Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadis yazımı ve bu konuda peygamberimizin tavrı.

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8

Geçen günlerde bir televizyon kanalında sanırım Diyanet görevlisi bir kişi hadisler ve Kur’an konusunda konuşma yapıyordu, ilgiyle izledim. Sizlere bahsetmek istediğim konu hakkında, yaptığı konuşmayı özet olarak anlatmak istiyorum. Daha sonrada üzerinde birlikte düşünelim. Peygamberimiz ilk zamanlar hadis yazımını kesinlikle yasakladığını anlatıyor ve nedeni olarak da Kur’an ile karışma tehlikesi olabileceği söyleniyordu. Devamında ise Kur’an ın bazı ayetlerinin açıkça anlaşılamayacağı, anlatmak istediği konuların açık olmadığı ayetlerin olduğu söylenerek, peygamberimizin hadislerine bunun için mutlaka ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Hatta bir ayeti örnek verip, Rahman elçisine kitabı ve hikmeti verdi sözünden, ona Kur’anı açıklama, anlama gücünü ve bilgisini verdi diyerek konuyu pekiştirmişti. Peygamberimizin son zamanları ise etrafındaki sahabeleri, Allahın elçisine tekrar müracaat ederek, bu hadislerin yazılmasına izin istediği, sahabelerin anlamları anlaşılamayacak ayetlerin, bizden sonrakilere ulaşmasında tehlikeler görüleceği ve bizlerinde ezberinden gideceğini öne sürülerek izin istendiğinde, Peygamberimizin hadislerin yazılmasına son zamanlarda izin verdiği anlatılıyordu. Şimdide yukarıdaki fikri, düşünceyi, inanışı birlikte Kur’an rehberliğinde düşünelim. Peygamberimiz hadis yazımını ilk önce yasaklamasının nedeni olarak, Kur’an ile karıştırılmasın diye yasaklamıştı fikri üzerinde duralım. Neden yasaklandığını söylemişlerdi hatırlayalım önce. Kur’an ile karıştırılmasın diye. Peki, madem Kur’an ın muhkem ayetleri açık değil, anlaşılması zor ve anlamları kapalı, neden karışsın anlaşılır sözle anlaşılmayan söz? Siz olsanız anlamadığınız, açıklayamadığınız bir bilgi ile açıklanmış ve anlatılmış bir sözü karıştırır mısınız? Madem anlaşılması zor bir ayet indi, neden Rabbim elçisine bunu insanlara anlayacağı şekilde Kur’an da yaz demedi? Ne dersiniz? Allah Kur’an ın muhkem ayetlerini indirirken, yalnız peygamberinin anlayacağı şekilde mi indirdi? Şöyle düşünelim, çünkü böyle düşünen ve savunanlarda var, Kur’an a ilgi azalmasın yalnız Kur’an a yönelin sin diye yasakladı, diyen bir fikirde var. Eğer Kur’an anlaşılması zor bir kitap ise, Allahın ayetleri açık ve anlaşılır değilse, ilginin olmasını nasıl düşünebiliriz? Hiç kimse anlamadığı ya da açıklayamadığı bir şeye çok fazla ilgi duymaz. Eğer ilk önce yasaklamasının nedeni ilginin azalmaması ise, daha sonra izin vermesi ilgiyi azaltmaz mı? Açıklanan ve anlaşılır hangi kitapsa ona yönelir insanlar. Allah Kur’an da söz ettiği, ayetleri kullarına açıklasın, anlatsın sözünden, topluma kabul ettirmek için ikna etsin ve eski geleneklerinden vazgeçirmek için uğraş versin diye, ona ilim verdim, hikmet verdim diye aslında anlamak gerekmez mi bu sözlerden? Bakın sorular, mantıklı cevaplar bulamıyor dikkat ederseniz, bu düşünce için. Acaba gerçekten Kur’an anlaşılması zor bir kitap mı, Rabbim zor anlaşılır bir kitap göndererek, daha sonra bizleri sorumlu tutar mı dersiniz? Birçok konuda yalnız elçisinin anlayabileceği bir kitap gönderip, kullarını zorda bırakır mı?(HÂŞÂ) Kur’anı herkes anlayamaz veli insanlar anlar derken, acaba bu insanların peygamberimize verilen ilimden, hikmetten mi verdi Allah da, yalnız onlar anlayabiliyorlar ne dersiniz? Bakın size yine cevap vermesi mümkün olmayan bir soru daha. Kur’an dan bazı örnekler vermek istiyorum sizlere, acaba Allahın bu sözlerinden sizler, Kur’anın zor anlaşılır bir kitap mı olduğunu anladınız? Kamer 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?


Kamer 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?

Nahl 89; Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde olsun. Nisa 174; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. 175. ayet; Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır. İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kur’an da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kur’an'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.

Şimdi sormak istiyorum sizlere, yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda Kur’an ın zor anlaşılan bir kitap olduğunu mu anladınız? Rabbin yemin billâh bu kitabı öğüt alasınız diye kolaylaştırdım ayetine, acaba iman etmiyor mu bu sözleri söyleyenler? Bu kitabı indirdik ki, her şey için açıklayıcı ve sizlere bir kılavuz olsun diyor Allah. Rabbinden apaçık ve çok parlak bir kanıt gelmiş, açık seçik her şeyi gösteren bir ışık gönderdik, her benzetmeden nice örnekler verdik, her türlü örneği değişik ifadelerle anlattık sözlerini hiç mi görmüyorlar da, Kur’anı anlamak ve açıklamak çok zordur diyebiliyor ve buna inanabiliyoruz. Ben bu kadar açık ayetler dururken, bir bilinmeyenin peşinden koşulmasını hiç anlayamadım ve akıl erdiremedim, bilmem sizler ne dersiniz. Kur’ana anlaşılması zor diyenler, yukarıdaki ayetlere iman etmiyor anlamındadır, Allah huzurunda nasıl bir cezanın beklediğini de unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Şimdide peygamberimiz son dönemlerde, sahabelerinin isteği üzerine bizler ezberimizde unutabiliriz, bizden sonrakiler birçok ayeti okuduklarında anlayamayacaklar, onun için yazmamıza izin ver ey Allahın resulü dedikleri sözleri düşünelim. İşin ilginci sahabelerin akıl ettiği bu anlayışı, bu düşünceyi acaba peygamberimiz akıl edemedi ve neredeyse Kur’anın doğru anlaşılmasını, ileri çağlara doğru aktarmayı hesaplayamadı da, çevresindeki sahabeler mi hatırlattı peygamberimize dersiniz? Ne dersiniz Rabbim peygamberimize Kur’an ile birlikte verdiği hikmet( ilim) hiç hesaba katılmadan bu sözleri söylediğimizde, bu sözlerin peygamberimize saygısızlık olacağının farkında bile değil miyiz? Peygamberimizin Kur’an ile karışmasını engellemek, ya da Kur’an a ilginin azalmasını yok etmek için yasakladığına inandığımızda, acaba daha sonra izin vermesi ile ilk yasakladığını söyledikleri sözler çelişmez mi? Madem okunduğunda bizler Kur’anı anlayamayız, neden okuyalım Kur’anı? Yazılan hadisleri okuyup işi garantiye almak varken, yanlış anlama riskine neden girelim? İşte böyle düşünmemizi isteyenler, emellerine ne yazık ki ulaştılar. Artık böylece ilk başvuracağımız kitap, hadis külliyatı oldu, Kur’an değil, çünkü o anlaşılması zor bir kitap ilan edildi. Rabbim affetsin bizleri. Daha sonra peygamberimizin izin verdiğini söylemek, peygamberimize apaçık bir iftiradır. Kur’ana ilginin azalması ve Allahın sözleriyle karıştırılmasından korkan ve hadis yazımını yasaklayan Başöğretmenimiz Allahın elçisi Hz. Muhammet asla daha sonra serbest bırakıp, insanları Kur’an dan uzaklaştırmaz. Bu sözleri söylemek hiçbir aklın onayından geçmez. Bakın peygamberimizden size söylediklerimi doğrulayan birkaç hadis nakledeyim. Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN. Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi. Tirmizi, Es Sunan, K. İlm 11 Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” El Hatib, Takyid 33 Sizce yukarıdaki sözleri söyleyen Allahın resulü, daha sonra izin verir mi? Bizler hadislere çok dikkatle yaklaşmalı ve tıpkı peygamberimizin söylediği gibi, çok dikkatli olmalıyız. Söylenen her peygamber sözüdür dediklerini, Kur’an süzgecinden geçirmeliyiz. Allah bu Kur’anı ben koruyorum diyor, ya bizlere ulaşan rivayet hadislerin doğruluğunu kim ya da kimler koruyor? Bunu da lütfen düşünelim. Allah sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, bu kitaptan hesaba çekeceğim dedikten sonra, bu kitabı anlaşılması zor gönderip, Kur’an dışından da hesaba çeker mi dersiniz bizleri? Bu düşünceyi nasıl olurda Rabbim e layık görürüz, bunu da hesaba katalım ve yaptığımız saygısızlığın farkında olalım. Şimdide peygamberimizin asla son zamanlarında hadis yazımına izin vermediğinin delili olarak, dört halife devrinde de, peygamberimizin hadis yazımı yasağını çok titizlikle devam ettirildiğinin kanıtlarını göreceksiniz. Eğer peygamberimiz daha sonra hadis yazımını serbest bıraksaydı bunlar yaşanır mıydı, lütfen değerlendirmesini sizler yapınız. Çünkü herkes kendi imtihanını yaşıyor. Bakın Ayşe validemiz ve dört halifenin hadis yazımıyla yaptıkları savaşın, mücadelenin açık delillerini aşağıda sizlere naklediyorum. Sizce Peygamberimiz sağlığında yasakladığı hadis yazımına, daha sonra izin vermiş midir? Eğer izin verdiyse acaba peygamberimizin en yakınındaki sahabeleri, neden Hadis yazımının yasaklanmasını titizlikle devamına çalıştılar? Bunların cevabını herkes kendi nefsinde verecektir. Rabbim Kur’anın güneşini gönlümüzden eksik etmesin, yoksa asla gerçekleri hissedemeyiz, doğru ile yanlışı ayırt edemeyiz. Kur’anın nurunu, beşerin nuruyla değiştirirsek, ya da karıştırırda eş tutarsak inanın şerri hayır görür, asla Allahın doğru yolunu bulamayız. Birilerinin sözlerini doğrulamaya çalışmak yerine, gelin KUR’ANI ANLAMAYA ÇALIŞALIM. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK DÖRT HALİFENİN BU KONUDAKİ ÇABALARI;. Ebu Bekir’in aldığı önlemler

Hz. Ebu Bekir, peygamberin vefatından sonra Müslümanları toplayarak şöyle demişti: “
Sizler, Peygamberden hadis rivayet ediyorsunuz ve bu hadislerde ihtilafa düşüyorsunuz. Sizden sonrakiler ise daha fazla ihtilaf edecektir. Peygamberden hiçbir şey tahdis etmeyin. Size bir soru soran olursa, “Bilgimizle sizin aranızda Allah’ın kitabı var” deyin ve onun helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılın”

[Zehebi, “Teskiretu’l Huffaz, I, 2-3]

Hz. Ebu Bekir vefat ettiği gece bir hayli huzursuz olmuş ve uyuyamamış, bunun sebebini soran kızı Hz. Aişe’ye sebebinin hadisler olduğunu söylemiş, sabah olunca da evde mevcut olan bütün yazılı hadisleri getirtip yaktırmış.

[Zehebi, I, 5]

Ömer’ın aldığı önlemler

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.

[İbn Abdilberr, 108]

Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişnası’dır bunlar.

[İbn Sad/Tabakat 5/140]

Hz. Ömer Irak’a yolcuğa giden arkadaşlarına şöyle demişti: “Siz öyle bir ülkeye gidiyorsunuz ki halkı arı uğultusu gibi Kur-an okur. Hadislerle onları meşgul etmeyiniz ve yollarını saptırmayınız.

[Hanbel, Kitabul Ilel 1/62-63]

Hz. Ömer şöyle der. “Ancak sizden önceki kavimleri hatırladım, onlar da kitaplar yazmışlardı ve Allah’ın Kitabı’nı bırakarak onlara sarılmışlardı. Allah’ın Kitabi’nı asla başka bir şeyle değiştirmem” başka bir rivayette “Ben yemin ederim ki, Allah’ın Kitab’nı hiçbir şeyle gölgelemem. ”

[El Hatip, Takyıdull İlm Sayfa 50; İbn Sad, Tabakat, 3/206]

. Osman’ın aldığı önlemler

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden ötürü Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı Kırede dağlarına göndermekle tehdit etmiştir.

[Tahzırul Havas 10b. ]

Ali’nin aldığı önlemler

Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre o yanında yazılı sahifeler bulunan kimseleri, bunlara müracaat etmekten sakındırmış ve “Sizden önceki insanlar, Rabb’lerinin Kitabını terk ederek âlimlerinin sözlerine uydukları için helak olmuşlardır” demiştir.

[İbn Abdilberr, 108]

Ayşe annemizin mücadelesi

•İbn Abbas’ın Allah’ın görülmesi hakkındaki rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, IV Fasıl, 6. hadis)
•İbn. Ömer’ın “ailesinin ağlamasıyla ölünün azap çekeceğini” rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, II. Fazıl, Hz. Ömer, 1. hadis)
•Ebu Hureyre’nin “Uğursuzluk üç şeydedir” rivayetine karşı çıkması. (Zerkeşi, VII Fasıl, Ebu Hureyre, 2. hadis)
•İbn Ömer’ın ölülerin işiteceğine dair rivayete karşı çıkması (Zerkeşi, V. Fasın, İbn Ömer, 10. hadis)

Hadis rivayet eden sahabelerin bundan vazgeçmeleri

Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı? ” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı” cevabını verdi.

[Buhari, K. Fezailul Kur-an 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30, 31; Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmızı K. Fiten 43]

İbn Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek sayfaları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar etmezse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa onu arar bulur ve yok ederim.

[Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, s. 27]



Oluşturulan notların yakılması/imha edilmesine dair

Ebu Musa el Eşari’nin bir taraftarı, teşvik üzerine hocasının hadislerini yazmış; ancak o bunu öğrenince hepsini imha ettirmiş.

[İbn Sad, IV, 112]


Ubeyde b. Kays, kitaplarının yakılmasına veya başka türlü imha edilmesine, vasiyetinde yer vermişti.

[İbn Hanble, Ilel, I. 104]

Ömer, Şam’a geldiğinde Zeyd b. Sabit’in diyete dair sahifesini sorup getirtti ve onu parçaladı.

[İbn Hanbel, Ilel, I, 206]

Kur-an’ın öngörüsü


45: 6… Allah`tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar?

12: 111 Bu, uydurma bir hadis değildir. Ancak kendinden önceki kitapların doğrulayıcısı, her şeyin detaylı açıklaması, inanan bir toplum için bir rehber ve rahmettir.



 
  • Like
Tepkiler: Biz

Biz

New member
Katılım
29 Tem 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Uydurma hadislere dikkat etmek lazım. Kur'an ters düşen, Kur'an'la çelişen hadisleri ciddiye almamak lazım. Uydurma hadisler İslam düşmanlarının elindeki en büyük kozdur.
 

Biz

New member
Katılım
29 Tem 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Düzeltme kısmı yok mu?

Kur'an'a ters düşen yazacağıma, Kur'an ters düşen yazmışım.
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
( Uydurma hadislere dikkat etmek lazım. Kur'an ters düşen, Kur'an'la çelişen hadisleri ciddiye almamak lazım. Uydurma hadisler İslam düşmanlarının elindeki en büyük kozdur.)



Allah sizden razı olsun. İşte benim anlatmaya çalıştığım da sizin söyledikleriniz dir. Ben diyorum ki peygamberimize iftira atılan hadisleri ayıklayalım, temizleyelim. Çünkü peygamberimiz Kur'an ile yatmış, Kur'an ile kalkmıştır.


Ben hadis inkarcısı değilim, bunu Rabbim biliyor. Hiç bir doğru bilgi, örnek görmezden gelinemez. Benim yaptığım, İslam a nifak sokanların, peygamberimize iftira atanların ortaya çıkmasını sağlamaktır. Bunu da yine örnek başöğretmenimiz peygamberimizin bir hadisinden ilham alarak yapıyorum. bakın Allah elçisi bizlere ne söylüyor bizler neler yapıyoruz.


[FONT=&quot](Benden sonra, benim adıma söylenecek çok sözduyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olupolmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde busözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN.)


[/FONT]
Peygamberimizin bu hadisine sarılan ve bu yolda giden benim için, hadis inkarcısı diyerek, yazılarımın başına yazanların, iftiralarını Rabbime havale ediyorum. hesabın görüleceği gün kimler peygamberimize iftira atanlar, kimler titizlikle onun sözlerinin takipçi göreceğiz Allah ın izniyle.

Saygılarımla
[FONT=&quot][/FONT][FONT=&quot][/FONT]


 
  • Like
Tepkiler: Biz

Biz

New member
Katılım
29 Tem 2011
Mesajlar
71
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Sayın halukgta, ben bu uydurma hadis mevzusunda gerçekten dertliyim. Bütün müslümanların da bu konuda dertlenmesi gerektiğini düşünüyorum. İslam'ın kaynağının Kur'an olması gerekiyor. Peygamber efendimiz hayatını Kur'an'a göre şekillendirdi, yönlendirdi.

Lakin müslümanlar Kur'an'a danışmak yerine uydurma hadislere danışıyorlar. Ve ne hazindir ki hadislerin çoğu uydurmadır. Peygamberin ölümünden sonra siyasi sebeplerden dolayı kafalarına göre yazmışlar ve insanları inandırmak için "Bunları peygamberden duyduk" demişler.

Hadisler ayıklanmalıdır. Ayıklanırken de şu metod uygulanmalıdır: Kur'an'a uyan hadisler sahih kabul edilecek. Kur'an'a uymayan, Kur'an'la çelişenlerler ise kabul edilmeyecek.

Saygılar...
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Allah sizden razı olsun. İşte Kur'anın ve peygamberimizin önerdiği yoda bu zaten.
 
A

adam

Guest
Beni mazur görün, "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hükmüne gireceğime, sizlerin (belki kalben) duyacağınız buğuzu haketmiş olmak daha sevimli geldi nefsime. O neden ile fikirlerinizi red ederek itiraz ediyorum. İtirazım, "Kur'an'dan başka amel edecek başka kaynak olmaz" anlamına değil, bu sözünüz zaten bütün müslümanların kabul ettiği noktadır. İtirazım, Peygamber'in (a.s.) hadislerine olan tutumunuzdur. Çok basite alıyorsunuz hadisi şerifleri. Bu yönde eleştirim var size, bu yönde red etme nedenlerim var fikirlerinizi. Çünkü, bir an için belki düşünmüyorsunuz ki, ravisi veya ravileri gerçek olan bir hadisi aktarırken aslına sadık kalamadan farklı bir (dikkat edin) yerde ünlem kullandıysa, anlam değişikliğine dahi yol açan bir işaretin sebep olacağı bir yanlışlık ile bütün bütün bir hadisi yok etme veya muteber görmeme fikriniz akıl alacak iş değil. Neden böyle söyledim, çünkü; hadisi şeriflerin hiç biri yine dikkat buyurun lütfen "amel boyutunda" değildir. Amel boyutunda olanlar da zaten Kur'an kaynaklıdır. Onları tartışmak bile müğmin sıfatını kaybetmeye neden olur (Allah korusun). Diğer hadisler ise, bireysel yaşam ve ve sosyal yaşam ile alakalı konulardır.

Yazdığınız makaleye bakınca şunu gördüm ki, Peygamber (a.s.) Kur'an'ı tebliği ile mükellefti, inen ayetler ile ilgili herhangi bir yorum yapmadı, ayeti okudu ve daha sonra yanındaki ehli suffaya kayıt ettirdi ve geçti. Öyle mi ? Doğru mu anlamışım, yoksa yanlışmı anlamışım ? Öyle ya, zaten Kur'an'da geçiyor değil mi "...biz seni başlarına bekçi göndermedik" buyuruyor Rabbimiz. O halde, Kur'an dışına itibar edilmez, peki Peygamber (a.s.) sözü olsa dahi mi ?

Kur'an korunmuştur, (amenna ve saddak) kıyamete kadar da korunacaktır Rabbimizin teminatı ile de sabittir (amenna), ama kul sözü olduğu için Peygamber (a.s.)'in sözü herhangi bir koruma teminatına alınmamıştır. Doğru mu ?

Hadis furyası isevilere olan özentiden çıkmıştır mantığı sizin içinde aynı derecede geçerli mi ?

Sorduğum soruların hepsine eğer "evet" deme cesaretinde bulunabiliyorsanız, O büyük günün dehşetini ve şiddetini hatırlatmak isterim siz sevgi ve saygıdeğer olduğunu bildiğim müğmin kardeşlerime.

Bana, herkesin içinde sözü ahmet veya mehmet boyutuna getirmeden, dolaylı anlatımlara girmeden, evet veya hayır deme nezaketinde bulunabilirmisiniz ?...

Saygılar.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kur'an ı Azimüşşan bir kavme, bir millete, bir bölgeye değil, belli bir dönem için değil, tüm alemlere ve tüm zamanlara şamil olarak inmiştir. Bu denli kapsamlı ama sınırlı olan bu sözlerin tüm insanlarca aynı şekilde anlaşılabilmesi mümkün olamayacağı malumdur. Her zeminde ve her zamanda doğru anlaşılabilmesi hadislerle mümkündür.
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Değerli kardeşim. Siz hadisi şeriflerin hiç birisi, yine dikkat buyurun lütfen "amel boyutunda" değildir demişsiniz. Keşke öyle olsa. Kur’an da her şey yoktur özet bilgiler vardır diyenler, bunlarda peygamberimizin Kur’an da olmayan hükümleridir diyerek, o kadar çok itikadi ve imani konularda hadisler var ki, saymakla bitmez. Benim itirazım onadır zaten. Sizin kabul ettiğiniz hadisler yani, bireysel yaşam ve sosyal yaşam ile alakalı konuları içeren hadisleri, bende zaten baş tacı yaparım. Bunda sorun yok. Bunlar peygamberimizin yaşamı, Kur’anı hayatına geçiriş şekli bizler için örnektir. Bunu Kur’an söylüyor.


Peygamberimiz yalnız Kur’an ı tebliğ edip, kenara çekilmek değildi görevi. Asıl görevi Allahın verdiği hikmetle, topluma Allahın indirdiği Kur’anı, kabul ettirmek adına, ikna etmek onlara geçmişte inan kitaplarla arasında bağ kurarak, yanlış inançlarından vazgeçirip izah etme, anlatmak gibi çok önemli görevi vardı. Bu konuda çok ayet vardır. İşte bu en zor olanıydı. Bu yolda savaşlar yapıldı.


Hatırlayınız peygamberimize Allah bir ayetinde, neredeyse onlara meyledecektin seni doğru yola biz getirdik der. Peki, neydi onlara meyletme? O günkü toplum geçmiş inançlarından vazgeçmek istemiyor, bir kısmını da kabul edelim, o zaman sana inanırız diyorlardı. Allah elbette buna müsaade etmedi. Elçisi de bu zorluklarla mücadelede yılmadı ve sabırla gerçekleri anlatarak, yanlış inançlarından vazgeçmelerini sağlamak adına, büyük çaba harcadı. Elçiliğin en zor kısmı da buydu zaten. Kur’an da her hüküm elbette geçiyor ama bunu bizler bugün bile hurafe inançları olanlara anlatamıyoruz, düşünün o gün peygamberimizin ne zorluklarla anlattığını, onları ikna etmeye çalıştığını hayal bile edemiyorum. Bu iş bu kadar kolay ve basit değildi.


Peygamberimizin hadisleri olmasaydı, bizler Kur’anı anlayamazdık demek, hem Kur’ana şirk koşmak, hem de Allaha büyük saygısızlıktır. Allah hadi bir benzerini getirin dedikten sonra, acaba kullarına rehber olsun diye gönderdiği Kur’anı, anlaması zor bir şekilde mi gönderdi dersiniz? Daha sonrada anlaşılması zor rehberden sorumlu tutacağına inanmak akla, mantığa ve Kur’anın yüzlerce ayetine ters düştüğü halde nasıl inanırız bu düşünceye. Tabi buda herkesin kendi seçimidir, kendi imtihanıdır.



Biz seni başlarına bekçi göndermedik diyen Rabbim, peygamberimizin Kur’anı tebliğ edip, onları hurafe inançlarından vazgeçirmek için çaba harcarken, üzüldüğünü gören Rahman, elçisine moral vermek için söylüyor. Çünkü elçisinin gösterdiği çabayı biliyor, kâfirlerde inatla inanmak istemediğinde Allah, senin görevin tebliğ etmektir, hesap sormak bize düşer ayetini de lütfen düşünerek bağlantı kuralım. Yani sen üzülme, onların üzerine bekçi değilsin, onlardan da sorumlu değilsin diyor bu ayetinde.


Şimdide şu sözünüzün üzerinde konuşmak istiyorum.

(O halde, Kur'an dışına itibar edilmez, peki Peygamber (a.s.) sözü olsa dahi mi?)

İşte en büyük sorunumuz burada başlıyor. Hangi bilgiler ve sözler peygamberimizin sözleridir. Mezheplere baktığımızda aynı konuda dahi, birbirinden farklı peygamberimizin sözü, yani hadisine rastlıyoruz. Peki, hangisine inanacağız. İşte en büyük sorun buradan itibaren başlıyor. Biraz düşündüğümüzde yine peygamberimiz bu sorunu çözüyor, hem de Kur’an ın onay verdiği onlarca ayetinde bahsettiği, ayetler doğrultusunda. Hatırlayalım tekrar ne diyordu peygamberimiz?


Benden sonra, benim adıma söylenecek çok söz duyacaksınız, Bu sözleri KURAN İLE KARŞILAŞTIRINIZ ki, benim sözüm olup olmadığı hakkında delalete düşmeyesiniz. Her kim ki, ben söylemediğim halde bu sözü peygamber söyledi dese BUYURSUN KENDİNİ CEHENNEMDEKİ YERİNE HAZIRLASIN.


Peygamberimiz bu yolu neden öneriyordu bizlere? Çünkü kendisi de bizleri yalnız Kur’an ile uyarma görevi almıştı. Hatta ona tek bir söz eklerse Rahmanın onun canını almakla tehdit ettiği, ayeti hatırlayınız lütfen. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim demiyor muydu? Allah bu hükmü verdikten sonra, tersini yapar mı? Elbette hayır. Peygamberimizin hadislerini asla göz ardı edemeyiz ama çok dikkatli olup, titizlikle araştırdıktan ve Kur’an süzgecinden geçirdikten sonra. Allah bizleri nasıl uyarıyordu hatırlayalım.


İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır


Bakın Allah burada, emin olmadığın bilgilerin ardı sıra gitme diyor. Peki, ne demek istiyor sizce? En emin bilgi, korunan garanti verilen bilgi nerede vardır? Bizlerin nereye sarılmamızı istiyordu? Hesap günü mahşerde hangi kitap ortaya konacağını söylüyordu Allah? Bunları lütfen çok iyi düşünelim. İşte Allah ta elçisi de aynı şeyi söylüyor ve peygamberimiz diyor ki, benim sözlerim diye size ulaşanların doğru olanını bulmak istiyorsanız, Kur’ana bakın. Sizce en garantili yol bu yol değil mi? Bazı düşünce tıpkı Kur’an gibi peygamberimizin sözleri de korunma altındadır diyorlar. Bunu söylemek Kur’ana şirk koşmaktır ki Allah korusun bunu düşünmek bile istemiyorum. Mezhepleri düşünün aynı konuda çok farklı inanç, peygamberimizin hadisleridir diye iman ediliyor ve uygulanıyor. Acaba hangisi doğru bilen var mı? Gerçi her mezhep takipçisi, bizim inandığımız doğru olan diyor.

Hadis furyası söylediğiniz dönemde çok daha fazla kullanılmış, ve toplum İslam dan beşerin çıkarları doğrultusunda, başka bir yöne doğru kaydırılmıştır, bugünde çok farklı görünmüyor. peygamberimizin devrinde toplanan 500 kadar hadisten bahsedilir, ya daha sonra milyonlarca hadislere ne demeli. İşte işin korkunç ve tehlike boyutunu çok iyi düşünmeliyiz.

Bu söylediklerim benim inancımdır, yalnız beni bağlar. Sizin inancınızda sizi. Daha açıkçası bizler kendi imtihanımızı yaşıyoruz. Sonucunu da huzurda göreceğiz.

Saygıalrımla Halukgta
 
A

adam

Guest
Sayın Halukgta,

Ameli boyutta olup da Kur'an kaynaklı olmayan bir çok hadis olduğunu söylemişsiniz. Lütfedip buraya bir tane, bugüne kadar amel edilmiş fakat Kur'an'da kaynağı olmayan bir tane hadis yazarmısınız. Öyle ki, müslümanlar bu hadis ile amel etmiş olsunlar ve kaynak olarak Kur'an terbiyesi almamış bir hadis olsun, varsa eğer.

Peygamber (a.s.) zamanında 500 adet hadis olduğunu, bu rakamın Peygamberimizden (a.s.) sonra milyonları bulduğunu yazmışsınız. Bu neden ile aralarında uydurma hadis olmasının mantığa uygun geldiğini yazmışsınız. Sayın Halukgta, sizin son yazdığınız mesajı tam olarak 3 dakika 20 saniyede okudum. Ve üşenmeden saydım içersinde tam 72 adet cümle var. Eğer her bir cümlenizi hadis olarak kabul edersek, bana şuan 3 dakika 20 saniyede kendinize ait 72 tane hadisinizi aktarmış oldunuz. Yani dakikada 24 adet hadisinizi ben okumuş oldum sayılır. Ve bunu şayet gün içerisinde yapılan 3 saatlik bir sohbette sözünüz kesilmeden yaparsanız aynı hızla devam ettiğinizi de düşünürsek, 3 saatlik zaman süresince bana 4.320 hadisinizi aktarmış olacaksınız.

Sizinle hergün berabersek şayet, böyle bir ortamda kaba bir hesapla sizden ayda 129.600 adet hadisinizi ben can kulağıyla dinlemiş olacağım. Eğer siz, bugünden sonra 23 yıl yaşarsanız, öldünüz gün (Allah son nefeste iman üzere ve hayırlı olan ölümlerden versin hepimize) ben sizden tam tamına 35.769.600 adet hadisinizi duymuş, öğrenmiş ve biliyor olacağım.

Müsaade edin lütfen, Kur'an gibi zamanlar ve çağlar üstü bir kitap iniyor, lütfedip izan buyrun inşaallah; Resulullah (a.s.) da 6.666 adet ayet hakkında lütfedip her birine uygun gördüğü kadar bir cümle ile açıklayıp Peygamberlik görevini ifa etsin. Bu açıklamalarını yaparken de etrafında kah 10 tane müslüman olsun, kah 70.000 müslüman olsun. Biri yanlış anlasın, hadi 1.000 tanesi yanlış anlasın, 70.000 kişide yanlış anlayacaksa, bu işte bir yanlışlık olmalı, değil mi ?...

Rabbimiz, inen ayetler hakkında Peygamberine halka açıklamasını emir etmiş, sohbet ile nasihat ile anlat demiş, 500 mü 500.000 mi boşverin kaç cümle kurduğunun ne önemi var. Önemli olan; Hakk olanı anlatmak değil mi ?

"O halde va'z u tezkire (nasihata) devam et, çünkü sen, Rabbinin nimet-i hakkı için ne kahinsin, ne de mecnun!" Necm:29

Saygılar...
 

halukgta

Member
Katılım
5 Ağu 2011
Mesajlar
73
Tepkime puanı
9
Puanları
8
Değerli arkadaşım, sizin verdiğiniz örnek ne yazık ki Kur’an ın önerisi ile uyuşmuyor. Çünkü din ve iman ameli boyutlarda rivayetlerle asla yaşanmaz. Yaşanmayacağını emin olmadığınız bilgilerin ardı sıra gitmememiz gerektiğini, sorumlu olacağımızı yine Allah söylüyor. Tabi bu sizin seçiminiz ve inancınız sözüm olamaz. Size peygamberimizin bir hadisini örnek vermiştim dikkat ediniz ona dahi ters düşüyor.


Ameli boyutlu olup ta Kur’an kaynaklı olmayan, aslında birçok konular var, ama ben birkaç örnek vermek isterim. Örneğin Kur’an kadının ay halinde ibadet yapamayacağını, oruç tutamayacağını asla söylemez, böyle bir hüküm vermez. Allah hüküm vermediği halde bugün, peygamberimizin üzerinden nakledilen hadislere dayanılarak, kadınlarımız bu günlerinde ne namaz kılar nede oruç tutar. Kur’an asla bahsetmediği halde, bugünkü elimizdeki Tevrat a baktığımızda, bu haldeki kadına ibadeti yasakladığını görürüz. Bakın nerelerden içimize giriyor. Halbuki Allah ben nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız, sözlerini birçok kez tekrar etmiştir bizlere. Daha da açıkça, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum dediği halde, bu ayetlerin hepsinin üzerini örtüp, görmezden geliyoruz. Allah açıkça Kur'anda hüküm vermediği halde, sizce Kur'anda olmayan bir bilgiden, hükümden hesap sorar mı?


Yine bir kısım mezheplerde, günümüzde ki tarikatlar, fuhşun cezası recim etmek yani taşlayarak öldürmek diye inanılır, bu hadis bilgilerinden kaynaklanan yanlış bir inançtır. Hâlbuki Kur’an bunun cezasını çok açık yazar, tabi Kur’an ile iman eden o kadar az ki.


Allah benden başka helal haram kimse koyamaz dedikten sonra, Allahın haram demedikleri onca listeler yapılmış ve peygamberimizin hükümleridir demişler, peygamberimizin sözü olduğuna Kur’an ayeti gibi garanti veren var mı? Kimse veremez. Çünkü Allah bu konuda açıklama yapıyor ve bu yetki bendedir diyor. İşin ilginci bu haram listesinde olanları, mezhepler farklı kabul etmişler ve iman etmişlerdir. Hatta peygamberimizin aile içinde bir helal olana haram demesini Allah nasıl ikaz ederek, bizlere Kur’an da verdiği ayet üzerinde, lütfen çok iyi düşününüz.


Kur’an ın haram demediği, fakat bizlerin peygamberimiz bunları da haram kılmıştır dedikleri listeyi, ne yazık ki yine Tevrat ta buluyoruz. İçimize giren fitne bizleri ne hale getirmiş. Mahşer günü peygamberimizin söyleyeceği o üzücü söz ne yazık ki gerçek oldu. Benim ümmetim Kur’anı devre dışı bıraktılar diyecek olması, bizleri bu ayet üzerinde hiç düşünmemizi sağlamamış ne yazık ki. Bunlara benzer o kadar çok yanlışın ardı sıra gidiyoruz ki, anlatmakla bitmez.


Daha önce söylediğim gibi, hepimiz kendi imtihanımızı yaşıyoruz. Siz verdiğiniz örnekle gelen hadislere güveniyor ve bunlar peygamberimizin sözleridir kesin diyorsanız, bu sizin seçiminizdir. Ben peygamberimizin hadisinde bizlere önerdiği gibi yapıyor ve bunlar peygamberimizin hadisleridir dedikleri sözleri, mutlaka Kur’an a danışıyor ve onun süzgecinden geçmiyorsa, bu peygamberimizin sözleri olamaz diyorum. Böyle yapmazsam mahşer günü, onun sözleri olmadığı halde inanırsam, peygamberimizin yüzüne nasıl bakarım. Zaten bu yolu ve yöntemi hem Allah, hem de elçisi önermiyor mu?


Sanırım söylenecek başka söz yok. Gerçek doğruyu Rabbin huzurunda göreceğiz. Bizlere düşen, aklımız ve mantığımızla Kur’anı doğru yaşamak düşer.

Saygılarımla
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bana kalırsa bu konuda söylenecek söz kalmadı değil, sizin iddianızı devam etttirecek kaynaklarınız tükendi. Çünkü, siz hanif olduğunu iddia edip mezhebleri terk edenlerin zihniyetleri hep böyledir. Alırsınız elinize her türlü yorum çıkarılacak ayetleri; eğersiniz, bükersiniz, kafanıza göre yorumlarsınız, ondan sonra yanlış yapıyorsunuz deyip, ortaya atarsınız. Seyyid Reşid Rıza, Efgaani veya diğerlerinden (yani dinde reformist olduğunu iddia eden avaneler) ne farkınız var sizin. Ondan sonra da bunlardan gazını almış yaşar nuri'ler, şaşı p(o)r(n)ofesörler çıkar, çırılçıplak namazda kılınır, cinsellikle oruç da açılır, tavuktan horzdan kurban da olur der, bu halk da yer!

Yahu, kusura bakmayın ama oruç kafama vurmadı da sizin şu mesnetsiz ve dayanaksız hezeyanlarınız beni sinirden yazacak tuşları bulamaz hale getirdi. Bu nne ya ? böyle saçmalık görülmüş şeymidir. Peygamberin hadisleri neymiş efendim Kur'an süzgeçinden geçirilmeli,eee! sonra amel etmeden saygıyla okunmalıymış Ne diyorsun sayın dostum ? Peygamber hatırası, 48/1 tertip askerlik arkadaşınızın hatırasına eş değer bir şeymidir. Peygamber hatırası; birebir O'nun (s.a.v.) sünnetine ittibaa ile olur. Yaşamak ile olur. Takvaayı özünüze, ömrünüze giymek ve o şekil amel etmek ile olur. Kur'an rivayet kiatbı değilmiş. Bu nasıl söz, sizin gibi müslüman olduğuna inandığım bir insan bunu nasıl yazar ? Kur'an; başlı başına rivayelerden oluşur. Ahkamlardan oluşur. Müjdelerden oluşur. Geçmiş kavimlerin rivayetlerini hiç okumadınız mı ? Neler anlatılır burada. Hangi örnekler verilir insanlara. Peygamberlerin tebliğ ettiklerinden neler çıkarılır. Hepsi ile de itikad edip de amel gerektirenleri ile amel etmezmiyiz ? Bu nasıl bir aymazlıktır, size böyle yazdırmış.

Haram helal ölçülerini Peygamber koyamaz mı ? Yahu yapmayın, hiç açmadığınız, okumadıuğınız kitabı yani KUR'AN'I okuyun sevgili arkadaşım, ateş var ateş. Şaka değil. " Benden sonra kavmim Kur'an'ı terk etti Rabbim" sözünü Peygamberimiz (s.a.v.) ehli sünnet için mi söyleyecek, yoksa sizler için mi ? Sünnetini yaşayan, takvaayı hayatına giydiren, beş vakit Rabbinin çağrısına kulak veren, dilinden salatı selam düşürmeyen ehli sünnet muhatap olacak bu ayete, günde 3 vakit namaz kılınır diyen, çıplak da namaz kılınır diyen, hadis olsa olsa güzel sözdür amel edilmez diyen, namaz kılmak için hususi abdest denilen bir şey yoktur diyen; hanif olduğunu iddia eden siz kardeşlerimiz kenara çekilecek öyle mi ?

Daha okuduğunuz ayetlerden hüküm çıkarmasını bilmiyorsunuz, çıkardığınız hükümleri de elinize yüzünüze gözünüze bulaştırıp, bir de halkın kafasını dumura uğratıyorsunuz, sonra da buraya sayfalarca yazı asıyorsunuz. Daha kadınlar için hayz ile ilgili ayetleri yorumlayamayıp, bir de işin içine hadis girdi diye, tümden ayetin anlamını red edip adetli kadın namaz kılabilir diyorsunuz! Yuh! Yuh! Yuh! size, Yazzıklar olsun size! Aldığınız eğitime, sizi bu eğitim ile eğiten öğretmene yazzıklar olsun!

"Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: "O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever." ( Bakara : 222 )

" Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, eğer bilirseniz, gerçekten bu büyük bir yemindir, O, elbette değerli bir Kur'an'dır. Korunmuş bir kitaptadır. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. " (Vakıa : 75 - 76 - 77 - 78 - 79 ) Ne oldu şimdi ? O'nu ancak temizlik haline kavuşmuş insanlar eller. Bir önceki ayette ne buyuryor Rabbimiz " temizleninceye kadar..." Sahi sormam gerekir ki sizler Kur'an'ı Okuyormusunuz ?, yoksa gibi mi yapıyorsunuz. Bir de buna Allah'ın peygamberi hadisi şerifi ve sünneti ile de yasak getirdiği zaman, al sana taş gibi itikad. Ne o yoksa peygamber haram etme (yasaklama) hakkına da sahip değil mi. Peki, o zaman iyi oku kitabını: "
Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir. " (Haşr : 7 )

Bırakın maymunların zinasını, fikri zinaların önüne geçin, onları ayet taşları ile recm edin. Ne kadar kısır düşünüyorsunuz. Sahi hiç düşünmezmisiniz, akl etmezmisiniz ?
 
Üst Alt