Yüce Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri birbiriyle uyum içinde, tam ihtiyaca yönelik ve kusursuz olarak yaratmıştır. İnsan vücudundaki her hücrenin üzerinde tecelli eden akıl ve şuur, kendilerini yoktan var eden Allah'ın sonsuz ilmini yansıtmaktadır.
Bütün organ ve dokularımız birbiriyle olağanüstü bir koordinasyon ve denge içinde çalışır. Bunun sağlanmasında önemli bir etken de vücut ısımızın dengede olmasıdır. Isı, hücrelerdeki enerji kazanımı sırasında yan ürün olarak açığa çıkar. Isıyı bedenin geneline dağıtmanın ve beden sıcaklığını dış ortam sıcaklığına göre ayarlamanın yaşamsal bir önemi vardır. Örneğin eğer vücudumuzun ısı dağıtım sistemi olmasaydı, kol gücüyle yaptığımız bir iş sonucunda kollarımız aşırı derecede ısınır, diğer bölgelerimiz ise soğuk kalırdı. Böyle bir yapı ise, metabolizmaya büyük zarar verdi. İşte bu nedenle ısı bedene kan dolaşımı yoluyla eşit olarak dağıtılır.
Vücudumuzdaki Termostat: Hipotalamus
Vücut sıcaklığımızın sabitliği, son derece hassas bir mekanizma ile kontrol edilir. İçinde bulunduğunuz ortamda ısı kaç derece olursa olsun vücut ısınızın hep 36.5- 37.5 derece arasında sabit tutulması gereklidir.
Vücut ısısının ani bir şekilde düşmesi veya yükselmesi ölümle sonuçlanır. Sağlıklı bir insanın vücut ısısı, vücudundaki sistemler sayesinde bir gün içinde en fazla 0.5 derece fark eder.
Vücut sıcaklığını ayarlayan merkez, beynimizde bulunan hipotalamus bezidir. Hipotalamustaki bu merkez adeta bir termostat gibi çalışır ve normal koşullar altında 36.7oC'ye ayarlanmıştır.
Vücudun iç ısısı veya beyin ısısı;
36.7oC’nin altına düşerse, hipotalamusa, vücutta ısı üreten ve ısı kaybını engelleyen mekanizmaları çalıştırması emri verilir.
36.7oC’nin üstüne çıkarsa, o zaman, ısı üreten mekanizmaların durdurulması ve ısı kaybına yol açan mekanizmaların çalıştırılması komutu gelir.
Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta şudur: Hipotalamus şuursuz hücrelerden oluşmuş bir organdır. Bir hücre vücut ısısının ne olması gerektiğini hesaplayamaz. Ya da elde ettiği verilere göre en ideal kararları verip, bunu vücudun uzak bir ucundaki bir başka hücreye uygulattıramaz. Ancak hipotalamusta bulunan hücreler, vücuttaki dengelerin sağlanması için Allah’ın sonsuz ilminin ve aklının delillerinden olan olağanüstü şuur gerektiren hareketler yaparlar.
Isı Kaybı Mekanizmaları Nelerdir?
Vücut sıcaklığının düşürülmesi için ilk aşama vücut içindeki ısının deriye taşınmasıdır. Vücudun iç ısısını deriye taşıyan en önemli işlem, kan damarlarının genişletilmesidir. Vücut ısısı yükseldiğinde damarlar genişletilerek deriye ısı iletimi artırılabilir. Diğer ısı kaybı mekanizmaları ise şunlardır:
Kondüksiyon (iletim): Etrafa temas ile vücuttan ısı kaybedilmesine kondüksiyon, ısınan havanın vücut yüzeyinden uzaklaştırılmasına da konveksiyon denir. Örneğin yazın serinlemek için kullandığımız vantilatör konveksiyon ile ısı kaybını sağlar.
Radyasyon (ışınım): Kızılötesi ısı ışınlarıyla ısı kaybıdır. Çevre sıcaklığı düşük olduğu zaman, vücut sıcaklığı bu yöntem ile kaybedilir. Ancak çevre daha sıcaksa aynı mekanizma sıcaklığı kazandırır.
Buharlaşma: Terleme, deri ve solunum yollarından doğrudan buharlaşma ile ısı kaybıdır. İnsanlar, terleme haricinde deri ve solunum yollarından günde yaklaşık 450-600 ml su kaybederler. Sıcak havalarda ise terleme en önemli ısı kaybı mekanizmasıdır.
Isı Yükselten Mekanizmalar Nelerdir?
Damarların Daralması: Soğukta damarlarımız daralarak deriye ısının taşınması ile ısı kaybı engellenir. Çok soğukta damarlar iyice büzüldüğü için kan gelmez ve parmak uçları gibi kanın çekildiği yerlerde morarmalar başlar.
Tüylerin Hareketi: Tüylerin hareketiyle deri yüzeyinde ısı izolasyonu meydana gelir. Kürklü hayvanlarda ve kuşlarda rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz bu mekanizma sayesinde ısı kaybı engellenmiş olur.
Titreme: Titreme vücut sıcaklığı düştüğünde bir refleks olarak başlayan bir mekanizmadır. Titreme ve yerimizde koşma gibi bilinçli kas hareketleri sonucunda üretilen ısı vücut sıcaklığını arttırır.
Sempatik Sinir Sisteminin Uyarılması: Vücut ısısı azaldığında istem dışı çalışan sempatik sinir sistemi, adrenalin ve noradrenalin hormon salgısını artırır. Bu hormonlar vücuttaki kimyasal faaliyetleri hızlandırarak, metabolizma hızını artırır. Buna bağlı olarak da ısı artmış olur.
Tiroid Hormonu: Vücut sıcaklığı düştüğünde, hipotalamustan giden hormon uyarıları ile tiroid bezini uyarıcı hormon salgısı artırılır. Bu hormonlar da metabolizmayı hızlandırarak vücut ısısını yükseltir.
Termostatın Hassas Ayarı
Vücudumuzdaki termostatın ısı ayar noktası, derimizin sıcaklığındaki değişimlere paralel olarak bir ölçüde değiştirilebilir.
Derimizden hipotalamusa gelen sıcaklıkla ilgili bilgiler, buradaki ısı ayar noktasını (36,3 ile 37,1oC arasında) artırabilir veya azaltabilir.
Deri sıcaklığı azaldığında termostatın ısı ayar noktası yükseğe ayarlanır. Bu durum, genellikle hava soğuk olduğu zamanlarda meydana gelir. Ancak burada oldukça ilginç bir durum gerçekleşir. Normalde vücudun iç sıcaklığı yüksek olduğu için, ısı kaybı ile ilgili mekanizmaların çalışmaya başlaması veya ısı üretici mekanizmaların durdurulması beklenir. Ancak böyle olmaz. Bu mekanizmalar beklenenin tam aksi yönde çalışarak daha sonra azalma ihtimali olan vücut sıcaklığını önceden ayarlar. Bu mekanizma olmasaydı, deri sıcaklığı düşük iken vücut ısısı da düşürülmeye çalışılacaktı. Bu hem enerji israfına, hem de kişinin üşütüp hastalanmasına sebep olacaktı.
Hava sıcak olduğunda ise bu durumun tersi gerçekleşir. Normalde vücudun iç sıcaklığı düşük olduğu için, ısı üretici mekanizmaların devreye girmesi veya ısıyı düşüren mekanizmaların durdurulması beklenir. Ancak ısı üreten mekanizmalar durdurulur ve ısıyı düşüren mekanizmalar daha önceden devreye sokulur.
Eğer bu mekanizma olmasaydı, deri sıcaklığı yüksek olmasına rağmen, vücut ısısı daha da artırılmaya çalışılacaktı. Bu ise, ısı kaybını zorlaştırarak yüksek ateş ve ateş çarpması gibi durumların oluşmasına sebep olacaktı.
Vücut Isınızı Kendiniz Ayarlamak Zorunda Kalsaydınız…
Vücuttaki termostat ayarının yapay bir şekilde sağlanmaya çalışıldığını düşünelim:
Öncelikle insan bedeninin birçok noktasına çok hassas termometreler ve hücrelerin çalışma hızlarını kontrol eden mini laboratuvarlar yerleştirilmelidir.
Ardından vücudun her noktasına yerleştirilen bu binlerce mikro aletten gelen bilgiler çok gelişmiş bir bilgisayara aktarılmalı ve gerekli değerlendirmeler her saniye yapılmalıdır.
Bu değerlendirmelerin yapılması da tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda, mevcut verilere göre hangi tedbirlerin alınacağının belirlenmesi ve alınacak tedbirlerin uygulamaya konulması için hangi hücrelere, nasıl bir emir verilmesi gerektiğinin de bilinmesi gerekir.
Şüphesiz gelişen günümüz teknolojisi ile dahi insan bedeninin derinliklerine binlerce termometre ve mini laboratuvar gibi aletler yerleştirmek imkansızdır. Ancak mümkün olan en mükemmel yaratılış delillerine sahip bu özel sistem, insan vücudunun derinliklerine doğuştan yerleştirilmiştir.
Vücudumuzdaki Ateş Merkezi
Ateş Yükselmesi;
İnsan bedeninin hastalıkla savaşma belirtisidir ve insanı dinlenmeye ve yatmaya zorlar. Böylece vücudun ihtiyacı olan enerji, yürümek, gezmek, çalışmak vs. gibi günlük işlere harcanmamış olur.
Hastalığın sebep olduğu bir yan etki değildir. Ateş, hastalıkla savaşta insanı dinlenmeye zorlamak için özel olarak ayarlanmış bir güvenlik önlemidir.
Beynin "ateş merkezi" tarafından sağlanır. Beynin ateş merkezi de 'IL-1' isimli bir madde tarafından harekete geçirilir.
Mikrobik hastalıkların ilerleyerek vücudun hasar görmesini engelleyen bir mekanizmadır. Yüksek vücut sıcaklığında bakterilerin çoğalmasını sağlayan demir, çinko ve bakır miktarları azalır. Ayrıca hücrenin sindirim organeli olan lizozomlar kolay bölünür. Lizozomlardan açığa çıkan parçalayıcı enzimler, hücreleri içindeki virüslerle birlikte öldürür. Yüksek vücut sıcaklığı, savunma hücreleri olan lenfositlerin de çoğalmasını sağlar. Aynı zamanda virüsleri öldüren interferon üretimi de artar.
Ateş tehlikeli boyutlara ulaştığında vücudumuzda salgılanan kortizol hormonunun mucizevi bir etkisi ortaya çıkar. Kortizol hormonu farklı etkilerinin yanı sıra tehlikeli ateşin durması için de yaratılmıştır. İnsanın yüksek ateşten ölme tehlikesi ile karşılaştığı durumlarda kortizol devreye girer ve ateş merkezini aktive eden IL-1 maddesinin üretimini durdurarak ateşi düşürür.
İnsan Rabbimiz’in Koruması Altındadır
Yazı boyunca ele alınan konular incelendiğinde akla şu sorular gelmektedir:
Kortizol, IL-1 maddesinin ateşi yükselttiğini ve yüksek ateşin insan için bir tehlike oluşturduğunu nasıl bilebilir?
IL-1 maddesinin nerede üretildiğini nasıl haber almış ve bu maddenin üretimini durdurmaya nasıl karar vermiştir?
Bu sorular bir insanın vücut içindeki sistemlerin mükemmelliğini daha iyi kavrayabilmesi için kendi kendine sorması gereken sorulardır. Kuşkusuz Yüce Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri birbiriyle uyum içinde, tam ihtiyaca yönelik ve kusursuz olarak yaratmıştır. İnsan vücudundaki her hücrenin üzerinde tecelli eden akıl ve şuur, kendilerini yoktan var eden Allah'ın sonsuz ilmini yansıtmaktadır. Allah Kuran'da gökte ve yerde olan her işi kendisinin düzenlediğini şöyle bildirmiştir:
“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar…” (Secde Suresi, 5)
Bütün organ ve dokularımız birbiriyle olağanüstü bir koordinasyon ve denge içinde çalışır. Bunun sağlanmasında önemli bir etken de vücut ısımızın dengede olmasıdır. Isı, hücrelerdeki enerji kazanımı sırasında yan ürün olarak açığa çıkar. Isıyı bedenin geneline dağıtmanın ve beden sıcaklığını dış ortam sıcaklığına göre ayarlamanın yaşamsal bir önemi vardır. Örneğin eğer vücudumuzun ısı dağıtım sistemi olmasaydı, kol gücüyle yaptığımız bir iş sonucunda kollarımız aşırı derecede ısınır, diğer bölgelerimiz ise soğuk kalırdı. Böyle bir yapı ise, metabolizmaya büyük zarar verdi. İşte bu nedenle ısı bedene kan dolaşımı yoluyla eşit olarak dağıtılır.
Vücudumuzdaki Termostat: Hipotalamus
Vücut sıcaklığımızın sabitliği, son derece hassas bir mekanizma ile kontrol edilir. İçinde bulunduğunuz ortamda ısı kaç derece olursa olsun vücut ısınızın hep 36.5- 37.5 derece arasında sabit tutulması gereklidir.
Vücut ısısının ani bir şekilde düşmesi veya yükselmesi ölümle sonuçlanır. Sağlıklı bir insanın vücut ısısı, vücudundaki sistemler sayesinde bir gün içinde en fazla 0.5 derece fark eder.
Vücut sıcaklığını ayarlayan merkez, beynimizde bulunan hipotalamus bezidir. Hipotalamustaki bu merkez adeta bir termostat gibi çalışır ve normal koşullar altında 36.7oC'ye ayarlanmıştır.
Vücudun iç ısısı veya beyin ısısı;
36.7oC’nin altına düşerse, hipotalamusa, vücutta ısı üreten ve ısı kaybını engelleyen mekanizmaları çalıştırması emri verilir.
36.7oC’nin üstüne çıkarsa, o zaman, ısı üreten mekanizmaların durdurulması ve ısı kaybına yol açan mekanizmaların çalıştırılması komutu gelir.
Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta şudur: Hipotalamus şuursuz hücrelerden oluşmuş bir organdır. Bir hücre vücut ısısının ne olması gerektiğini hesaplayamaz. Ya da elde ettiği verilere göre en ideal kararları verip, bunu vücudun uzak bir ucundaki bir başka hücreye uygulattıramaz. Ancak hipotalamusta bulunan hücreler, vücuttaki dengelerin sağlanması için Allah’ın sonsuz ilminin ve aklının delillerinden olan olağanüstü şuur gerektiren hareketler yaparlar.
Isı Kaybı Mekanizmaları Nelerdir?
Vücut sıcaklığının düşürülmesi için ilk aşama vücut içindeki ısının deriye taşınmasıdır. Vücudun iç ısısını deriye taşıyan en önemli işlem, kan damarlarının genişletilmesidir. Vücut ısısı yükseldiğinde damarlar genişletilerek deriye ısı iletimi artırılabilir. Diğer ısı kaybı mekanizmaları ise şunlardır:
Kondüksiyon (iletim): Etrafa temas ile vücuttan ısı kaybedilmesine kondüksiyon, ısınan havanın vücut yüzeyinden uzaklaştırılmasına da konveksiyon denir. Örneğin yazın serinlemek için kullandığımız vantilatör konveksiyon ile ısı kaybını sağlar.
Radyasyon (ışınım): Kızılötesi ısı ışınlarıyla ısı kaybıdır. Çevre sıcaklığı düşük olduğu zaman, vücut sıcaklığı bu yöntem ile kaybedilir. Ancak çevre daha sıcaksa aynı mekanizma sıcaklığı kazandırır.
Buharlaşma: Terleme, deri ve solunum yollarından doğrudan buharlaşma ile ısı kaybıdır. İnsanlar, terleme haricinde deri ve solunum yollarından günde yaklaşık 450-600 ml su kaybederler. Sıcak havalarda ise terleme en önemli ısı kaybı mekanizmasıdır.
Isı Yükselten Mekanizmalar Nelerdir?
Damarların Daralması: Soğukta damarlarımız daralarak deriye ısının taşınması ile ısı kaybı engellenir. Çok soğukta damarlar iyice büzüldüğü için kan gelmez ve parmak uçları gibi kanın çekildiği yerlerde morarmalar başlar.
Tüylerin Hareketi: Tüylerin hareketiyle deri yüzeyinde ısı izolasyonu meydana gelir. Kürklü hayvanlarda ve kuşlarda rahatlıkla gözlemleyebileceğimiz bu mekanizma sayesinde ısı kaybı engellenmiş olur.
Titreme: Titreme vücut sıcaklığı düştüğünde bir refleks olarak başlayan bir mekanizmadır. Titreme ve yerimizde koşma gibi bilinçli kas hareketleri sonucunda üretilen ısı vücut sıcaklığını arttırır.
Sempatik Sinir Sisteminin Uyarılması: Vücut ısısı azaldığında istem dışı çalışan sempatik sinir sistemi, adrenalin ve noradrenalin hormon salgısını artırır. Bu hormonlar vücuttaki kimyasal faaliyetleri hızlandırarak, metabolizma hızını artırır. Buna bağlı olarak da ısı artmış olur.
Tiroid Hormonu: Vücut sıcaklığı düştüğünde, hipotalamustan giden hormon uyarıları ile tiroid bezini uyarıcı hormon salgısı artırılır. Bu hormonlar da metabolizmayı hızlandırarak vücut ısısını yükseltir.
Termostatın Hassas Ayarı
Vücudumuzdaki termostatın ısı ayar noktası, derimizin sıcaklığındaki değişimlere paralel olarak bir ölçüde değiştirilebilir.
Derimizden hipotalamusa gelen sıcaklıkla ilgili bilgiler, buradaki ısı ayar noktasını (36,3 ile 37,1oC arasında) artırabilir veya azaltabilir.
Deri sıcaklığı azaldığında termostatın ısı ayar noktası yükseğe ayarlanır. Bu durum, genellikle hava soğuk olduğu zamanlarda meydana gelir. Ancak burada oldukça ilginç bir durum gerçekleşir. Normalde vücudun iç sıcaklığı yüksek olduğu için, ısı kaybı ile ilgili mekanizmaların çalışmaya başlaması veya ısı üretici mekanizmaların durdurulması beklenir. Ancak böyle olmaz. Bu mekanizmalar beklenenin tam aksi yönde çalışarak daha sonra azalma ihtimali olan vücut sıcaklığını önceden ayarlar. Bu mekanizma olmasaydı, deri sıcaklığı düşük iken vücut ısısı da düşürülmeye çalışılacaktı. Bu hem enerji israfına, hem de kişinin üşütüp hastalanmasına sebep olacaktı.
Hava sıcak olduğunda ise bu durumun tersi gerçekleşir. Normalde vücudun iç sıcaklığı düşük olduğu için, ısı üretici mekanizmaların devreye girmesi veya ısıyı düşüren mekanizmaların durdurulması beklenir. Ancak ısı üreten mekanizmalar durdurulur ve ısıyı düşüren mekanizmalar daha önceden devreye sokulur.
Eğer bu mekanizma olmasaydı, deri sıcaklığı yüksek olmasına rağmen, vücut ısısı daha da artırılmaya çalışılacaktı. Bu ise, ısı kaybını zorlaştırarak yüksek ateş ve ateş çarpması gibi durumların oluşmasına sebep olacaktı.
Vücut Isınızı Kendiniz Ayarlamak Zorunda Kalsaydınız…
Vücuttaki termostat ayarının yapay bir şekilde sağlanmaya çalışıldığını düşünelim:
Öncelikle insan bedeninin birçok noktasına çok hassas termometreler ve hücrelerin çalışma hızlarını kontrol eden mini laboratuvarlar yerleştirilmelidir.
Ardından vücudun her noktasına yerleştirilen bu binlerce mikro aletten gelen bilgiler çok gelişmiş bir bilgisayara aktarılmalı ve gerekli değerlendirmeler her saniye yapılmalıdır.
Bu değerlendirmelerin yapılması da tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda, mevcut verilere göre hangi tedbirlerin alınacağının belirlenmesi ve alınacak tedbirlerin uygulamaya konulması için hangi hücrelere, nasıl bir emir verilmesi gerektiğinin de bilinmesi gerekir.
Şüphesiz gelişen günümüz teknolojisi ile dahi insan bedeninin derinliklerine binlerce termometre ve mini laboratuvar gibi aletler yerleştirmek imkansızdır. Ancak mümkün olan en mükemmel yaratılış delillerine sahip bu özel sistem, insan vücudunun derinliklerine doğuştan yerleştirilmiştir.
Vücudumuzdaki Ateş Merkezi
Ateş Yükselmesi;
İnsan bedeninin hastalıkla savaşma belirtisidir ve insanı dinlenmeye ve yatmaya zorlar. Böylece vücudun ihtiyacı olan enerji, yürümek, gezmek, çalışmak vs. gibi günlük işlere harcanmamış olur.
Hastalığın sebep olduğu bir yan etki değildir. Ateş, hastalıkla savaşta insanı dinlenmeye zorlamak için özel olarak ayarlanmış bir güvenlik önlemidir.
Beynin "ateş merkezi" tarafından sağlanır. Beynin ateş merkezi de 'IL-1' isimli bir madde tarafından harekete geçirilir.
Mikrobik hastalıkların ilerleyerek vücudun hasar görmesini engelleyen bir mekanizmadır. Yüksek vücut sıcaklığında bakterilerin çoğalmasını sağlayan demir, çinko ve bakır miktarları azalır. Ayrıca hücrenin sindirim organeli olan lizozomlar kolay bölünür. Lizozomlardan açığa çıkan parçalayıcı enzimler, hücreleri içindeki virüslerle birlikte öldürür. Yüksek vücut sıcaklığı, savunma hücreleri olan lenfositlerin de çoğalmasını sağlar. Aynı zamanda virüsleri öldüren interferon üretimi de artar.
Ateş tehlikeli boyutlara ulaştığında vücudumuzda salgılanan kortizol hormonunun mucizevi bir etkisi ortaya çıkar. Kortizol hormonu farklı etkilerinin yanı sıra tehlikeli ateşin durması için de yaratılmıştır. İnsanın yüksek ateşten ölme tehlikesi ile karşılaştığı durumlarda kortizol devreye girer ve ateş merkezini aktive eden IL-1 maddesinin üretimini durdurarak ateşi düşürür.
İnsan Rabbimiz’in Koruması Altındadır
Yazı boyunca ele alınan konular incelendiğinde akla şu sorular gelmektedir:
Kortizol, IL-1 maddesinin ateşi yükselttiğini ve yüksek ateşin insan için bir tehlike oluşturduğunu nasıl bilebilir?
IL-1 maddesinin nerede üretildiğini nasıl haber almış ve bu maddenin üretimini durdurmaya nasıl karar vermiştir?
Bu sorular bir insanın vücut içindeki sistemlerin mükemmelliğini daha iyi kavrayabilmesi için kendi kendine sorması gereken sorulardır. Kuşkusuz Yüce Allah vücudumuzdaki tüm sistemleri birbiriyle uyum içinde, tam ihtiyaca yönelik ve kusursuz olarak yaratmıştır. İnsan vücudundaki her hücrenin üzerinde tecelli eden akıl ve şuur, kendilerini yoktan var eden Allah'ın sonsuz ilmini yansıtmaktadır. Allah Kuran'da gökte ve yerde olan her işi kendisinin düzenlediğini şöyle bildirmiştir:
“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar…” (Secde Suresi, 5)