Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Suyu Arayan Adam........

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara


SUYU ARAYAN ADAM


Sonra yedek subaylığını meşhur Sarıkamış faciasına uğrayan 28’inci Tabur’da (bozgundan önce alaymış) yapmış... Bir yandan bitmek bilmeyen Rus baskınlarına direnirken, diğer yandan da öğretmenliğin verdiği sorumlulukla emrindeki askerleri eğitmeye soyunmuş...

“Daha ilk derste belli oldu ki bölükte, hangi dinden olduğumuzu bile doğru dürüst bilen bir kişi yok.

Bir gün askerlere sordum: - Bizim dinimiz nedir?

Hepsinin bir ağızdan, ‘Elhamdü-l-illâh Müslümanız’ diye cevap vereceklerini sanıyordum.
Fakat öyle olmadı, cevaplar karıştı. Kimisi ‘İmamı âzam dinindeniz’, kimisi ‘Hazreti Ali dinindeniz’ dedi. Kimisi de hiçbir din tayin edemedi.

Arada, ‘İslâmız’ diyenler de çıktı ama ‘Peygamberimiz kimdir?’ deyince, onlar da pusulayı şaşırdı. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı.

Hatta birisi, ‘Peygamberimiz Enver Paşa’dır’ bile dedi. İçlerinden peygamberin adını duymuş olan birkaçına da, ‘Peygamberimiz sağ mıdır, ölü mü?’ deyince, iş gene çatallaştı.

Herkes aklına gelen cevabı veriyordu. Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu. Fakat birisinin kuvvetle konuştuğunu yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce, diğer tarafın da kolayca o tarafa kaydığı görülüyordu.

‘Peygamberimiz sağdır’ diyenlere, ‘O halde hangi şehirde oturur?’ diye sordum. Cevaplar tekrar karıştı. Onu İstanbul’da, Şam’da yahut Mekke’de yaşatanlar oldu. Hiçbir yer tayin edemeyenler daha çoktu.

‘Peygamberimiz ölmüştür’ diyenlere de ‘Ne zaman ölmüştür?’ denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar. Yüz sene önce, beş yüz sene önce, bin sene önce diye gelişigüzel cevaplar verenler oluyordu. Fakat çoğu vakit tayin edemiyordu.

Dinimizin adı ve peygamberimiz bilinmediği gibi, din ilkelerini ve ibadetleri doğru dürüst bilen kimse de çıkmadı. Ezan dinlemişlerdi. Fakat ezan okumayı bilen yoktu.

Namaz kılan bir iki kişi çıktı. Onlar da namaz surelerini yanlışsız okuyamadı. Daha garibi, niçin namaz kıldıklarını bir türlü anlatamadılar.

Bu bölük, o zamanki milletin bir parçasıydı. Hepsi Anadolu köylüleriydi. Biz Anadolu köylüsünü dindar, mutaassıp bilirdik. Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler.

Fakat asıl şaşkınlığım ikinci derste oldu. Bu askerler yalnız hangi dinden olduklarını değil, hangi milletten olduklarını da bilmiyorlardı: ‘Biz hangi milletteniz?’ deyince her kafadan bir ses çıktı:

‘Biz Türk değil miyiz?’ deyince de hemen, ‘Estağfurullah’ diye karşılık verdiler. Türklüğü kabul etmiyorlardı. Halbuki biz ‘Türk’tük.

Bu ordu Türk ordusu idi. Ama onlara göre Türk demek, Kızılbaş demekti. Kızılbaşlığın ise ne olduğu bilinmiyordu. Ama onu herhalde kötü bir şey sayıyorlardı.

Dininde, milliyetinde birleşmiş olmayan bu bölük, dersler ilerledikçe görüldü ki, devletin şeklini, adını, padişahın adını, devletin merkezini, başkumandanı ve onun vekilini de bilmemektedir.

Hele iş vatan bahsine dönünce, büsbütün karıştı. Kısacası, vatanımızın neresi olduğunu bilen yoktu. Yahut da bütün bilgiler; belirsiz, köksüz, şekilsiz ve yanlıştı.”


ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR
Alıntıdır...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Eski tüfek komünistten, günümüz trajedisine uygun islami analiz. zamanı ve yeri günümüze uyarlayın, yukarıdaki söylemler birebir duyulur.
Ama yazıda anlattığı dönem; ütopik. Amaç; dejenerasyon ve ajıtasyon ile ideolojik asimilasyon.

Biraz fazla fransızca oldu anlatım tarzı farkındayım, ama; fransız kültüründen ve misyonundan etkilenen bir yazarın yazdıkları hakkında yorum yaparken, illa ki dokunmak zorunda kalıyor insan.

ISO standartlarını ve statüsünü çoğunuz bilirsiniz. Temel felsefe "Yazdığını yap, yaptığını yaz" şeklindedir. Adamlar 1959 yılından itibaren İslam'a standart bir yön vermek için çalışmalara başlamışlar. tabi ki, temel doktrin; yazı !

Yazım dili ile başlayan fraksiyon, etüd salonları ile, köy enstitüleri ile şekillenip, samanlıkta Kur'an arama seansları ile de fizikilendirilip, günümüzde Elif-Ba kitaplarının suç kapsamında delil sayılacak boyutlara getirilmesinin mantıki sonucudur. Günümüz cemaatinin de bu uzun terminli projede nerede olduğunu görmek için de; ne müneccim olmaya gerek var, ne de ermiş derviş olmaya gerek var.

Herkes rolünü oynuyor, planlanan hedefine yürüyor. Ama unutulan bir gerçek var; "Allah'ın (Celle celaluhu) ahkamında bir değişiklik bulamazsınız" Çünkü; Rabbimiz nurunu tamamlayacaktır.

Vatikan konsilinde yer alan sonuç bildirgesinde, papalık konseyi tarafından alınan kararların ve yaptırım planlarının, günümüzde tekrardan okunup değerlendirlimesinde çok ciddi ihtiyaç var.

Anlayana...
 
Üst Alt