Gerçeğin ta kendisi yani Mutlak Gerçektir bu...Var olan istisnasız herkes ve herşey istesede istemesede,sevsede sevmesede O'na teslim olmuş boyun eğmiştir...Bu Mutlak Gerçeğide yine Kendisi, Yaratıp Emri ile muhatap kıldığı insan ve cin topluluğuna Bildirmiş ve Buyurmuştur ki;
'''Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar.''' (RUM SURESİ / 26)
Evet...Şüphesiz bu böyledir...İnsanda herşey gibi Rabbi'ne teslim olmuş hayatının her anı ile O'na istesede istemesede boyun eğmiştir...O'nun kendisine takdir ettiği kadar yaşar, Mutlak Gerçek'ten habersiz olarak söylediği yada birileri söylerken katılıp tasdik ettiği ''kaderimi yeneceğim'' veya ''bu kader değil'' sahte sözlerine rağmen hiç istemesede ömrünün belirli zamanlarında O'nun takdiri ile hastalıklar çeker,buzlu bir yolda kayıp bir çok kişinin gözü önünde yere düşer insanların gözünün önünde düşüp üstünü kirlettiği için mosmor olur yüzü bilemez düşünemez Allah'tandır diyip gülümseyip rıza göstermez küser düştüğü o buzlu yola yada kendine kalkıp ilerlerken ''körmüydü lan gözün önüne baksana milletin ortasında düşüyorsun be gitti karizma'' diye içten içten çıkışır bilemez devam eder istesede istemesede kendisine takdir edilen kaderi yaşamaya,istesede istemesede gurbetlere çıkar ekmek parası zorlukları çeker, çok istesede çok sevsede sevdiğine evlilik hayalleri kurduğuna kavuşamaz,evliliği hiç düşünmediği biriyle olur,hiç aklından geçmeyen bir yere gider,hiç aklında olmayan hayal bile etmediği görmediği bir yerde yaşamaya başlar hiçbirşey onun beklediği şekilde gelişmemişken reklamları izler televizyonda şeytanın taraftarları ''kontrol sende'' ''hadi sınırları zorla'' gibi sahte sözlerle hipnotize edip büyüler onu oturduğu kanepede tasdik eder ''evet'' der ''evet ya kontrol bende bundan böyle şu şekilde yapacağım beni hiç bir sınır tutamaz kaderimi yeneceğim'' der bu sözde onun kaderidir bilemez bilemezki zerre kadar çıkamaz O'nun takdirinin dışına bütün molekülleri ile O'na kayıtsız şartsız teslim olmuştur göremez.Soğan doğrarken gözü yaşarır,elini keser, işine yada okula giderken üşür üşümek istemesede,çok sevdiği sevdikleri gözünün önünde hastalıklar çeker,acılar içinde inler o hiç bir şey yapamaz izler yalnızca hiç kimse hiç bir şey yapamaz zaten izler yalnızca bilemez ne kendi ne hiç kimse o acılar içinde inleyeni ne kadar sevse acısını çekip alamaz,''hey acılar,ağrılar artık yeter kesin'' diyemez.İzler yalnızca.Acılar çekende Rabbi'nin elinde Rabbi'ne teslim olmuştur Rabbi'nin kendisine tattırdığı acıyı hissetmektedir bütün hücrelerinde,acılar çekeni izleyende Rabbi'nin kendisine tattırdığı ''acılar çekeni izleme'' hali ile başbaşa Rabbi'ne teslim olmuştur, O çok sevdiği ölümle ayrılır dünyadan gidişine engel olamaz izler yalnızca çok yakınındadır uzanıp tutar konuşur,eli elindedir belki ama gider tutamaz gitme diyemez engel olamaz kendisine iple bağlasa bile gözyaşlarına boğulur,kendisine takdir edilen zaman doluncaya kadar Rabbi'ne teslim olarak yaşamaya devam eder istesede istemesede teslim olduğunu bilemeden.Oturup kendi kendine bir çok konuda kızar ''niye böyle yaptın'' yada ''bak oraya gitmesen öyle olmazdı'' veya ''neden hep beni bulur bütün bunlar'' yada ''ne hale düştük be bende böyle olurmuydum'' benzeri cümlelerle.Fakat bu kadar kızgınlığa faaliyet gösteren zihni ''baksana demek hayat ne senin ne kimsenin kontrolü altında değil yaşadıklarının içinde istemeden yaşadığın bir çok şey var belki istediklerinden dahada fazla istemesende yaşamışsın hala yaşıyorsun görmüyormusun demek seninde senden başka istisnasız herkesin,herşeyinde yaşam kontrolü kendi elinde değil demek hepsini Elinde Tutan Bir Mutlak Güç Sahibi Var ve herşey her an O'nun kontrolü altında sende herkeste ona teslim olmuşsunuz istesenizde istemesenizde haydi o halde senide kuşatan bu teslimiyetin farkına varsana'' şeklinde düşünmez. Aynalara bakamaz olur bir zaman kırışmaya başlamıştır yüzü,ağarmaya başlamıştır saçları engel olamaz ''durun ne yapıyorsunuz'' diyemez desede dinletemez bilemediği teslimiyetten rahatsız yaşar bilemediği teslimiyetten kaçacağını sanarak, bir gün otururken,yürürken yatarken,yemek yerken zorlandığını hisseder, hareketleri yavaşlamıştır artık ellerini zorla kaldırıyordur yattığı yerden kalkamıyordur çok istesede kalkmayı,etrafında gözü yaşlı kimseler toplanmıştır artık,bilemediği daha önce yaşamadığı bir durumun içindedir.Ne etrafında kendisine yaşlı gözlerle bakanların ne yıllar önce ağzı uzun zaman açık kalarak hayranlıkla izlediği takip ettiği kendisine ''rehber'' lider olarak gördüklerinin, ne tüm diğer insan ve cin topluluğu ne istisnasız hiç bir yaratılmışın engel olamayacağı kaçınılmaz ve karşı konulamaz bir durum içindedir.Rabbi'nin elindedir her zaman olduğu gibi.Bir başkadır artık herşey hiç kalkamıyordur artık,hiç duymadığı sesleri duyuyordur,kendiside hissetmiştir bu başkalığı daha önce yaşamadığı bir tedirginlik ve telaş hali ile kendisine yakın olarak gördüğü gözü yaşlılara uzatır elini sıkıca tutar son gayretlerle kalkmak ister kurtulmak ister bulunduğu durumdan ''hey ne oluyoruz'' demek silkinip kendini yatağın içinde olduğu durumun dışına atmak ister yapamaz bir anda daha önce hiç görmediklerini görmeye başlar evet ya artık yanıbaşında hayal meyal olarak görmeye başladığı kendisine yakın sandığı yaşlı gözlü sevdiklerinden başka birileri vardır daha önce hiç görmediği ve birden olur herşey yanıbaşında bütün ömrü boyunca hiç farkında olamadığı Mutlak Gerçek'le karşılaşır Mutlak Gerçeği hayatı boyunca hep arkasına aldığı önemsemediği için tattığı tarifi imkansız bir acı ve hüsranla beraber.
'''Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.
İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz,
Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.''' (VAKIA SURESİ --83-87)
Evet...Öyle ya...Haydi çevirsenize?...kontrolün kendisinde olduğunu sanıp kaderin dışına çıkabileceklerini düşünenler ve istisnasız herkes haydi çevirsenize...Allahu Ekber...Gerçek şu ki istisnasız herkesin kaçınılmaz olarak yaşayacaklarıdır bu.Gerçeğin ta kendisi Mutlak Gerçek'tir.Herkes kendisine verilen zaman kadar Allah'a teslim olarak yaşayacak,O'nun takdirini yaşayacak, O'nun kendisine takdir ettiği gün ayrılmak istemesede,Mutlak Gerçeği bilmeyenler ''çok gençti'' deselerde,''şurdan geçmese yada şöyle yapmasa olmazdı o kaza ve ölmezdi'' deselerde, ayrılacak dünyadan...
Madem böyledir...Madem istisnasız herkes ve herşey istesede istemesede Alemlerin Rabbi'ne teslim olmuştur...O halde yapmanız gereken bu teslimiyetin farkına vararak yaşadığımız şeylerin Alemlerin Rabbin'den olduğunu bilmek, O'nun izni dışında bir toz zerresinin dahi yerden havalanması mümkün değilken,uzun yıllar sonra gördüğümüz bir arkadaşımızla aramızdaki karşılaşmayı ''tesadüfen karşılaştık'' yada yeni gittiğimiz bir mekana bir ortama ''burayı bilmiyordum tesadüfen gördüm ve geldim'' gibi anlamlar yüklemeyip hayatımızın her anının Allah'ın kontrol ve bilgisi dahilinde olduğu Mutlak Gerçek'ine göre yaşamaktır...
'''Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.''' (EN'AM SURESİ / 59)
'''Göklerde ve yerde bulunanlar O'nundur; hepsi O'na 'gönülden boyun eğmiş' bulunuyorlar.''' (RUM SURESİ / 26)
Evet...Şüphesiz bu böyledir...İnsanda herşey gibi Rabbi'ne teslim olmuş hayatının her anı ile O'na istesede istemesede boyun eğmiştir...O'nun kendisine takdir ettiği kadar yaşar, Mutlak Gerçek'ten habersiz olarak söylediği yada birileri söylerken katılıp tasdik ettiği ''kaderimi yeneceğim'' veya ''bu kader değil'' sahte sözlerine rağmen hiç istemesede ömrünün belirli zamanlarında O'nun takdiri ile hastalıklar çeker,buzlu bir yolda kayıp bir çok kişinin gözü önünde yere düşer insanların gözünün önünde düşüp üstünü kirlettiği için mosmor olur yüzü bilemez düşünemez Allah'tandır diyip gülümseyip rıza göstermez küser düştüğü o buzlu yola yada kendine kalkıp ilerlerken ''körmüydü lan gözün önüne baksana milletin ortasında düşüyorsun be gitti karizma'' diye içten içten çıkışır bilemez devam eder istesede istemesede kendisine takdir edilen kaderi yaşamaya,istesede istemesede gurbetlere çıkar ekmek parası zorlukları çeker, çok istesede çok sevsede sevdiğine evlilik hayalleri kurduğuna kavuşamaz,evliliği hiç düşünmediği biriyle olur,hiç aklından geçmeyen bir yere gider,hiç aklında olmayan hayal bile etmediği görmediği bir yerde yaşamaya başlar hiçbirşey onun beklediği şekilde gelişmemişken reklamları izler televizyonda şeytanın taraftarları ''kontrol sende'' ''hadi sınırları zorla'' gibi sahte sözlerle hipnotize edip büyüler onu oturduğu kanepede tasdik eder ''evet'' der ''evet ya kontrol bende bundan böyle şu şekilde yapacağım beni hiç bir sınır tutamaz kaderimi yeneceğim'' der bu sözde onun kaderidir bilemez bilemezki zerre kadar çıkamaz O'nun takdirinin dışına bütün molekülleri ile O'na kayıtsız şartsız teslim olmuştur göremez.Soğan doğrarken gözü yaşarır,elini keser, işine yada okula giderken üşür üşümek istemesede,çok sevdiği sevdikleri gözünün önünde hastalıklar çeker,acılar içinde inler o hiç bir şey yapamaz izler yalnızca hiç kimse hiç bir şey yapamaz zaten izler yalnızca bilemez ne kendi ne hiç kimse o acılar içinde inleyeni ne kadar sevse acısını çekip alamaz,''hey acılar,ağrılar artık yeter kesin'' diyemez.İzler yalnızca.Acılar çekende Rabbi'nin elinde Rabbi'ne teslim olmuştur Rabbi'nin kendisine tattırdığı acıyı hissetmektedir bütün hücrelerinde,acılar çekeni izleyende Rabbi'nin kendisine tattırdığı ''acılar çekeni izleme'' hali ile başbaşa Rabbi'ne teslim olmuştur, O çok sevdiği ölümle ayrılır dünyadan gidişine engel olamaz izler yalnızca çok yakınındadır uzanıp tutar konuşur,eli elindedir belki ama gider tutamaz gitme diyemez engel olamaz kendisine iple bağlasa bile gözyaşlarına boğulur,kendisine takdir edilen zaman doluncaya kadar Rabbi'ne teslim olarak yaşamaya devam eder istesede istemesede teslim olduğunu bilemeden.Oturup kendi kendine bir çok konuda kızar ''niye böyle yaptın'' yada ''bak oraya gitmesen öyle olmazdı'' veya ''neden hep beni bulur bütün bunlar'' yada ''ne hale düştük be bende böyle olurmuydum'' benzeri cümlelerle.Fakat bu kadar kızgınlığa faaliyet gösteren zihni ''baksana demek hayat ne senin ne kimsenin kontrolü altında değil yaşadıklarının içinde istemeden yaşadığın bir çok şey var belki istediklerinden dahada fazla istemesende yaşamışsın hala yaşıyorsun görmüyormusun demek seninde senden başka istisnasız herkesin,herşeyinde yaşam kontrolü kendi elinde değil demek hepsini Elinde Tutan Bir Mutlak Güç Sahibi Var ve herşey her an O'nun kontrolü altında sende herkeste ona teslim olmuşsunuz istesenizde istemesenizde haydi o halde senide kuşatan bu teslimiyetin farkına varsana'' şeklinde düşünmez. Aynalara bakamaz olur bir zaman kırışmaya başlamıştır yüzü,ağarmaya başlamıştır saçları engel olamaz ''durun ne yapıyorsunuz'' diyemez desede dinletemez bilemediği teslimiyetten rahatsız yaşar bilemediği teslimiyetten kaçacağını sanarak, bir gün otururken,yürürken yatarken,yemek yerken zorlandığını hisseder, hareketleri yavaşlamıştır artık ellerini zorla kaldırıyordur yattığı yerden kalkamıyordur çok istesede kalkmayı,etrafında gözü yaşlı kimseler toplanmıştır artık,bilemediği daha önce yaşamadığı bir durumun içindedir.Ne etrafında kendisine yaşlı gözlerle bakanların ne yıllar önce ağzı uzun zaman açık kalarak hayranlıkla izlediği takip ettiği kendisine ''rehber'' lider olarak gördüklerinin, ne tüm diğer insan ve cin topluluğu ne istisnasız hiç bir yaratılmışın engel olamayacağı kaçınılmaz ve karşı konulamaz bir durum içindedir.Rabbi'nin elindedir her zaman olduğu gibi.Bir başkadır artık herşey hiç kalkamıyordur artık,hiç duymadığı sesleri duyuyordur,kendiside hissetmiştir bu başkalığı daha önce yaşamadığı bir tedirginlik ve telaş hali ile kendisine yakın olarak gördüğü gözü yaşlılara uzatır elini sıkıca tutar son gayretlerle kalkmak ister kurtulmak ister bulunduğu durumdan ''hey ne oluyoruz'' demek silkinip kendini yatağın içinde olduğu durumun dışına atmak ister yapamaz bir anda daha önce hiç görmediklerini görmeye başlar evet ya artık yanıbaşında hayal meyal olarak görmeye başladığı kendisine yakın sandığı yaşlı gözlü sevdiklerinden başka birileri vardır daha önce hiç görmediği ve birden olur herşey yanıbaşında bütün ömrü boyunca hiç farkında olamadığı Mutlak Gerçek'le karşılaşır Mutlak Gerçeği hayatı boyunca hep arkasına aldığı önemsemediği için tattığı tarifi imkansız bir acı ve hüsranla beraber.
'''Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.
İşte o vakit, eğer ceza görmeyecek iseniz,
Eğer doğru söylüyorsanız, onu, (çıkmakta olan canı) geri çevirsenize.''' (VAKIA SURESİ --83-87)
Evet...Öyle ya...Haydi çevirsenize?...kontrolün kendisinde olduğunu sanıp kaderin dışına çıkabileceklerini düşünenler ve istisnasız herkes haydi çevirsenize...Allahu Ekber...Gerçek şu ki istisnasız herkesin kaçınılmaz olarak yaşayacaklarıdır bu.Gerçeğin ta kendisi Mutlak Gerçek'tir.Herkes kendisine verilen zaman kadar Allah'a teslim olarak yaşayacak,O'nun takdirini yaşayacak, O'nun kendisine takdir ettiği gün ayrılmak istemesede,Mutlak Gerçeği bilmeyenler ''çok gençti'' deselerde,''şurdan geçmese yada şöyle yapmasa olmazdı o kaza ve ölmezdi'' deselerde, ayrılacak dünyadan...
Madem böyledir...Madem istisnasız herkes ve herşey istesede istemesede Alemlerin Rabbi'ne teslim olmuştur...O halde yapmanız gereken bu teslimiyetin farkına vararak yaşadığımız şeylerin Alemlerin Rabbin'den olduğunu bilmek, O'nun izni dışında bir toz zerresinin dahi yerden havalanması mümkün değilken,uzun yıllar sonra gördüğümüz bir arkadaşımızla aramızdaki karşılaşmayı ''tesadüfen karşılaştık'' yada yeni gittiğimiz bir mekana bir ortama ''burayı bilmiyordum tesadüfen gördüm ve geldim'' gibi anlamlar yüklemeyip hayatımızın her anının Allah'ın kontrol ve bilgisi dahilinde olduğu Mutlak Gerçek'ine göre yaşamaktır...
'''Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir kitaptadır.''' (EN'AM SURESİ / 59)