Aklınıza Mukayyet Olun

azizdolu

New member
Aklınıza Mukayyet Olun
Pek televizyon seyretmem. Haberleri ve Tarih, Edebiyat ve Toplumbilimi ile il-gili belgesel ağırlıklı sunumları (program) denk geldikçe izlememi saymazsak tabi… Geçenlerde, elimde kumanda aleti, televizyonun karşısına oturmuş bir kanaldan di-ğerine geçgeç (zaping) yaparken rast geldiğim, hatta bir kısım insanoğlunun zavallı-lığını gözler önüne sermesi açısından “güleriz, ağlanacak halimize” dedirten (Batılıla-rın trajikomik olarak adlandırdıkları) bir sunumla karşılaştım. Koskoca bir adam otur-muş, hem de ciddi ciddi Allah’ın var olduğunu ispatlamaya çalışıyordu. Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede, hayvanlardan; bitkilerden bahse -derek, tutup da insanlara -hâşâ (asla)- Allah’ı göstermeye çalışmak üstüne üstlük bu -nu, televizyonun karşısında bulunanları inançsız (ateist) yerine koyarak yapmak hoş olmasa gerek… En azından Allah’ı, Peygamberi, Kuran’ı sevdirmenin daha latif yolla-rının da olabileceğinin akıllara gelmesi gerekmez mi? İlla cehennem ateşi mi lazım? Korkutarak değil; sevdirerek yapılamaz mı bu iş?
“Hay’dan gelen, Hu’ya gider.” der atalarımız… Birçok aklıevvelin, yalan yanlış kullanmasına rağmen, aslında sözün anlamı “Allah’tan geldik, Allah’a gideceğiz.” de-mektir. Bu sözü, bilgisizliğinden (cahillik), yanlış kullananlar olmakla birlikte, ülkemiz-de dinsizliği meşrep edinmiş bir kesimin olduğu ya da daha doğru bir anlatımla (ifade) olmasının muhtemel olduğu da bir vakadır. Zira insanoğlu, “varlık” denen sırrın kapısı -nı açacak anahtarın, vahiy bilgileri olduğunu unutarak, aklına estiği gibi laflar etmeyi marifet saymaktadır. Hümanizm, Pozitivizm, Dadaizm, Marksizm, Budizm, Faşizm, Darwinizm (Atalarının maymun olduğunu söyleyen safsalakların peşinden koşturduk-ları beşeri kurama verilen addır.) … diye giden misaller, bu hikmeti muhal olan mari-fetlerden sadece birkaçıdır. Yeri gelmişken, ünlü düşünürümüz Cemil Meriç Bey’in, sonu “izm” ile biten bu akımlar hakkında yaptığı harikulade yoruma bir kulak verelim. “İzm’ler, idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir.” Haliyle, Rodin’in “Düşünen Adam”ı gibi olmak istemiyorsanız, Cemil Meriç’in “Bu Ülke” adlı kitabını da bir okuyuverin dos tlar. Okey’de sıra size gelinceye kadar bitirirsiniz! İnanın…
Dinsizlik (ateizm) akımının, Türk toplum hayatına fazla bir zarar veremeyece-ği; en azından Batı dünyasında yaptığı tahribatın çok çok altında bir hasara yol aça-cağı apaçık ortadadır. Bununla birlikte, ülkemizin güzel insanlarının -birkaç kişi bile olsa- nasiplerinin kapanmaması, dünyalarının kararmaması için, bu sonu “izm” ile bi-ten musibetlerden korunması gerekmektedir. Çünkü bu bizim hem dini, hem milli, hem de insani görevlerimiz arasındadır. Zira milletimizin birliğinin, dirliğinin güvence altına alınması biraz da tasada ve sevinçte birlikte olmak, kenetlenmekle olur.
Hani bazı insanlar vardır, “Gözümle görmezsem, inanmam.” derler. Bu, onla-rın ruhi bir takım sorunları olduğunu ya da en azından görme duyularında bir arıza o-labileceğini gösterir. Kuran kursuna bile gitmemiş, dini konulardaki bilgi dağarcığı da hayli sığ bir insan olmam nedeniyle sözü fazla uzatmayacağım. Zira bir hekimin, ber-berlik hakkında yahut bir veterinerin, öğretmenlik hakkında fikir yürütmesi ne kadar doğru ise; ilahiyat eğitimi almamış bir insanın, ilahiyatla ilgili konularda atıp tutması da o kadar doğru olacaktır. Bu nedenle, ilginç bulacağınıza inandığım, hatta biraz da gülümsemenize vesile olacak bir öyküyle bu bahsi kapatacağım. Yüzde doksan doku-zu Müslüman olan güzel ülkemin, güzel bir köşesinde, evrimci (ateist denenlerden ya ni) bir öğretmen, sınıfta öğrencilere ders anlatırken, “Şunu görüyor musunuz? Bunu görüyor musunuz?” gibi sorular sorarak; “Evet.” yanıtlarını aldıktan sonra asıl soruyu soruyor. “Allah’ı görüyor musunuz?” Haliyle cevaplar “Hayır.” oluyor. Bunun üzerine, kendisini maymun sanan zavallı atılıyor. “Çocuklar, Allah diye bir şey yoktur. Olsa idi görürdük değil mi ya?” Bu şarlatanlığa dayanamayan, arka sıralardan bir öğrenci aya-ğa kalkıyor. “Arkadaşlar, öğretmenimizi görüyor musunuz? deyip, bütün sınıftan “Evet .” yanıtlarını aldıktan sonra; ikinci soruyu yöneltiyor. “Peki, öğretmenimizin aklını görü yor musunuz?” Arkadaşlarının şaşkın yüz ifadeleri ile verdikleri “Hayır.” yanıtlarını al- an öğrenci, taşı gediğine koyuyor. “Yok ki!”
Geçen yıl, ilçemizde bulunan bir özel okulda düzenlenen bilgilendirme toplantı sına (konferans) katılmıştım. Dünyanın en zeki insanı olarak takdim edilen (tanıtılan) Nadia (Nadiye) Camukova adındaki hanım konuşmacı (Ki sonradan dolandırıcı oldu ğu ile ilgili haberler çıkmıştır.) Marksist-Leninist hatta ateist (Tanrı’nın varlığına inan mayan) bir eğitim sisteminde yetişmiş olmasına rağmen çok güzel bir söz söylemişti. “Allah’a inanacak kadar akıllıyım .” şeklindeki bu söz, üzerinde durduğumuz meseley le ilgili olarak, latif bir deyim kabul edilebilir. Benim de, hayvanat bahçesine gidip; ma -ymun kafeslerinin önünde iki gözü iki çeşme “baba” diye ağlayan yetimlere naçizane önerim, akıl sahibi her insanın yaptığını yaparak; bilim dünyasının fildişi kulesi diyebi leceğimiz NASA’da bile en değerli başucu kitabı olarak kabul edilen Kuran-ı Kerim’i arada bir okumaları olacaktır. Avrupa Birliğinin yolu nereden geçer, bilemem elbette... Ama ruh ve akıl sağlığının yolunun maneviyattan geçtiği de muhakkaktır. Aman can-cağızlar siz, siz olun; aklınıza mukayyet olun. Çünkü tıp, daha akılsızlığın tedavisini bulamadı. Benden söylemesi… Serik 17.01.2008


Aziz Dolu - Atabey
azizdolu.blogcu.com
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks