Affedebilir misiniz?‏

asel

New member
Affedebilir misiniz?‏

Küçük bir çocuk. Henüz korunmaya muhtaç. Ağabeyleri: ' Kırda oynayalım, hem hava alır ' bahanesi ile babalarından izin alıp dağa götürüyor. İçlerinde kaynayan haset ateşi basiretlerine perde çekmiş. Tereddüt etmeksizin atıyorlar kuyuya.



Günlerce kalınan karanlık kuyu… Tam kurtuldum, aydınlığa çıktım diyecekken düşülen esir pazarı. Sonra uşak olmak saraya… Ev sahibesi hanımın frenlenemeyen işvesi ve iftira ile başlayan zindan… Bir dizi bela ve zorlu süreçler… Sonra gelen sultanlık. Ağabeylerin kıtlık sıkıntısı ile yardım talebi... Onlara cömert ikramlar... Ardından ailece yaşanan kavuşma…

Istıraplı süreçleri tetikleyen, mahcup ağabeylere söylenen tek cümle:

-Geçin, sarayımda keyfinizce yaşayın. Bugün size kınanma yok!..



***

Hz. Aişe (r.a) … Müminlerin annesi… Efendimizin mübarek eşi… Bir sefer dönüşü, mazereti nedeniyle ordudan geri kalıyor. Döndüğünde herkesin gittiğini görüp koşuyor telaşla. Arkada kalan biri, müminlerin annesini devesine bindiriyor. Hz. Aişe deve üzerinde, sahabe yaya yürüyor devenin yanında. Medine'ye giriyorlar. Fitne ayaklanıyor. Medine'de dedikodu: Peygamber eşi bir adamla geldi çöl tarafından! Rasülullah (s.a.v) üzgün, Aişe üzgün, ashab üzgün, Ebubekir Sıddık üzgün… Müminlerin ağzını bıçak açmıyor.



Kısa süre sonra gelen ayetle Hz. Aişe destekleniyor. Olayın iftira olduğu Rabbani hitapla açıklanıyor.



Hz. Ebubekir… Zekatını dağıtmak üzere gıdalar hazırlatıyor adamlarına. Adamlarından biri soruyor: 'Aişe'ye iftira eden, dedikoduları başlatan filancaya da verecek miyiz?..'



Bir an düşünüyor Ebubekir. Vermemek üzere yemin etmiş içinden.Aişe' yi aklayan ayetleri hatırlıyor. O ayetlerde her halükarda infak ve af önerisi aklına gelince cevap veriyor: ' Tabii, ona da vereceğiz. Hem de ölene kadar vereceğiz…' Kızına iftira eden adamın iaşesini ölene dek üstleniyor Ebubekir!.. Hiç aksatmıyor, her yıl yolluyor zekattan düşen payını.



***

Mekke fethedilmiş. Bir sabah vakti şanlı İslam Ordusu giriyor başkentler başkentine… Rasülullah önce Kabe'ye gidiyor. 360 putu yerle bir ediyor. Sonra en büyüklerini deviriyor Ali ile… Kabe kapısından put molozları döküldükçe tekbir getiriyor fetih coşkusu yaşayan onbinler.



Mekkeliler kaygılı. Bir insana yapılabilecek ne varsa, akla hangi zulüm gelirse yapmışlar Alemlerin Efendisine… Dışarı çıkınca ne diyecek diye bekliyorlar merakla. Her şey Onun iki dudağı arasında. ' Kellerini vurun ' dese de haklı, itiraz etmeyecekler, çünkü çok eziyet ettiler… Alemlerin Efendisi Kabe kapısında görünüyor. Kollarını iki yana açıp pervazlardan tutunarak soruyor ahaliye:

- Beni nasıl bilirsiniz? Hakkınızda ne hüküm vermemi beklersiniz?..



Mekke'liler karşılık veriyor:

- Sen iyi bir kardeşsin. Biz senden iyilikten başka bir şey görmedik. Biz sana mahcubuz, hakkımızda ne hükmetsen yeridir, ama senden iyilikten başkası sâdır olmaz!..



Rasülullah tebessüm buyuruyor. Onu yurdundan çıkarmışlar, onu aç bırakmışlar, onun yoluna set çekmişler, ona deli demişler, onu öldürmeye kastetmişler. Şöyle buyuruyor İki Cihan Güneşi:

- Hepiniz serbestsiniz, hepiniz selamettesiniz!...



***



İkrime b. Ebi Cehil… Ebu Cehil'in oğlu. Entrikanın baş aktörü… Uhudda müşrik gençlerin intikam fitilini ateşleyen adam…



Mekke fethi için yola çıkıldığında Rasülullah, birkaç kişinin görüldükleri yerde öldürüleceğini, onlara kesinlikle af olmadığını komutanlara söylüyor. Bunu tahmin eden İkrime, İslam orduları şehre girdiğinde Yemen' e doğru kaçıyor. Karısı Mekke' de..



İçindeki mahcubiyet, iman pırıltılarına dönüşünce eşine haber salıyor: ' Söyle Muhammed'e canımı garanti ederse geleyim.' Gelsin, buyuruyor Alemlerin Efendisi. Sahabe, öldürülecek hükmünü hatırlatıyor Rasülullaha. Şefkat Nebisi açıklıyor: ' İlk hüküm öyle idi. Ama şimdi canını kurtarmak için değil, iman nuru ile geliyor.' Buyurduğu gibi huzur-u Rasülullahta şehadet getiriyor İkrime. Efendimiz soruyor:

- Ey İkrime, benden bir şey iste! Gücümün yeteceği bir şeyse sana bol bol ihsan edeyim.



Daha önce yeni mümin olanlar develer, kumaşlar istemiş, hepsine bol bol vermiş Efendiler Efendisi. Akıllı bir tüccar olan İkrime, iman dolu göğsünden taşan muhabbetle çok kârlı bir alış veriş talep ediyor:

- Benim için dua et Ya Rasulallah! Sana ve müminlere verdiğim tüm zararları mağfiret etsin Allah!...



Rasülullah el açıyor:

- İkrime'nin bana ve müminlere verdiği bütün zararı sen mağfiret eyle Allah'ım!..

………

………………

* Seni kuyuya atacaklar, bir dizi belaya sürükleyecekler sonra karşına gelecekler de sen onlara ipek yataklar açıp sarayda ağırlayacaksın!...

* Kızına iftira edecekler, zina isnat edecekler de bunu tetikleyen adama yardım edecek, ölene dek bakımını üstleneceksin!...

* Akla hayale gelebilecek tüm eziyetleri sana yaşatanlar karşına perişan vaziyette gelecekler de bütün gücüne ve haklılığına rağmen; affettim selamettesiniz diyeceksin!..

* Can düşmanının oğlu, anarşistlerin elebaşı haber salacak da gelsin diyeceksin. Üstelik geldim ama beni Rabbin de affetsin, dua et diye cesur bir istekte bulunacak da, kabul edeceksin!



Sahneleri kıssa gibi okumazsak, rolün içine girersek ne kadar acı ve zor değil mi?..

Ama affetmişler!... Hıyanetin, ihanetin, zulmün en ağırını affetmişler!..



Ya bizler?.. Neleri affedemediğimize bir bakar mısınız?.. ' Falan tarihte o bana yan baktı',

' Filan zaman beni incitti' , ' Hakkımda olmadık şeyler söyledi' , 'Beni imkanlarımdan mahrum etti' vesaire vesaire… İncir çekirdeğini doldurmayacak bir yığın saçmalık!…



Bir onların affettiklerine bir de bizim takıldıklarımıza bakın!.. Ve düşünün derin derin…

Niçin affedemiyoruz? Onlar nasıl kolayca affetti?..



' Ben varım' , dediğinizde karşı tavırlar, yanlışlar göreceksiniz etrafta.

'Ben ' demeniz; ' Ötekiler ' cephesini açmanızdır çünkü! ' Ben yokum ' bilincine ermişseniz, zaten var olmadığınız için ne aleyhe tavır, ne de kasıt göreceksiniz. Zaten yoksunuz!.. Yok olana, kim ne yapabilir ki ?..



Şu andan tezi yok, affedin dostlar!.. Başkaları için değil kendiniz için yapın bunu! Niçin mi?.

İnsanları affedebildiğiniz ölçüde Rahmanın affı sizinledir !


Mehmet DOĞRAMACI
 
134 - O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever..

Bir hikaye anlatılır.. Bir köle efendisine sofra koyarken yanlışlıkla üzerine döker yemeği.. Efendisi kızmaya başlayınca, köle " öfkelerini yutarlar" ayetini okur.
Sonra Efendisi sakinleşince, "vel afine anin nas/ insanları affederler" diye devamını okur. Efendisi tebessüm edince, "vallahu yuhibbül muhsinin/ Allah iyilik edenleri sever" diyerek devam eder. Ve Efendisi azad eder..

Hikaye bir yana, Affetmek yetmiyor, yetmemeli..

Ayeti kerime de üç aşama gözümüze çarpıyor.. Siniri yenmek(sakinleşmek), affetmek, iyilik etmek.. Belki şeriat, tarikat, hakikat diye isimlendirilen üç mertebeye bir örnek..
İnsanlara kızmamak şeriatın emri.. Yapılan kötülüğü affetmek mutasavvufun hali.. Yapılan kötülüğe karşı iyilik edenler de hakikat ehli..
 
Affetmek..

Kişi öldüğü zaman ameli kesilir.. Allah rasülü ifade etmiştir; üç kişinin ameli kesilmez. Evet. Ama bu ameller de hesap gününe kadar devam eder.. Yani o yaptığı ameller ahirette de devam etmez. Artık orada bi faydasını göremez.

Affetmenin diğer amellerden ayıran özelliği burada olsa gerek.. Üstünlüğünü de burada aramak lazım.. Bir hadisde aktarılır, Allah sevdiği bir kulu cennete koymak ister ama o kişinin bir başkası üzerinde hakkı vardır. Allah o kişiye onu affettirmek için ona bir köşk gösterir. Kişi şaşırarak; bu köşk hangi peygambere ait felan der. Allahu teala'da; eğer şu kulu affedersen o senin olabilir.

Demek ki affetme'nin mükafatı ahirette bile devam etmektedir. Orada yapılan hiç bir amelin kabul edilmemesine rağmen "affetmek" insanlara hala fayda sağlamnaktadır. Affetekten başka hiç bir amelin kabul edilmemesi, affetmenin ne kadar yüce bir ahlak olduğunu göstermeye yeter! Bu yönüyle Affetmenin önüne hiç bir amel geçmemektedir.

Ahirette bile faydası olan bu üstün vasfın dünyada ki faydaları elbette sayılamayacak kadar çoktur. Yunus'un "yaratılanı severiz yaratandan ötürü" sözünü, "yaratılanı affederiz yaradandan ötürü" diye anlamak pekala mümkündür. Çünkü Affetmek, sevmekten önce gelir. İlk öncve kişi affedilir ondan sonra sevilir. Ben seni seviyorum ama affetmedim gibi bir şey olamaz.

Daha derin düşünülecek olursa Affetmek= İslam bile denebilir..
 
134 - O (Allah'tan hakkıyla korka)nlar, bollukta ve darlıkta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever..

Bir hikaye anlatılır.. Bir köle efendisine sofra koyarken yanlışlıkla üzerine döker yemeği.. Efendisi kızmaya başlayınca, köle " öfkelerini yutarlar" ayetini okur.
Sonra Efendisi sakinleşince, "vel afine anin nas/ insanları affederler" diye devamını okur. Efendisi tebessüm edince, "vallahu yuhibbül muhsinin/ Allah iyilik edenleri sever" diyerek devam eder. Ve Efendisi azad eder..

Hikaye bir yana, Affetmek yetmiyor, yetmemeli..

Ayeti kerime de üç aşama gözümüze çarpıyor.. Siniri yenmek(sakinleşmek), affetmek, iyilik etmek.. Belki şeriat, tarikat, hakikat diye isimlendirilen üç mertebeye bir örnek..
İnsanlara kızmamak şeriatın emri.. Yapılan kötülüğü affetmek mutasavvufun hali.. Yapılan kötülüğe karşı iyilik edenler de hakikat ehli..

ARZ 7 Kardeşimin yazdığı kıssa h.z hüseyin efendimiz ile kölesi arasında
geçiyor H.Z. Hüseyin efendimiz abdest alıyor iken kölesi ibrikle su döküyordu. kölenin biraz acele etmesinden dolayı sendeliyor ve ibrik
h.z. Hüseyin efendimizin ağzına çarpıyor ve dişinin kırılmasına sebep
oluyor. h.z. hüseyin efendimiz çok sinirleniyor. onun sinirlenmesi üzerine
köle hemen yukarıda geçen ayeti kerimeleri okuyor. Son Ayeti kerimeyi
okuyunca köleye hem altın veriyor hem azad ediyor.
bu faydalı paylaşımı yapan kardeşlerimizden H.Z. Allah c.c. Razı olsun
inşaallah.. Cümlemizi öfkesini yutan kullardan olmamızı nasip etsin Amin..
 
Son donemde affedicilik hakkinda yapilan ve bunun ruh sagligi icin ne kadar faydali ve insani ne kadar olumlu yonde gelistirici oldugunu gosteren bir dizi arastirma var. Acimiza, ofkemize, kinimize sarilmak, onlari besleyip buyutmek yerine dinimizin de emrettigi gibi icimizi anlayisla, karsimizdaki insanin da aslinda bir insan olduguna ve onun da kimbilir nelerden gecerek bu noktaya geldigi fikriyle doldurabilsek keske...
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks