Sû-i Zan
Büyük günahlardan birisi de sû-i zan'dır ki, bu da başkasını kötü sanmaktır.
Zan, kesin bilgiye dayanmaz. Kesin bilgi olmadan bir kimse hakkında hüküm vermek, söz söylemek yanlış olur. Kur'an-ı Kerim'de:
"İyice bilmediğin bir şeyin ardına düşme." (İsra, 36)
İyice bilmediğimiz ve görmediğimiz şeyler hakkında konuşmamamız emrediliyor. Çünkü insanın duyduğu şeylerin çoğu yalan, bir kısmı da kin ve garazın ürünü olabilir. Bunu kesin bir bilgi gibi yaymak pişmanlık getirir. Bunun için Peygamberimiz: "Her işittiğini söylemek insana yalan olarak yeter." (Müslim, İman, 3)
Her duyduğumuz, gerçek değildir. Gerçek olduğunu farzetsek bile onu başkalarına söylememiz gerekmez. Hele gerçek değilse o takdirde araştırma yapmadan, doğruluğu kesin olarak anlaşılmadan onu nakledecek olursak sorumlu oluruz.
Bazı kimselerin söz ve davranışlarına bakarak onlar hakkında tahminle hüküm yürütmek hatadır, günahtır.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmustur:
"Ey mü'minler, zannın çoğundan sakının, zira zannın bazısı vardır ki, günahtır." (Hucurat, 12)
Peygamberimiz de şöyle buyuruyor:
"Kötü zanda bulunmaktan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır." (Buhari, Edeb, 58; Müslim, Birr, 9)
Görülüyor ki, kötü zanda bulunmak ve başkalarının gizli kusur ve ayıplarını araştırmak günahtır.
Tabii zannın hepsi günah değildir. Çünkü âyet-i kerime'de bazı zannın günah olduğu bildirilmektedir. O halde günah olmayan zan da vardır. Hüsn-ü zan -iyi sanmak- günah olmayan zandandır. Hatta hüsn-ü zanda bulunmak tavsiye edilmektedir. Nitekim Peygamberimiz:
"Sizden biriniz sakın Allah'a hüsn-ü zan etmeden ölmesin." (Müslim, Cennet, 19) buyurulmuştur.
İyi sandığımız kimse, zannettiğimiz gibi değil ise bizim için bunda bir sorumluluk yoktur. Çünkü biz kesin bir bilgiye sahip olmadığımız kimseler hakkında ancak iyi zanda bulunabiliriz. Şayet kötü zanda bulunduğumuz kimse, bizim zannettiğimiz gibi değil de iyi bir kimse ise, o takdirde biz Allah'ın emrine aykırı hareket etmiş olmakla günah işlemiş oluruz.
www.cagriweb.com alıntıdır.
Büyük günahlardan birisi de sû-i zan'dır ki, bu da başkasını kötü sanmaktır.
Zan, kesin bilgiye dayanmaz. Kesin bilgi olmadan bir kimse hakkında hüküm vermek, söz söylemek yanlış olur. Kur'an-ı Kerim'de:
"İyice bilmediğin bir şeyin ardına düşme." (İsra, 36)
İyice bilmediğimiz ve görmediğimiz şeyler hakkında konuşmamamız emrediliyor. Çünkü insanın duyduğu şeylerin çoğu yalan, bir kısmı da kin ve garazın ürünü olabilir. Bunu kesin bir bilgi gibi yaymak pişmanlık getirir. Bunun için Peygamberimiz: "Her işittiğini söylemek insana yalan olarak yeter." (Müslim, İman, 3)
Her duyduğumuz, gerçek değildir. Gerçek olduğunu farzetsek bile onu başkalarına söylememiz gerekmez. Hele gerçek değilse o takdirde araştırma yapmadan, doğruluğu kesin olarak anlaşılmadan onu nakledecek olursak sorumlu oluruz.
Bazı kimselerin söz ve davranışlarına bakarak onlar hakkında tahminle hüküm yürütmek hatadır, günahtır.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmustur:
"Ey mü'minler, zannın çoğundan sakının, zira zannın bazısı vardır ki, günahtır." (Hucurat, 12)
Peygamberimiz de şöyle buyuruyor:
"Kötü zanda bulunmaktan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalanıdır." (Buhari, Edeb, 58; Müslim, Birr, 9)
Görülüyor ki, kötü zanda bulunmak ve başkalarının gizli kusur ve ayıplarını araştırmak günahtır.
Tabii zannın hepsi günah değildir. Çünkü âyet-i kerime'de bazı zannın günah olduğu bildirilmektedir. O halde günah olmayan zan da vardır. Hüsn-ü zan -iyi sanmak- günah olmayan zandandır. Hatta hüsn-ü zanda bulunmak tavsiye edilmektedir. Nitekim Peygamberimiz:
"Sizden biriniz sakın Allah'a hüsn-ü zan etmeden ölmesin." (Müslim, Cennet, 19) buyurulmuştur.
İyi sandığımız kimse, zannettiğimiz gibi değil ise bizim için bunda bir sorumluluk yoktur. Çünkü biz kesin bir bilgiye sahip olmadığımız kimseler hakkında ancak iyi zanda bulunabiliriz. Şayet kötü zanda bulunduğumuz kimse, bizim zannettiğimiz gibi değil de iyi bir kimse ise, o takdirde biz Allah'ın emrine aykırı hareket etmiş olmakla günah işlemiş oluruz.
www.cagriweb.com alıntıdır.