BİRİNCİ KISIM
İLK HAYATI
BEDİÜZZAMAN Said Nursî, (H.1290-M.1873) tarihinde Bitlis vilayetine bağlı Hizan kazasının İsparit nahiyesinin Nurs köyünde doğmuştur. Babasının adı
Mirza, anasının adı Nuriye'dir. Dokuz yaşına kadar peder ve validesinin yanında kaldı. O esnada, bir halet-i rûhiye tahsilde bulunan büyük biraderi Molla Abdullah'ın ilimden ne derece feyizyab olduğunu tetkike sevk etti. Molla Abdullah'ın, gittikçe tekamül ederek köydeki okumamış arkadaşlarından okumakla tezahür eden meziyetini düşünüp hayran kaldı. Bunun üzerine ciddî bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit ocağı dahilinde bulunan Tağ köyünde Molla Mehmed Emin Efendinin medresesine gitti. Fakat fazla duramadı. Halet-i fıtriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirane söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi medreseden ayrılmasına sebep oldu.Tekrar Nurs'a döndü. Nurs'ta ayrıca bir medrese olmadığından, dersini büyük biraderinin haftada bir defa sılaya geldiği günlere hasrederdi. Bir müddet sonra Pirmis karyesine, sonra Hizan şeyhinin yaylasına gitti. Burada da tahakküme tahammülsüzlüğü, dört talebe ile geçinmemesine sebep oldu. Bu dört talebe, birleşip kendisini daima taciz ettiklerinden, birgün Şeyh Seyyid Nur Muhammed Hazretlerinin huzuruna çıkıp, izhar-ı acz ile arkadaşlarını şikayet etmeyerek şöyle dedi:
"Şeyh Efendi, bunlara söyleyiniz, benimle döğüştükleri vakit dördü birden olmasınlar, ikişer ikişer gelsinler."
Seyyid Nur Muhammed, küçük Said'in bu mertliğinden hoşlanarak, "Sen benim talebemsin; kimse sana ilişemez" buyurdu.
Bu hadiseden sonra "Şeyh Talebesi" diye yad edildi.
Burada bir müddet kaldıktan sonra, biraderi Molla Abdullah ile beraber Nurşin köyüne geldiler. Yaz olması dolayısıyla, ahali ve talebelerle birlikte Şeyhan Yaylasına gittiler. Orada, biraderi Molla Abdullah ile birgün döğüşmüş; Tagî Medresesi[/SIZE]
İLK HAYATI
BEDİÜZZAMAN Said Nursî, (H.1290-M.1873) tarihinde Bitlis vilayetine bağlı Hizan kazasının İsparit nahiyesinin Nurs köyünde doğmuştur. Babasının adı
Mirza, anasının adı Nuriye'dir. Dokuz yaşına kadar peder ve validesinin yanında kaldı. O esnada, bir halet-i rûhiye tahsilde bulunan büyük biraderi Molla Abdullah'ın ilimden ne derece feyizyab olduğunu tetkike sevk etti. Molla Abdullah'ın, gittikçe tekamül ederek köydeki okumamış arkadaşlarından okumakla tezahür eden meziyetini düşünüp hayran kaldı. Bunun üzerine ciddî bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit ocağı dahilinde bulunan Tağ köyünde Molla Mehmed Emin Efendinin medresesine gitti. Fakat fazla duramadı. Halet-i fıtriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirane söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi medreseden ayrılmasına sebep oldu.Tekrar Nurs'a döndü. Nurs'ta ayrıca bir medrese olmadığından, dersini büyük biraderinin haftada bir defa sılaya geldiği günlere hasrederdi. Bir müddet sonra Pirmis karyesine, sonra Hizan şeyhinin yaylasına gitti. Burada da tahakküme tahammülsüzlüğü, dört talebe ile geçinmemesine sebep oldu. Bu dört talebe, birleşip kendisini daima taciz ettiklerinden, birgün Şeyh Seyyid Nur Muhammed Hazretlerinin huzuruna çıkıp, izhar-ı acz ile arkadaşlarını şikayet etmeyerek şöyle dedi:
"Şeyh Efendi, bunlara söyleyiniz, benimle döğüştükleri vakit dördü birden olmasınlar, ikişer ikişer gelsinler."
Seyyid Nur Muhammed, küçük Said'in bu mertliğinden hoşlanarak, "Sen benim talebemsin; kimse sana ilişemez" buyurdu.
Bu hadiseden sonra "Şeyh Talebesi" diye yad edildi.
Burada bir müddet kaldıktan sonra, biraderi Molla Abdullah ile beraber Nurşin köyüne geldiler. Yaz olması dolayısıyla, ahali ve talebelerle birlikte Şeyhan Yaylasına gittiler. Orada, biraderi Molla Abdullah ile birgün döğüşmüş; Tagî Medresesi[/SIZE]