Enver Ýstek
metin mete
Sizler ülke menfaatine bir yasa çıkarmamaya yemin mi ettiniz? GDO(genetiği değiştirilmiş organizma), diğer adıyla “ÖLÜM TOHUMLARI” yasasını hangi küresel tohum şirketleri ADINA çıkardınız? Bu ülkenin ekmeğini yediniz, suyunu içtiniz, bizim “istemesek de” ödediğimiz maaşlarla o koltuklarda oturuyorsunuz. Bu ülke insanının sadece bu gününe değil, yarınına da ihanet ediyor, ekmeğimize kan doğruyorsunuz.
Geldiniz geleli çıkardığınız yasa ve açılımlar ile “Yeni Dünya Düzeni”nin efendilerine( Lucifer"in çocukları) hizmet veriyorsunuz. Bütün uyarı ve eleştirilere kör ve sağırsınız.
GDO yasasını çıkararak Damat Ferit"i bile masum bıraktınız.
Ne demişti Henry Kissinger (1970):
“Petrolun kontrolü ile bütün bölge ve kıtaları, gıdanın konrolüyle bütün insanları kontrol edebilirsiniz "
Çıkardığınız birçok yasa ile Türk Devleti"ni esir etmenin yolunu açmıştınız, GDO ile Türk insanının yok edilmesine olur verdiniz! Ülkemi yöneten yöneticiler; Hitler"in Yahudilere uyguladığı soy kırımın çok daha sinsi bir şeklinin Türk Halkına uygulanmasına onay vermiştir!
BU BİR İNSANLIK SUÇUDUR!!
GDO yasası, hedef sebze,tahıl ve meyveleri birer silah haline getiriyor.
Rockefeller Vakfı 1946`da adı yeşil olan `Yeşil Devrim`i başlattı. Dünyadaki bütün tohumların örneklerini toplayıp kendilerine “tohum bankası” kuran baronlar, tohumlara el koyarak istemediği ırkları dönüştürüp kontrol etmek veya yok etmek istiyor. Onlar kendi çıkarını düşünüp isteyebilir, peki sizler kim adına isteneni veriyorsunuz? Aslında beyinleriniz çoktan ele geçirildi de, sadece istek ve emirleri yerine getiren birer MEMUR görevi mi yapıyorsunuz?
Bu yasayı onaylamanızın başka bir izahı yoktur!!
Türkiye, yerkürede mevcut olan 'sekiz önemli Gen Merkezi"nden iki tanesini içine almaktadır. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye" de saptanmış bitki türü sayısı 9.000"dir. Bunun yaklaşık % 33"ü yani 3.000 civarındaki kısmı ülkemize özgü endemik türlerdir.
GDO girdiği yerlerde endemik dokuyu yok ediyor. GDO yu onaylayan sadece ülkesine değil, bütün evrene ihanet etmiş olur. Evreni yaratan Kudret"e, nizama isyan etmiş olur.
Terminatör denilen kısır tohumları eken her çiftçi sadece tohuma çalışır.
Hindistan"da GDO eken çiftçilerin başına gelenler ortada iken, 160 Hintli çiftçi çareyi intihar etmekte bulurken, bu yasayı çıkarmaya hiç utanmadınız mı? Hangisi kırılası elleriniz o GDO yasasını imzaladı?
“Silahsız işgal ve imha”ya izin veren GDO yasası… Artık orduya da ihtiyacımız yok(!).. Başbakanınızın her seferinde farklı rakam telaffuz ettiği farklı etnik kökenleri olan vatandaşlarımızı n da artık önemi yok.GDO etnisiteye falan bakmıyor, hepsini yok ediyor. Adı üzerinde terminatör, katil tohumlar. Farelerde iç organları iflas ettirmiş. "Sadece erkekleri kısırlaştıran mısır üretildiği" diye yazılmıştı.
Bir doktorumuz televizyonda “evlenir evlenmez çocuk yapın, artık 23 yaşında menapoza giren hanımlar var, hormonlu domateslerden midir nedir” diye açıklama yapmıştı. Üstelik sadece kaçak giren GDO dan… Yani, henüz ülkeyi teslim almadan…
GDO"nun kontrolsüz bir biçimde ülkeye girdiği söyleniyordu. Bu girişleri kontrol edecek bir kurum yok. Biyo Güvenlik Yasası düzenlenip çıkartılmadı. Sanki sınırları olan bir ülke değil, yol geçen hanı. İsrailli bir yolcunun çantasında GDO"lu tohum yakalanmıştı.
Çok pahalı olan terminatör tohumların Sakarya"da bazı çiftçilere bedava verildiği yazıldı. Konunun uzmanları; "GDO ekilen bir toprak artık GDO"ya mahkumdur, artık başka tohum yetişmez" diyor.
28 Ekim"de resmi gazetede yayınlanan ölüm tohumları yasasında faşist bir madde daha var. “GDO"suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO"suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.” Bu yasanın açık ifadesi: “ben ne veriyorsam onu yiyeceksin” demektir! Bu bir zulümdür. Demek ki yeni dunya düzeninde "katil cinayetini” yasaları kullanarak işliyor. Bu durumda katilin yardımcısı kim oluyor?
GDO yasasını onaylayan AKP"liler, bu millete düşmanlığınız nedir? Müslüman"ım diye gelip şeytana pabucu ters giydirdiniz?
İbrahim Saraçoğlu Kuran"da genetiği değiştirilmiş tohumları kullananları “lanetleyen” bir ayet okuduğunu söylemişti. Bu ayeti isterseniz öğrenin diyeceğim de, haçlı işgalcilerin ortağı olduğunu her çıkardığı yasayla ispatlayan sizler için ne fark eder ki?
Zaten ağlak Mehtinizin/Seyhinizin/Tagut"unızın yurtlarında “kelime-i şahadet” kaldırılmıştı.Oysa “Kelime-i Şahadet” Müslüman olmanın ilk koşuludur.
Ne yazık ki sizlere Müslüman diyen, yoldaşlık eden her reşit birey de uygulamalarını za karşı tepki vermediği için günahlarınıza ORTAK oluyor.
Eskiden eleştirdiğimiz partilerin içinden; yanlış yasalara itiraz eden vekil, bakan çıkardı. “Böyle özelleştirme olmaz” diyen Yüksel Yalova bakanlıktan istifa etmişti. Enis Öksüz hem bakanlıktan, hem partisinden istifa etti. Yöneten grubun içinden bir tek “vatanım kişisel çıkarımın üzerindedir” diyecek bakan, vekil çıkmayacak mı?
Kime söylüyorum ki ben, onlar senelerdir O"nun hakaretlerini bile içlerine sindirdiler. Kendi adına dik duramayan, başka hangi değer adına dik durabilir ki..!?
SORU:2
Domuz gribi için bir Bakanınız kıyamet kopardı. Hatta Azrail kendisine görev vermiş gibi “şu kadar kişi domuz gribinden ölecek” diye rakam vererek halka korku saldı. Gören de Türkiye"nin Sağlık Bakanı değil de, aşı üreten firmanın reprezantı(ilaç tanıtımı elemanı) zanneder…
Tabii; başka ülkelerin birim fiyatını 2.2 dolardan aldığı aşıyı, 3.1 dolara alabilmeyi başarmak her yiğidin harcı değildir(!) Bu başarı da ayrı bir heyecan yaratıyor olmalı(!)..
Baktılar aşıya Türk Halkı pek fazla inanmıyor, ölen herkese “domuz gribinden” öldü teşhisi kondu. Hele basın, halka korku salmak için elinden geleni yapıyor. “Bozacının şahidi şıracı” misali…
Sahi, geçen kış turistler ile ülkemize tek-tük uğrayan domuz gribi bu yıl birden niye atak yaptı? Tam da aşı üzerinde tartışmalar sürerken, doktorlar bile şüphe ile yaklaşırken… Nasıl oldu da tam bu tartışmaların ortasında domuz gribi domuzluğunu yaptı? Ve domuz gribinin bütün domuzluğuna rağmen halk niye Sağlık Bakanı"na tam olarak güvenmiyor?
Sağlık Bakanı aşı alımını eleştiren eski Sağlık Bakanı Durmuşa' ne demişti? "Aşı olmadığı için domuz gribinden ölen olursa sizi dava ederiz" demişti değil mi? Eee.. Şimdi ne olacak? Basbakan"da “aşı olmayacağım” dedi. Bu durumda Başbakanınızı da dava edecek misiniz?
saratılan Sanal dünya, algı savaşları, algı kirliliği…
Bilinç altımız kurgulanıyor. Kim algıyı yönetirse, zihinleri de o esir ediyor. Bu yepyeni bir savaş. Toptan, tüfekten daha tehlikeli bir savaş. Algımız yabancılaştırılıyor. Algımız yabancılaşırken elimizdeki her şey dış dünyanın kontrolüne giriyor, özgürlüğümüz her anlamda elimizden alınıyor.
Bu psikolojik savaş yönete"nin tek başına becerebileceğ i bir yöntem değildir. Yöneten bu “yeni dünya düzeni”SAVAŞ yöntemlerinin ülkemizde uygulanmasını kolaylaştırıyor, önünü açıyor. Toplumsal travmalar yaratarak zihinleri bölüyor, algılarımızı değiştiriyor. Medya kullanılarak sanal bir dünya yaratıldı. Algı kirliliği yaratılmaya devam ediyor.
Bütün değerlerimizin birdenbire tartışmaya açılması bu savaşın bir başka ayağıdır.
Bu savaşa Türk Halkı hazır değildi, korumasız yakalandı. Aslında ortaya çıkan şu ki; hiçbir kurum hazır değilmiş.
Hergün “domuz gribinden şu kadar kişi öldü” haberleri yapılmasını da bu psikolojik savaşın başka bir ayağı diye düşünüyorum.
İşte yönete"nin ülkemizde yaptığı asıl görev!
Ekmek haline gelen bir ülkeyi; “su, maya, un” diye ayrıştırıp ekmek olmaktan çıkarmak kimin işine yarar? Yöneten etnik ayrıştırma ile ekmeğimizi ayrıştırdı, şimdi içine kan doğruyor.
MUHALEFETE…
Şayet yönete"nin oluşturduğu “suni-yaygaracı -örtücü”okyanus ötesinden alınan” suni gündem yaratma taktiklerinin peşinde koşmaktan vaz geçin. gündemlere bilerek ortak olmuyorsanız, GDO konusunda halkı bilinçlendirin. Anadolu"nun en ücra köşesine gidecek, konferanslar verecek bir ekip oluşturun. Artık B"nin “Ülkemi yönetenler GDO yasasını “ıslak imza” yaygarası koparılırken çıkardı, unutmayın!
Hedefe giderken her biriniz bir oltaya takılacaksanız bu işleri bırakın. Halkı siyaset üstü bir yaklaşımla aydınlatmalısını z. Aksi takdirde bu yıkımın hesabını sadece iktidar değil, sizler de verirsiniz. Hatta veremezsiniz.
Kaynak: Zahide Uçar - Internetajans
Not;Bazi kelimeler siyasi olur nedeni ile editlenmis veya degistirilmistir...
Geldiniz geleli çıkardığınız yasa ve açılımlar ile “Yeni Dünya Düzeni”nin efendilerine( Lucifer"in çocukları) hizmet veriyorsunuz. Bütün uyarı ve eleştirilere kör ve sağırsınız.
GDO yasasını çıkararak Damat Ferit"i bile masum bıraktınız.
Ne demişti Henry Kissinger (1970):
“Petrolun kontrolü ile bütün bölge ve kıtaları, gıdanın konrolüyle bütün insanları kontrol edebilirsiniz "
Çıkardığınız birçok yasa ile Türk Devleti"ni esir etmenin yolunu açmıştınız, GDO ile Türk insanının yok edilmesine olur verdiniz! Ülkemi yöneten yöneticiler; Hitler"in Yahudilere uyguladığı soy kırımın çok daha sinsi bir şeklinin Türk Halkına uygulanmasına onay vermiştir!
BU BİR İNSANLIK SUÇUDUR!!
GDO yasası, hedef sebze,tahıl ve meyveleri birer silah haline getiriyor.
Rockefeller Vakfı 1946`da adı yeşil olan `Yeşil Devrim`i başlattı. Dünyadaki bütün tohumların örneklerini toplayıp kendilerine “tohum bankası” kuran baronlar, tohumlara el koyarak istemediği ırkları dönüştürüp kontrol etmek veya yok etmek istiyor. Onlar kendi çıkarını düşünüp isteyebilir, peki sizler kim adına isteneni veriyorsunuz? Aslında beyinleriniz çoktan ele geçirildi de, sadece istek ve emirleri yerine getiren birer MEMUR görevi mi yapıyorsunuz?
Bu yasayı onaylamanızın başka bir izahı yoktur!!
Türkiye, yerkürede mevcut olan 'sekiz önemli Gen Merkezi"nden iki tanesini içine almaktadır. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye" de saptanmış bitki türü sayısı 9.000"dir. Bunun yaklaşık % 33"ü yani 3.000 civarındaki kısmı ülkemize özgü endemik türlerdir.
GDO girdiği yerlerde endemik dokuyu yok ediyor. GDO yu onaylayan sadece ülkesine değil, bütün evrene ihanet etmiş olur. Evreni yaratan Kudret"e, nizama isyan etmiş olur.
Terminatör denilen kısır tohumları eken her çiftçi sadece tohuma çalışır.
Hindistan"da GDO eken çiftçilerin başına gelenler ortada iken, 160 Hintli çiftçi çareyi intihar etmekte bulurken, bu yasayı çıkarmaya hiç utanmadınız mı? Hangisi kırılası elleriniz o GDO yasasını imzaladı?
“Silahsız işgal ve imha”ya izin veren GDO yasası… Artık orduya da ihtiyacımız yok(!).. Başbakanınızın her seferinde farklı rakam telaffuz ettiği farklı etnik kökenleri olan vatandaşlarımızı n da artık önemi yok.GDO etnisiteye falan bakmıyor, hepsini yok ediyor. Adı üzerinde terminatör, katil tohumlar. Farelerde iç organları iflas ettirmiş. "Sadece erkekleri kısırlaştıran mısır üretildiği" diye yazılmıştı.
Bir doktorumuz televizyonda “evlenir evlenmez çocuk yapın, artık 23 yaşında menapoza giren hanımlar var, hormonlu domateslerden midir nedir” diye açıklama yapmıştı. Üstelik sadece kaçak giren GDO dan… Yani, henüz ülkeyi teslim almadan…
GDO"nun kontrolsüz bir biçimde ülkeye girdiği söyleniyordu. Bu girişleri kontrol edecek bir kurum yok. Biyo Güvenlik Yasası düzenlenip çıkartılmadı. Sanki sınırları olan bir ülke değil, yol geçen hanı. İsrailli bir yolcunun çantasında GDO"lu tohum yakalanmıştı.
Çok pahalı olan terminatör tohumların Sakarya"da bazı çiftçilere bedava verildiği yazıldı. Konunun uzmanları; "GDO ekilen bir toprak artık GDO"ya mahkumdur, artık başka tohum yetişmez" diyor.
28 Ekim"de resmi gazetede yayınlanan ölüm tohumları yasasında faşist bir madde daha var. “GDO"suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO"suz olduğuna dair ifadeler bulunamaz.” Bu yasanın açık ifadesi: “ben ne veriyorsam onu yiyeceksin” demektir! Bu bir zulümdür. Demek ki yeni dunya düzeninde "katil cinayetini” yasaları kullanarak işliyor. Bu durumda katilin yardımcısı kim oluyor?
GDO yasasını onaylayan AKP"liler, bu millete düşmanlığınız nedir? Müslüman"ım diye gelip şeytana pabucu ters giydirdiniz?
İbrahim Saraçoğlu Kuran"da genetiği değiştirilmiş tohumları kullananları “lanetleyen” bir ayet okuduğunu söylemişti. Bu ayeti isterseniz öğrenin diyeceğim de, haçlı işgalcilerin ortağı olduğunu her çıkardığı yasayla ispatlayan sizler için ne fark eder ki?
Zaten ağlak Mehtinizin/Seyhinizin/Tagut"unızın yurtlarında “kelime-i şahadet” kaldırılmıştı.Oysa “Kelime-i Şahadet” Müslüman olmanın ilk koşuludur.
Ne yazık ki sizlere Müslüman diyen, yoldaşlık eden her reşit birey de uygulamalarını za karşı tepki vermediği için günahlarınıza ORTAK oluyor.
Eskiden eleştirdiğimiz partilerin içinden; yanlış yasalara itiraz eden vekil, bakan çıkardı. “Böyle özelleştirme olmaz” diyen Yüksel Yalova bakanlıktan istifa etmişti. Enis Öksüz hem bakanlıktan, hem partisinden istifa etti. Yöneten grubun içinden bir tek “vatanım kişisel çıkarımın üzerindedir” diyecek bakan, vekil çıkmayacak mı?
Kime söylüyorum ki ben, onlar senelerdir O"nun hakaretlerini bile içlerine sindirdiler. Kendi adına dik duramayan, başka hangi değer adına dik durabilir ki..!?
SORU:2
Domuz gribi için bir Bakanınız kıyamet kopardı. Hatta Azrail kendisine görev vermiş gibi “şu kadar kişi domuz gribinden ölecek” diye rakam vererek halka korku saldı. Gören de Türkiye"nin Sağlık Bakanı değil de, aşı üreten firmanın reprezantı(ilaç tanıtımı elemanı) zanneder…
Tabii; başka ülkelerin birim fiyatını 2.2 dolardan aldığı aşıyı, 3.1 dolara alabilmeyi başarmak her yiğidin harcı değildir(!) Bu başarı da ayrı bir heyecan yaratıyor olmalı(!)..
Baktılar aşıya Türk Halkı pek fazla inanmıyor, ölen herkese “domuz gribinden” öldü teşhisi kondu. Hele basın, halka korku salmak için elinden geleni yapıyor. “Bozacının şahidi şıracı” misali…
Sahi, geçen kış turistler ile ülkemize tek-tük uğrayan domuz gribi bu yıl birden niye atak yaptı? Tam da aşı üzerinde tartışmalar sürerken, doktorlar bile şüphe ile yaklaşırken… Nasıl oldu da tam bu tartışmaların ortasında domuz gribi domuzluğunu yaptı? Ve domuz gribinin bütün domuzluğuna rağmen halk niye Sağlık Bakanı"na tam olarak güvenmiyor?
Sağlık Bakanı aşı alımını eleştiren eski Sağlık Bakanı Durmuşa' ne demişti? "Aşı olmadığı için domuz gribinden ölen olursa sizi dava ederiz" demişti değil mi? Eee.. Şimdi ne olacak? Basbakan"da “aşı olmayacağım” dedi. Bu durumda Başbakanınızı da dava edecek misiniz?
saratılan Sanal dünya, algı savaşları, algı kirliliği…
Bilinç altımız kurgulanıyor. Kim algıyı yönetirse, zihinleri de o esir ediyor. Bu yepyeni bir savaş. Toptan, tüfekten daha tehlikeli bir savaş. Algımız yabancılaştırılıyor. Algımız yabancılaşırken elimizdeki her şey dış dünyanın kontrolüne giriyor, özgürlüğümüz her anlamda elimizden alınıyor.
Bu psikolojik savaş yönete"nin tek başına becerebileceğ i bir yöntem değildir. Yöneten bu “yeni dünya düzeni”SAVAŞ yöntemlerinin ülkemizde uygulanmasını kolaylaştırıyor, önünü açıyor. Toplumsal travmalar yaratarak zihinleri bölüyor, algılarımızı değiştiriyor. Medya kullanılarak sanal bir dünya yaratıldı. Algı kirliliği yaratılmaya devam ediyor.
Bütün değerlerimizin birdenbire tartışmaya açılması bu savaşın bir başka ayağıdır.
Bu savaşa Türk Halkı hazır değildi, korumasız yakalandı. Aslında ortaya çıkan şu ki; hiçbir kurum hazır değilmiş.
Hergün “domuz gribinden şu kadar kişi öldü” haberleri yapılmasını da bu psikolojik savaşın başka bir ayağı diye düşünüyorum.
İşte yönete"nin ülkemizde yaptığı asıl görev!
Ekmek haline gelen bir ülkeyi; “su, maya, un” diye ayrıştırıp ekmek olmaktan çıkarmak kimin işine yarar? Yöneten etnik ayrıştırma ile ekmeğimizi ayrıştırdı, şimdi içine kan doğruyor.
MUHALEFETE…
Şayet yönete"nin oluşturduğu “suni-yaygaracı -örtücü”okyanus ötesinden alınan” suni gündem yaratma taktiklerinin peşinde koşmaktan vaz geçin. gündemlere bilerek ortak olmuyorsanız, GDO konusunda halkı bilinçlendirin. Anadolu"nun en ücra köşesine gidecek, konferanslar verecek bir ekip oluşturun. Artık B"nin “Ülkemi yönetenler GDO yasasını “ıslak imza” yaygarası koparılırken çıkardı, unutmayın!
Hedefe giderken her biriniz bir oltaya takılacaksanız bu işleri bırakın. Halkı siyaset üstü bir yaklaşımla aydınlatmalısını z. Aksi takdirde bu yıkımın hesabını sadece iktidar değil, sizler de verirsiniz. Hatta veremezsiniz.
Kaynak: Zahide Uçar - Internetajans
Not;Bazi kelimeler siyasi olur nedeni ile editlenmis veya degistirilmistir...