Din alanında yalnızca kuranın hüküm kaynağı yapılmasını savunduğumuz zaman ortaya bazı itirazlar atılmaktadır. Bu itirazların hepside kuran’ın yeterli olmadığı inancına dayanmaktadır. Bu itirazların belli başlıları şunlardır:
1. Kuranda namaz, hac, zekat gibi ibadetlerin detayları varmıdır?
2. Allah’ın peygambere kuran dışında vahiy indirdiği bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. (bakara 142,144; Tahrim 3;...) Böyleyken nasıl olurda Kuran tek kaynak olur?
3. Allah elçisini nasıl olurda sadece mesajı bildiren bir postacı durumuna düşürürsünüz?
Şimdi bu itirazlara teker teker cevap verelim inşallah.
1- Kuranda namaz, hac, zekat gibi ibadetlerin detayları varmıdır?
Kuranı incelediğimiz zaman görürüz ki, kuranın indiği toplum, namaz kılan, hac yapan Allah’a şirk koşarak inanan bir topluluktur. Onlar Hz Ibrahim’in inşa ettiği kabeyi kutsal saymakta oraya gelen hacılara yaptıkları hizmetlerden dolayı övünmektedirler. (enfal 35; tevbe 19).
Kuran bize herkesin bildiği bir ibadeti açıklamaya gerek duymamıştır. Bu ibadetleri içindeki şirk unsurlarını temizleyerek aynen devam ettirmemizi istemiştir.
Bunun en bariz örneği hac ibadetidir. Kuran müminlere müşriklerin yaptığı hac ibadetinin şekilsel olarak aynen devam ettirilmesini emretmiştir. Şimdi bunu daha detaylı olarak inceleyelim:
1. Haccın vakti değişmemiştir. Daha önce müşrikler hangi aylarda haccettilerse o aylarda hacca devam edilmiştir. Hac bilinen aylardadır. (bakara 197)
2. Hac sırasında tavaf aynen korunmuştur. Daha önce insanlar nasıl tavaf etmişse, müslümanlar o şekilde tavafa devam edeceklerdir. (bakara 198)
3. Daha önce müşriklerin yaptığı gibi safa ve merve tepelerinin ziyaretine izin verilmiştir.(bakara 158)
4. Geleneksel hac ibadetinde yapılan bazı değişiklikler, ya da vurgulanmak istenen bazı noktalar Allah tarafından özellikle belirtilmiştir.
5. Ancak Allah hac ibadetinde çok önemli bir değişiklik yapmıştır. Hacda Allahla beraber başkasını anan müşriklere karşılık, Allah yalnızca Allah'ın anılmasını istemiştir. (bakara 200)
Yani kısacası Allah Hac ibadetindeki şirk unsurlarını temizleyip, senelerdir müşrikler tarafından da yapılan haccın aynen devam ettirilmesini istemiştir.
Buradan aynı uygulamanın namaz için de geçerli olacağı sonucu çıkar. Peygamber şekilsel olarak, hz Ibrahim’den beri kılınan namazı aynen devam ettirmiştir. Tabi ki peygamber ve sahabelerin farkı namazlarını sadece Allah’a özgülemeleriydi.
Kuranda zekat:
Kuranda zekat ibadetinin nasıl yapılacağı detaylı olarak anlatılmıştır. Işte şu ayetler bunu açıkca gösterir:
Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar: deki: hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. (bakara 215)
Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. Deki: ihtiyaçtan artan (bakara 219)
Eli sıkı olma, büsbütün eli açıkta olma, sonra kınanır, ve çaresiz kalırsın. (isra 29)
Yukardaki ayetler zekat ibadetlerinin sınırlarını çizmektedir.
Birinci ayet, zekatın kimlere verileceğini tayin eder.
Ikinci ayet ise zekatın miktarını kesin olarak belirtmez. Bu kuranın bütün zamanlara hitab eden özelliği sebebiyledir. Bu ayete göre her müslüman kendi mali durumuna göre, ne kadar zekat vereceğine kendisi karar verecektir.
Fıkıh kitaplarına göz attığımız zaman görürüz ki, Allah’ın bu kadar basit bir şekilde anlattığı zekat ibadetine kurana uymayan pek çok hurafeler eklenmiştir. Buna göre kişinin borcu olmassa, elinde bilmem şu kadar altını varsa, malının üstünden bir sene geçmişse vs... gibi şartlar ileri sürülür ve bu şartlara haiz olan kişi malının kırkta biri gibi ufak bir rakamı fakirlere zekat olarak lütfeder.
Üçüncü ayet ise her türlü harcamada bir orta yol tutulmasını emreder. Buna Allah rızası için yapılan harcamalarda dahildir.
Kuranda oruç
Kuranda oruç ibadeti, namaz, hac ve zekattan daha detaylı anlatılır. Orucun vakti, orucun kazası, oruç zamanı cinsel ilişki, hastaların ve yolcuların orucu... vs.. Bütün bunların hepsini kuranda bulabiliriz.
Orucun kuranda daha detaylı anlatılmasının sebebi, namaz ve hac ibadetinin aksine, oruç ibadetinin önceki ümmetlerden daha değişik olarak emredilmesidir. Nitekim kurana baktığımız zaman önceki ümmetlerin yiyip içmeyi terketmek yerine konuşmayı terketmek suretiyle oruç tuttuklarını görürüz. (meryem 26).
Kuran, takipçilerine önceki ümmetlerden farklı bir orucu emrettiği için, oruc ibadetini detaylı olarak açıklamıştır. Bu da bizim yukarda namaz ve hac konusunda söylediğimizin ayri bir delilidir.
Olayı özetlersek şu sonuçlara varırız:
1. Kuran’ın indiği bir toplum namazın nasıl kılınacağını, haccın nasıl yapılacağını bilen bir toplumdur. Bu yüzden bunların nasıl yapılacağını açıklamamıştır. Nitekim Allah kuranda hırsızlığın, zinanın ne olduğunu da açıklamamıştır. Çünkü bunların ne olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
2. Kuran’a göre herkes kendi mali durumuna göre vereceği zekatı kendisi belirleyecektir.
3. Kuranda oruç ibadeti detaylı bir şekilde her yönüyle açıklanmıştır. Bunun sebebi, kurandaki oruç ibadetinin önceki ümmetlerin tuttuğu oruçtan farklı olmasıdır.
Şimdi bu konuda biz sorularımızı soralım:
1. Kurana göre namaz Hz Ibrahim’le başlayan bir ibadettir. Hz Ibrahim’in namazının şekilsel olarak Hz Muhammed’in namazından farklı olduğuna dair delil varmıdır?
2. Eğer namazı peygamberin sünnetinden veya hadislerinden öğreneceksek, bu peygamberin Ibrahim olması gerekmez mi?
3. Kuran Allah yolunda harcanacak miktarı, “ihtiyaçtan arta kalan” olarak açıkça belirlemişken, niçin malın üzerinden bi sene geçmesi, malın kırkta biri gibi şartlar ileri sürülmüştür? Bazı insanların kendi keselerine zarar gelmemesi için bu şartları ortaya sürdüğünü veya uydurduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz?
4. Eğer sünnet veya hadislerde namazın nasıl kılınacağı açıkça belirtilmişse, niçin mezhepler arasında namaz kılma farklılıkları vardır?
5. Namazın baştan sona nasıl kılınacağını anlatan bir hadis varmıdır?
6. Bir insana dünyadaki bütün hadis kitaplarını verseniz namazın nasıl kılınacağını bulabilir mi?
7. Bütün bu deliller namaz konusunda en önemli kaynağın fiili tatbikat olduğunu göstermez mi?
2- Allah’ın peygambere kuran dışında vahiy indirdiği bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. (bakara 142,144; Tahrim 3;...) Böyleyken nasıl olurda Kuran tek kaynak olur?
Allah resulüne kuran dışında vahiy indirmiş yada indirmemiş olabilir. Ancak eğer öyle olsa bile bu vahiyler ya geçici hükümleri kapsayan vahiylerdir, yada sadece peygambere özel, diğer müslümanları ilgilendirmeyen vahiylerdir.
Kuran apaçık bir şekilde, kendisini herşeyin açıklayıcısı, tamamlanmış, mükemmel, detaylandırılmış olarak tanıtmaktadır. Bütün bunlardan sonra kuran dışı vahiy aramak gereksizdir.
Bu çeşit vahiy sadece peygamberlere değil, herkese gelebilir. Nitekim Allah kuranda arıya ve toprağa vahyettiğini bildirmektedir. Ayrica kuran Musa’nın annesine de vahyettiğini bildirir. Yusuf’a ise daha henüz çocukken, resul olmadan önce Allah vahyetmiştir. Bu tür vahyin türkçede bilinen ismi “ilham” dır. Bütün bu tür vahiyler sadece şahsa özeldir. Diğer insanları ilgilendirmez.
1. Allah elçisini nasıl olurda sadece mesajı bildiren bir postacı durumuna düşürürsünüz?
Bu da sık sık ortaya atılan sözlerden birisidir. Buna sadece Allah’ın tanıttığı peygamberle bir postacı arasındakı farkları sıralayarak cevap vereceğim:
1. Postacı getirdiği mektubu okumaz.
2. Postacı getirdiği mektubun gereğini yapmaz.
3. Postacı getirdiği mektup için mücadeleye girmez.
4. Postacı mektup dağıtıyor diye insanlardan eza ve cefa görmez.
Herhalde yukardakı farklar bizim peygamber anlayışımızla postacı arasındaki farkı anlatmak için yeterlidir.
http://www.yalnizkuran.com/itirazlar.htm
1. Kuranda namaz, hac, zekat gibi ibadetlerin detayları varmıdır?
2. Allah’ın peygambere kuran dışında vahiy indirdiği bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. (bakara 142,144; Tahrim 3;...) Böyleyken nasıl olurda Kuran tek kaynak olur?
3. Allah elçisini nasıl olurda sadece mesajı bildiren bir postacı durumuna düşürürsünüz?
Şimdi bu itirazlara teker teker cevap verelim inşallah.
1- Kuranda namaz, hac, zekat gibi ibadetlerin detayları varmıdır?
Kuranı incelediğimiz zaman görürüz ki, kuranın indiği toplum, namaz kılan, hac yapan Allah’a şirk koşarak inanan bir topluluktur. Onlar Hz Ibrahim’in inşa ettiği kabeyi kutsal saymakta oraya gelen hacılara yaptıkları hizmetlerden dolayı övünmektedirler. (enfal 35; tevbe 19).
Kuran bize herkesin bildiği bir ibadeti açıklamaya gerek duymamıştır. Bu ibadetleri içindeki şirk unsurlarını temizleyerek aynen devam ettirmemizi istemiştir.
Bunun en bariz örneği hac ibadetidir. Kuran müminlere müşriklerin yaptığı hac ibadetinin şekilsel olarak aynen devam ettirilmesini emretmiştir. Şimdi bunu daha detaylı olarak inceleyelim:
1. Haccın vakti değişmemiştir. Daha önce müşrikler hangi aylarda haccettilerse o aylarda hacca devam edilmiştir. Hac bilinen aylardadır. (bakara 197)
2. Hac sırasında tavaf aynen korunmuştur. Daha önce insanlar nasıl tavaf etmişse, müslümanlar o şekilde tavafa devam edeceklerdir. (bakara 198)
3. Daha önce müşriklerin yaptığı gibi safa ve merve tepelerinin ziyaretine izin verilmiştir.(bakara 158)
4. Geleneksel hac ibadetinde yapılan bazı değişiklikler, ya da vurgulanmak istenen bazı noktalar Allah tarafından özellikle belirtilmiştir.
5. Ancak Allah hac ibadetinde çok önemli bir değişiklik yapmıştır. Hacda Allahla beraber başkasını anan müşriklere karşılık, Allah yalnızca Allah'ın anılmasını istemiştir. (bakara 200)
Yani kısacası Allah Hac ibadetindeki şirk unsurlarını temizleyip, senelerdir müşrikler tarafından da yapılan haccın aynen devam ettirilmesini istemiştir.
Buradan aynı uygulamanın namaz için de geçerli olacağı sonucu çıkar. Peygamber şekilsel olarak, hz Ibrahim’den beri kılınan namazı aynen devam ettirmiştir. Tabi ki peygamber ve sahabelerin farkı namazlarını sadece Allah’a özgülemeleriydi.
Kuranda zekat:
Kuranda zekat ibadetinin nasıl yapılacağı detaylı olarak anlatılmıştır. Işte şu ayetler bunu açıkca gösterir:
Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar: deki: hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. (bakara 215)
Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. Deki: ihtiyaçtan artan (bakara 219)
Eli sıkı olma, büsbütün eli açıkta olma, sonra kınanır, ve çaresiz kalırsın. (isra 29)
Yukardaki ayetler zekat ibadetlerinin sınırlarını çizmektedir.
Birinci ayet, zekatın kimlere verileceğini tayin eder.
Ikinci ayet ise zekatın miktarını kesin olarak belirtmez. Bu kuranın bütün zamanlara hitab eden özelliği sebebiyledir. Bu ayete göre her müslüman kendi mali durumuna göre, ne kadar zekat vereceğine kendisi karar verecektir.
Fıkıh kitaplarına göz attığımız zaman görürüz ki, Allah’ın bu kadar basit bir şekilde anlattığı zekat ibadetine kurana uymayan pek çok hurafeler eklenmiştir. Buna göre kişinin borcu olmassa, elinde bilmem şu kadar altını varsa, malının üstünden bir sene geçmişse vs... gibi şartlar ileri sürülür ve bu şartlara haiz olan kişi malının kırkta biri gibi ufak bir rakamı fakirlere zekat olarak lütfeder.
Üçüncü ayet ise her türlü harcamada bir orta yol tutulmasını emreder. Buna Allah rızası için yapılan harcamalarda dahildir.
Kuranda oruç
Kuranda oruç ibadeti, namaz, hac ve zekattan daha detaylı anlatılır. Orucun vakti, orucun kazası, oruç zamanı cinsel ilişki, hastaların ve yolcuların orucu... vs.. Bütün bunların hepsini kuranda bulabiliriz.
Orucun kuranda daha detaylı anlatılmasının sebebi, namaz ve hac ibadetinin aksine, oruç ibadetinin önceki ümmetlerden daha değişik olarak emredilmesidir. Nitekim kurana baktığımız zaman önceki ümmetlerin yiyip içmeyi terketmek yerine konuşmayı terketmek suretiyle oruç tuttuklarını görürüz. (meryem 26).
Kuran, takipçilerine önceki ümmetlerden farklı bir orucu emrettiği için, oruc ibadetini detaylı olarak açıklamıştır. Bu da bizim yukarda namaz ve hac konusunda söylediğimizin ayri bir delilidir.
Olayı özetlersek şu sonuçlara varırız:
1. Kuran’ın indiği bir toplum namazın nasıl kılınacağını, haccın nasıl yapılacağını bilen bir toplumdur. Bu yüzden bunların nasıl yapılacağını açıklamamıştır. Nitekim Allah kuranda hırsızlığın, zinanın ne olduğunu da açıklamamıştır. Çünkü bunların ne olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
2. Kuran’a göre herkes kendi mali durumuna göre vereceği zekatı kendisi belirleyecektir.
3. Kuranda oruç ibadeti detaylı bir şekilde her yönüyle açıklanmıştır. Bunun sebebi, kurandaki oruç ibadetinin önceki ümmetlerin tuttuğu oruçtan farklı olmasıdır.
Şimdi bu konuda biz sorularımızı soralım:
1. Kurana göre namaz Hz Ibrahim’le başlayan bir ibadettir. Hz Ibrahim’in namazının şekilsel olarak Hz Muhammed’in namazından farklı olduğuna dair delil varmıdır?
2. Eğer namazı peygamberin sünnetinden veya hadislerinden öğreneceksek, bu peygamberin Ibrahim olması gerekmez mi?
3. Kuran Allah yolunda harcanacak miktarı, “ihtiyaçtan arta kalan” olarak açıkça belirlemişken, niçin malın üzerinden bi sene geçmesi, malın kırkta biri gibi şartlar ileri sürülmüştür? Bazı insanların kendi keselerine zarar gelmemesi için bu şartları ortaya sürdüğünü veya uydurduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz?
4. Eğer sünnet veya hadislerde namazın nasıl kılınacağı açıkça belirtilmişse, niçin mezhepler arasında namaz kılma farklılıkları vardır?
5. Namazın baştan sona nasıl kılınacağını anlatan bir hadis varmıdır?
6. Bir insana dünyadaki bütün hadis kitaplarını verseniz namazın nasıl kılınacağını bulabilir mi?
7. Bütün bu deliller namaz konusunda en önemli kaynağın fiili tatbikat olduğunu göstermez mi?
2- Allah’ın peygambere kuran dışında vahiy indirdiği bazı ayetlerden anlaşılmaktadır. (bakara 142,144; Tahrim 3;...) Böyleyken nasıl olurda Kuran tek kaynak olur?
Allah resulüne kuran dışında vahiy indirmiş yada indirmemiş olabilir. Ancak eğer öyle olsa bile bu vahiyler ya geçici hükümleri kapsayan vahiylerdir, yada sadece peygambere özel, diğer müslümanları ilgilendirmeyen vahiylerdir.
Kuran apaçık bir şekilde, kendisini herşeyin açıklayıcısı, tamamlanmış, mükemmel, detaylandırılmış olarak tanıtmaktadır. Bütün bunlardan sonra kuran dışı vahiy aramak gereksizdir.
Bu çeşit vahiy sadece peygamberlere değil, herkese gelebilir. Nitekim Allah kuranda arıya ve toprağa vahyettiğini bildirmektedir. Ayrica kuran Musa’nın annesine de vahyettiğini bildirir. Yusuf’a ise daha henüz çocukken, resul olmadan önce Allah vahyetmiştir. Bu tür vahyin türkçede bilinen ismi “ilham” dır. Bütün bu tür vahiyler sadece şahsa özeldir. Diğer insanları ilgilendirmez.
1. Allah elçisini nasıl olurda sadece mesajı bildiren bir postacı durumuna düşürürsünüz?
Bu da sık sık ortaya atılan sözlerden birisidir. Buna sadece Allah’ın tanıttığı peygamberle bir postacı arasındakı farkları sıralayarak cevap vereceğim:
1. Postacı getirdiği mektubu okumaz.
2. Postacı getirdiği mektubun gereğini yapmaz.
3. Postacı getirdiği mektup için mücadeleye girmez.
4. Postacı mektup dağıtıyor diye insanlardan eza ve cefa görmez.
Herhalde yukardakı farklar bizim peygamber anlayışımızla postacı arasındaki farkı anlatmak için yeterlidir.
http://www.yalnizkuran.com/itirazlar.htm