Annenize Böyle Teşekkür Ettiniz

berfut

New member
1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı
Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür etiniz


2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti
Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz


3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı
Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz


4 yaşınızdayken elinize rengarenk kalemler tutuşturdu
Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz


5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi
Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz


6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü
Sokaklarda "GITMIYCEEEEEEEM"diye ağlayarak teşekkür ettiniz


7 yaşınızdayken size bir top hediye etti
Komşunun camini kırarak teşekkür ettiniz


9 yaşınızdayken size piyano öğretmeni buldu
Notaları bir gün bile çalışmayarak teşekkür ettiniz


10 yaşınızdayken doğum günü partilerinden dans derslerine kadar her yere sizi arabayla oturdu
Arabadan fırlayıp giderken arkanıza bile bakmayarak teşekkür ettiniz


11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya oturdu
"Sen bizimle oturma" diyerek teşekkür ettiniz


12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi
O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz


15 yaşınızdayken sizi yurtdışında yaz kampına gönderdi
Tek satir mektup yazmayarak teşekkür ettiniz


17 yaşınızdayken erkek arkadaşınızla partiye gitmenize izin verdi
Bir telefon bile etmeden sabaha karşı eve dönerek teşekkür ettiniz.


19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampusa oturdu ve eşyalarınızı taşıdı
Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz


21 yaşınızdayken iş hayati ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi
"Ben senin gibi olmiycam" diyerek teşekkür ettiniz


22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı
Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz


24 yaşınızdayken uzun suredir çıktığınız çocukla tanışmak istedi
"Zamanını ben bilirim" diye tersleyerek teşekkür ettiniz


25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı
Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz


30 yaşınızdayken bebek bakimi hakkında size akil vermek istedi
"Artık bu ilkel yöntemleri bırak"diyerek teşekkür ettiniz


40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın dogumgununu hatırlattı
"Anne işim başımdan aşkın"diyerek teşekkür ettiniz


50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu
Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek ve ona huzur evi arayarak teşekkür ettiniz


Derken bir gün............ O ÖLDÜ


O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi düştü....


EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA COK SEVİN .....


VE ONU HİÇ İNCİTMEYİN
 
Anne, Cennet Ne Kadar Güzel!...

Anne, Cennet Ne Kadar Güzel!...

Genç kızlarımıza sohbetleriyle rehberlik yapan, çoğunun elinden tutan bir okuyucumuzun bir hatırasını aktarmak istiyorum:

Stuttgart Waiblingen bölgesindeiki yılı aşkın haftalık çevre sohbetlerinden tanıdığımbir hanım telefonda şöyle ağlıyordu: Hocahanım, bizimburada bir komşu, kızını kaybetti. 18 yaşındaydı. Ani bir ölümle öldü. Annesi adeta çılgına döndü. Sürekli isyanda, Keşke kızım şöyle şöyle olsa idi de ölmese idi diye feryat figan ağlıyor. Ne olur bir gelseniz onunla siz konuşsanız. Sizi az çok tanıyor. Size saygısı var, belki sizi dinler. Biz ne yapacağımızı şaşırdık...

Ertesi gün gittim ve beni ölen genç kızın evine götürdüler. Evde matem, yas... Anne bir köşede hiç durmadan ağlıyor. Bana annesi şunları anlattı: "Kızım, ben ve babası her sene olduğu gibi geçen sene de memleketimiz izmir'e tatile gittik. Evimizin karşısındaki apartmanda bir genç adam oturuyor. Terbiyesi, asaleti, giyimi ve duruşu ile kızımın dikkatini çekmiş. Bana:
Anne bak! Evlenebileceğim genç dedi. Biz de 'tanışalım' diye bir tanıdığı ile haber gönderdik ve tanıştık. Maksadımızı arz ettik. Genç adam üniversite okuyan dindar ve kültürlü biri idi. Kızıma: 'Aramızda kültür farkı var, siz açık gezen bir hanımsınız, bense eşimin tesettürlü ve mazbut bir insan olmasını isterim.' deyince kızım 'En kısa zamanda dinimi öğrenecek ve tatbik edeceğim, bana zaman ver.' dedi. Ertesi yaz buluşmak üzere anlaştılar. Kızım ilk iş olarak kendisine dinimizi anlatacak, öğretecek bir yer aradı ve buldu. Çok gayretli dini bilgileri öğreniyor, namazlarını kılıyordu. Böylece izin bitti ve Stuttgart'a döndük. Burada bir göz doktorunun yanında sağlık teknisyeni olarak çalışıyor, iş zamanından arta kalan zamanında da Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek için çok gayret sarf ediyordu. Gelirken
getirdiği mantoyu ve eşarbı evde giyip 'Anne yakışıyor mu?' diyordu. Bütün samimiyetiyle islam'ı öğreniyordu. Sivaslı bir komşumuz onu oğluna istemiş, o ise "ret" cevabı vermişti. Fakat o, bunu gurur meselesi yapmayarak Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek için onlardan yardım istemişti.
Bir gün 'Başım ağrıyor.' diye doktora gitti. 'Bir şeyin yok.' demişler. Ama baş ağrısı devam ediyordu. Göz, kulak ve diş tahlillerinin sonucunda da bir şey bulamamışlardı. Ama başının ağrısı da bir türlü geçmek bilmiyordu. Bana anlattığına göre, bir gün, evde kimse olmadığı halde, evimize bir genç delikanlı gelip ona kırmızı bir gül getirmiş 'Ben ahiretten geliyorum, Allah-u Teala Hazretleri seni benim kısmetim yazdı, cennette sen benimsin. Burada evlenmeyeceksin.' demiş.
Baş ağrısı durumu 15 gün sürdü. Son çare olarak şule'yi hastaneye tahlil için aldılar. Araştırmalar neticesinde hiçbir şey bulamadılar. Bir gün hastaneye gittiğimde yattığı odanın penceresinden bakıp bana şöyle dedi:
'Anne! Cennet ne kadar güzel.' Döndüm ve baktığı tarafa baktım, gördüğüm sadece park etmiş arabalardı. Ama o büyülenmiş gibi mutlu bir şekilde pencereden bakıyordu.
Bana dedi ki: 'Anneciğim, beni yarın saat 8.00'de götürecekler.' dedi. Çılgına döndüm. Babasına koştum, 'Kızımız ölüyor, yetiş.' dedim. Babası da çaresiz yüzüme baktı. Söylediklerine inanamıyorduk; ama yine de endişe ve telaşımız had safhadaydı. 'Ya doğruysa.' diyordum. O gece hiç uyuyamadım. Ertesi gün sabah 7.00'de hastanedeydim. Babası koridorda, içeri girmeye dayanamamış, çaresiz ağlıyordu. İçeriye girdim. Kızım bana şöyle vasiyette bulundu:
'Anneciğim, ben ölünce sakın ağlama. izmir'deki o gence de benden selam söyle, Cenab-ı Hak ona mutluluklar versin. Ona minnettarım, dinimi öğrenmemde bana sebep oldu. Anne, bu fakir gence maddi yardımda bulun ve onu istediği bir kızla evlendir. Hesabımda onun evlenmesi için yeterli miktarda para var.
Bu arada sık sık saate bakıyordu. Sonra büyülenmişçesine 'Geldiler.' dedi.
Yüzüme baktı, korku ifadesi vardı. 'Anne, Azrail'in ayakları ne kadar büyük.' dedi, odanın uzunluğu kadar.
'Babama selam söyle.' dedi. Başını yastığa koydu,
kelime-i şehadet getirdi ve kızım öldü!!!
Adeta çıldırmıştım. Odadan kendimi dışarı attım, 'Bey' dedim 'Kızımız öldü'. ikimiz tekrar odaya daldık, kızımız vefat etmişti. Bizden istediklerini yerine getirdim. şimdi ben bu acıya nasıl dayanırım?'(S. Yerlikaya)

Bu ibret dolu olay, dinimizi öğrenme, marifetullah konusunda derinlememiz hususunda iyi bir ders olur inşaallah.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks