Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sevgi ve İtaat

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بســـم الله الرحمن الرحيم


"De ki:Allah'ı seviyorsanız bana uyun. Allah'ta sizi sevsin, ve günahlarınızı bağışlasın. Ve Allah; Gafurdur, Rahimdir."

"Allah'a ve Rasul'e itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz ki, Allah kafirleri sevmez." (Ali İmran Sûresi, 3/31-32)

Allah sevgisi ne kuru laftan öteye geçmeyen bir iddia, ne de vicdani bir aşkla gerçekleşmez. Bu sevgi Allah ve Rasulüne tabi olmak, onun gösterdiği yolda yürümek, O'nun hayat tarzını gerçekleştirmekle olur. İman da şüphesiz ki ağızlarda gevelenen boş laflar, coşan duygular, dikilmiş alametler, sembolik ibadetler değildir. İman ancak Allah ve Rasulüne itaat, peygamberin getirdiği Allah'ın emir ve yasaklarına uymak ona göre hayatı belirleyip yaşamaktır.

İmam İbn-i Kesir Al-i İmran suresi otuzbirinci ayetin tefsirinde diyor ki;

"Bu ayet, Allah'a karşı sevgisinin olduğunu iddia eden, fakat Resulullah'ın (s.a.v) göstermiş olduğu yolda hareket etmeyen herkesin, davasında samimi olmayıp yalancı olduğunu gösterir. Ta ki onlar Resulullah'ın şeriatına ve onun getirdiği prensiplere tabi olup, Resulullah'ın şu hadisi şerifini kendilerine örnek kabul edene kadar ...

"Kim bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa o, merduddur."

İmam İbn-i Kesir ikinci ayet hakkında ise şöyle der:

"Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse Allah kafirleri sevmez."

"Bu Ayet-i Kerime'de Allah ve Resulü'nün emrine muhalefet edenin küfre gireceğine dair kesin bir hüccettir. Böyle bir sıfata haiz olanı Allah'ın sevmeyeceğini, O her ne kadar kendi kendine Allah ve Rasülünü sevdiğini iddia etse de durumun değişmeyeceğini buyuruyor."

İbn-i Kayyim el Cevziyye "Zad'ul Mead" adlı eserinde şöyle der:

"Rasulullah'ın gerek Mekke'de, gerekse Medine'de 23 yıllık risaletine bakacak olursak, Müşriklerden ve Kitap ehli olan Yahudi ve Hristiyanlardan pek çoğunun Rasulullah (s.a.v.)'ın Peygamber olduğuna ve onun sözlerinin hak olduğuna şahitlik ettiklerini, fakat onların bu şahitliklerinin müslüman olmaları için yeterli olmadığını görürüz. Bunun üzerinde ciddiyetle düşündüğümüz zaman anlıyoruz ki İslam, bu şahitliğinde ötesinde bir olgudur. Sadece yalın bir bilgiden ibaret değildir. Sadece bilgi olmadığı gibi dille bir ikrardan ibaret olan şahitlikte İslamın kendisi değildir. O hem bilgi, hem ikrar, hem kabullenme, hem bağlılık, hem itaat etme, hem de tüm hayatta Rasulullah'ın getirdiklerine teslimiyettir."

Allah'ın kanunlarına ve emirlerine itaat etmek, Rasulullah'a tabiiyet ve ahkamı Kur'an'a teslimiyet...

İşte bu dinin en belirgin özellikleri ve bu özellikler olmadan asla gerçekleşmeyecek bir din. Bu islam'ın ortaya koyduğu şekliyle Tevhid akidesinden kaynaklanan bir gerçektir. Bu da ilahlıkta birlik inancıdır. İnsanların sadece Allah'a ibadet etmesi, emir ve yasaklarına aynen uyması, kanun ve yasalarının insanlar arasında uygulanması, kendisiyle muhakeme olunacakları ve hükmüne razı olacakları değer ve ölçüleri belirlemesi, ancak bu birliği, Tevhid bilincini ortaya çıkarır. İnsan hayatında ve evrensel işlerin idaresinde hakimiyet sadece Allah'a aittir. Ve insan bu koca evrenin sadece küçük bir parçasından başka bir şey değildir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; İslam dairesine girmek isteyenlerin, yukarıda açıkladığımız uluhiyette birlik inancını olduğu gibi kabullenmekten ve kendisini bu birliğe teslim etmekten başka çıkar yolu yoktur. Ve Allah'ın kabul buyuracağı din, iftiracı ve kuruntu sahiplerinin belirlediği şekliyle değil, Allah'ın belirlediği şekli ile sadece İslam'dır.

"De ki Allah'ı seviyorsanız bana uyun, Allah'da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın ve Allah Gafurdur, Rahimdir."

"Allah'a ve Rasule itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah kafirleri sevmez."
 
Üst Alt