Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Zaman Ve Aşk.....

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:

"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir

DUNYADAKİ CANLILARA EN GÜZEL UYAN AŞK.........
 
K

kýlýçustasý

Guest
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.

Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:

"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir

DUNYADAKİ CANLILARA EN GÜZEL UYAN AŞK.........



kelimeler , semboller , örneklendirmeler , hikaye içinde tasvir ederek insanların hayal dünyalarında oluşturulan "TASAVVUR" , BİLGİDEN UYANIKLIKTAN , İLİMDEN , AKILDAN DAHA İKNA EDİCİ OLMUŞTUR (her zaman) insan için...


hikaye ya da menkıbe diyeceğimiz kıssalar , önermelerden daha anlaşılır olmuştur.

insan aklından çok duygularına meyyaldir ki , "sorumlu" olduğu çağın başlangıcı duyguların en ayakta olduğu zaman olan "buluğ" çağıdır...şehvet...


duygularınıza hitap edilen zamanlarda iki kez uyanık olamazsınız eğer , "akıl" nimetinin hakkını veremeyenlerden olursunuz...

aşk çok önemli olsaydı , inanın peygamberimiz ondan en çok bahseden olurdu...
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Kardeşim Aşk Eri Senin Bu Sözlerini Duysaydi Cok üzülürdü Kilic Ustasi Kardeşim
Bizleri Ayakta Tutanda Aşk Degilmi Kardeşim
Sorarim Sana Selam Ve Dua........
Mevlana

Alemi Cihan Hayran Sana
Gönüller Padişahi Aşk Bekcisi........
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
“Allah huzur bulmanız için eşler yarattı, aranıza sevgi koydu…(Kur’an, 30/29).

Hz. Aişe annemiz, Sevgili Peygamberimizle yeni evlendiğinde eşinin kendisini sevip sevmediğini merak eder. Çok zeki aynı zamanda kıskanç olan Hz. Aişe annemiz bir yolunu bulur ve Peygamber Efendimize konuyu açar:

Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun?

Rahmet Peygamberi gözünün nurunun bu sorusunu tereddütsüz bir şekilde cevaplar:

“Tabii seviyorum ey Aişe”.

Fakat Aişe annemiz bu cevaptan yeteri kadar tatmin olmaz. Hz. Peygamber’in kendisini ne kadar sevdiğini, nasıl sevdiğini merak eder. Hemencecik Hz. Peygamber’e, ikinci soruyu yöneltir. Ey Allah’ın Resulü beni nasıl, ne kadar seviyorsunuz?

Hz. Peygamber de onu merakta bırakmaz ve sorusunu bir çırpıda cevaplar:

Seni “kördüğüm gibi seviyorum ey Aişe”.

Bu cevap, Hz. Aişe annemizi fazlasıyla memnun eder. Çünkü kördüğüm, çözülmesi imkânsız düğüm demektir. Sevgide kördüğüm ise bitmeyen, kuvvetli, sımsıkı sevgi demektir, aşk demektir. Yüreklerin birbirinden ayrılmaz bağlarla bağlanması demektir.

Aişe annemiz bu cevap karşısında mest olur. Mutluluk rüzgârları onun gönlünde taht kurar. Kocasına daha bir sıcak, daha bir emin, daha bir içten ve güvenle bakar. Hatta o cevapla da yetinmez de bazen kadınlık içgüdüsüyle tekrar Sevgili eşine zaman zaman şu soruyu sormaktan kendini alamaz:

Ey Allah’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde acaba?

Hz. Peygamber tebessümle eşinin sorusu cevaplar:

“İlk günkü gibi ey Aişe…”

(demekki Efendimiz (aleyhissalatü vesselamda ) aşktan behsediyormuş..)

İffetine muhafaza eden her aşka selam olsun!!
 
K

kýlýçustasý

Guest
“Allah huzur bulmanız için eşler yarattı, aranıza sevgi koydu…(Kur’an, 30/29).

Hz. Aişe annemiz, Sevgili Peygamberimizle yeni evlendiğinde eşinin kendisini sevip sevmediğini merak eder. Çok zeki aynı zamanda kıskanç olan Hz. Aişe annemiz bir yolunu bulur ve Peygamber Efendimize konuyu açar:

Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun?

Rahmet Peygamberi gözünün nurunun bu sorusunu tereddütsüz bir şekilde cevaplar:

“Tabii seviyorum ey Aişe”.

Fakat Aişe annemiz bu cevaptan yeteri kadar tatmin olmaz. Hz. Peygamber’in kendisini ne kadar sevdiğini, nasıl sevdiğini merak eder. Hemencecik Hz. Peygamber’e, ikinci soruyu yöneltir. Ey Allah’ın Resulü beni nasıl, ne kadar seviyorsunuz?

Hz. Peygamber de onu merakta bırakmaz ve sorusunu bir çırpıda cevaplar:

Seni “kördüğüm gibi seviyorum ey Aişe”.

Bu cevap, Hz. Aişe annemizi fazlasıyla memnun eder. Çünkü kördüğüm, çözülmesi imkânsız düğüm demektir. Sevgide kördüğüm ise bitmeyen, kuvvetli, sımsıkı sevgi demektir, aşk demektir. Yüreklerin birbirinden ayrılmaz bağlarla bağlanması demektir.

Aişe annemiz bu cevap karşısında mest olur. Mutluluk rüzgârları onun gönlünde taht kurar. Kocasına daha bir sıcak, daha bir emin, daha bir içten ve güvenle bakar. Hatta o cevapla da yetinmez de bazen kadınlık içgüdüsüyle tekrar Sevgili eşine zaman zaman şu soruyu sormaktan kendini alamaz:

Ey Allah’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde acaba?

Hz. Peygamber tebessümle eşinin sorusu cevaplar:

“İlk günkü gibi ey Aişe…”

(demekki Efendimiz (aleyhissalatü vesselamda ) aşktan behsediyormuş..)

İffetine muhafaza eden her aşka selam olsun!!


sevgi ayrıdır aşk ayrıdır...

hz. peygamber aişe annemize aşıl olsaydı , diğer eşleriyle beraber olamazdı...aşk , kendinden başka her şeyi yok eder...

aşk ikilik kabul etmez...

ne konuştuğumuzu bilelim , düşünelim , anlayalım , irdeleyelim sonra konuşalım ya da yazalım...
 
K

kýlýçustasý

Guest
Kardeşim Aşk Eri Senin Bu Sözlerini Duysaydi Cok üzülürdü Kilic Ustasi Kardeşim
Bizleri Ayakta Tutanda Aşk Degilmi Kardeşim
Sorarim Sana Selam Ve Dua........
Mevlana

Alemi Cihan Hayran Sana
Gönüller Padişahi Aşk Bekcisi........

beni ilk planda üzüntüler değil , HAKİKATLER ilgilendiriyor...

muhabbet aşktan farklı bir şeydir...muhabbet mutedil sevgidir , aşk zıvanadan çıkmış halidir...
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
kördüğüm, çözülmesi imkânsız düğüm demektir. Sevgide kördüğüm ise bitmeyen, kuvvetli, sımsıkı sevgi demektir, aşk demektir. Yüreklerin birbirinden ayrılmaz bağlarla bağlanması demektir. ...

aşk ikilik kabul etmez...


Evet Peygamberimiz a.s bütün eşlerine karşı alabildiğine zarif ve kibardı. Eşlerinin üzerine titrer, onları korur, kollar, onlara karşı alabildiğine müşfik davranırdı. Onlar bir üzüntüden dolayı ağlarlarsa sabahlara kadar onların göz yaşlarını siler, onları teselli ederdi... Diğerlerini belki sadece seviyordu farklı bi düsturla farklı sorumluluklarla... Amma Hz Aişe annemize karşı olan sevgisi bir başkaydı...yani kördüğüm gibi aşıktı ..(kendi tabiri ile..)


LÜTFEN!!ne konuştuğumuzu bilelim , düşünelim , anlayalım , irdeleyelim sonra konuşalım ya da yazalım yada susalımm...
 
K

kýlýçustasý

Guest
kördüğüm, çözülmesi imkânsız düğüm demektir. Sevgide kördüğüm ise bitmeyen, kuvvetli, sımsıkı sevgi demektir, aşk demektir. Yüreklerin birbirinden ayrılmaz bağlarla bağlanması demektir. ...




Evet Peygamberimiz a.s bütün eşlerine karşı alabildiğine zarif ve kibardı. Eşlerinin üzerine titrer, onları korur, kollar, onlara karşı alabildiğine müşfik davranırdı. Onlar bir üzüntüden dolayı ağlarlarsa sabahlara kadar onların göz yaşlarını siler, onları teselli ederdi... Diğerlerini belki sadece seviyordu farklı bi düsturla farklı sorumluluklarla... Amma Hz Aişe annemize karşı olan sevgisi bir başkaydı...yani kördüğüm gibi aşıktı ..(kendi tabiri ile..)


LÜTFEN!!ne konuştuğumuzu bilelim , düşünelim , anlayalım , irdeleyelim sonra konuşalım ya da yazalım yada susalımm...


bana bak ilk önce efendi ol...

susalım mısalım...sen sus...

peygambere aşk isnad edenden daha ahmak kim vardır acaba...

git ilk önce aşkı anla...

ama bunu anlayabilecek yaşta değilsin...

bir kelimeyi alarak kendince yorumlayıp peygambere isnat etmek ne büyük bir cesaret...

naklettiğin hadisin arapçasını yazabilirmisin...
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Bir kız ve bir delikanlı,bir motorsikletin üzerinde (180 km )hızla
gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Kaskımı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.

Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
Motorsiklet kazası;
Motorsiklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2
kişiden sadece biri kurtuldu.
Gerçek ise şöyleydi;
Yolun
yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza
belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini
söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını
istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasına,kızın başlığı takmasını ve
hayatta kalmasını sağlamıştı.
İŞTE GERÇEK AŞKIN ANLAMI DA BUYDU!
kılıc ustası kardeşim.........
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Gönülleri Kapali Olanlar Aşki Görmezler

Alemi Cihandaki Aşki
Onu Hiç Görmezler
Siz Kardeşim Rabbim Inş Bir Gün Gönül Gözlerini Acar
Kilic Ustasi Kardeşim Sela Ve Dua....
 
K

kýlýçustasý

Guest
Bir kız ve bir delikanlı,bir motorsikletin üzerinde (180 km )hızla
gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor;

Kız : Lütfen yavaşla,ben korkuyorum
Delikanlı : Hayır,bak ne kadar eğlenceli
Kız : Lütfen,lütfen,çok korkuyorum
Delikanlı : Peki,beni sevdiğini söyle
Kız : Seni çok seviyorum,lütfen yavaşla
Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl
Kız delikanlıya sıkıca sarılır
Delikanlı : Kaskımı alıp,kendine takar mısın? Başımı çok sıktı.

Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:
Motorsiklet kazası;
Motorsiklet,fren arızası nedeniyle,bir binaya çarptı.Üzerindeki 2
kişiden sadece biri kurtuldu.
Gerçek ise şöyleydi;
Yolun
yarısında,delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza
belli etmek istememişti.Bunun yerine,kızdan kendisini sevdiğini
söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını
istemişti.Sonra da kendi ölümü pahasına,kızın başlığı takmasını ve
hayatta kalmasını sağlamıştı.
İŞTE GERÇEK AŞKIN ANLAMI DA BUYDU!
kılıc ustası kardeşim.........

bunu anlatan kişiye vahiy mi geldi de delikanlının söylemediği kalbinden geçen şeyleri anlatmış...

bunlar çok güzel hikayeler , gerçekten çok çarpıcı ve hedefi 12 den vurucu masallar...

tabii ki bir insan sevdiği için ölebilir....tarih bununla doludur...

bu ayrı bir konu...

biz aşktan bahsediyoruz...muhabbetten değil , sevgiden değil...

aşk muhabbetin ifrat halidir...

aşk muhabbetin "hastalıklı" halidir...

insana verilen en değerli şey akıldır...çünkü teklife muhatap sırf bu yüzden oluyoyuz..

aklı olmayana teklif yok...ALLAH sırf akıl verdiği kullarına teklif getirmiş..

aklı yok eden maddi şeyleri yasaklamış...

aklı , aşktan daha fazla yok eden bir şey var mı ?
 

hannane

New member
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
1,172
Tepkime puanı
13
Puanları
0
Konum
kayýp þehirden
bana bak ilk önce efendi ol...

susalım mısalım...sen sus...

peygambere aşk isnad edenden daha ahmak kim vardır acaba...

git ilk önce aşkı anla...

ama bunu anlayabilecek yaşta değilsin...

bir kelimeyi alarak kendince yorumlayıp peygambere isnat etmek ne büyük bir cesaret...

naklettiğin hadisin arapçasını yazabilirmisin...


ben size karşı ne tavrımı nede efendiliğimi bozmadım.. sizede (ahmaklık) gibi bir ifadeyi yakıştıramadım eğer burayı bir platform olarak görüp bu konuyu tartışıyosak saygımızı kaybetmeyelim birbirimize..

sizden yaş olarak küçük olabilirim.. ama insan bi şeye muhalefetlik ediyosa sebeplerini sonuçlarını bilmeli düşünmeli..
Peygambere aşk isnad eden ben değilim.. bu vakıa nın arapçasını bulamadım ama illada arapça çevirisi diyorsanız çevirisini yaparım..

git ilk önce aşkı anla...ama bunu anlayabilecek yaşta değilsin...


ya farklı şeylerden bahsettiğimiz için birbirimizi anlayamıyoruz.. yada yazılanları farklı bi bakışla okuyoruz..

demekki sizin aşk kavramınız aşka bakış açınız farklı ,bizim farklı.. tartışmayı büyütmenin uzatmanın bi manası yok
herkes karakterinin gereğini sergiler vesselam..
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Bana Akil Ile Aşkin Farkini Söylermisin
Kilic Ustasi Kardeşim
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
bana bak ilk önce efendi ol...

susalım mısalım...sen sus...

peygambere aşk isnad edenden daha ahmak kim vardır acaba...

git ilk önce aşkı anla...

ama bunu anlayabilecek yaşta değilsin...

bir kelimeyi alarak kendince yorumlayıp peygambere isnat etmek ne büyük bir cesaret...

naklettiğin hadisin arapçasını yazabilirmisin...

efraill kardeşimiz size kötü bir kelime kullanmamış sizde adab kurallarını biraz aşmışsınız daha dikkatli olalım lütfen bu herkes için geçerlidir AŞKI öğrenmek basit bi olay değildir

AŞK:Taifde kanlı elleri semaya kaldırıp onlar bilmiyorlar YARABBİ !!! onları affet diyebilmekti

AŞK:Uhudda o öpülesi elleri semaya kaldırıp YARABBİ !!! burada sana iman etmiş bir avuç mümin var eğer onlar helak olursa sana iman eden kimse kalmayacak bana olan vaadini yerine getir diyebilmekti

AŞK:Kundakta, Miracta, kısacası 63 yılda ümmetim diyebilmekti

AŞK: Cansız bir hurma kütüğünün anasından ayrılan deve yavrusu gibi ağlaması idi (efendimiz a.s kendilerine minber yapılmazdan önce bu hurma kütüğüne yaslanır öyle hutbe irad ederlerdi kütüğün ağlama olayı minber yapılıp efendimizin minbere çıkması ile cereyan etmiştir bu hadiseye orada bulunan 19 sahabe r.anhuma şahit olmuş ve rikkate gelip ağlaşmışlardır

O kütük bile aşktan dile geliyorda sen ben biz kim olduk ta onun yokluğunda yüreğimiz parçalanmaz

AŞK BÖYLE BİRŞEY ANLAYANA !!!
 
K

kýlýçustasý

Guest
ben size karşı ne tavrımı nede efendiliğimi bozmadım.. sizede (ahmaklık) gibi bir ifadeyi yakıştıramadım eğer burayı bir platform olarak görüp bu konuyu tartışıyosak saygımızı kaybetmeyelim birbirimize..

sizden yaş olarak küçük olabilirim.. ama insan bi şeye muhalefetlik ediyosa sebeplerini sonuçlarını bilmeli düşünmeli..
Peygambere aşk isnad eden ben değilim.. bu vakıa nın arapçasını bulamadım ama illada arapça çevirisi diyorsanız çevirisini yaparım..




ya farklı şeylerden bahsettiğimiz için birbirimizi anlayamıyoruz.. yada yazılanları farklı bi bakışla okuyoruz..

demekki sizin aşk kavramınız aşka bakış açınız farklı ,bizim farklı.. tartışmayı büyütmenin uzatmanın bi manası yok
herkes karakterinin gereğini sergiler vesselam..

bu yazındaki uslubun güzel , umarım hep böyle olursun...

beni "sus" kelimesi kızdırdı...

neye muhalefet ettiğimi ve nasıl bir ezbere aykırı düştüğümü çok iyi biliyorum...

aşkın faydalarını da biliyorum zararlarını da...

içinde yaşadığımız zaman diliminde zararları daha fazla diye düşünüyorum...

kendimizi kaybetmemeliyiz...

tasavvufta "beka" makamına gelmeyene "mürşitlik" izni verilmez...

çünkü irşad için sahv halinde yani uyanıklık (akıllılık - bilinç) halinde olması gerekir kişinin...

peygamberimiz peygamber olduğundan son nefesini verene kadar "irşat" makamındaydı...yani hep sahv halinde idi...aşk ile bir bağının olması düşünülemez...

o daha üstün bir makamdaydı...

aşk bir yere kadar yardımcı olur insana , yolu ve zamanı kısaltır seyri sulukte...hepsi bu...kişi aşkı mutlaka aşmalı , hedef aşk değildir , aşk bir vasıtadır en olumlu bakış açısıyla...

aşk nihayi hedef olsaydı , beka makamı anlamsız olurdu...

aşkın faydaları vardır amenna....

asrımızda zararları daha fazladır , bu yüzden itibar edilmemelidir...

bu devirde "hakikat anlam boyutuyla ve hakiki olarak yani müşahede aleminde zahirde seyri suluk yapma " olanağı vardır...

eskiden şeklen herkes müslümandı ve şeriatla yönetiklen bir memlekette yaşıyorlardı müslümanlar...

dolayısıyla iç alem yani "ihlas" önem arzediyordu , çünkü şeklen herkes eşitti...

günümüzde ise zahiri şartlar tamamen farklıdır...

meramımı ifade edebildim mi bilemiyorum...

lakin münazaraya bir genişlik getirmişimdir umarım...
 
Üst Alt