Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Arzu Ettiğimiz Birlik Ve Hoşnud Olduğumuz Davetçi

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِي

Allah Teala'ya hamd olsun. Efendimiz Muhammed (s.a.v.)'e, O'nun âli ve ashabına, davetini kıyamete kadar devam ettirenlere salât ve selâm olsun.
Aziz kardeşlerim! Sizleri mübarek İslâm selâmı ile selâmlarım. Allah'ın selâm, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Bugün, uzun zaman beraber olup, sonra bir müddet ayrı kaldığım bir arkadaşım bana gelerek şöyle dedi: «Bugünkü gibi Müslümanların toplanmaya, birleşmeye ihtiyacı olduğunu hiç bir zaman hissetmedim. Bu derin duygu beni hiç bırakmadı ve sana yemin ederim ki uykumu kaçırdı. Bu yönü uzun uzun düşünmekten ne uykudan ne de yemekten zevk alıyorum. Sonra konuyu sizinle istişare etmek aklıma geldi. Biz Müslümanların birleşmesi, saflarının düzelmesi, cemaatimizin gereği gibi oluşması için ne yapmamız lâzımdır. Oysa Müslümanların toparlanması ve birleşmesi, üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri için kaçınılmaz bir zarurettir. O halde bizi bu tefrikaya sürükleyen sebep nedir?»
İki saat kadar bu konular hakkında konuştuktan sonra yanımdan ayrıldı. Nefsimle başbaşa kaldığımda güldüm. Çünkü o günün salı günü olduğunu hatırladım ve kendi kendime sordum: Niçin birlik konusu ve birliğin gereği dile getirildi? Niçin birlik özlemi canlanarak kendini gösterdi, sonra niçin bu konuşma salı gününe tesadüf etti?
Aziz kardeşlerim, salı günü özlemi varlığını ve hayatiyetini isbat edecektir. İnanın akşam namazını kılarken hep bu mânayı düşündüm. Yukardaki soruların cevabı bende canlanmaya başladı. Bu bana namazın bir ilhamı idi. İçinde emir, yasak, etkilenme ve ilham olmayan bir namazdan hayır beklenmez. Evet namazda ilham da vardır, emir ve yasak da. «Şüphesiz ki namaz, insanı fuhuş ve kötü şeylerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek elbette en büyük ibadettir. Allah ne yaptığını çok iyi bilir.» Namazda emir de vardır, yasak da. Namazda etkilenme de vardır, ilham da. Bunlardan arınmış olan namaz mekanik olur ve ondan hayır beklenmez. Resulullah (s.a.v.): «Kulun namazında kendisine sadece idrâk ettikleri kalır» buyuruyor.
Sevgili kardeşlerim! Ruhumda dolaşan mâna, birlik konusu idi. Ancak bu konu çok geniş olup dalları ve budakları çok dağılmış ve uzamıştır. En iyisi bu konuyu özel bir konuşmada ele alalım. Bugün namazdan ve namazın verdiği ilham ve işaretlerden bahsedelim. Esasen namaz İslâm birliğinin ve islâm ruhaniyetinin binasının temel taşıdır. Hz. Ömer (r.a.) : «Ben namazda iken ordumu düzenliyorum» derdi. Bazıları Hz. Ömer'in bu tutumunu garip karşılayarak şöyle demişlerdi: «Nasıl olur da namazda Allah ile olan irtibatını keser. Oysa insan namaz kılarken bütün zihnini Allah Taala'da toplamakla mükelleftir. Nasıl olur da Hz. Ömer (r.a.) kalbi ile, mevtası orasını ayırarak ordusunun düzeni ile meşgul oluyor?» Bu görüşte olanlara cevabımız şudur: Zaruret karşısında meydana gelen meşguliyet zarar vermez.
Resulullah (s.a.v.) «Müslümanların işleri ile ilgilenmeyen onlardan değildir.» buyuruyor. Hz, Ömer (r.a.)'in ordunun faydasına olan bir konu ile meşgul olması, bütün Müslümanları ilgilendiren bir konu ile meşguliyeti anlamına gelir. Namaza durduğunda Allah Taala, ordu menfaatine olan meselelerde, ordunun faydasına olan en doğru kararları vermesi için O'na ilham etmiştir.
Namaz, ordunun işleriyle meşgul olanlara Allah'ın feyzinin çıkması için bir anahtardır. Allah Taala bu feyzi bir nimet olarak Hz. Ömer'e nasip etmiştir. Allah Taala dahilî, haricî ve ordu konularında Ömer (r.a.)'e verdiği feyzi hiç kimseye vermemiştir. Hepiniz biliyorsunuz ki, O, cuma hutbesini okurken, çok uzaklarda- savaşan orduya caminin ortasından talimat vermiş ve «Ey Sariye, dağa! Ey Sariye, dağa! Ey Sariye dağa!» diyerek haykırmıştır. Bunun üzerine ordu nun komutanı olan Sariye, dağa çekilmiş ve düşmanın çemberinden kurtulmuştur.
Aziz kardeşlerim! Bugün akşam namazını kılarken böyle bir mâna benim de zihnimde doiaştı. Namaz kılarken birlik konusu ile meşgul oldum. Akşam namazının nizamında, cemaatinde ve durumunda yu-kardaki sorulara verimli, faydalı ve etkili cevabı buldum. Günümüzde islamî tefrika meselesine çözüm getirecek cevabı buldum. Müezzin: «Allahuekber Alla-huekber» deyince hepimiz bu çağrıya uyarak sustuk, ihtiyaç ve menfaatlerimizi unuttuk. Sonra bir kişi imam olmak için öne geçti, safları düzelttikten sonra «Aliahuekber» dedi. Bu çağrıya uyarak herkes ellerini kaldırdı. İmam iekbir getirince onlar da getirdiler; imam okuyunca onlar da okudular; imam rükûa gidince onlar da gittiler; imam secdeye varınca, onlar da vardılar; imam «esselamualeyküm verahmetullah» deyince hep beraber dediler.
Aziz kardeşlerim! Bugün Müslümanların birleşmesi için böyle bir çağrıya ihtiyaç vardır.
Bugün Müslümanların, birliğe çayıracak, gaye ve hedefisadece Allah Taala olacak, kalbleri Allah Taala etrafında toplayacak bir davetçiye ihtiyaçları vardır. Biz, bir da-vetçinin bizi Allah'a çağırmasını istiyoruz. Çünkü bizi dünyaya çağırsa ihtilâfa düşeriz. Makama çağırsa anlaşamayız. Vazifeye çağırsa çelişkiye düşeriz. Maddî ilerlemeye çağırsa, kalblerimiz birleşmez. Fakat bizleri Allah'a çağırırsa, Allah'ın lüttu ile aramızda bir anlaşmazlık olmaz. «İnsanları Allah'a davet edip sa-iih amel işleyen ve: «Ben Müslümaniardanım» diyen kimseden daha güzel sözlü kimdir?»
, Allah'ın şu âyetini kendisine örnek alacak bir davetçi istiyoruz:
«De ki: «İşte benim yolum budur. Ben ve bana tâbi olanlar, insanları Allah'ın yoluna körü körüne değil, bilgiyle davet ederiz. Allah'ı layık olmadığı şeylerden tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.» (345)
Bizi hedefe çağıracak, marifetullah'a ve ona dönmeye davet edecek bir davetçiye ihtiyacımız vardır.
Böyle bir davetçiye icabet etmemiz ve ederken sözümüz ve işimizi bırakmamız gerekiyor. Dünya işi ile, hattâ ahiret işi ile meşgul olsak da, daveti duyduğumuzda işimizi bırakacağız. Camide ve tekkelerde oturup dünya ile alâkasını kesenlerin de uzletlerinden çıkıp, birlik için, ellerini Müslümanların elinin üzerine koymalarını istiyoruz.
Bizim her akla, her ele, her dile ve her azaya ihtiyacımız vardır. Bunun için uzlette olanların uzletlerinden çıkıp birlik için çalışmalarını istiyoruz. Onlar bilmelidirler ki, Müslüman cemaatle çalışmanın sevabı,- uzletten kazanacakları sevaptan kat kat fazladır. Bunu biz söylemiyoruz. «Allah'ın elinin cemaatin üzerinde» olduğunu, Kur'an bize söyfüyor. Cemaatle namaz kılmanın yalnız kılmadan daha efdal olduğunu Resulullah (s.a.v.) bize bildiriyor. Çünkü toplantıda bereket vardır.
Allah Taaîa'nın rızasına çağıracak bir davetçi istiyoruz. Makam, mal ve liderlik duygularından kurtulup, böyle bir davete uymak istiyoruz.
Bizi birbirimizden ayıran bu gibi engellerden kurtulmak istiyoruz. Cağımız, küçük cemaat ve küçük milletler çağı değildir. Bu gibi topluluklar çağımızda yaşayamaz. Cağımız kıt'aiar ve-topluluklar çağıdır. En küçük kuvvetlerin, en büyük kuvvete katılmasını istiyoruz. Küçük kuvvetin katılmasıyla büyük kuvvetlerin güaü daha da artar, küçük kuvvet ise büyüğün himayesini kazanır. Toparlanmaya büyük ihtiyacımız vardır. Bir davetçinin çıkıp «Allahuekber» demesine, mala. makama ve liderliğe değil, Allah'a çağırmasına, bu çağrıya namaza hazırlanır gibi hazırlanmaya, namazda kıbleye durduğumuz gibi, hedefte birleşmeve tek yöne kanalize olmaya; kısacası, düzenli olmaya ihtiyacımız vardır.
Aziz kardeşlerim! Davetci, hedef, hazır olma, kabul etme ve tanzim : Bu şartlar yerine geldiği zaman müjde bizlere. Artık bütün hayır tamamlanmıştır. Bütün yeryüzünün kuvveti birleşse, bu şartlar etrafında toplananlara galip gelemezler. Akşam namazında aklıma gelen bu cevaplar, İslâmın halihazır durumunun bir açıklamasıdır. Allah Taala Müslümanları günde beş defa toplantıya davet etmesine rağmen, Müslümanların arasına tefrika hastalığı girmiş, madde kalb-lerine yerleşmiş, aralarındaki husumet şiddetlenmiş, aralarındaki bağ kopmuş ve birçok hayırlardan mahrum olmuşlardır. Oysa Allah'ın Resulü yüzlerce hadis-i şeriflerinde Müslümanları birliğe teşvik etmiştir. Bir gün ashabına «Sizlere namaz ve orucun derecelerinden daha efdalini haber vereyim mi?» demiştir. Sahabe «Evet ey Allah'ın resulü» dediklerinde «Ara düzeltmektir. Çünkü aranın bozulması tıraş eder. Saçı tıraş eder demiyorum, dini tıraş eder» buyurmuşlardır.
Aziz dostlarım! Bu ilkelere sahip olan bir millet, parçalanma ve düşmanlık gibi âfetlerden uzak ölür.
Allah Taala bize en güzel duygu, en güzel davet nimetini vermiştir. Bu duygu ve davet, varlığım kalbten kalbe, ruhtan ruha dolaşmakla göstermektedir. Bu nimeti bize verdiği için Allah Taala'ya hamd ederim ve bu kardeşlik ve beraberliğin dünya ve ahiret-te devam etmesini niyaz ederim. «O semi'dir dualara icabet eder.»
Salât ve selâm Efendimiz Muhammed (s.a.v.)'in üzerine olsun.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
selamünaleyküm.
Münevver ve aziz bir zatın güzel yaşanmış bir kıssası hisseyide bizler okuyup alırız,inşaallah.
 
Üst Alt