Yalnız Gibisin

  • Konbuyu başlatan Tanyeri
  • Başlangıç tarihi
T

Tanyeri

Guest
Çalınan zille bir kapıdan boşananlarla, dopdolu koridorlarda yapayalnızsın kendi başına. Gürültülerin içinde dolaşırken sanki herkesten perde perde gizlenmişsin de sessiz dehlizlerde ve kimsesiz izbelerde dolaşıyorsun. İçin gizli bir feryat koparıp inlerken aşina gönüller arayan gözlerin, kuruyu gözleyen bir kıvılcım gibi parlak. Ama baksana şu kumsala, sanki yalnız düşen her yağmur tanesi buhar buhar uçmaya hazırlanıyor! “Cız!”deyip sönenler de var, nice dönenler gibi taklidi olarak doğru bildiklerinden. Öyle ya, damlalar varlıklarını korumak için ya göle düşmeliler veya bir araya gelmeliler. Senin gönlün günde kaç defa döner. Hakka dönenlerle beraber, sönmeyen hakikat güneşine, yoksa nice olurdu halin karanlığa alışık körlerin içinde körele körele.

Evet, burada sadece bir sen varsın, bir de için için andığın. Hem elbet altı cihetten veya cihetsiz duydukları ile Gar-ı Hira; seninle beraber duvarları çınlaya çınlaya inleyen bu mekandan binler defa daha sessizdi ve ondaki Dürr-i Yekta ise elbette daha yalnızdı. Çünkü o zaman, henüz gönül şerhedeceği başka bir aşina yoktu.

Hem seni kim anlasın, siyah gözlüklerden seyredilen kapkara manzaranla. Ve kim var dinleyen, kör süzgeçlerden geçirilen kısık sesini. Evet şu anda terkedilmiş bir garip gibisin yalnız başına. Ne kimse döner gönül kapına, ne kimse açar dost kalbini. Bad-i saba da yok ki!. İçin gibi sızlayan sade bir ezan sesi. Çok yakınından, yanık sesli müezzinin nağmelerinden gönlüne mızrap gibi inen fakat katı kalplere sızamayan.

Ama aldatmasın seni asla çok görünmeleri ve kabarmaları Hakka ters ve şaşı bakanların. Zira sel üstündeki köpükler elbet bir dönemeçte silkelenecektir. Hem “nice azlar vardır ki, galip gelir yığın yığın çoklara. Soruyorum, kim vardı yanında, mağaranın koridorunda? Kaç kişiydi Mekke sokaklarında? Musallat edilmemiş miydi Taif’te ayaklarına taş atan çoluk çocuk ve bir sürü insan ayak takımından? Hangi ordu ile dalmıştı Yesrib ufuklarına? Üç yüzle, Bedir’de kaç yüze muzafferdi? Karşı koymadı mı Uhud’da binle, kinle bilenmiş üç bine? Ama bak sen berekete, savaşsız girerken on sene sonra ana yurdu Mekke’ye!. Hem sana bir reşha‘dan haber verenler de, önceleri senin hissiyatınla dolup taşmıyorlar mıydı? Yumurtalarına baka baka yavrularını elde eden kuluçkadaki kaplumbağa gibi, samimi ve sıcak göz nurunu, yetiştirmek istediklerinden ayırma. Kaplumbağa ayağı ile dahi yürümüş olsan, bir de bakacaksın ki, Aşil’den fazla yol almışsın. Bu bir sırdır ki, göz görür, kalb tasdik eder de akıl sadece hayran kalır!. Çünkü Sırlar Muallimimiz: Hakka bir karış gidene Hakkın bir arşın,; bir arşın gidene bir kulaç,; yürüyerek gidene koşarak geleceğini, ifade ediyor, öyleyse bir bahçıvan gibi elindeki testi veya fıskiye ile bahçede nasibine düşenleri ab-ı hayata doyurmaya çalış. Göreceksin ki, birini bin edecek. Tohumlar çok bereketli sümbüller verecek. Biraz üzerinde titrediklerinin etrafında yüzlerce çiçekler açtıracak!.

Saffet Senih
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks