alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
İman için taklidî ve tahkikî iman şeklinde bir sınıflandırma yapılır. Birincisinde görgü ve telkine dayalı ve taklit esası üzere kurulmuş bir iman; ikincisinde ise, kendi nefsini ve kâinatı ilim ve hikmet nazarıyla tefekkür etmenin sonucu olarak kalpte hasıl olan ve hiçbir şüphe ve tereddüt eseri kalmayan, hiçbir desise, vesvese yahut bâtıl fikirle sarsılmayacak kadar kuvvetli bir iman söz konusudur. Böyle bir iman sahibi, Allah’ın “her şey üstündeki sikke-i kudretini, hâtem-rububiyetini ve nakş-ı kalemini” görür.
Allah’a tahkiki bir surette iman eden bir insan, kendi varlığını ve çevresindeki eşyayı ilâhî isimlerin tecellileri olarak görür. Onun için artık her mahluk bir tefekkür hazinesi, her nimet bir şükür davetçisidir.
Kalbi imanla nurlanan bu bahtiyar insanın bütün his dünyası da, Kur’ân ahlâkıyla nurlanır. Güzel ahlâkın her bir şubesinden ayrı bir nur alır, ayrı bir zevk duyar.
Allah’a tahkiki bir surette iman eden bir insan, kendi varlığını ve çevresindeki eşyayı ilâhî isimlerin tecellileri olarak görür. Onun için artık her mahluk bir tefekkür hazinesi, her nimet bir şükür davetçisidir.
Kalbi imanla nurlanan bu bahtiyar insanın bütün his dünyası da, Kur’ân ahlâkıyla nurlanır. Güzel ahlâkın her bir şubesinden ayrı bir nur alır, ayrı bir zevk duyar.