alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
Ey Rabbimiz! 14 asır evvel bize tebliğ buyurduğun emr-i sübhânîni biz de işittik ve itaat ettik. İlkleri mağfiret buyurduğun gibi bizi de mağfiret buyur. Ey dönüş kendisine olan Sultanımız! Ey Sultan-ı Zîşân! Ve ey Ezel ve Ebed Sultanı! Bizi yaşamış olduğumuz şu helâketler ve felâketler asrında başıboş bırakıp cehalet ve küfür karanlıklarına ezdirme.
Rabbimiz! Bizi unuttuğumuz ve hata ettiğimiz şeylerden ötürü muaheze etme. Biz ve atalarımız dinin kadir ve kıymetini bilemedik. Ona gerektiği gibi sahip çıkamadık. Derken şu birkaç asırlık ihmallerimizle devletler muvazenesindeki yerimizi kaybettik. Aziz ve şerefli bir kavim iken zelil ve perişan olduk. Bizden evvelkilerin sırtına yüklediğin ağır yükü bizim sırtımıza da yükleme. Bizi, takatimizi aşan şeylerle imtihan etme. Bizi affeyle. Bize mağfiret buyur. Bize merhametle muamelede bulun. Sen bizim Mevlâmızsın. Çünkü, Kur'ân'da "Bu, Allah'ın, inananların Mevlâ (yardımcı)sı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların Mevlâ (ve yardımcı)ları yoktur."[13] buyuruyorsun. Sen bizim Mevlâmız; biz ise Senin boynu tasmalı, ayağı prangalı kullarınızız.
Evet, biz, sinesi inançla coşan mü'minler olarak böyle bir kulluğa dilbesteyiz. Zaten, her gün kulluk borcumuz olan namazlarımızı eda ederken, Fatiha'da en az kırk defa bu kulluğumuzu itiraf ediyor ve "(Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden medet umarız."[14] diyerek ahd ü peymânımızı yeniliyoruz. Başkaları kulluktan kaçar; biz ise, Rabbimiz'e kul olduğumuz zaman memnun oluruz. Şimdi bir kere daha O'na kulluğumuzu ilân ediyor, bu kulluğu arızasız yapmak için de yine yalnız O'ndan yardım istiyoruz. Acz ü fakrımızı itiraf ederek yine O'na sığınıyor ve bunca nusret ve nimetleri karşısında şevkle geriliyor, şükranla kanatlanarak üveyikler gibi hakikate doğru uçmaya çalışıyor ve bizleri muvaffak kıldığı şeyleri gördükçe de şükürle iki büklüm olup inliyoruz.
Yâ Rabbi! . Bir lütuf olarak omuzlarımıza yüklediğin vazifeleri bihakkın edaya muvaffak eyle. (Âmin)
Rabbimiz! Bizi unuttuğumuz ve hata ettiğimiz şeylerden ötürü muaheze etme. Biz ve atalarımız dinin kadir ve kıymetini bilemedik. Ona gerektiği gibi sahip çıkamadık. Derken şu birkaç asırlık ihmallerimizle devletler muvazenesindeki yerimizi kaybettik. Aziz ve şerefli bir kavim iken zelil ve perişan olduk. Bizden evvelkilerin sırtına yüklediğin ağır yükü bizim sırtımıza da yükleme. Bizi, takatimizi aşan şeylerle imtihan etme. Bizi affeyle. Bize mağfiret buyur. Bize merhametle muamelede bulun. Sen bizim Mevlâmızsın. Çünkü, Kur'ân'da "Bu, Allah'ın, inananların Mevlâ (yardımcı)sı olmasından dolayıdır. Kâfirlere gelince, onların Mevlâ (ve yardımcı)ları yoktur."[13] buyuruyorsun. Sen bizim Mevlâmız; biz ise Senin boynu tasmalı, ayağı prangalı kullarınızız.
Evet, biz, sinesi inançla coşan mü'minler olarak böyle bir kulluğa dilbesteyiz. Zaten, her gün kulluk borcumuz olan namazlarımızı eda ederken, Fatiha'da en az kırk defa bu kulluğumuzu itiraf ediyor ve "(Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden medet umarız."[14] diyerek ahd ü peymânımızı yeniliyoruz. Başkaları kulluktan kaçar; biz ise, Rabbimiz'e kul olduğumuz zaman memnun oluruz. Şimdi bir kere daha O'na kulluğumuzu ilân ediyor, bu kulluğu arızasız yapmak için de yine yalnız O'ndan yardım istiyoruz. Acz ü fakrımızı itiraf ederek yine O'na sığınıyor ve bunca nusret ve nimetleri karşısında şevkle geriliyor, şükranla kanatlanarak üveyikler gibi hakikate doğru uçmaya çalışıyor ve bizleri muvaffak kıldığı şeyleri gördükçe de şükürle iki büklüm olup inliyoruz.
Yâ Rabbi! . Bir lütuf olarak omuzlarımıza yüklediğin vazifeleri bihakkın edaya muvaffak eyle. (Âmin)