malik bin nebi
Mesajlari Onaylanacak
- Katılım
- 23 Mar 2006
- Mesajlar
- 42
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
TERSİ SÖZLER,
Selam size, inşallah hepiniz iysinizdir,
Şirk ve tevhidin genel ahlakı, isimler ve araçlar değişerek, yine aynı anlamını ve ahlakını sürdürüyor, ve Allah yaratmaya devam ediyor, şirk bir dönem nemrudla, bir dönem fravnla, bir dönem ebuleheble şekle bürünüyor, tevhid bir dönem İbrahim, bir dönem Yakup, bir dönem Muhammed ve bir dönemde Mağara gençleriyle şekle giriyor, bu insaların hayatı anlam kazanıyor, Ve Allah da bu örneklerle bize anlam kazandırmak istiyor, umulur ki, bir avuç mağara gencinin öyküsü de bizim için bir anlam oluşturur, hayatımız alacağımız ibretlerle anlam kazanır, ama bunun öncesinde İlah ve ilahlık taslayanları kıyaslayalım,
Alemlerin Rabbi olan Allah bir nizam indirir,ve hayatların onunlar şekillenmesini ister ve bu ödevi bir ödülle ödüllendirir, yeryüzünde Allah’ın mukallitleri de aynını yapar, onlarda tebalarındaki insanlar için bir düzen kurmuş ve insanların hayatını buna göre şekillendirmek istemiştir, ve bunun için onlara belirli ödevler verirler ve tıpkı Allah’ın vaadi olan bir cennet gibi bir cennet vaat ederler, ve tıpkı Allah’ın cezalandırması gibi cezalandırmalar yapmaya çalışırlar ama sadece çalışırlar, artık her yönüyle bir ilahlık iddiasıdır, bu, bağımsız bir nizam, bağımsız bir sorumluluk alanı, bağımsız bir cennet ve cehennemleri vardır,Allah’ın vaad ettiği cennetin yasak ağacı yoktur, ama bunların cennetleri değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerle, yasaklanmıştır, Allah yeryüzüne ayetler yerleştirir, ki bunlar kendisini hatırlatır, aynısı ilahlık iddiasında bulunan insanın toplumun her tarafına hemen her işin başına, hemen her dükanın duvarına kendi ilahlarını hatırlatacak nesneleri dikmesi gibi, Allah başlangıcı ve sonu kısaca he işi kendi adına, kendi adıyla yapmamızı, ister, yeryüzündeki mukallitler de, hafta başı ve sonlarını, kendi ilahlarının adına yapmak için törenlerini eksik etmez, başları ve sonları artık sahte ilahları adınadır, Allah eşyanın tabiatına uygun olan itaati yeterli görmez, imanlı ve Salih amelli itaati ister, kibirli insan bu konuda Allahla yarışmıştır, eşyanın tabiatına uygun nefes alan birinin itaatin yeterli sayılmayıp, imanlı ve amelli ameli istemesi gibi bunlar da, toplumlarında ki, yaşayan varlıkların sadece varlıklarını ve fatura ve vergi ödemelerini yeterli görmemiş imanlı ve amelli itaat istemiştir, Ama kendi kendine yetemeyen insan bu konuda da yetersiz kalmış ve bir noktayı gözden kaçırmıştır, gözden kaçırdıkları nokta şurasıdır, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH KULLARI OLMADAN DA VAR OLACAKTIR AMA SAHTE İLAHLARIN KULLARI OLMAZSA VARLIKLARI DA OLMAYACAKTIR, gözden kaçırılan ve yetersiz kalınan bu nokta her zaman batıllarının yok oluşuna sebep olacaktır, oluşturdukları cehennemi sadece dinlerini cazip kılmak adına yapanların, cehennemlerinden korkulur muydu, Alemlerin Rabbinin bizim ibadetlerimize ve kulluğumuza ihtiyacı yoktur, O bizler olmadan da, itaatimiz ve ibadetimiz olmadan da olacaktır, ama hele bir eksilmeye başlasın sahte ilahların kulları, hele bir vazgeçsin büyücüler fravuna kulluktan,fravunun büyücüleri o’na kulluktan O’na kulluğa geçince artık fravunun düzeninde kapanması mümküm olmayan bir delik açılmıştır, tıpkı bizlerin yaşanılan toplumun sahte ilahlarına kulluktan vazgeçmemizle, bu toplumun ilahlarının başına geleceği gibi,
Ve bir avuç genç ve bizler ve söylemekten kaçınılan tersi sözler,
Bir avuç genç ve yine bir kamyon dolusu insan, kendi benliklerinde hayatlarının kural koyucusu ve belirleyicisi olarak Allah’ı kabul ederler ve sahneye çıkarlar, artık her şeyleri O’nun adınadır, ki Allah yöneticiliğinde ve kural koymaktaki layık oluşunda kimseyi kendine ortak tanımaz, bu bir avuç gencin hikayesinde inşallah kendimizi görmeye çalışalım, kendimizi görebilelim ki, kendilerinden istenilen şeyin kendisinde de yaşadığımız toplumu ve bizden istenilenlerin benzerliğini görebilelim, neydi bunları mağara hayatına sürükleyen, ticaret mi, seyahat mi, rahat mı, hayır, sadece istenilen tersi sözler, neyin tersiydi bu sözler, tersini anlayabilmek için düzgününü bilelim, kehf/14 söyledikleri söz bizim Rabbimiz alemlerin rabbi olan Allah’tır, bu sözün tersiydi onlardan istenen ki aynı ayette, devamla şunu diyorlardı eğer tersini söyleyecek olursak gerçeğin dışına çıkarız, Alemlerin Rabbi olan Allahtır, bizim Rabbimiz sözünün tersi ancak şu olur, laik ilkelere bağlı kalacağıma, laik yasalar ışığında yaşayacağıma, diye devam ede gelen, sözler, ve şehadetler, peki neydi bu gençlerin dışına çıkmaktan korktukları gerçek, İslam dan, Allah’ın ilah oluşundan daha gerçek bir gerçek var mıdır ki, Rabbim Allah’tır sözünün tersi, sadece Rablığın el değiştirilmesiydi, Sadece, bir alanda el değiştirecekti Rabblık, o da Kralın karşısındaydı, Diğer yerlerde Bu Rablığı Allah’a verebiliridiniz, kalbiniz de mesela, mesela camileriniz de, mesela, oruçlarınız da, ama işte o zaman zindana atılmış, kolu anca sizin izin verdiğiniz kadar uzanan bir Rabbınız olurdu, Rabbi Allah olanlar O’nun izin verdiği ölçüde kollarını uzatırken, Rableri sahte olanlar, Allah’ın yetkilerini hep sınırlamaya çalışmıştır, ilahlarına karşı hakimiyet kurma iddiasıdır bu, veya kralı da aldatabilriler di, onun yanında susarak ama Allah’ı kandıramayacaklarını da biliyorlar dı, Bu bir sözdü, ama bir söz deyip geçmeyin, işte bu sözdü bu gençleri dağa çıkaran, , Bu sözü kabul edip söylememeleriydi, onları dağa çıkartan, Ve işte biz ve işte bizden istenenler, sadece tersini söylemek, Hayatımızda bağlı kalacağımız tek şey Allah’ın indirdikleri ve islamdır sözünün tersi olan sözler, laik yasalara laik yasalara bağlı kalınacağı, ve hayatın kemalizmin ilkelerine göre yürütüleceği bir program, silahlı kuvvetlerin ilkeleri ışığında geçirilecek bir dönem, bire bir aynısı, O gençlerden de aynını istediler, kpss eşiğinde ki bir gençten istenen yemin metni ne ise, kralın karşısında duran o gençlerden de onu istediler tersini söylemek sadece, düzenin kadir gecesi 29 ekimlerde sizlerden ne sitendiyse aynını da onlardan istediler, sadece tersini söylemek, karşılarında susmaları bile kralı tatmin edecekti, çünkü, isyan getirmeyen itaat Ne Allah’ın Ne de Sahte İlahların Kabulüdür, işte bu tersi sözler dinlerinin şehadetiydi, ve her şehadetin bir de cenneti mutlaka olacaktı, hafta sonu tatilli,sekiz beş mesaili, sosyal sigortalı, etiket ve makam sahibi yapacak bir cennet bir memuriyet bekliyordu, tsk’nın gölgesinde söylenilecek tersi sözler ile, artık o genç rahat bir iş bulabilecekti, dahası artık rahat bir işi olan gencin rahat da bir eşi olacaktı, işte size bu kralların cenneti, ve değerli bir ağabeymin demesiyle yasak ağaca dokunmamaktı tek şartları,giriş anahtarı buydu bu sahte cennetin, cehennem olmadan olur mu, tersi sözleri söylemeyen o bir avuç genci, mağara hayatı bekliyordu, bu “tersi sözleri” söylemeyenleri, bazen ateşe, bazen açlığa, bazen de yalnızlığa mahkum ediyorlardı, zaten hayatları ve dinleri dünya olanlarında cehennemleri dünyalık olacaktı, ve bunların gözünde hayatınız bir cehenneme dönüşecekti, küfrün sünnetiydi bu dünya ile korkutmak, ama tevhidin sünneti de ateşle korkutmaktı, şirkin sünnetiydi dünyaya çağırmak, tevhidin sünnetiydi bu ahrete çağırmak ve çağırdıkları şey kıyas dahi edilemezdi, Allah’ın cenneti ne kalaoriferli iş yerleriyle ne de dolgun ücretli, karizmalı, sigortalı işlerle kıyas dahi edilemeyecek kadar güzeldi, iman edenler için, ve Allah’ın cehennemi, anlatmaya bile gerek yok, Onlar insanlardan gelen azabı Allah’ın kiymiş gibi karşılarlar, ayetini hatırlayalım, ve bilelim ki, zebanilerin bağını kimse çözemez, ama rüşvetçi bir polise denk gelirseniz o sizin elinizde ki kelepçeleri rahatlıklar çözer, ama zebaniler için bunu aklınızdan bile geçirmeyin,
Tevhid çok iyi biliyordu bunu, o gerçeğin dışına çıkmadılar, istenilen o tersi sözleri söylemediler,Çıkılacak gerçek islamdı ama bunu yapmadılar, Çünkü, Onlar Allah’a itaatin tağuta isyanı doğuracağını biliyordu,müstekbirlerin kulları olmadan düzenlerininde, cennetlerinin de olmayacağını biliyorlardı,.Ve bu bizlere örneklik teşkil etmeliydi,
Sen onlara sorsan, neden bunlara ibadet ediyorlar, diyecekleridirki bizi Allah’a daha da yaklaştırsın için, diye söyleyen adamlar gibi olmayalım, bu adamlara özenerek, Sen onlara sorsan neden bu şehadetli, ibadetli ve cennetli işleriniz, neden bu cami-Cuma cemaatleriniz, neden bu yeşil postallar altındaki törenleriniz, onlar diyeceklerdirki, dini daha iyi tebliğ edebilelim, daha çok insana ulaşalım, düzenli bir hayatımız olsun ve daha çok islama vakit ayıralım, yani, Bizi Allah’a daha da yaklaştırsın diye, bu şekilde mağara gencinin söylememek için dağa sığınmak zorunda kaldığı sözleri, biz kucaklarına atlayarak söylemeyelim, bu sözler sizlere ormanda kaybolan kırmızı başlıklı kızın da hikayesini andırmadı mı, kurdu babaannesi sanan kırmızı başlıklı kız gibi, devleti babası sananlar bu insanlar değil mi, ve hikayenin sonu babaanne neden dişlerin bu kadar büyük seni daha iyi yiyebilmek için, sizce de Allah’ın ilahlık gerçeğin dışına çıkartan bu tersi sözleri söyleyenlerinde sonu bu hikaye gibi bitmeyecek mi, aynısı değil mi, bu sahte ilahların kendi kullarına, Allah bizi bu toplumun cehennemine, atsın, zira allah'ın cennetine giden yol şirk toplumunun cehenneminden geçer,
bazen, zindanından, bazen ateşinden, bazen de mağarasından geçiyordu, VE bilelim ki kulları olmadan sahte düzenleri de olmayacak, bir kişi onları yapmazsa ne değişecek demeyin, veya bir kişi sadece o sözleri söylemese ne değişecek demeyin, veya sadece o sözü söylemekle ne olur da demeyin, Çünkü, onlar gerçek değil bakmayın, cennetleri ve cehennemleri oluşuna, kulları olmadan olmayacak bu düzenleri de, bize düşen, bu bir avuç gencin dediğini demek, “ Eğer tersini söylersek şüphesiz ki gerçeğin dışına çıkarız” onlar kendi cennetleri için şehadet ister, kendi cennetleri için ibadet ister, Allah da bir takım sözler ve duruşlar ister, ki bunu sahte ilahlar gibi varlığı sürsün diye değil, bizlere mermahet etmek için ister, çünkü o gerçektir,
Bakın , Allah’ı kamusal alan ve sosyal alan ve bireysel alan olarak ayıranlara nasıl da cevap veriyor Allah,2/22 VE Bizlere düşen bu ayetler ışığın da şunu söylemek değil midir,
ALLAH DEĞİL KAMUSAL ALANINIZ YATAK ODANIZA DAHİ KARIŞIR,
Ama ne gariptir ki, bu ayetin numarasından haberdar olan ve bunu uyguluyan insanlar, hala bu gerçeği anlayamamıştır, Allah’ı yatak odasına sokanlar bir türlü kamusal alana sokamamışlardır, Neden mi, Allah’ı o odaya sokmak sahte ilahların cehennemine sebep değildi, zira eşleri de onlara bir cehennem sunamayacaktı, sunmak isteseler bile karşı koyacak güçleri yoktur, ne sigortayla cennet veriridi o eşler ne de fakirlikle cehennem, çünkü, ne mali ne de silahlı güçleri vardı, ama devlet babaları öylemiydi, yeşil postallı, yeşil kağıtlı güçlere sahipti,İşte o yüzden eşlerinin karşısındaki erkekliklerini, devlet babalarının karşısında yapamamışlardır, Yeşil postallara, yeşil kağıtlara karşı söyelenecek tersi sözleri yoktur, ne de dik duracak belleri vardır, Allah’a karşı istenilen tersi sözler çok rahat çıkar ağızlarından ama Tağutlar için söyleyecek ters sözleri yoktur bunların, zira hesapları hep kısa ve sığdır, Allahla cennet karşılığı mallarını ve canlarını satmayı akledemeyen akıllılar, imanlarını, ilahcıkların cenneti için rahatça satmayı akledebilmiştir !
Velhasılı kelam, söz deyip geçmeyelim, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış demeyelim, bu gençlerin örnekliğini inşallah iyi anlayalım, ve gelin bunların yaptığını yapalım, bizden istenilen bu tersi sözleri söylemeyelim, ne de cennetleri kabul edelim, bilelim ki, bizler kul olmazsak bunların düzenleri de batıl olmaya mahkumdur, ama şunu da unutmayalım ki, bizler olmadan da ebedi bir cennet olacaktır……
Selam ile
Selam size, inşallah hepiniz iysinizdir,
Şirk ve tevhidin genel ahlakı, isimler ve araçlar değişerek, yine aynı anlamını ve ahlakını sürdürüyor, ve Allah yaratmaya devam ediyor, şirk bir dönem nemrudla, bir dönem fravnla, bir dönem ebuleheble şekle bürünüyor, tevhid bir dönem İbrahim, bir dönem Yakup, bir dönem Muhammed ve bir dönemde Mağara gençleriyle şekle giriyor, bu insaların hayatı anlam kazanıyor, Ve Allah da bu örneklerle bize anlam kazandırmak istiyor, umulur ki, bir avuç mağara gencinin öyküsü de bizim için bir anlam oluşturur, hayatımız alacağımız ibretlerle anlam kazanır, ama bunun öncesinde İlah ve ilahlık taslayanları kıyaslayalım,
Alemlerin Rabbi olan Allah bir nizam indirir,ve hayatların onunlar şekillenmesini ister ve bu ödevi bir ödülle ödüllendirir, yeryüzünde Allah’ın mukallitleri de aynını yapar, onlarda tebalarındaki insanlar için bir düzen kurmuş ve insanların hayatını buna göre şekillendirmek istemiştir, ve bunun için onlara belirli ödevler verirler ve tıpkı Allah’ın vaadi olan bir cennet gibi bir cennet vaat ederler, ve tıpkı Allah’ın cezalandırması gibi cezalandırmalar yapmaya çalışırlar ama sadece çalışırlar, artık her yönüyle bir ilahlık iddiasıdır, bu, bağımsız bir nizam, bağımsız bir sorumluluk alanı, bağımsız bir cennet ve cehennemleri vardır,Allah’ın vaad ettiği cennetin yasak ağacı yoktur, ama bunların cennetleri değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerle, yasaklanmıştır, Allah yeryüzüne ayetler yerleştirir, ki bunlar kendisini hatırlatır, aynısı ilahlık iddiasında bulunan insanın toplumun her tarafına hemen her işin başına, hemen her dükanın duvarına kendi ilahlarını hatırlatacak nesneleri dikmesi gibi, Allah başlangıcı ve sonu kısaca he işi kendi adına, kendi adıyla yapmamızı, ister, yeryüzündeki mukallitler de, hafta başı ve sonlarını, kendi ilahlarının adına yapmak için törenlerini eksik etmez, başları ve sonları artık sahte ilahları adınadır, Allah eşyanın tabiatına uygun olan itaati yeterli görmez, imanlı ve Salih amelli itaati ister, kibirli insan bu konuda Allahla yarışmıştır, eşyanın tabiatına uygun nefes alan birinin itaatin yeterli sayılmayıp, imanlı ve amelli ameli istemesi gibi bunlar da, toplumlarında ki, yaşayan varlıkların sadece varlıklarını ve fatura ve vergi ödemelerini yeterli görmemiş imanlı ve amelli itaat istemiştir, Ama kendi kendine yetemeyen insan bu konuda da yetersiz kalmış ve bir noktayı gözden kaçırmıştır, gözden kaçırdıkları nokta şurasıdır, ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH KULLARI OLMADAN DA VAR OLACAKTIR AMA SAHTE İLAHLARIN KULLARI OLMAZSA VARLIKLARI DA OLMAYACAKTIR, gözden kaçırılan ve yetersiz kalınan bu nokta her zaman batıllarının yok oluşuna sebep olacaktır, oluşturdukları cehennemi sadece dinlerini cazip kılmak adına yapanların, cehennemlerinden korkulur muydu, Alemlerin Rabbinin bizim ibadetlerimize ve kulluğumuza ihtiyacı yoktur, O bizler olmadan da, itaatimiz ve ibadetimiz olmadan da olacaktır, ama hele bir eksilmeye başlasın sahte ilahların kulları, hele bir vazgeçsin büyücüler fravuna kulluktan,fravunun büyücüleri o’na kulluktan O’na kulluğa geçince artık fravunun düzeninde kapanması mümküm olmayan bir delik açılmıştır, tıpkı bizlerin yaşanılan toplumun sahte ilahlarına kulluktan vazgeçmemizle, bu toplumun ilahlarının başına geleceği gibi,
Ve bir avuç genç ve bizler ve söylemekten kaçınılan tersi sözler,
Bir avuç genç ve yine bir kamyon dolusu insan, kendi benliklerinde hayatlarının kural koyucusu ve belirleyicisi olarak Allah’ı kabul ederler ve sahneye çıkarlar, artık her şeyleri O’nun adınadır, ki Allah yöneticiliğinde ve kural koymaktaki layık oluşunda kimseyi kendine ortak tanımaz, bu bir avuç gencin hikayesinde inşallah kendimizi görmeye çalışalım, kendimizi görebilelim ki, kendilerinden istenilen şeyin kendisinde de yaşadığımız toplumu ve bizden istenilenlerin benzerliğini görebilelim, neydi bunları mağara hayatına sürükleyen, ticaret mi, seyahat mi, rahat mı, hayır, sadece istenilen tersi sözler, neyin tersiydi bu sözler, tersini anlayabilmek için düzgününü bilelim, kehf/14 söyledikleri söz bizim Rabbimiz alemlerin rabbi olan Allah’tır, bu sözün tersiydi onlardan istenen ki aynı ayette, devamla şunu diyorlardı eğer tersini söyleyecek olursak gerçeğin dışına çıkarız, Alemlerin Rabbi olan Allahtır, bizim Rabbimiz sözünün tersi ancak şu olur, laik ilkelere bağlı kalacağıma, laik yasalar ışığında yaşayacağıma, diye devam ede gelen, sözler, ve şehadetler, peki neydi bu gençlerin dışına çıkmaktan korktukları gerçek, İslam dan, Allah’ın ilah oluşundan daha gerçek bir gerçek var mıdır ki, Rabbim Allah’tır sözünün tersi, sadece Rablığın el değiştirilmesiydi, Sadece, bir alanda el değiştirecekti Rabblık, o da Kralın karşısındaydı, Diğer yerlerde Bu Rablığı Allah’a verebiliridiniz, kalbiniz de mesela, mesela camileriniz de, mesela, oruçlarınız da, ama işte o zaman zindana atılmış, kolu anca sizin izin verdiğiniz kadar uzanan bir Rabbınız olurdu, Rabbi Allah olanlar O’nun izin verdiği ölçüde kollarını uzatırken, Rableri sahte olanlar, Allah’ın yetkilerini hep sınırlamaya çalışmıştır, ilahlarına karşı hakimiyet kurma iddiasıdır bu, veya kralı da aldatabilriler di, onun yanında susarak ama Allah’ı kandıramayacaklarını da biliyorlar dı, Bu bir sözdü, ama bir söz deyip geçmeyin, işte bu sözdü bu gençleri dağa çıkaran, , Bu sözü kabul edip söylememeleriydi, onları dağa çıkartan, Ve işte biz ve işte bizden istenenler, sadece tersini söylemek, Hayatımızda bağlı kalacağımız tek şey Allah’ın indirdikleri ve islamdır sözünün tersi olan sözler, laik yasalara laik yasalara bağlı kalınacağı, ve hayatın kemalizmin ilkelerine göre yürütüleceği bir program, silahlı kuvvetlerin ilkeleri ışığında geçirilecek bir dönem, bire bir aynısı, O gençlerden de aynını istediler, kpss eşiğinde ki bir gençten istenen yemin metni ne ise, kralın karşısında duran o gençlerden de onu istediler tersini söylemek sadece, düzenin kadir gecesi 29 ekimlerde sizlerden ne sitendiyse aynını da onlardan istediler, sadece tersini söylemek, karşılarında susmaları bile kralı tatmin edecekti, çünkü, isyan getirmeyen itaat Ne Allah’ın Ne de Sahte İlahların Kabulüdür, işte bu tersi sözler dinlerinin şehadetiydi, ve her şehadetin bir de cenneti mutlaka olacaktı, hafta sonu tatilli,sekiz beş mesaili, sosyal sigortalı, etiket ve makam sahibi yapacak bir cennet bir memuriyet bekliyordu, tsk’nın gölgesinde söylenilecek tersi sözler ile, artık o genç rahat bir iş bulabilecekti, dahası artık rahat bir işi olan gencin rahat da bir eşi olacaktı, işte size bu kralların cenneti, ve değerli bir ağabeymin demesiyle yasak ağaca dokunmamaktı tek şartları,giriş anahtarı buydu bu sahte cennetin, cehennem olmadan olur mu, tersi sözleri söylemeyen o bir avuç genci, mağara hayatı bekliyordu, bu “tersi sözleri” söylemeyenleri, bazen ateşe, bazen açlığa, bazen de yalnızlığa mahkum ediyorlardı, zaten hayatları ve dinleri dünya olanlarında cehennemleri dünyalık olacaktı, ve bunların gözünde hayatınız bir cehenneme dönüşecekti, küfrün sünnetiydi bu dünya ile korkutmak, ama tevhidin sünneti de ateşle korkutmaktı, şirkin sünnetiydi dünyaya çağırmak, tevhidin sünnetiydi bu ahrete çağırmak ve çağırdıkları şey kıyas dahi edilemezdi, Allah’ın cenneti ne kalaoriferli iş yerleriyle ne de dolgun ücretli, karizmalı, sigortalı işlerle kıyas dahi edilemeyecek kadar güzeldi, iman edenler için, ve Allah’ın cehennemi, anlatmaya bile gerek yok, Onlar insanlardan gelen azabı Allah’ın kiymiş gibi karşılarlar, ayetini hatırlayalım, ve bilelim ki, zebanilerin bağını kimse çözemez, ama rüşvetçi bir polise denk gelirseniz o sizin elinizde ki kelepçeleri rahatlıklar çözer, ama zebaniler için bunu aklınızdan bile geçirmeyin,
Tevhid çok iyi biliyordu bunu, o gerçeğin dışına çıkmadılar, istenilen o tersi sözleri söylemediler,Çıkılacak gerçek islamdı ama bunu yapmadılar, Çünkü, Onlar Allah’a itaatin tağuta isyanı doğuracağını biliyordu,müstekbirlerin kulları olmadan düzenlerininde, cennetlerinin de olmayacağını biliyorlardı,.Ve bu bizlere örneklik teşkil etmeliydi,
Sen onlara sorsan, neden bunlara ibadet ediyorlar, diyecekleridirki bizi Allah’a daha da yaklaştırsın için, diye söyleyen adamlar gibi olmayalım, bu adamlara özenerek, Sen onlara sorsan neden bu şehadetli, ibadetli ve cennetli işleriniz, neden bu cami-Cuma cemaatleriniz, neden bu yeşil postallar altındaki törenleriniz, onlar diyeceklerdirki, dini daha iyi tebliğ edebilelim, daha çok insana ulaşalım, düzenli bir hayatımız olsun ve daha çok islama vakit ayıralım, yani, Bizi Allah’a daha da yaklaştırsın diye, bu şekilde mağara gencinin söylememek için dağa sığınmak zorunda kaldığı sözleri, biz kucaklarına atlayarak söylemeyelim, bu sözler sizlere ormanda kaybolan kırmızı başlıklı kızın da hikayesini andırmadı mı, kurdu babaannesi sanan kırmızı başlıklı kız gibi, devleti babası sananlar bu insanlar değil mi, ve hikayenin sonu babaanne neden dişlerin bu kadar büyük seni daha iyi yiyebilmek için, sizce de Allah’ın ilahlık gerçeğin dışına çıkartan bu tersi sözleri söyleyenlerinde sonu bu hikaye gibi bitmeyecek mi, aynısı değil mi, bu sahte ilahların kendi kullarına, Allah bizi bu toplumun cehennemine, atsın, zira allah'ın cennetine giden yol şirk toplumunun cehenneminden geçer,
bazen, zindanından, bazen ateşinden, bazen de mağarasından geçiyordu, VE bilelim ki kulları olmadan sahte düzenleri de olmayacak, bir kişi onları yapmazsa ne değişecek demeyin, veya bir kişi sadece o sözleri söylemese ne değişecek demeyin, veya sadece o sözü söylemekle ne olur da demeyin, Çünkü, onlar gerçek değil bakmayın, cennetleri ve cehennemleri oluşuna, kulları olmadan olmayacak bu düzenleri de, bize düşen, bu bir avuç gencin dediğini demek, “ Eğer tersini söylersek şüphesiz ki gerçeğin dışına çıkarız” onlar kendi cennetleri için şehadet ister, kendi cennetleri için ibadet ister, Allah da bir takım sözler ve duruşlar ister, ki bunu sahte ilahlar gibi varlığı sürsün diye değil, bizlere mermahet etmek için ister, çünkü o gerçektir,
Bakın , Allah’ı kamusal alan ve sosyal alan ve bireysel alan olarak ayıranlara nasıl da cevap veriyor Allah,2/22 VE Bizlere düşen bu ayetler ışığın da şunu söylemek değil midir,
ALLAH DEĞİL KAMUSAL ALANINIZ YATAK ODANIZA DAHİ KARIŞIR,
Ama ne gariptir ki, bu ayetin numarasından haberdar olan ve bunu uyguluyan insanlar, hala bu gerçeği anlayamamıştır, Allah’ı yatak odasına sokanlar bir türlü kamusal alana sokamamışlardır, Neden mi, Allah’ı o odaya sokmak sahte ilahların cehennemine sebep değildi, zira eşleri de onlara bir cehennem sunamayacaktı, sunmak isteseler bile karşı koyacak güçleri yoktur, ne sigortayla cennet veriridi o eşler ne de fakirlikle cehennem, çünkü, ne mali ne de silahlı güçleri vardı, ama devlet babaları öylemiydi, yeşil postallı, yeşil kağıtlı güçlere sahipti,İşte o yüzden eşlerinin karşısındaki erkekliklerini, devlet babalarının karşısında yapamamışlardır, Yeşil postallara, yeşil kağıtlara karşı söyelenecek tersi sözleri yoktur, ne de dik duracak belleri vardır, Allah’a karşı istenilen tersi sözler çok rahat çıkar ağızlarından ama Tağutlar için söyleyecek ters sözleri yoktur bunların, zira hesapları hep kısa ve sığdır, Allahla cennet karşılığı mallarını ve canlarını satmayı akledemeyen akıllılar, imanlarını, ilahcıkların cenneti için rahatça satmayı akledebilmiştir !
Velhasılı kelam, söz deyip geçmeyelim, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış demeyelim, bu gençlerin örnekliğini inşallah iyi anlayalım, ve gelin bunların yaptığını yapalım, bizden istenilen bu tersi sözleri söylemeyelim, ne de cennetleri kabul edelim, bilelim ki, bizler kul olmazsak bunların düzenleri de batıl olmaya mahkumdur, ama şunu da unutmayalım ki, bizler olmadan da ebedi bir cennet olacaktır……
Selam ile