Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tükenmeyen Mucize Kuran

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
1. SÜREKLİ GENŞLEYEN BİR EVRENDE YAŞIYORUZ


Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.
51-Zariyat Suresi 47


Ayette "Evren, gök" diye çevirdiğimiz kelime Arapça "sema" kelimesidir. Bu kelime aynı Türkçe’deki "gök" kelimesi gibi hem Evren’i, hem Dünya’nın tavanını ifade eder. Yeryüzünün üstünün tümü "sema" diye adlandırılır. Evren sonsuz mudur? Yoksa Evren sınırlarla çevrili durağan-sonlu bir yapıda mıdır ? İşte size insanlığın büyük dehalarının tarihin en başından beri en hararetli tartıştıkları konulardan biri. Diyebiliriz ki insanlık tarihinde çok az konu bu kadar hararetle tartışılmış ve tüm uğraşlara rağmen bu konuda işin içinden çıkalamamıştır. İlk önce felsefenin içinde, daha sonra ise felsefeden bağımsızlığını ilan eden fizikte, Evren’in sınırlarının sonsuz olup olmadığı
tartışılmıştır. Tarihin en parlak simalarının bir kısmı Evren’in sonsuz olduğunu, buna karşın birçok ünlü düşünür de Evren’in sınırlarla çevrili bir şekilde sonlu olduğunu söylemiştir. Oysa Kuran bu iki görüflün dışında sürekli genişleyen dinamik bir Evren modeli çizmiştir. Kuran’ın çizdiği model, Evren’in her an bir sonu olmakla sonsuz Evren modelinden, sürekli genişlemekte ise durağan sınırlı Evren modelinden ayrılmaktadır. Böylece insanlığın bu en büyük
tartışmasında Kuran tüm düşünürlerin dışında üçüncü bir modeli tarif etmiştir. İşte Kuran ın Allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. Bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki Muhammed. Diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. İşte Aristo, işte Ptolemy, işte Giordano Bruno, işte Telesio Patrizzi, Galieo Galilei, Isaac Newton... Dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla Evren’in sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik Evren modelini çizememişlerdir. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubble’ın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş, böylece genişleyen dinamik Evren modeli doğrulanmıştır. Evren’in genişlediği ilk kez 1900’lü yıllarda ortaya atılmıfltır. 1900’lü yıllardan önce Kuran dışında bu iddiayı ortaya koyan tek bir kaynak bile yoktur. Tek bir kaynak bile!..

MUHAMMED PEYGAMBER’İN ÇÖLDE SAKLADIĞI TELESKOP

Kuran’ın Allah tarafından indirildiğini inkâr edenler, Muhammed Peygamber’in Kuran’ı uydurduğunu söylemektedirler.
Peki bunu söyleyenler Muhammed Peygamber’in Evren’in genişlediğini, 1900’lü yıllardan önce bilen Dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? Acaba Muhammed Peygamber 1900’lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600’lü yıllarda icat etmişti de, bu teleskobu kumlar altında mı gizliyordu? Acaba Muhammed Peygamber teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak astrolojik bilgiyi biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? Eğer Muhammed Peygamber deli olduğu için Peygamber olduğunu iddia etti denirse; bu nasıl bir deliliktir ki kendi döneminin insanlarının hiçbirinin bilmediği ve bilmesine imkan olmayan, kendisinden 1300 yıl sonra ancak anlaşılacak olan bir gerçeği biliyordu? Eğer Muhammed Peygamber kendi
menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor, hatta gözleriyle Evren’in genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu. Menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi? Eğer tüm bu gerçeklere karşın hâlâ bir kişi "Muhammed Peygamber kendi aklıyla bunu bildi" derse; bu nasıl bir akıldır ki kimsenin bilemediğini biliyor fakat bunları kendi bildiğini kabul edeceğine, Allah bana bildirdi diye yalan söylüyor! Toplu iğneyi bulan bir kişi bile bu buluşuyla övünme eğilimindeyken, Muhammed Peygamber niye aklıyla övünmüyor da "Bu (Kuran) benden değildir, bu Allah’tandır." diyor. Tevazudan mı? Bir yandan Peygamber olduğunu söylerken inanılamayan, yalancılıkla itham edilen, böylece ahlâken düşük bir mertebede gösterilen kişiyi, tevazu sahibi diye mi yüceltecekler? Evet inkâr etmekte ısrar edenlere bir soru da biz soralım:
“Siz neyi savunduğunuzun, ne dediğinizin farkında mısınız?”


(Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabından alıntı-devam edecek)
 

emane

New member
Katılım
17 May 2012
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun , her yerde paylaşılması gereken bir yazı bana kalırsa.Hele şu çölde saklanan teleskopun altındaki yazılara bir cevap verilebileceğini sanmıyorum.Bir kaç ateist blog gezmiştim Peygamber'imize atılan iftiraları görseniz ağzını açık kalır.Dini bilgimin çok yüksek olduğunu düşünmüyorum ama dini bilgisi yüksek olanlardan ricam o siteye güzel bir cevap verilmesidir(isteyen olursa sitenin linkini özel mesajdan ya da burdan verebilirim)Çünkü ordaki iftiralara inanlara şahit oldum vebu beni üzdü ve biraz kafamı karıştırdı.

Bu arada yazı için tekrardan Allah razı olsun.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Allah razı olsun , her yerde paylaşılması gereken bir yazı bana kalırsa.Hele şu çölde saklanan teleskopun altındaki yazılara bir cevap verilebileceğini sanmıyorum.Bir kaç ateist blog gezmiştim Peygamber'imize atılan iftiraları görseniz ağzını açık kalır.Dini bilgimin çok yüksek olduğunu düşünmüyorum ama dini bilgisi yüksek olanlardan ricam o siteye güzel bir cevap verilmesidir(isteyen olursa sitenin linkini özel mesajdan ya da burdan verebilirim)Çünkü ordaki iftiralara inanlara şahit oldum vebu beni üzdü ve biraz kafamı karıştırdı.

Bu arada yazı için tekrardan Allah razı olsun.

O forumların amacı zaten inançlı ve genç kişilerin kafasını karıştırmak ve dinden çıkarmaktır. Argümanları bellidir, ''Tanrı kendi yarattığı canlılara niye eziyet ediyor, niye bir sürü din var, Tanrı kendi gönderdiği kitabı koruyamıyor mu vsvs'' uzar gider. Hepsinin
cevabı vardır ama şartlanmış ve tek taraflı düşündüklerinden dinlemezler. Taktikleri bellidir, dünya çapında tüm gelişmiş ülkelerdeki bilim kurumlarının ve üniversitelerinin evrimi ispatladığını, dinlerin ortaçağdan kalan efsaneler olduğunu ve artık bilim sayesinde bunların geçerliliğinin kalmadığını falan söyleyip dururlar. Her ateist forumda aynı teranedir, konuşsanızda dinlemezler, akıllarınca alaya alırlar ve küfreder dururlar.

Hiç girmeyin. Vaktinizi boşa harcadığınızla kalırsınız. Tarih boyunca inkarcılar hep olmuştur, ve bu artarak devam edecektir. Biz kendi işimize bakalım, onların hesabını Allah görecek.
 

emane

New member
Katılım
17 May 2012
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaşım 16 gerçekten ilk girdiğimde kaskatı kalmıştım şoka girdim diyebilirim , o kadar çok soruyla karşılaşmıştım ki kendime gelip akılcıl cevaplarını aramak biraz zaman almıştı.Kendime geldiğimde çoğunun cevabını buldum çok şükür.Birde bu kendini zeki sanan ateistler yazdıkları bir konuda Peygamber'imize putperest(haşa) demişlerdi , yani bütün iftiraları geçtim buna inanmak tam bir saçmalık.Kaynak olarakta Şeytan Ayetleri diye bir şey varmış ne olduğunu bilmiyorum , isminden pek hayırlı bir şey olmadığı belli onu belirttiklerinden tam bir saçmalık olduğunu anladım.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
İmanınızı kaybetme korkusuna kapılmadan araştırmalarınıza devam edin. Ama ateist sitelere takılmayın, aşırı derecede çarpıtma yapılıyor, yalan söyleniyor ve küfrediliyor.

Merak etmek ve gerçeğe ulaşmak için araştırmak, imanın kuvvetini ve samimiliğini gösterir.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Yaşım 16 gerçekten ilk girdiğimde kaskatı kalmıştım şoka girdim diyebilirim , o kadar çok soruyla karşılaşmıştım ki kendime gelip akılcıl cevaplarını aramak biraz zaman almıştı.Kendime geldiğimde çoğunun cevabını buldum çok şükür.Birde bu kendini zeki sanan ateistler yazdıkları bir konuda Peygamber'imize putperest(haşa) demişlerdi , yani bütün iftiraları geçtim buna inanmak tam bir saçmalık.Kaynak olarakta Şeytan Ayetleri diye bir şey varmış ne olduğunu bilmiyorum , isminden pek hayırlı bir şey olmadığı belli onu belirttiklerinden tam bir saçmalık olduğunu anladım.

Evet sayın mutezile ekolü, hanif ekolü, vahhabi, selefi ekolü vede özellikle mevdudi, abduh ve afgaani hayranları ! Buyrun 16 yaşındaki kardeşinizin okuyup da şaşırdığı, günümüzde bile hala şeytan ayetleri gibi bir saçmalığın varlığına inanmış insanların olduğunu görmesi ile şaşıran bu kardeşinizin konu hakkındaki tereddütlerini giderin. Hadi bakalım. Abileri ve ablaları olarak gönlüne ve mantığına hitap eden yazılarınız ile bu kardeşinize bunun neden saçma olduğunu hadis ve sünnet kullanmadan açıklayın.

Özellikle aorskaya, sumisali ve sinan ! önden buyrun. Mümkünse özgün olsun. Ceza süreleriniz bittikten sonra okumak için bekliyor olacağım. Yeterince zamanınız var nasıl olsa. Elkaria; sen de bir ara vahhabiydin şimdi hangi ekoldesin bilmiyorum da, sen de cevap verebilirsin o geniş selefi ilmin ile. Ben arıza çıkartmamak için yazmayacağım, o nedenle bana hitaben yazmayın. Cevap hakkı doğurmayın. 16 yaşındaki kardeşinize anlayacağı dilde ve gönlü tatmin olacak şekilde anlatın şeytan ayetlerinin niceliğini ve niteliğini.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
2.TEK BİR NOKTADAN BAŞLAYAN MACERAMIZ

İnkar edenler Evren(Gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları
ayırdığımızı, her canlıyı sudan yarattığımızı görmüyorlar mı? Yine de onlar
inanmayacaklar mı?
21- Enbiya Suresi 30


Ayetin ifadesinden, bu ayette belirtilenlerin inkârcılara karşı bir delil niteliğinde olduğunu, bu ayette belirtilenler sebebiyle inkârcıların inanması gerektiğini anlıyoruz. Ateistlerin en temel iddiası maddenin sonsuzdan beri var olduğu ve maddenin tüm canlı-cansız varlıkları tesadüfen oluşturduğudur. Oysa Büyük Patlama (Big-Bang) teorisi Evren’in ve zamanın bir başlangıcı olduğunu ortaya koyarak ateizmin bu en temel iddiasını yıkmaktadır.
Ayette "İnkâr edenler görmüyorlar mı?" diye sorulması da çok anlamlıdır. Bu şekilde ayet Evren’in ve yeryüzünün bitişikken ayrıldığının anlaşılabileceğine, bunu anlamanın mümkün olduğuna da işaret etmektedir. Ayetin doğruluğunun anlaşılacağı 1900’lü yıllar, bilimsel keşiflerin arttığı, bazılarının bilim ile dini çatışır halde göstermeye çalıştığı yıllardır. Sanayi toplumunun getirdiği refah ile şımaran insanların bazıları bu yıllarda maddeyi putlaştırmaya ve Allah’ın yerine koymaya kalkmışlardır. Tam böyle bir ortamda bazı insanların tapınmaya kalktığı maddenin yaratılmış olduğunun, yani başlangıcı olduğunun, Big-Bang ile doğrulanması inkârcılara inen bir tokattır. Ayetin devamında geçen "Yine de onlar inanmayacaklar mı?" cümlesi de çok anlamlıdır. Ayetin bu işaretini de tarih doğrulamış, ortaya konan tüm delillere rağmen inkârcılar inkârlarında ısrarcı olmuşlardır. Ayet bilimsel gerçekleri ortaya koyarken inkârcıların her şeye rağmen inanmama eğilimini de ortaya koymaktadır. Ayette belirtilenler hem Evren’in başlangıcı olduğunu ortaya koyarak, inkârcılığın maddenin sonsuzdan beri bu şekilde var olduğu iddiasını yıkmakta ve inkârcıları inanmaya mecbur etmektedir, hem de Kuran’ın indiği dönemden 1300 yıl sonra anlaşılacak bu gerçek Kuran’da geçtiği için, inkârcıları bir kez daha Kuran’ın Allah’ın sözü olduğunu kabule zorlamaktadır.Evren’in genişlediğini ve tüm Evren’in bitişikken birbirinden ayrıldığını Kuran dışında ortaya koyan hiç kimse olmamıştır. İşte eski Yunan, işte Ortaçağ, işte Yeniçağ, işte Platon’lu, Thales’li düşünce yoğunluğu, işte Batlamyus, işte Kopernik, işte Kepler, işte Kant... İnsanlık tarihinin tüm dehalarının hiçbiri genişleyen bir Evren’de olduğumuzu bilemediği gibi, bu Evren’in yaratılışının başında her şeyin birbiriyle bitişik olduğunun da farkına varamamışlardır. Gelişmiş aygıtlar olmadan, bilimsel birikim kullanılmadan bu sonuçlara varmak imkansız olduğu için tüm bu ünlü felsefeciler, fizikçiler bu sonuçlara varamamışlardır. Evren’in yaratıcısı Evren hakkındaki bu en önemli bilgileri kitabıyla insanlara bildirerek hem bu Evrensel oluşumlara dikkatleri çekmiş, hem de Kuran’ın kendisi tarafından gönderilen bir kitap olduğunu ispat etmiştir. Günü gelince Uzay’da bir nokta olan insana tüm Uzay’ın bir noktadan yaratıldığının delillerinin örtüsünü açan Allah, böylece hem Evren’in bilgisini insanlara sunmuş, hem de kendi kitabının mucizelerini göstermiştir. Ayetin, açık mucizesi kadar "İnkâr edenler görmüyorlar mı?" ifadesiyle ayetin açıklamalarının anlaşılacağına işaret etmesi, "Yine de onlar inanmayacaklar mı?" ifadesiyle inanmayanların bu delillere rağmen inkârcılıklarına devam edeceklerine işaret etmesi de çok ilginçtir. Nitekim Einstein da Evren hakkında yaptığı keşiflerden çok, bunların anlaşılabilmesine şaştığını söylemiştir. Bundan da ayetin, insanların bu ayette ifade edilenleri anlayabileceğine işaretinin önemi anlaşılmaktadır.


KOZMİK FON RADYASYONU DELİLİ

Ayette Evren’in başta bitişik olduğu Arapça "ratk" kelimesiyle ifade edilir ki; bu kelime kaynaşmış durumda içiçe geçmeyi ifade eder. Arapça "fatk" kelimesi ise ayrılmayı, bölünerek ayrılmayı ifade eder. Ayetin belirttiği bu ayrılmayı Lemaitre ortaya koyduğunda, bu kuramın başta dirençle karşılaştığını Evren’in genişlemesini açıklarken anlattık. Bu fikre karşı koyanlardan biri de Fred Hoyle idi. 1940’lı yıllarda Fred Hoyle, Evren’in Big-Bang ile başlaması halinde, bu ayrılmanın (patlamanın) bir kalıntısı olması gerektiğini öne sürerek; "Bana bu Big-Bang’in bir fosilini bulun" dedi. Aslında Fred Hoyle bunu Big-Bang ile alay etmek için söylemişti. Onun bu alaycı meydan okuması Big-Bang’i destekleyen birçok delilin bulunmasına yol açtı. Hoyle’nin alay etmek için kullandığı fosil tabiri, ilginç bir şekilde o zamandan sonra bulunan deliller için kullanıldı. Hoyle Big-Bang ile alay ederken, onu yok etmek isterken, istemeyerek onun daha da çok kanıtlanmasını sağladı. 1948’de George Gamov ve öğrencisi Ralph Adler, Big-Bang olduysa gerçekten Hoyle’nin söylediği fosilin olması gerektiği sonucuna vardılar. İleri sürdükleri mantığa göre Evren Big-Bang’den sonra her yöne doğru genişlediğinden bu alçak düzey fon radyasyonu, bakılan her yönde mevcut olmalıydı. Big-Bang’den sonra çıkan diğer bütün radyasyonların Evren’in içinde belli bir başlangıç noktaları olacak ve sadece o noktadan dışarı doğru yayılacaklardı. Ancak tüm Evren’i başlatan bir patlamadan çıkan radyasyon böyle bir tek noktaya kadar izlenemezdi. Böyle bir Evren’in genel dinamik genişlemesiyle bu radyasyon her yana yayılmak zorundaydı. Gamov ve Adler’in tahmin ettiği radyasyon 1960’larda New Jersey’de Princeton
Üniversitesi’nde bir grup tarafından çok hassas aletlerle araştırılmaya başlandı. Fakat bu çok önemli bulguyu bulmak enteresan şekilde başkalarına nasip olacaktır. Arno Penzias ve Robert Wilson, Bell telefon şirketinde iki araştırmacıdır. Bir gün ikili Evren’in her yanından gelen bir parazitle karşılaşırlar ve bunun sebebini tam olarak anlayamazlar. İşin enteresan yanı Penzias ve Wilson olayı iyice anlamak için çok yakınlarda çalışan Princeton Üniversitesi’ndeki ekipten Robert Dicke ve arkadaşlarını telefonla ararlar. Telefonu kapatan Dicke büyük bir hayal
kırıklığına uğrar ve Nobel ödülünü kazandıracağını umdukları keşfi başkalarının bulduğunu anlar… Evet, bir soğuk kaynakla kıyaslıyorlardı ve hep mutlak sıfırın tam 3 derece üstünde 3 Kelvin’deydi. Radyasyon tam beklenen özelliklere sahiptir ve Evren’in her tarafından gelmektedir. Hoyle’un bulunmayacağını sandığı fosil bulunmuştur. Nobel ödülünü de böylece Penzias ve Wilson kazanır.

MUHAMMED PEYGAMBER UZAYA UYDU MU GÖNDERDİ?

Big-Bang’in doğrulanması için Uzaydaki uydulardan gelen verilerin kullanıldığını gördük. Peki Uzaya gönderilen bu uydudan 1400 yıl önce Muhammed Peygamber, Yerküre’nin Evren’le bitişik olup sonra ayrıldıklarını nasıl anlamıştı? Uzay’ın her an genişlediğini Muhammed Peygamber’in nasıl bilebildiğinin ortaya çıkması için "Acaba Muhammed Peygamber çölün kumları altına bir teleskop mu sakladı?" diye sorduk. Üstelik bu teleskobun Hubble’ın teleskobu gibi gelişmiş olması gerekirdi. Peki, inkârcılar acaba Evren’in başta tek bir birleşim olduğunu "Muhammed kozmik
fon radyasyonunu hesaplayarak buldu" diye mi iddia edecekler? Bunun için Muhammed Peygamber’in herkesten gizlediği uydusunu Uzay’a gönderdiği ve bu uydudan gelen verileri değerlendirerek COBE’den önce gerekli çıkarımları 1400 yıl önce yaptığı fikrini mi savunacaklar? COBE’den 25 yıl önce fosil radyasyonu, telefon şirketinin ekipmanlarıyla keşfeden Penzias ve Wilson, Nobel ödülünü aldılar. Peki, 1400 yıl önce Evren’in tek bir birleşimden
oluştuğunu da, Uzay’ın genişlediğini de söyleyen Muhammed’in Peygamberliğini inkâr edenler, acaba en azından onu Nobel fizik ödülüne aday gösterecekler mi?

Görüldüğü gibi Kuran’ın Allah tarafından gönderilmediğini, Hz. Muhammed’in Kuran’ı kendisinin yazdığını söyleyenler, ne iddia ederlerse etsinler komik duruma düşmekten kurtulamayacaklardır. İnanmaya niyeti olmayanlar hangi delili görürlerse görsünler inkâra kendilerini şartlandırmışlardır. Hz. İbrahim’e karşı böyleydi, Hz. Musa’ya karşı böyleydi, Hz. İsa’ya karşı da böyleydi, Hz. Muhammed’e karşı da böyledir. İnkarcıların tavrı, tarih boyunca hep aynı psikolojiyi yansıtır. Aşağıdaki ayette görüleceği gibi Hz. Musa’ya karşı koyanlar da, her ne delil görürlerse görsünler inkâr edeceklerini söylemişlerdir.


Bizi büyülemek için delil olarak her ne getirirsen getir, biz sana inanmayacağız.
7-Araf Suresi 132
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Evet sayın mutezile ekolü, hanif ekolü, vahhabi, selefi ekolü vede özellikle mevdudi, abduh ve afgaani hayranları ! Buyrun 16 yaşındaki kardeşinizin okuyup da şaşırdığı, günümüzde bile hala şeytan ayetleri gibi bir saçmalığın varlığına inanmış insanların olduğunu görmesi ile şaşıran bu kardeşinizin konu hakkındaki tereddütlerini giderin. Hadi bakalım. Abileri ve ablaları olarak gönlüne ve mantığına hitap eden yazılarınız ile bu kardeşinize bunun neden saçma olduğunu hadis ve sünnet kullanmadan açıklayın.

Özellikle aorskaya, sumisali ve sinan ! önden buyrun. Mümkünse özgün olsun. Ceza süreleriniz bittikten sonra okumak için bekliyor olacağım. Yeterince zamanınız var nasıl olsa. Elkaria; sen de bir ara vahhabiydin şimdi hangi ekoldesin bilmiyorum da, sen de cevap verebilirsin o geniş selefi ilmin ile. Ben arıza çıkartmamak için yazmayacağım, o nedenle bana hitaben yazmayın. Cevap hakkı doğurmayın. 16 yaşındaki kardeşinize anlayacağı dilde ve gönlü tatmin olacak şekilde anlatın şeytan ayetlerinin niceliğini ve niteliğini.

Evet arkadaşlar, görmediyseniz bir daha gözlerinizin içine kadar getirelim. Yok öyle koftiden lügat parçalamak. bozacı ve şıracı muhabbetlerinizi bir seferlik kenara bırakın, önden buyrun.

Benim Bekir kardeşimin veya herhangi bir kardeşimin örneğin bu yazıyı paylaşan old_preacher'in yazdığına bastığım teşekkür butonunun bir anlamı var en azından. Ehli sünnet yolunda beraber yürüyoruz.

Peki ya sizin ? mesela bu konuda ortak bir paydanız var kabul etsek, bu paydanızdan ne koyarsınız ortaya ? hadis ve sünnete başvurmadan ne yazarsınız da okuyunca tatmin oluruz, hadi bizi geçin şu yukarıda soru soran 16 yaşındaki kardeşinize ne anlatırsınız da tatmin olsun kafasındaki şüphelerden kurtulabilsin ?

var mı ?...
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
KELİME UYUMLARINDAKİ MATEMATİKSEL MUCİZELER-1. BÖLÜM

-BİR GÜN

Kuran’da tekil olarak “bir gün (yevm)” kelimesi 365 defa geçer. 365 sayısı sadece takvimin gün sayısı olarak düşünülmemelidir. 365, aynı zamanda Dünya ile Güneş arasındaki astronomik ilişkiyi ifade eden bir sayıdır. Dünya, Güneş etrafında bir kez dönüşünü tamamladığında, kendi etrafında 365 kez dönmüş olur. Yani Dünya, Güneş etrafında bir kez döndüğünde, Dünya’da 365 tane gün oluşmuştur. “Gün” kelimesinin tekil kullanımının 365’i
vermesi de önemlidir. Çünkü, Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüşünde 365 tekil gün oluşur. Kuran’da bu kelimenin 200, 300 veya 400, 500... olarak değil tam 365 olarak geçmesi sizce tesadüf mü? Gerçekten de “bir gün (yevm)” kelimesinin kullanımı; anlaşılması kolay, taklidi imkansız Kuran mucizelerine bir örnektir. Bu örnek tek başına bile Kuran’da bilinçli bir matematiksel düzen olduğunu ortaya koyabilir. Bu bölümdeki 50 örnek ve daha sonra 19’larla ilgili bölüm incelenirse, Kuran’daki matematiksel mucizenin boyutu daha iyi anlaşılacaktır.


-GÜNLER


Kuran’da “gün” kelimesinin birçok kullanım tarzı mucizevidir. “Gün” kelimesinin tekil kullanımları 365 kez geçerken, gün kelimesinin çoğul kullanımları (eyyam, yevmeyn) ise 30 defa geçmektedir. Böylece bir ayın gün sayısını ifade eden 30 sayısı verilir. Bir senede birden fazla ayın olmasından dolayı bu günlerden farklı aylar oluşur. Oysa 365 gün, bir tane yılı oluşturur. Böylece “gün” kelimesinin tekilinin (yevm) 365 defa geçmesi gibi, çoğulunun da
(eyyam, yevmeyn) 30 defa geçmesi anlamlıdır.

Güneş takvimi 30 ve 31 günlük aylardan oluşurken, Ay’a bağlı takvim 29 ve 30 günlük periyodlardan oluşur. 30, her iki takvimin kesişim kümesidir. Kuran’ın indiği toplumda Ay takvimi kullanıldığını gözönüne alırsak 30 sayısının kullanılması yine anlamlıdır. Ay’ın (gökteki gezegen) bir ayı (yılın kısmı olan) oluşturma süresi 29.53 gündür. Bunun yuvarlatılmışı ise 30’dur. Bu tarz matematiksel mucizelerde Kuran’ın matematiksel işlem olan yuvarlamayı tam
doğru yaptığına tanık olmaktayız. Nitekim Dünya, Güneş’in çevresinde 365.25 günde dönüşünü tamamlar. Bunun yuvarlatılmışı 365’tir.

-GÜN KELİMESİNİN TÜREVLERİ

“Gün (yevm)” kelimesinin Kuran’da tekil olarak 365 kez, çoğul olarak 30 kez geçtiğini gördük. “Gün” kelimesinin bütün türevleriyle kullanımı ise 475 kezdir. Yani “gün” kelimesinin tekil, çoğul ve diğer türevlerinin toplamı 475’tir. 475 sayısı 19x25’e eşittir. Kuran’daki matematiksel mucizeyi incelediğimiz bu Kelime-Uyumlarındaki-Matematiksel-Mucize kısmından sonra 19 Mucizesi’ni inceleyeceğiz. O bölümü okuduğunuzda 19’un neyi ifade ettiğini daha iyi
anlayacaksınız. Kuran’daki Kelime-Uyumlarının-Mucizesi ile Kuran’daki 19 sistemi bu örnekte olduğu gibi içiçe geçebilmektedir. “Gün” kelimesinin Kuran’daki kullanımı, 19 mucizesinden bağımsız olarak da mucizevi özellikte olduğu için, biz “gün” kelimesi ile ilgili bulguları Kelime-Uyumlarında-Matematik (KUM) açısından inceledik.

“Gün” kelimesinin türevlerindeki 19 çarpanı gibi 25 çarpanı da özel bir sayıyı ifade eder. Daha önce belirttiğimiz gibi gün kavramı Dünya’nın Güneş ile ilişkisi sonucunda oluşmaktadır. Dünya Güneş’in çevresindeki bir dönüşünü gerçekleştirirken 365 kez kendi çevresinde döner. Bu arada Güneş de kendi çevresinde aynı flekilde dönmektedir. Peki, Dünya kendi çevresinde 365 kez döndüğü zaman Güneş kendi çevresinde kaç kez döner? Sıkı durun, tam 25 kere... Anlaşılması kolay, taklidi imkansız bu mucizenin belirttiği sayı, Kuran’ın indiği dönemde, indiği bölgede bilinmiyordu. Kuran’ın anlamlı tekrar sayılarında, o sayıların belirttiği oluşumlara işaret etmesi mucize olduğu gibi, bu sayıların o dönemde bilinmeyenleri ifade etmesi de mucize oluşturmaktadır.

Ayrıca 25’in katsayısı olan 19’un Güneş-Dünya-Gün kavramları bağlamında önemi vardır. Çünkü Dünya’nın, Güneş’in ve Ay’ın aynı hizaya geldiği ''Meton devri''; 19 Dünya yılında bir oluşur. Yani Güneş bir Meton devrinde 19x25= 475 defa kendi etrafında dönmüş olur. Evet, tam 475 kez. Bu sayı tamı tamına gün kelimesinin tüm türevleriyle Kuran’daki geçiş sayısına eşittir.
 

iwouldask

New member
Katılım
6 Eyl 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu bir mucize değildir. Lütfen vereceğim linki inceleyiniz
 

iwouldask

New member
Katılım
6 Eyl 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeni üye olduğum için link veremiyorum.

www mucizeyalanları com sitesinden tüm mucize iddialarınıza karşı cevap bulabilirsiniz
 

gozcelik

New member
Katılım
10 Eyl 2011
Mesajlar
100
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yeni üye olduğum için link veremiyorum.

www mucizeyalanları com sitesinden tüm mucize iddialarınıza karşı cevap bulabilirsiniz

Bahsi geçen sitede "gün" kelimesinin yalnız tekil halleri sayılarak hile yapılmıştır gibi bir şey denmiş. Halbuki zaten açıkça tekil halinin sayısının 365 çoğullarının 30 yaptığı söylenmiş iddaa da.
Yine sitede bir yıl 365 gün değil 365,25 gündür denmiş. Ne beliyorsunuz anlayamadım. 0,25'i belirtmek için alakasız bir yerde de "Y" harfi mi (YEVM) kullanılsaydı yani?:)
Kişisel olarak böyle Kuran'da mucizeler aranmasını doğru bulmasam da (çünkü bazı iddalar gerçekten saçma oluyor ve Kuran'ın kutsallığına zarar veriyor), "gün" kelimesi 365 kez geçiyorsa ben bunda ufak bir işaret olduğu düşünürüm.

Evrenin genişlemesi ile ilgili yazılanlar da (bilimsel yazılmaya çalışılmasına rağmen) tek taraflı. Heleki Kuran'a göre Evren betimlemesi tam bir facia. 600'lü yıllarda yaşayan insanlara tabii ki gök yüzünün düşmemesinden bahsedilecek. 11 boyutlu evrenden örnekler veirlecek değil ya. Öyle olsaydı o dönemdeki kimse anlamazdı zaten. Kuranın hem o dönemdekilerin anlayabileceği hem de bizim zamanımıza ait anlamlar içeren bir kitap olması oldukça mantıklı.
Ayrıca Kuran'ın bir astronomi kitabı olduğunu mu sanıyorsunuz? İnsanlara güneş sistemini veya galaksileri anlatma amacında olduğunu mu sanıyorsunuz? Mucize iddasında olan kişiler, Kuran'ın hak olduğunu belli etmek için Allah'ın içine bazı zamanla anlaşılacak mucizeler konduğunu iddaa ederler. Kesin bilimsel bilgiler verdiğini değil.

Bahsi geçen sitede Harun Yahya ve benzeri şahısların mucize olduğunu idda ettikleri şeylerin neden mucize olmadığını anlatmaya çalışan yazılar olsaydı, "çok güzel bir site, okuyup üzerine düşünmek lazım" derdim. Ancak Genişleyen evren yazısının alt kısımlarında görüldüğü gibi Kuran'ı ve Peygamberimizi aşağılamaya yönelik bazı yazılar var. Aşağılama amaçlı yazılmamışlar belki ama ayetlerin yanlış yorumlanması sonucu böyle şeyler ortaya çıkmış. Şu'ara/28 ayetine bakıp "Bu ayette de dünya’nın doğuda ve batıda olmak üzere bir başı ve sonu olduğu tasavvuru ifade bulmuştur." demişler mesela:mad: Bu yüzden Kuran dünyanın düz olduğunu iddaa ediyormuş gibi. Heleki "Kuran'a göre evren" çıkarımları hayretlik. Böyle çıkarımları görünce sitenin kalanınında yazılan yazıları da okumaya gerek kalmıyor.

Umarım böyle siteler mümkün olduğunca az kişiye ulaşır ve kafalarını bulandırır.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Evrenin genişlemesi hakkında ''ama o başka anlamlara da gelebilir, tek anlamı o değil'' demişler, sonra da adını kimsenin bilmediği 2-3 kişinin yorumlarını delil göstermişler. Bugün en çok okunan ve en güvenilir kişilerin meallerinde ''evrenin genişlemesi'' anlamında kullanıldığında ittifak vardır.

Gökle yerin ayrılması konusunda söyledikleri ise daha komedi; ''Sadece yerle gök değil, başlangıçta her şey bitişikti.'' demişler. Ee, biz ''her şey değil, sadece ama sadece yerle gökler bitişiktir, onun haricinde hiçbir şey bitişik değildir'' falan mı dedik?
 
Üst Alt