U.S.A
New member
- Katılım
- 24 Nis 2005
- Mesajlar
- 126
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- ISTANBUL
- Web sitesi
- www.hidayetcagi.com
KUR'ÂN-I KERîM VE ZİKİR
Allahû Zülcelâl Hz. Kur'ân hakkında birçok âyet-i kerîme inzal etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm hakkında bazen zikir kelimesini kullanmaktadır.
15/ HİCR-9: İnnâ nahnü nezzelnezzikre ve innâ lehü lehafizûn
Bu zikri Biz muhakkak ki Biz indirdik, onun muhafızı (koruyucusu da) muhakkak ki Biz'iz."
41/ FUSSİLLET-41: İnnelleziyne keferû bizzikri lemmâ câehüm, ve innehü lekitâbün aziyz.
Zikir kendilerine gelince onu inkâr edenler kâfirdir. Halbuki o azîz kitaptır.
41/ FUSSİLLET-42: Lâ ye'tiyhilbâtılu min beyni yedeyhi ve lâ min halfih, tenziylün min hakiymin hamiyd.
Ne önünden, ne arkasından asla bâtıl arız olamaz. Hikmet sahibi ve hamid olan (Allah)'tan inmiştir.
Rabbimiz vuslata ulaştığımız yolları peygamberlerin Allah'a ulaştıran yolları olarak ifade etmektir ve Allah'a ulaşmak için peygamberlerin ve daha sonra mürşidlerin önünde yapılan ve Furkan Sûresi'nin 70. ve 71. âyet-i kerîmelerinde açıklanan tövbeden bahsetmektedir.
NİSA-26: Yürîdüllâhü liyübeyyine leküm ve yehdiyeküm sünenellezine min kabliküm ve yetûbe aleyküm, vallâhü alîmün hakîm.
Allah size açıklamak ve sizden öncekilerin yollarına hidâyet etmek ve tövbenizi kabul etmek ister. Allah Alîm'dir, Hakîm 'dir.
YUSUF-111: Lekad kâne fîy kasasıhim ıbratün liülil-elbâb, mâ kâne hadîsen yüfterâ ve lâkin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tafsîle külli şey-in ve hüden ve rahmeten likavmin yü'minûn.
And olsun ki, Peygamberlerin kıssalarında Ulûl-elbâb kullar için ibretler vardır. Kur'ân uydurulan bir söz değildir. Fakat kendinden önceki kitapları tasdik eden, inanan kavme herşeyin bütün detaylarını açıklayan bir hidâyet rehberi rahmettir.
Rabbimiz, Peygamber Efendimize (SAV) Kat'ından bir zikir verdiğini ve hiç kimsenin bu zikirden yüz çevirmemesi gerektiğini ifade etmektedir.
TAHA-99-100: Kezalike nakussu aleyke min enbâi mâ kad sebak, ve kad âteynâke min ledünnâ zikri Men a'rada anhü feinnehû yahmilü yevmel kıyameti vizrâ.
Böylece geçmiş olayları sana anlatırız, Kat'ımızdan sana bir zikir verdik, kim ondan yüz çevirirse bilsin ki, kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir.
HUD-120: Ve küllen nakussu aleyke min enbairrusüli mâ nüsebbitü bihî füadek, ve caeke fiy hazihilhakku ve mevizatün ve zikrâ lilmü'miniyn.
Peygamberin başlarından geçenlerden, sana anlattığımız her şeyle senin kalbindeki hissiyatı (Füâd'leri) tesbit ederiz. Sana bu belgelerle inananlar için hak, deliller ve zikir gelmiştir.
Kur'ân-ı Kerîm'in bir zikir olduğunu yukarıdaki âyet-i Kerîme'lerden bir kısmı teyid etmektedir. Fakat Kur'ân-ı Kerîm zikri ile Rabbimizin Müzemmil Sûresi 8. Âyet-i Kerîmesinde buyurdugu zikir birbirinden farklıdır.
73/ MÜZEMMİL-8: Vezkürisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylâ
Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).
Görülüyor ki, zikir Allah'ın isminin tekrar edilmesidir. Allah'ın İsm-i Celâli devamlı tekrar edilecektir. Bu tekrar sırasında Allah düşünülecektir.Allah'dan başka hiçbirşeyin düşünülmeyeceği bir zikir asıldır. Çünkü; Allah'dan başka herşeyden kesilmek, ancak böyle bir zikirle mümkün olur. Kalbimizde hatem adı verilen mührün Allah'a açılan kapıdan ayrılıp, iblise açılan kapıyı kapatması ancak Allah isminin tekrarıyla mümkündür. Yüce Rabbimiz zikir ibadetinin Kur'ân-ı Kerîm tilâvetinden de, namaz kılmaktan da daha büyük, yani en büyük ibadet olduğunu ifade etmektedir.
29/ ANKEBUT-45: Ütlü mâ ûhıye ileyke minelkitâbi ve ekımıssalât, innessalâte tenhâ anilfahşâi velmünker, ve lezikrullahi ekber, vallahü ya'lemü mâ tasne'ûn.
Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah yaptığınız şeyleri bilir.
Burada da Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm okumanın, namazın ve zikrin birbirinden ayrı vasıtalar olduğunu açıklıyor ve soruyor;
57/ HADİD-16 : Elem ye'ni lilleziyne âmenû en tahşe'a kulûbühüm lizikrillâhi ve mâ nezele minelhakkı ve lâ yekûnû kelleziyne ûtülkitâbe min kablü fetâle aleyhimül'emedü fekaset kulûbühüm, ve kesiyrün minhüm fâsikuûn.
Âmenû olanların kalplerinde Allah'ın zikri ile (ve bu zikirle) Hakk'tan inen şeyle (nurla) huşûya ulaşmak (huşû sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah'ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar. (zikretsinler ki kalpleri kararmasın) Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır).
Zikirden vazgeçmenin neticesine de işaret buyuruluyor.
43/ZUHRUF-36: Ve men yağşü an zikrirrahmâni nükayyıd lehü şeytânen fehüve lehü kariyn.
Kim Rahman'ın zikrinden yüz çevirirse Biz ona şeytanı musallat ederiz. Ve onun için şeytan arkadaştır.