadır.Siz hala başlıktaki GEREKLİDİR ifadesini anlamadınız ya da anlamak istemiyorsunuz.Bireylerin kişisel tercih hakları var buna saygı duymak hepimizin zorunluluğu..


siz tasavvufi alana girmeyi istemezseniz o takdirde elbette size bir mürşid gerekli değildir.

lakin başlıkta gereklidir yazıyor,maalesef ironi de burda ortaya çıkıyor..

Biz okumadan, bu forumda en küçük basit bir konuya bile cevap vermedik. Bizi tanımadığınız için belki böyle bir düşünceye girmiş olabilirsiniz. Zamanla tanırsınız, bu söylediğinizin de ne kadar yersiz olduğunu kendiniz görürsünüz.

İlim konusunda faydalanacağınız kişiyi eğer ki ilmi yönden muteber kabul etmişseniz, oilim sahibi size tasavvufu önerdiği zamanda şüphe ile yaklaşmanız düşünülemez. Eğer ki ilmi konuda yeterli ve itimat edebileceğiniz bir alim ise ona muhalefet etmeniz düşünülemez bile.

Sözleriniz ve yazdıklarınız bize böyle hissettiriyor yoksa size karşı bir önyargı sahibi değiliz.ALLAH razı olsun bilgilerinizi bizimle paylaşmaya çalışıyorsunuz.

Alim olan her kişinin hem bir rehber hem de bir yol gösterici olduğuna kanaat getirmek kabul edersiniz ki iddialı bir ifade olur.Siz bir mürşide teslimiyeti kabul edebilirsiniz (biat:teslim olmak,iradesinden vazgeçmek) ben sizinle aynı fikirde değilim herkes gibi onların da bir nefisleri olabileceğini onların da hata yapabileceklerinin farkında olmak asıl elzem olandır.

Biz kelime oyunu yapmadık, bir gerçeği dile getirdik. Resuller olmadan mürşidler olmaz sözü bir gerçektir. Çünkü mürşidin dahi o kıvama gelmesi için bir Resul'e ihtiyacı vardır. O mürşidin de mürşidi Resul'dür. Bu noktada anlatmak istediğimiz aydınlatıcı bir bilgidir. Nefsani takılanlar göremez sadece.

İnkar etmekle bir yere varılamayacağını bilecek kadar ilim sahibi bir kardeşimize benziyorsunuz.Bu kadar parçaya ayrılan her fırka kendisinin Resulullah ın yolunda olduğu iddia ediyor.Lakin burda da bir ortak nokta yakalamak güzel ;

[QUOTE]Bizim mürşidimiz Resulullahtır.[/QUOTE]

Ehli necar diye bir şey duymadım, Neccaroğulları demek istediyseniz, O'nlar zaten Peygamberimizi (s.a.v.) Medine'ye gelişte karşılayan gençlere deniliyor. Ehli necat ise, onlar zaten kurtuluşa eren müslümanlara deniyor. Onların da kim olduğunu yalnızca Yüce Allah (celle celaluhu) bilir

Dikkatimden kaçmış r ile t harfleri yanyana olduğu için ehli necar yazılmış ehl i necat diye ifademde kasdettiğim
Son Peygamber`in (asm) tebliğinden uzak bulunmuş, cahil kalmış, kendisine Allah`ın son dini ulaştırılmamış, kalbinde son din ve son Peygambere (asm) karşı herhangi bir kin, iğbirar ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah`ın var ve bir olduğunu tasdik eden kimselerdir.

soruyu buna göre algılarsanız ifade de bir eksiklik olmaz.
 
Son düzenleme:

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
bana eleştirel yaklaşmanız güzel saygı duydum lakin biraz da özeleştri yaparsanız sizinde farklı bir tavır sergilemediğinizi görürsünüz.Ben Kişisel fikrimi konuyu dallandırıp budaklandırmadan net bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum.Siz bunu tek bir yöne dalma olarak adlandırıyorsanız o sizin görüşünüzdür beni bağlamaz.

Bizim tavrımız ilk günden beri aynıdır, inşaallah son güne kadar da aynı kalacaktır. Özeleştiri her zaman yaparım, ama şuan konumuz özeleştiri değil, çok önemli bir konu ve bana kalırsa bu konuda kısa kesmeden uzun uzun yazmam gerekiyor galiba. Çünkü gördümki açıklamalı yazmadığım sürece muhatabım sadece tek bir konudan bahsettiğim zannına kapılıyor. Oysa meramım bu değil, belki bir çok şey. Bunu yazdıkça beraber göreceğiz. Yazım tarzınıza bakarak sizi ilmi yönden birikimli olarak gördüğümden olacak galiba leb demeden kuruyemiş dükkanı açmanızı bekledim, bu da benim eksikliğim.


Bu ifadenin gerçek olmadığını sizde benim kadar iyi biliyorsunuz.Herhangi bir mürşide tabi olmadan dinini yaşamaya çalışan milyonlarca müslümanın varlığından sizde benim gibi haberdarsınız .

Bu ifadenin doğru olduğunu biz çok iyi biliyoruz, siz bilmiyorsunuz. Bizi de sizin gibi düşünen insanlardan sanıyorsunuz ki yanılıyorsunuz. Mürşide tabi olmadan yaşayan milyonlarca müslümanın hali ortada dostum. İslam'ı nasıl yaşadıkları konusunda hemde çok iyi haberdarız. Haberdarız ki; müslümanların tavuktan kurban olup olmayacağını soranlarına rastlıyoruz. Türbelere rengarenk bezler çaputlar bağlayanları görüyoruz. Sordukları insanların da ya şaşı, yada kaşı kayık tipler olduğunu görüyoruz. Fazla söyletmeyin bunları bana, eğer görmesini biliyorsanız sizde bunları çok iyi etüd etmişsinizdir sanırım.

Şüphesiz ki tasavvufi konulara tam olarak hakim olduğumu iddia edecek kadar cahil değilim.Lakin sandığınız kadar da uzak değilim,kendi ailemin içinde ve de yakın çevremde tasavvufa gönül veren insanlara sahibim.İfadeleri tam olarak okuduğunuzu iddia etmekle beraber benim ortaya koyduğum fikiri idrak etmekten uzak kaldığınız aşikar.Tasavvufi alana giren kendine yol olarak onu seçen insanın mürşide bağlanmış olması başka; birinin mutlaka tasavvufa girmesini kendisine bir mürşid edinmesinin zorunlu olduğunu iddia etmek bambaşkadır.Siz hala başlıktaki GEREKLİDİR ifadesini anlamadınız ya da anlamak istemiyorsunuz.Bireylerin kişisel tercih hakları var buna saygı duymak hepimizin zorunluluğu..


Bireylerin kişisel tercih haklarına saygısızlık yapan kim ? Bilmiyorsunuz, bilmediğinizi de anlamıyorsunuz sanırım.

Konuyu en baştan siz tekrar iyi okuyun isterseniz: "Bir Mürşide biat gereklidir" Şimdi; Mürşit kime denir ? Önce bunu bir inceleyin. Mürşit ne için gereklidir bunu inceleyin, Mürşit'in önemi nerelerdedir bunları inceleyin. Tasavvufa giriş kapısıdır Mürşit! tasavvufa giren de bir mürşid edinmek zorundadır, Elzemdir, Mutlaktır! Daha başka ne kadar kesin belirleyici kelime varsa hepsini buna ekleyebilirsiniz. Çünkü Mürşid bir tek tasavvufi konuda gereklidir. Diğer normal müslüman, halk yada avam tabir edilen umum için gerekli değildir. Bazı cümleleriniz bizim sözlerimiz ile kesişiyor ama mana bir çıkmıyor. Bunun sebebi siz farklı bir söylemde olduğunuz içindir. Biz burada Mürşidin önemini bahsederken siz bunun normal müslümanlar için gerekli olmadığını söylüyorsunuz. Burada hemfikiriz olmasına da, biz bu konu üzerinde devam etmiyoruz ki ama. Yani, bir nevi ikimizde eğitimin her insan için gerekli olduğuna dair sözler sarfederken, biz dönüyoruz tıp ilminin detaylarına giriyoruz, siz hala eğitim konusunda sarfettiğiniz sözlerinizin bizim tarafımızdan anlaşılmaması ile itham ediyorsunuz. O yüzden garip kaçıyor bu mantık.


lakin başlıkta gereklidir yazıyor,maalesef ironi de burda ortaya çıkıyor..


Evet başlıkta GEREKLİDİR yazıyor. Çünkü; gereklidir!

Sözleriniz ve yazdıklarınız bize böyle hissettiriyor yoksa size karşı bir önyargı sahibi değiliz.ALLAH razı olsun bilgilerinizi bizimle paylaşmaya çalışıyorsunuz.

Alim olan her kişinin hem bir rehber hem de bir yol gösterici olduğuna kanaat getirmek kabul edersiniz ki iddialı bir ifade olur.Siz bir mürşide teslimiyeti kabul edebilirsiniz (biat:teslim olmak,iradesinden vazgeçmek) ben sizinle aynı fikirde değilim herkes gibi onların da bir nefisleri olabileceğini onların da hata yapabileceklerinin farkında olmak asıl elzem olandır.

Elbette tesbitiniz doğrudur bu bağlamda. Her insanın hataya meyilli olduğunu bileceksiniz. O neden ile işi ehline vereceksiniz. Ehil olmayana gitmeyeceksiniz. İslami düstur bu yöndedir. Biat ederken, nefsani tercihlerinizi bağlıyorsunuz. Aklınızı ve idrakinizi değil! Zaten tasavvufi konuda mürid mürşidini kendi nefsine tercih eder denildiği zaman, burada bahsedilen tercih nefsani konular üzerinedir. Bu da çok farklı ve değişik anlamlar içeren bir konudur ki, daha önce sayfalarca yazdık. Bir ara göz gezdirirseniz sanırım biraz daha anlaşılır olacağız sizin açınızdan.

İnkar etmekle bir yere varılamayacağını bilecek kadar ilim sahibi bir kardeşimize benziyorsunuz.Bu kadar parçaya ayrılan her fırka kendisinin Resulullah ın yolunda olduğu iddia ediyor.Lakin burda da bir ortak nokta yakalamak güzel ; [QUOTE]Bizim mürşidimiz Resulullahtır.[/QUOTE]

İnkar; gerçeği örtmek ise, Kafirliktir! Kefr anlam itibari ile gerçği örtmektir ve şeytani bir vasıftır. Çirkin bir şeyi örtmek ise; Setr'dir ve Rahmani bir vasıf ve sıfattır. Elbette çirkinlikleri örtüp gerçekleri açacağız. Ki; insanlar ucundan kıyısından bir konu hakkında bilgi sahibi olsunlar.
Yakaladığımız ortak nokta tek değişmeyen düsturumuzdur. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gelmiş geçmiş bütün insanların rehberi ve kurtarıcısıdır. Fakat bu sözü söyledikten sonra nasıl ki ayaklarımızı tavana dikerek her şeyi garanti görmüyorsak, ameli konuda da yapabileceğimiz konuları günümüz yaşayan alimlerin götüreceğiz. Daha ötesini de istersek, işte o zaman bir mürşid edinmek zorundayız.

Dikkatimden kaçmış r ile t harfleri yanyana olduğu için ehli necar yazılmış ehl i necat diye ifademde kasdettiğim
Son Peygamber`in (asm) tebliğinden uzak bulunmuş, cahil kalmış, kendisine Allah`ın son dini ulaştırılmamış, kalbinde son din ve son Peygambere (asm) karşı herhangi bir kin, iğbirar ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah`ın var ve bir olduğunu tasdik eden kimselerdir.

soruyu buna göre algılarsanız ifade de bir eksiklik olmaz.

Zaten biz de öyle algıladığımız için cümlemizin sonunda akıbetlerinin Allah (celle celaluhu) katında değerlendireleceğini söyledik. Çünkü Yüce Rabbimiz Kitab'ı Kerim'de, kitap ve peygamber göndermediği hiç bir topluluğa azap etmeyeceğini buyuruyor.

Ümit ediyorum ki bu sefer biraz daha detaylı ve açıklayıcı olmuşuzdur. Hasta yatağında toparlayıcı yazmak gerçekten biraz zor oluyor. Eksikliğimize verin, bu kadar dağınık yazmam genelde, fakat demekki bazen böyle istemeseniz de dağınıklaşabiliyor insan. Bu da bizim şuan ki eksikliğimizdir. Kusurumuza bakmayın artık.

Allah'a emanet olun...
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
bana eleştirel yaklaşmanız güzel saygı duydum lakin biraz da özeleştri yaparsanız sizinde farklı bir tavır sergilemediğinizi görürsünüz.Ben Kişisel fikrimi konuyu dallandırıp budaklandırmadan net bir şekilde ifade etmeye çalışıyorum.Siz bunu tek bir yöne dalma olarak adlandırıyorsanız o sizin görüşünüzdür beni bağlamaz.

Bizim tavrımız ilk günden beri aynıdır, inşaallah son güne kadar da aynı kalacaktır. Özeleştiri her zaman yaparım, ama şuan konumuz özeleştiri değil, çok önemli bir konu ve bana kalırsa bu konuda kısa kesmeden uzun uzun yazmam gerekiyor galiba. Çünkü gördümki açıklamalı yazmadığım sürece muhatabım sadece tek bir konudan bahsettiğim zannına kapılıyor. Oysa meramım bu değil, belki bir çok şey. Bunu yazdıkça beraber göreceğiz. Yazım tarzınıza bakarak sizi ilmi yönden birikimli olarak gördüğümden olacak galiba leb demeden kuruyemiş dükkanı açmanızı bekledim, bu da benim eksikliğim.


Bu ifadenin gerçek olmadığını sizde benim kadar iyi biliyorsunuz.Herhangi bir mürşide tabi olmadan dinini yaşamaya çalışan milyonlarca müslümanın varlığından sizde benim gibi haberdarsınız .

Bu ifadenin doğru olduğunu biz çok iyi biliyoruz, siz bilmiyorsunuz. Bizi de sizin gibi düşünen insanlardan sanıyorsunuz ki yanılıyorsunuz. Mürşide tabi olmadan yaşayan milyonlarca müslümanın hali ortada dostum. İslam'ı nasıl yaşadıkları konusunda hemde çok iyi haberdarız. Haberdarız ki; müslümanların tavuktan kurban olup olmayacağını soranlarına rastlıyoruz. Türbelere rengarenk bezler çaputlar bağlayanları görüyoruz. Sordukları insanların da ya şaşı, yada kaşı kayık tipler olduğunu görüyoruz. Fazla söyletmeyin bunları bana, eğer görmesini biliyorsanız sizde bunları çok iyi etüd etmişsinizdir sanırım.

maalesef bunu yapan, kendilerine tasavvuf ehli diyen kesimler olduğunu şeyhlerinin türbelerini ne hale getirdiklerini siz de benim kadar etüd etmişsinizdir .

Şüphesiz ki tasavvufi konulara tam olarak hakim olduğumu iddia edecek kadar cahil değilim.Lakin sandığınız kadar da uzak değilim,kendi ailemin içinde ve de yakın çevremde tasavvufa gönül veren insanlara sahibim.İfadeleri tam olarak okuduğunuzu iddia etmekle beraber benim ortaya koyduğum fikiri idrak etmekten uzak kaldığınız aşikar.Tasavvufi alana giren kendine yol olarak onu seçen insanın mürşide bağlanmış olması başka; birinin mutlaka tasavvufa girmesini kendisine bir mürşid edinmesinin zorunlu olduğunu iddia etmek bambaşkadır.Siz hala başlıktaki GEREKLİDİR ifadesini anlamadınız ya da anlamak istemiyorsunuz.Bireylerin kişisel tercih hakları var buna saygı duymak hepimizin zorunluluğu..


Bireylerin kişisel tercih haklarına saygısızlık yapan kim ? Bilmiyorsunuz, bilmediğinizi de anlamıyorsunuz sanırım.

Konuyu en baştan siz tekrar iyi okuyun isterseniz: "Bir Mürşide biat gereklidir" Şimdi; Mürşit kime denir ? Önce bunu bir inceleyin. Mürşit ne için gereklidir bunu inceleyin, Mürşit'in önemi nerelerdedir bunları inceleyin. Tasavvufa giriş kapısıdır Mürşit! tasavvufa giren de bir mürşid edinmek zorundadır, Elzemdir, Mutlaktır! Daha başka ne kadar kesin belirleyici kelime varsa hepsini buna ekleyebilirsiniz. Çünkü Mürşid bir tek tasavvufi konuda gereklidir. Diğer normal müslüman, halk yada avam tabir edilen umum için gerekli değildir. Bazı cümleleriniz bizim sözlerimiz ile kesişiyor ama mana bir çıkmıyor. Bunun sebebi siz farklı bir söylemde olduğunuz içindir. Biz burada Mürşidin önemini bahsederken siz bunun normal müslümanlar için gerekli olmadığını söylüyorsunuz. Burada hemfikiriz olmasına da, biz bu konu üzerinde devam etmiyoruz ki ama. Yani, bir nevi ikimizde eğitimin her insan için gerekli olduğuna dair sözler sarfederken, biz dönüyoruz tıp ilminin detaylarına giriyoruz, siz hala eğitim konusunda sarfettiğiniz sözlerinizin bizim tarafımızdan anlaşılmaması ile itham ediyorsunuz. O yüzden garip kaçıyor bu mantık.


lakin başlıkta gereklidir yazıyor,maalesef ironi de burda ortaya çıkıyor..


Evet başlıkta GEREKLİDİR yazıyor. Çünkü; gereklidir!

Sözleriniz ve yazdıklarınız bize böyle hissettiriyor yoksa size karşı bir önyargı sahibi değiliz.ALLAH razı olsun bilgilerinizi bizimle paylaşmaya çalışıyorsunuz.

Alim olan her kişinin hem bir rehber hem de bir yol gösterici olduğuna kanaat getirmek kabul edersiniz ki iddialı bir ifade olur.Siz bir mürşide teslimiyeti kabul edebilirsiniz (biat:teslim olmak,iradesinden vazgeçmek) ben sizinle aynı fikirde değilim herkes gibi onların da bir nefisleri olabileceğini onların da hata yapabileceklerinin farkında olmak asıl elzem olandır.

Elbette tesbitiniz doğrudur bu bağlamda. Her insanın hataya meyilli olduğunu bileceksiniz. O neden ile işi ehline vereceksiniz. Ehil olmayana gitmeyeceksiniz. İslami düstur bu yöndedir. Biat ederken, nefsani tercihlerinizi bağlıyorsunuz. Aklınızı ve idrakinizi değil! Zaten tasavvufi konuda mürid mürşidini kendi nefsine tercih eder denildiği zaman, burada bahsedilen tercih nefsani konular üzerinedir. Bu da çok farklı ve değişik anlamlar içeren bir konudur ki, daha önce sayfalarca yazdık. Bir ara göz gezdirirseniz sanırım biraz daha anlaşılır olacağız sizin açınızdan.

İnkar etmekle bir yere varılamayacağını bilecek kadar ilim sahibi bir kardeşimize benziyorsunuz.Bu kadar parçaya ayrılan her fırka kendisinin Resulullah ın yolunda olduğu iddia ediyor.Lakin burda da bir ortak nokta yakalamak güzel ; [QUOTE]Bizim mürşidimiz Resulullahtır.[/QUOTE]

İnkar; gerçeği örtmek ise, Kafirliktir! Kefr anlam itibari ile gerçği örtmektir ve şeytani bir vasıftır. Çirkin bir şeyi örtmek ise; Setr'dir ve Rahmani bir vasıf ve sıfattır. Elbette çirkinlikleri örtüp gerçekleri açacağız. Ki; insanlar ucundan kıyısından bir konu hakkında bilgi sahibi olsunlar.
Yakaladığımız ortak nokta tek değişmeyen düsturumuzdur. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gelmiş geçmiş bütün insanların rehberi ve kurtarıcısıdır. Fakat bu sözü söyledikten sonra nasıl ki ayaklarımızı tavana dikerek her şeyi garanti görmüyorsak, ameli konuda da yapabileceğimiz konuları günümüz yaşayan alimlerin götüreceğiz. Daha ötesini de istersek, işte o zaman bir mürşid edinmek zorundayız.

Dikkatimden kaçmış r ile t harfleri yanyana olduğu için ehli necar yazılmış ehl i necat diye ifademde kasdettiğim
Son Peygamber`in (asm) tebliğinden uzak bulunmuş, cahil kalmış, kendisine Allah`ın son dini ulaştırılmamış, kalbinde son din ve son Peygambere (asm) karşı herhangi bir kin, iğbirar ve olumsuz tavır bulunmayan; bununla beraber Allah`ın var ve bir olduğunu tasdik eden kimselerdir.

soruyu buna göre algılarsanız ifade de bir eksiklik olmaz.

Zaten biz de öyle algıladığımız için cümlemizin sonunda akıbetlerinin Allah (celle celaluhu) katında değerlendireleceğini söyledik. Çünkü Yüce Rabbimiz Kitab'ı Kerim'de, kitap ve peygamber göndermediği hiç bir topluluğa azap etmeyeceğini buyuruyor.

Ümit ediyorum ki bu sefer biraz daha detaylı ve açıklayıcı olmuşuzdur. Hasta yatağında toparlayıcı yazmak gerçekten biraz zor oluyor. Eksikliğimize verin, bu kadar dağınık yazmam genelde, fakat demekki bazen böyle istemeseniz de dağınıklaşabiliyor insan. Bu da bizim şuan ki eksikliğimizdir. Kusurumuza bakmayın artık.

Allah'a emanet olun...

Öncelikle Rabbim şifa versin.Tez zamanda sağlığınıza kavuşmanızı niyaz ederim.

Mürşit! tasavvufa giren de bir mürşid edinmek zorundadır, Elzemdir, Mutlaktır

Çünkü Mürşid bir tek tasavvufi konuda gereklidir. Diğer normal müslüman, halk yada avam tabir edilen umum için gerekli değildir.


Bu sözlerinize katılıyorum,Başlık tasavvufta bir mürşide biat gereklidir diye düzeltilirse bizim de itiraz edeceğimiz herhangi bir konu kalmaz.Zikredip ifade etmek istediğim ifade

Çünkü Mürşid bir tek tasavvufi konuda gereklidir. Diğer normal müslüman, halk yada avam tabir edilen umum için gerekli değildir.

sizin bu ifadenize çok yakındır.

ALLAH a emanet olun.

 
C

cangenç

Guest
Biz İslam'a kusur addetmiyoruz zaten. Ne güzel söylediniz; Rahman'ın ismi gereği çalışan kazanır, dinine bakılmaz.

Nasip sadece ahiret nasibi değil, dünya nasibi için de olmalı. Sadece ahiret dersek bu dünya zulüm olur, sadece dünya dersek bu sefer de ahirette nasibimiz olmaz. Öyle ise Allah'ın hükmüne uyalım:

Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.

İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.


Öyle ise çalışıp çabalayıp hem dünyamızı hem de ahiretimizi kazanalım.


Allah razı olsun kardeşim.

Elbette hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatı için, yarın ölecekmiş gibi ahiret hayatı için çalışıyoruz.
Lakin, demek istediğimiz şudur: Teknolojik icatlar ihtiyaç hiyerarşisine dahil dahi olamaz. İnsanlık teknolojisiz yaşayabilir. Demek teknoloji hayat-ı dünyeviyenin ihtiyacı için değil rahatı için icat edilmiş. Oysa dikkat edersen rahatı için icat ettiği teknoloji rahatını sağlamıyor. İnsanları tenbelliğe, sefahete ve israfa itmiş. İhtiyacı olmayanı ihtiyaç haline getirmiş. İnsanın beş ihtiyacı varken yüze çıkarmış. Demek Müslümanlar akıllı ve basiretli imiş ki ihtiyaçlarını beşten yüze çıkaracak teknolojinin evine girmemesi için mücadele etmiş.
Evet, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatı için çalışmak demek dünya hayatını rahat geçirmek demek değil insani ve mecburi ihtiyaçlarını hiç ölmeyecekmiş gibi temine çalışmak demektir.

Hem mühim olan icat etmek değildir. İcadı ne için kullandığındır. Batı icatları ile insanlığı sukut ettirdi. Mesela, nimet olan TV'yi insanları insanlıktan çıkarmak için kullanıyor. Müslüman ise TV'yi Kur'anı yaymak için kullanıyor. Demek Müslümanlar Batı'dan daha ileri ve medeni.

Hem teknoloji batının elinde durmakla yüklerini ağırlaştırıyor. Mevcut medeniyetlerini korumak için çok uğraşıyorlar. Müslümanların korumak zorunda oldukları böyle bir medeniyet olmadığı için yükleri hafif. Hem istifade ediyorlar, hem rahatlar. Dikkat ediniz, batı her geçen gün tedenni ediyor, Müslümanlar her geçen gün medenileşiyor.

Allah dünyanın imarını kafirlere nasib etmiş. Müslümanları böyle bir yükten kurtarmış. Rahmet Müslümanların canibine esiyor. Batının eline verilmiş icat hak namına olmadığı için, onlara şer olmuş, Müslümanlar hak namına istimal ettiği zaman hayırlara sebeb olacak.

Güzel düşünen güzel görür. Güzel gören hayatından lezzet alır.
 
Üst Alt