Şu anda Türkiye, Pakistan, Mısır, doğrusu İslam aleminde yazılan eserlerin ve neşriyatçıların kısmı azamisi, ya Havâricî veya Muteziledir.
Şu ana kadar, Profesör Hamidullah, Ebu-l-A'lâ el-Mevdudî ve benzerlerinin itikadları, doğrusu asrî kitapların kısmı azamisi Havarici yahud Mutezile meşrebindendir.
Lakin Mevdudî'nin Müceddidiyyeden apayrı bir itikadı var. Bir bakarsın Cehmiyye, bir bakarsın Ehli Sünnet, bir bakarsın Havarici içinden çıkmış bir 'Harici'.. Ne vahhabidir, ne sofidir.. Ne sofidir, ne vahabi.. Kıpkızıl bir inkılapçı...
Profesör Hamid.. Müceddidiyyedir. Yani nereye giderse, ayet ve hadisleri arkasından oraya kadar çeker. Bu da asrın bir mukadderatıdır. Bilmem bunlar, o güzel İslamin güzelliğini mi göstermek isterler?. Eğer böyle ise akılcılığa ihtiyac yoktur... Yoksa İslama bir güzellik mi getirmek isterler? Maazallah böyle ise iş kötü.
Ferid Vecdi, Abduh ve sairenin görüşlerine baktığımızda, nerde ise kafiri de cennete götürecekler..
İsterseniz Muhammed el-Gazali'nin Difâun an-i Akîdeti veşŞeria ister Ferid Vecdi'nin Dâiret-ul-Maarifi lilKarn-ilİşrîn eserine ve ister Tefsîr-i Kâsımıyye ve ister Telfîk-ul-Mezâhib adlı esere, isterseniz Cemâleddin Efgâni'nin el-Cerh vetTa'dil adlı eserine, isterseniz de Tevfîk-ul-Mezâhib'ine göz gezdirin. isterseniz onlardan dönelim İhvan kitaplarına bakalım. Kısmi azamisinin Havarici olduklarını buluruz.
Bu cemaatleri tekfir edenlerden değilim. Tekfir etmekten ALLAH'a sığınırım.
Şu kadar derim ki: Mu'tezile veya Havâricîlerdir.
Bir de inkılapçı bir gençlik.. Bir de Şia meşrebli.. Bir de Vahâbîler.. Selefiyyeler.. Ve daha neler, daha neler...
Bir kısmı kendine Ehli Hadis, bir kısmı kendilerine el-Cemaat-ul-İslamiyye, bir kısmı Hizb-ut-Tebliğ, bir kısmı da Ehli Tevhid isimlerini takmışlardır. Herbir fırka ve hizb gayrını İslam dışı görmektedir. Türkiyemiz de öyle.. Manzara meydanda: Şucu, bucu..
Andolsun... Üstad Bedüuzzaman, Seyydi Şeyh Abdulhakim Arvâsî, Süleyman Efendi, Hazreti Dıyâeddîn'in halifeleri ve bunlara benzer bütün büyüklerimiz ipektirler. Köpeklik bizden.. Tenkidi bırakalım. Ehli Sünnet velCemaate sarılmayı tavsiye ederiz. Ehli Sünnet velCemaatın yolu, Ashab yoludur. Ameli tatbikatta dört mezhebden birini takib etmenin hak olduğuna inanıyoruz.
Bu yolda olan Ehli Sünnettir. Ehli Sünnet olanlar da, hiçbir mezhebin aleyhinde propaganda etmezler, rabıtayı şirk görmezler. Kafir olmayan reislere tağut demezler. Tasavvufu dinin dışında görmezler ve Sofistâiyyeden İslama geçtiğini reddederler. Zira İslamın Sofistaiyyeye ihtiyacı yoktur ki, iman nurunu küfür nârına sokmuş olsunlar.'Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen mutlak kafirdir' demezler. Bilakis, 'inandığı halde icra-i ahkam etmeyen mü'min ve fasıktır' derler.
iktibas: İttiba Ehli Sünnetedir Dilara Yayınları s.84-86
Şu ana kadar, Profesör Hamidullah, Ebu-l-A'lâ el-Mevdudî ve benzerlerinin itikadları, doğrusu asrî kitapların kısmı azamisi Havarici yahud Mutezile meşrebindendir.
Lakin Mevdudî'nin Müceddidiyyeden apayrı bir itikadı var. Bir bakarsın Cehmiyye, bir bakarsın Ehli Sünnet, bir bakarsın Havarici içinden çıkmış bir 'Harici'.. Ne vahhabidir, ne sofidir.. Ne sofidir, ne vahabi.. Kıpkızıl bir inkılapçı...
Profesör Hamid.. Müceddidiyyedir. Yani nereye giderse, ayet ve hadisleri arkasından oraya kadar çeker. Bu da asrın bir mukadderatıdır. Bilmem bunlar, o güzel İslamin güzelliğini mi göstermek isterler?. Eğer böyle ise akılcılığa ihtiyac yoktur... Yoksa İslama bir güzellik mi getirmek isterler? Maazallah böyle ise iş kötü.
Ferid Vecdi, Abduh ve sairenin görüşlerine baktığımızda, nerde ise kafiri de cennete götürecekler..
İsterseniz Muhammed el-Gazali'nin Difâun an-i Akîdeti veşŞeria ister Ferid Vecdi'nin Dâiret-ul-Maarifi lilKarn-ilİşrîn eserine ve ister Tefsîr-i Kâsımıyye ve ister Telfîk-ul-Mezâhib adlı esere, isterseniz Cemâleddin Efgâni'nin el-Cerh vetTa'dil adlı eserine, isterseniz de Tevfîk-ul-Mezâhib'ine göz gezdirin. isterseniz onlardan dönelim İhvan kitaplarına bakalım. Kısmi azamisinin Havarici olduklarını buluruz.
Bu cemaatleri tekfir edenlerden değilim. Tekfir etmekten ALLAH'a sığınırım.
Şu kadar derim ki: Mu'tezile veya Havâricîlerdir.
Bir de inkılapçı bir gençlik.. Bir de Şia meşrebli.. Bir de Vahâbîler.. Selefiyyeler.. Ve daha neler, daha neler...
Bir kısmı kendine Ehli Hadis, bir kısmı kendilerine el-Cemaat-ul-İslamiyye, bir kısmı Hizb-ut-Tebliğ, bir kısmı da Ehli Tevhid isimlerini takmışlardır. Herbir fırka ve hizb gayrını İslam dışı görmektedir. Türkiyemiz de öyle.. Manzara meydanda: Şucu, bucu..
Andolsun... Üstad Bedüuzzaman, Seyydi Şeyh Abdulhakim Arvâsî, Süleyman Efendi, Hazreti Dıyâeddîn'in halifeleri ve bunlara benzer bütün büyüklerimiz ipektirler. Köpeklik bizden.. Tenkidi bırakalım. Ehli Sünnet velCemaate sarılmayı tavsiye ederiz. Ehli Sünnet velCemaatın yolu, Ashab yoludur. Ameli tatbikatta dört mezhebden birini takib etmenin hak olduğuna inanıyoruz.
Bu yolda olan Ehli Sünnettir. Ehli Sünnet olanlar da, hiçbir mezhebin aleyhinde propaganda etmezler, rabıtayı şirk görmezler. Kafir olmayan reislere tağut demezler. Tasavvufu dinin dışında görmezler ve Sofistâiyyeden İslama geçtiğini reddederler. Zira İslamın Sofistaiyyeye ihtiyacı yoktur ki, iman nurunu küfür nârına sokmuş olsunlar.'Allah'ın hükmüyle hükmetmeyen mutlak kafirdir' demezler. Bilakis, 'inandığı halde icra-i ahkam etmeyen mü'min ve fasıktır' derler.
iktibas: İttiba Ehli Sünnetedir Dilara Yayınları s.84-86