Bir Kürt olduğumu hayal ediyorum. Diyarbakır'dayım. Kürt olarak etrafıma bakıyorum. Şimdiki hükümetin başlattığı demokratik açılım aklıma geliyor ve elimi havaya kaldırarak zafer işareti yapıyorum. Gerçi bu işareti koministler de sık sık yapıyor ama boşver diyorum. Kominist olmuşum, .bne olmuşum ne farkeder. Eğer zafer kazanmaksa maksat, dağdaki eşkiyayı şehre indirip şehirde terör yapmaksa ne önemi var bu zaferin nasıl olduğunun.
Diyarbakır sokaklarında gezerken bir kahvehaneye giriyor, elimi cebime atıp sigaramı çıkarıyor ve çayla birlikte içiyorum. Bir çaydan bir sigaradan çekip oh be diyor, bu sigarayı bizimkiler yapıyor, Irak'ın kuzeyinde üretip Türkiye'ye kaçak yolllarla sokuyorlar, böylece gerillalarımız dünyada da olsa hayatın tadına varıyor diyor ve ben sigarayı esrar çeker gibi çekiyorum. Aklıma birden sigara yasağı geliyor ama kahveci benden korktuğu için bir şey diyemiyor. O sigarayı söndür diyemiyor. O da Kürt ama biliyor ki Kürt'ün en büyük düşmanı yine Kürt.
Birden aklıma bazı zamanlar halkı devlete isyan ettirebilmek, kendi isyanımıza halkın isyanını ekleyebilmek için eylem günlerinde esnafa dükkanlarını kapattırdığımız geliyor. Benim için en büyük zevk isyandır. Toplanıp sokaklarda lastik yaktığımız zamanlar, evleri iş yerlerini ateşe verdiğimiz zamanlar benim için en mutlu günler oluyor. Elbet halkımın iyiliğini düşünüyor fakat biliyorum ki halkın içinde Türkleri bizden daha çok sevenler var ve bu yüzden de halkın bir kısmıyla kavgaya tutuştuğumuz zamanlar aklıma geliyor.
Bizim kavgamız yiğitliktir, bizim mücadelemiz özgürlük içindir. O kavga günleri yok mu öyle haz veriyor ki bana bazen kavgada aklımı kaybettiğim, ne yaptığımı bilemediğim zamanlar oluyor. Zaten biz bir eyleme çıkmadan önce çoğunlukla ilaç içer, cesaretimizi toplar sonra kavgaya öyle çıkarız.
İlaçlardan dolayı aklımız uçup gidince cesaretleniyor, ardından gelen büyük bir korkaklıkla iyice saldırganlaşıyor ve artık çaresiz kaldığımızı hissedince tekme yemiş bir köpek gibi kaçmaya başlıyoruz. Dağdaysak bir kısmımızı asker etkisiz hale getirmiştir, şehirdeysek bir kısmımızı polis yakalar ama daha çok birbirimizden çeker, elimize aldığımız porno dergilerden hayata dair yeni fikirler çıkarmaya çalışır, ordan kendi halkımıza karşı bir hayat duruşu oluşturmaya çalışır, isyan bazen dağa çıkmak bazen şehre inip kendi halkına karşı bir pozisyon sergilemek der, hep almak değil bazen de arkanı gösterip al senin olsun demektir der sonrada insanlık dışı şeyler yaparak insanlığı aştığımızı düşünürüz.
Tımarhanelerde yatanların çoğu benim gibi bu düşünceleri taşıyan insanlarsa anlıyorum ki biz zafer kazanmış, kendi halkına hizmet uğruna kendimizi telef etmiş, halkın bir kısmını oluşturan müslümanlara hoşgörü göstermiş, madem cennete gideceğinize inanıyorsunuz o halde siz bilirsiniz ama şunu bilin ki bizim Allah'ımız kaleşnikoftur, yollara döşediğimiz mayınlardır, bizim Allah'ımız siyasettir. Kahvehanedeki insanlara şöyle diyorum, eğer bugün siyaset meydanlarında hep bizden konuşuluyorsa, hep bizim sorunlarımızla ilgileniliyorsa ey halkım bilin ki bunca şeyin sebebi ne Allah'tır, ne meleklerdir, bilin ki tv ekranlarında adımız çok duyulmaya başladıysa bunun sebebi Muhammed'in Allah'ı değil, bizim Allah'ımızdır ki o Allah, bazen bize ruhsal destek veren, karakterimize isyan ahlakını yerleştiren, bize silah ve para veren bir kısım dış odaklardır.
Ey halkım bakın fabrikalarınız oluyor artık, ihaleleri hep siz alıyorsunuz, son günlerde popülaritesi artan İslam'ın sahibi siz oluyorsunuz artık. Eğer İslam'ın zamanımızdaki nimetlerinden faydalanabiliyor iseniz bu imkanları size veren İslam'ın Allah'ı değil, biziz.
Kürdistan adında bir ülke kurmak değildir amacımız. Apo kimin umurunda? O sadece bizim için bir simgedir. Onun adı altında mücadelemizi yapıyor, sivil isyanımızı onun önderliğiyle yapıyoruz ama o sadece bir simgedir. Kürdistan çok önemli değildir. Siz Türkiye'nin kaynaklarını sömürmeye, ele geçirmeye bakın.
Bu sözlerin ardından yanıma bir nonoş yaklaşıyor ve bana, davamıza nasıl hizmet ederim diye soruyor. Ona eğer dağda hizmet edeceksen oradakilerin seninle tatmin olmasını sağlayabilir, onların aş ekmek gibi olan bu ihtiyaçlarını karşılarsın, eğer şehirde hizmet edeceksen bil ki isyanımıza katılabilirsin diyorum. Allah seni ne erkek yapmış ne kadın. Yolda yürürken kıvırtman kafidir. Karşılaştığın insanlara ara sıra, beni öpen yok mu demen kafidir. Her kıvırtışında işte Allah'ın yarattığı böyle olur dercesine kıvırt ki sen de önemli bir hizmet yapmış olur, isyanımıza katkıda bulunursun. Bizim temel felsefemiz budur derken aklıma yeniden demokratik açılım geliyor ve sandalyenin üstünde kıvırtarak elimi kaldırıp zafer işareti yapıyorum.
Hayal burada bitiyor ve kendimi kendi şehrimde buluyorum. Anlıyorum ki zafer işareti yapıp duran bu eşkıya bir akıl hastası, sorunlu birisi.
Biliyorum ki Allah, merhameti ile tüm varlığı kuşatmış olup dünya ne yana dönerse dönsün bana da yukarıdaki isyankarlara da,
Türklere de diğer milletlere de
dünyalılara da uzaylılara da
bugün olmazsa başka birgün merhamet edecektir. Böyle olacağını biliyorum ama ne zaman olacağını bilemiyorum.
Diyarbakır sokaklarında gezerken bir kahvehaneye giriyor, elimi cebime atıp sigaramı çıkarıyor ve çayla birlikte içiyorum. Bir çaydan bir sigaradan çekip oh be diyor, bu sigarayı bizimkiler yapıyor, Irak'ın kuzeyinde üretip Türkiye'ye kaçak yolllarla sokuyorlar, böylece gerillalarımız dünyada da olsa hayatın tadına varıyor diyor ve ben sigarayı esrar çeker gibi çekiyorum. Aklıma birden sigara yasağı geliyor ama kahveci benden korktuğu için bir şey diyemiyor. O sigarayı söndür diyemiyor. O da Kürt ama biliyor ki Kürt'ün en büyük düşmanı yine Kürt.
Birden aklıma bazı zamanlar halkı devlete isyan ettirebilmek, kendi isyanımıza halkın isyanını ekleyebilmek için eylem günlerinde esnafa dükkanlarını kapattırdığımız geliyor. Benim için en büyük zevk isyandır. Toplanıp sokaklarda lastik yaktığımız zamanlar, evleri iş yerlerini ateşe verdiğimiz zamanlar benim için en mutlu günler oluyor. Elbet halkımın iyiliğini düşünüyor fakat biliyorum ki halkın içinde Türkleri bizden daha çok sevenler var ve bu yüzden de halkın bir kısmıyla kavgaya tutuştuğumuz zamanlar aklıma geliyor.
Bizim kavgamız yiğitliktir, bizim mücadelemiz özgürlük içindir. O kavga günleri yok mu öyle haz veriyor ki bana bazen kavgada aklımı kaybettiğim, ne yaptığımı bilemediğim zamanlar oluyor. Zaten biz bir eyleme çıkmadan önce çoğunlukla ilaç içer, cesaretimizi toplar sonra kavgaya öyle çıkarız.
İlaçlardan dolayı aklımız uçup gidince cesaretleniyor, ardından gelen büyük bir korkaklıkla iyice saldırganlaşıyor ve artık çaresiz kaldığımızı hissedince tekme yemiş bir köpek gibi kaçmaya başlıyoruz. Dağdaysak bir kısmımızı asker etkisiz hale getirmiştir, şehirdeysek bir kısmımızı polis yakalar ama daha çok birbirimizden çeker, elimize aldığımız porno dergilerden hayata dair yeni fikirler çıkarmaya çalışır, ordan kendi halkımıza karşı bir hayat duruşu oluşturmaya çalışır, isyan bazen dağa çıkmak bazen şehre inip kendi halkına karşı bir pozisyon sergilemek der, hep almak değil bazen de arkanı gösterip al senin olsun demektir der sonrada insanlık dışı şeyler yaparak insanlığı aştığımızı düşünürüz.
Tımarhanelerde yatanların çoğu benim gibi bu düşünceleri taşıyan insanlarsa anlıyorum ki biz zafer kazanmış, kendi halkına hizmet uğruna kendimizi telef etmiş, halkın bir kısmını oluşturan müslümanlara hoşgörü göstermiş, madem cennete gideceğinize inanıyorsunuz o halde siz bilirsiniz ama şunu bilin ki bizim Allah'ımız kaleşnikoftur, yollara döşediğimiz mayınlardır, bizim Allah'ımız siyasettir. Kahvehanedeki insanlara şöyle diyorum, eğer bugün siyaset meydanlarında hep bizden konuşuluyorsa, hep bizim sorunlarımızla ilgileniliyorsa ey halkım bilin ki bunca şeyin sebebi ne Allah'tır, ne meleklerdir, bilin ki tv ekranlarında adımız çok duyulmaya başladıysa bunun sebebi Muhammed'in Allah'ı değil, bizim Allah'ımızdır ki o Allah, bazen bize ruhsal destek veren, karakterimize isyan ahlakını yerleştiren, bize silah ve para veren bir kısım dış odaklardır.
Ey halkım bakın fabrikalarınız oluyor artık, ihaleleri hep siz alıyorsunuz, son günlerde popülaritesi artan İslam'ın sahibi siz oluyorsunuz artık. Eğer İslam'ın zamanımızdaki nimetlerinden faydalanabiliyor iseniz bu imkanları size veren İslam'ın Allah'ı değil, biziz.
Kürdistan adında bir ülke kurmak değildir amacımız. Apo kimin umurunda? O sadece bizim için bir simgedir. Onun adı altında mücadelemizi yapıyor, sivil isyanımızı onun önderliğiyle yapıyoruz ama o sadece bir simgedir. Kürdistan çok önemli değildir. Siz Türkiye'nin kaynaklarını sömürmeye, ele geçirmeye bakın.
Bu sözlerin ardından yanıma bir nonoş yaklaşıyor ve bana, davamıza nasıl hizmet ederim diye soruyor. Ona eğer dağda hizmet edeceksen oradakilerin seninle tatmin olmasını sağlayabilir, onların aş ekmek gibi olan bu ihtiyaçlarını karşılarsın, eğer şehirde hizmet edeceksen bil ki isyanımıza katılabilirsin diyorum. Allah seni ne erkek yapmış ne kadın. Yolda yürürken kıvırtman kafidir. Karşılaştığın insanlara ara sıra, beni öpen yok mu demen kafidir. Her kıvırtışında işte Allah'ın yarattığı böyle olur dercesine kıvırt ki sen de önemli bir hizmet yapmış olur, isyanımıza katkıda bulunursun. Bizim temel felsefemiz budur derken aklıma yeniden demokratik açılım geliyor ve sandalyenin üstünde kıvırtarak elimi kaldırıp zafer işareti yapıyorum.
Hayal burada bitiyor ve kendimi kendi şehrimde buluyorum. Anlıyorum ki zafer işareti yapıp duran bu eşkıya bir akıl hastası, sorunlu birisi.
Biliyorum ki Allah, merhameti ile tüm varlığı kuşatmış olup dünya ne yana dönerse dönsün bana da yukarıdaki isyankarlara da,
Türklere de diğer milletlere de
dünyalılara da uzaylılara da
bugün olmazsa başka birgün merhamet edecektir. Böyle olacağını biliyorum ama ne zaman olacağını bilemiyorum.
Moderatör tarafında düzenlendi: