Teheccüd (Gece) Namazının Fazileti

  • Konbuyu başlatan sedize
  • Başlangıç tarihi
S

sedize

Guest
Vaktiyle, herkesin sevip hürmet ettiği bir adam, hali ve tavırları garip bir köleyi satın almıştı. Köleyi alıp konağına götürdü. Ona yapacağı işleri öğretti ve:

“Benden bir isteğin var mı?“ diye sordu.

Kölesi: “Efendim! Her emrinizi gücümün yettiği kadar yerine getirmeye çalışacağım. Yanlız sizden şu üç şartımı kabul etmenizi istiyorum;

Birincisi, namaz vakti girdiği zaman bana müsade etmenizi.

İkincisi, beni gündüz çalıştırıp, gece meşgul etmemenizi.

Üçüncüsü, bana bir oda tahsis edip, oraya başkasını sokmamanızı, sizden rica ediyorum.”

Bunun üzerine adam: “Peki, istediklerini kabul ediyorum. Evimin odalarına bak. Hangisini istersen ondada otur.”dedi.

Köle odaları dolaştı, sonunda eski ve harap bir odayı seçti. Efendisi buna şaşırdı ve kölesine:

“Niçin bu odayı seçtin?” diye sorunca o garip köle:

“Ey efendim! Bilmez misiniz ki, Allah ile beraber olduktan sonra, harap olan yer saray olur.” Diye cevap verdi. Odasına yerleşti.

Aradan günler geçtikçe o zengin kişi, kölesine karşı gittikçe artan bir hürmet duymaya başlamıştı. Dürüst ve çalışkan olan, az konuşan kölesine, yediğinden yediriyor, giydiğinden giydiriyor ve ona bir arkadaş hatta kardeş gibi davranıyordu. Fakat onun halini ve hareketlerini de merak ediyordu.

Bir gece, kölesinin odasına gidip bakmaya karar verdi. Yavaş yavaş, sesizce o harap odanın kapısına geldi. İçeriye baktığında gözleri kamaştı, hayret içerisinde kalmıştı. Odanın tavanında göğe açılmış bir delik ve ordan uzanmış nurdan kandilin ışığıyla odayı tatlı bir aydınlık kaplamıştı. O garip köle ise secdeye kapanmış, Allah’a niyazda bulunarak şöyle diyordu:

“Ya Rabbi! Beni, gündüzleri efendime hizmet etmekle vazifelendirdin. Eğer efendime olan hizmetim olmasaydı, gece ve gündüz sana ibadet etmekten başka hiçbir işle meşgul olmazdım. Kusurumu affet, Allah’ım.”

Efendisi, sabaha kadar kölenin bu halini seyretti. Köle ise ondan habersiz, niyazına devam ediyordu. Sabah olunca nur kandili göğe doğru çekildi, tavandaki delikte kaybolmuştu.

Kölenin efendisi birçok geceler aynı şekilde onun halini gizlice seyretti. Bir sabah kölesini yanına çagırdı ve ona:

“Allah için seni azad ediyorum. Seni meşgul eden kimseye hizmet etmekten kurtulup, Allah’a gece gündüz ibadet ve taatte bulunasın” dedi.

Bunları duyunca kölenin gözleri yaşla doldu. Cevap vermedi. Bir zaman sessiz, öylece kaldı. Sonra ellerini kaldırıp Allahü Teala’ya şöyle niyazda bulundu:

“Ey Rabbim! Senden, benim sırrımı gizlemeni talep etmiştim. Şimdi sırrımı açıga vurup, halimi insanlara bildirmeyi diledin. Ey kudret sabibi Allah’ım! Beni kendine al “ diye dua etti. Allah’ü Teala onun bu niyazını kabul buyurdu. Çok geçmeden köle yere düştü. Kelime-i Şehadet getirerek beka alemine göçtü.
 
Sevgili!


Kapına geldik; aşkı öğret bize; ve aşkını ver yüreklerimize.


Bir nihânice gamzene gamzede âşıkların adına.. Hani uykuya dalınca kenti ve yalnız başına kalınca kendi... Hani yalnız gecelerde konuşmadan kalınca dilleri ve hâl üzre gönüller anlar olunca bütün dilleri... Vicdan sesinden bizar kürek mahkûmlarınca, hani âşıkların hasreti özleme karınca... Hani gurbetin uzunda gönlüme gömen de sen, hani sen gurbet gurbet gönlüme gömende.. Güneş ve ay nurunu aşkından alırken; güneşin ışığı aya vurur gibi âşığı aydınlatırken.. Gel ey Sevgili bir huzmecik bahşeyle asi ve âciz üftadene ve umut ver peykin olmaya teşne kem zerrene. Aşkları unutan bendene aşkını unutturma!


Her şey sen olsun şu dünyada ve olmasın sen olmayan dünya da.

İskender Pala, Kırk Güzeller Çeşmesi, s. 100-102
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks