Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'ân-i Kerîm Ve Zikir

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Allahû ZülceIâl Hz. Kur'ân hakkında birçok âyet-i kerîme inzal etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm hakkında bazen zikir kelimesini kullanmaktadır.

15/ HİCR-9: "Bu zikri Biz muhakkak ki Biz indirdik, onun muhafızı (koruyucusu da) muhakkak ki Biz'iz."
41/ FUSSİLLET-41: Zikir kendilerine gelince onu inkâr edenler kâfirdir. Halbuki o azîz kitaptır.41/ FUSSİLLET-42: Ne önünden, ne arkasından asla bâtıl arız olamaz. Hikmet sahibi ve hamid olan (Allah)'tan inmiştir.

Rabbimiz vuslata ulaştığımız yolları peygamberlerin Allah'a ulaştıran yolları olarak ifade etmektir ve Allah'a ulaşmak için peygamberlerin ve daha sonra mürşidlerin önünde yapılan ve Furkan Sûresi'nin 70. ve 71. âyet-i kerîmelerinde açıklanan tövbeden bahsetmektedir.

NİSA-26: Allah size açıklamak ve sizden öncekilerin yollarına hidâyet etmek ve tövbenizi kabul etmek ister. Allah Alîm'dir, Hakîm 'dir.

YUSUF-111:And olsun ki, Peygamberlerin kıssalarında Ulûl-elbâb kullar için ibretler vardır. Kur'ân uydurulan bir söz değildir. Fakat kendinden önceki kitapları tasdik eden, inanan kavme herşeyin bütün detaylarını açıklayan bir hidâyet rehberi rahmettir.
Rabbimiz, Peygamber Efendimize (SAV) Kat'ından bir zikir verdiğini ve hiç kimsenin bu zikirden yüz çevirmemesi gerektiğini ifade etmektedir.

TAHA-99,1 00: Böylece geçmiş olayları sana anlatırız, Kat'ımızdan sana bir zikir verdik, kim ondan yüz çevirirse bilsin ki, kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir.

HUD-120: Peygamberin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şeyle senin kalbindeki hissiyatı (Füâd'leri) tesbit ederiz. Sana bu belgelerle inananlar için hak, deliller ve zikir gelmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'in bir zikir olduğunu yukarıdaki âyet-i Kerîme'lerden bir kısmı teyid etmektedir. Fakat Kur'ân-ı Kerîm zikri ile Rabbimizin Müzemmil Sûresi 8. Âyet-i Kerîmesinde buyurdugu zikir birbirinden farklıdır.

73/ MÜZEMMİL-8: Vezkürisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylâ
Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).

Görülüyor ki, zikir Allah'ın isminin tekrar edilmesidir. Allah'ın İsm-i Celâli devamlı tekrar edilecektir. Bu tekrar sırasında Allah düşünülecektir.
Allah'dan başka hiçbirşeyin düşünülmeyeceği bir zikir asıldır. Çünkü; Allah'dan başka herşeyden kesilmek, ancak böyle bir zikirle mümkün olur. Kalbimizde hatem adı verilen mührün Allah'a açılan kapıdan ayrılıp, iblise açılan kapıyı kapatması ancak Allah isminin tekrarıyla mümkündür. Yüce Rabbimiz zikir ibadetinin Kur'ân-ı Kerîm tilâvetinden de, namaz kılmaktan da daha büyük, yani en büyük ibadet olduğunu ifade etmektedir.

29/ ANKEBUT-45: Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah yaptığınız şeyleri bilir.
Burada da Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm okumanın, namazın ve zikrin birbirinden ayrı vasıtalar olduğunu açıklıyor ve soruyor;

57/ HADİD-16 : Âmenû olanların kalplerinde Allah'ın zikri ile (ve bu zikirle) Hakk'tan inen şeyle (nurla) huşûya ulaşmak (huşû sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah'ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar. (zikretsinler ki kalpleri kararmasın) Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır).
Zikirden vazgeçmenin neticesine de işaret buyuruluyor.

43/ZUHRUF-36: Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır.
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
KALBİN ZİKİRLE NURLANMASI
Ancak zikirdir ki, manevi (nefsimize ait) kalbimizde Allah'a açılan kapının üzerindeki Hatem'in (mührün, perdenin) o kapıdan ayrılmasını ve şeytana açılan kapıyı kapatmasını sağlayabilir. Zikirden önce şeytanın kapısı açık, Allahû Tealâ Hz.nin kapısı kapalı olduğu için kalbimize sadece zulmet girerken ve kalbimizi daha karanlık yaparken zikirle birlikte Allah'ın kapısı (Takva kapısı) açılmakta, şeytanın kapısı (Füccur kapısı) kapanmaktadır.
Takva kapısı açık kaldıkça oradan sadece Allah'ın rahmet adını verdiği Nur'u, kalbimize girecek ve onu dolduracaktır. Kalbimize, zikir yaptığımız sürece devamlı rahmet (nur) ulaşır. Asağıdaki âyet-i kerîme bu gerçeği açıklamaktadır. Huşû müessesesi zikirle artar ve aynı oranda artar.
Bilindiği gibi zikirden vazgeçmek, şeytana ait kapıyı açacağından O'nun bize musallat olmasını mümkün kılar.

43/ ZUHRUF-36: Ve men yağşü an zikrirrahmâni nükayyıd lehü şeytânen fehüve lehü kariyn.
Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır.

Ve böylece şeytanın nüfuz sahası içinde oluruz. Şeytanın niyeti ise hiçbir zaman insanların hayrına değildir.

MAİDE-91: İnnema yüridüşşeytânü en yûki'a beynekümül-adâvete velbağdâe filhamri velmeysiri ve yesuddeküm an zikrillâhi ve anissalâh.
Şeytan süphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak ister.

Bu âyet-i kerîme çok açık bir şekilde Allah'ı zikretmekle (Allah'ın ismini tekrar etmekle) namaz'ın ayrı ayrı şeyler olduğunu ifade etmektedir.
Zikrin namazdan ve zekâttan ayrı bir ibadet olduğunu Nur Sûresi'nin 37. âyet-i kerîmesi de açıklıyor:

NUR-37: Ricalün lâ tülhîhim ticâratün ve lâ bey-un an zikrillâhi ve ikâ missalâti ve itâizzekâti yehâfûne yevmen tetekallebü fihilkulûbü vel-ebsâr.
Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyar. Bunlar kalplerinin ve gönül gözlerinin şeytana döneceğinden korkarlar.

Bu âyet-i kerîmede işaret edilen husus, zikrin, gönül gözünün açılmasına vesile olduğu ve zikir sırasında kalpte mevcut olan bir mührün (perdenin) şeytana dönük kapıyı kapatmak suretiyle, devamlı Allah'a dönük kapının açık olmasını sağladığı hususudur. Çünkü âyet-i kerîmenin devamında, zikrin yapılmaması halinde, şeytana açık olan kapıdan şeytanın zulmâni karanlığı girerek kalp aynasının üzerini perdeleyeceği anlatılmaktadır.
Kişi zikrettikçe İndi İlahi'den ikişer ikişer o kişinin kalbine gelir. Eğer o kişinin göğsü teslime açılmış ise;
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
6/ EN'AM-125:Allah kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göğsünü teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse onun göğsünü göğe çıkıyormuş gibi sıkıntılı kılar. Allah mü'min olmayanların üstüne işte böyle azap bırakır.
39/ ZÜMER-22 : Efemen şerehallahü sadrehü lil'islâmi fehüve alâ nûrin min rabbihî, feveylün lilkaâsiyeti kulûbühüm min zikrillâh, ülâike fiy dalâlin mübiyn.
Allah'ın göğsünü İslâm'a açtığı ve Rabbinden (kalbine gelen ) bir nur üzere olan kişi kalbi kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş) gibi midir. Vay onlara ki kalpleri kasiyet bağlamıştır, zikir sebebiyle, (zikir yapmadıkları için) onlar açık bir dalâlet içindedirler.

Yukarıdaki âyetler; Allah'ın nurlarının kalbe ulaşması için göğsümüzün şerh edilmesi gerektiğini, göğsümüzden kalbimize nur yolunun açılması gerektiğini izah etmektedir.
Eğer bir kişi âmenu olmuşsa (Allah'a teslim olmayı dilemişse); Allah onun kalbindeki vakrayı, ekinneti ve hicab-ı mestureyi kaldırıp ihbat koyacak, o kişinin kalbini kendisine döndürecek, göğsünden kalbine ulaşan nur yolu açacak, kalbin içine ulaşan rahmetiyle huşu oluşturacak. Bu huşuyla o kişi mürşidinin önünde tövbe alacaktır. Bu tövbe ile Allah o kişinin kalbindeki mührü açacak, kalbin içindeki "küfür" yazısını alarak "imân" yazacaktır. Artık bu kişi için zikir yaptığı zaman kalbin nurlanmasını engelleyen hiçbir engel kalmamıştır. Zikir yaptıkları halde kalpleri kararanlardan değildir. Yedi kalp şartının sahibi olması sebebiyle ;
1. Allah kalpteki ekinneti alır,
2. Allah kalbin içine ihbatı koyar,
3. Allah kalbi kendisine döndürür,
4. Allah göğüsten kalbe bir nur yolu açar,
5. Allah kalpte bulunan mührü açar,
6. Allah kalbin içinde bulunan küfrü alır,
7. Allah kalbin içine imânı yazar.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
43/ ZUHRUF-36: Ve men yağşü an zikrirrahmâni nükayyıd lehü şeytânen fehüve lehü kariyn.
Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır.

Bu Ayet çok şeyi anlatıyor bence
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
29 / ANKEBUT - 45 Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salâtı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salât (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah'ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.

zikirin ayrı ibadet olduğunun en büyük göstergesi ayetlerden birtanesi

Kuran-ı Kerim - Kuran Tefsiri ve Türkçe Meali
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Bu âyet-i kerîmede işaret edilen husus, zikrin, gönül gözünün açılmasına vesile olduğu ve zikir sırasında kalpte mevcut olan bir mührün (perdenin) şeytana dönük kapıyı kapatmak suretiyle, devamlı Allah'a dönük kapının açık olmasını sağladığı hususudur. Çünkü âyet-i kerîmenin devamında, zikrin yapılmaması halinde, şeytana açık olan kapıdan şeytanın zulmâni karanlığı girerek kalp aynasının üzerini perdeleyeceği anlatılmaktadır.
Kişi zikrettikçe İndi İlahi'den ikişer ikişer o kişinin kalbine gelir. Eğer o kişinin göğsü teslime açılmış ise



24 / NUR - 37 Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun ve lâ bey’un an zikrillâhi ve ikâmis salâti ve îtâiz zekâti yehâfûne yevmen tetekallebu fîhil kulûbu vel ebsâr(ebsâru).
Ticaretin ve alışverişin, onları Allah'ın zikrinden, namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten alıkoymadığı adamlar ki (onlar), kalplerin ve gözlerin (dehşetten) döneceği günden korkarlar.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
29/ ANKEBUT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah yaptığınız şeyleri bilir.
Burada da Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm okumanın, namazın ve zikrin birbirinden ayrı vasıtalar olduğunu açıklıyor ve soruyor;

57/ HADİD-16 : E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).Âmenû olanların kalplerinde Allah'ın zikri ile (ve bu zikirle) Hakk'tan inen şeyle (nurla) huşûya ulaşmak (huşû sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah'ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar. (zikretsinler ki kalpleri kararmasın) Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır).
Zikirden vazgeçmenin neticesine de işaret buyuruluyor.

43/ZUHRUF-36: Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır
 
Üst Alt