Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Süreleri kolay bir şekilde ezberleme..

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden


kardeşlerim merhaba..ben yaklaşık 3 aydan beridir hafıza teknikleri seti çalışıyorum ve inanın büyük faydasını gördüm..hayatın her yerinde mutlaka işinize yarayabilecek metodlar var..hafıza tekniklerinden yola çıkarak bende nacizane birşeyler üretmeye çalıştım ve işe yaradığını gördüm..mesela sureleri ezberlerken önceleri devamlı yazarak ve tekrar ederek öğrenmeye çalışıyordum..ama şimdi farklı bir metodla ezberliyorum..umarım sizinde işinize yarar..bir iki örnekle açıklamaya çalışayım..
Süreleri ezberlemeden önce anlamlarını öğreniyorum..
FİL SURESİ:
l.Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? 2.Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? 3.Onların üstüne ebâbil kuşlarını gönderdi.
4.O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. 5.Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi.
Surenin içinde geçen olayları anlamaya çalışıyorum..gözümde büyük bir fil canlandırıyorum..ve fil sahiplerinin nasıl helaka uğradığını düşünüyorum..ebabil kuşlarının saldırıları akli gözümle görmeye çalışıyorum..kuşlarının ellerinde tuğla olduğunu ve çok kızgın bir biçimde onların üzerine attığını görüyorum..ve müddet sonra yaralanan kavmin çiğnenmiş ekine çevrildiğini görüyorum...
İnanın bu şekilde öğrenmek çok faydalı..Namaz esnasında sureyi okurken bu olayı düşünüyorsunuz..bir insan aynı anda iki şeyi düşünemez..bu nedenden dolayı namaz esnasında sadece bu olaya konsantre olduğunuz için şeytan size musallat olamıyor..
Arapça okunuşunu ise yazarak ve sık tekrarlayarak en fazla 3 gün içerisinde öğrenebilirsiniz..süreyi okurken aklınızda olayı canlandırmanız kıldığınız
namaza dahada bir anlam katıcaktır..
Allah'a emanet olun....
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Allah razı olsun..gerçekten güzel fikir..zaten uyguluyordum..namazın huşu içerisinde olması için en ideal yöndür.meallerini ezberleyip arapçasını okurken aklınızdan geçirmek de huşu için ideal bir yöntem.
aksi halde namaz otomatik oluyor ve ağzımız kımıldayıp yarınki ve bugünkü olayların analizini namazda yapıyoruz.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Allah C.C. razı olsun güzel bir yöntem bu arada arapçalarını çğrensek daha iyi olur diye düşünüyorum şükürler olsun arapça öğrenmeey başladığımdan beri direk okudğumun ne alama gedliğini çözmeye başladım ve aklıma ozamanda bişey gelmiyor direk meal okurmuş gibi arapça okuyrosunuz ve direk olaylar sizin dışınızda kafanıza giriyor buda güzel bir yöntem herkese arapça öğrenmesini tavsiye ediyorum ve çok işe yarıyor kafanıza takılan soruların bir kısmına çözüm buluyorsunuz...
 

mugealanya

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
en hakiki yöntem budur aslında.tabiki en güzeli de budur.
Allah razı olsun
 

mersinli07

New member
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
insanın zikirle ugrasması ne güzel arkadaslar.ALLAH cümlemizi mahser gününde gazabından feraha kavusmus kullarından eylesin
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
aşk

aşk

Ey Alemlerin Rabbi olan Allah’ım! İnayetinle bizim için her hayırlı konuda, kolaylıklar ihsân eyle ! Aşk; canı cânâna teslim etmektir. Hem can hem de cânan varsa o aşk, aşk değildir. Kim; herhangi bir şeyi veya varlığı öylesine sever de, kendinden bir duygu, düşünce, istek, irade koymadan, hiç itiraz etmeden, sevgilisinin her istediğine kayıtsız şartsız teslim olur?
Herkes eşini, çocuklarını, anne ve babasını, kısaca ailesini çok sevdiğini düşünür ve bu kendisi açısından doğrudur da..onlar için malını, canını, her şeyini hiç düşünmeden ortaya koyabilir ve feda edebilir.Bu davranış, elbette o kişinin sevdiklerine olan derin hislerinin sonucudur.

Peki hangimiz, sevdiklerimizin her istediklerine, hiçbir şey düşünmeden uyar, her dediklerini kabul edebiliriz? Hangimiz onların iradelerini, kendi irademizin yerine geçirip, buna göre davranabiliriz? Elbette ki hiç birimiz…

Demek ki yaratılmış olanlara duyulan sevginin, bir sınırı mutlaka vardır. Zira bu noktadan sonra, insanların “benlik” duygusu devreye girecek ve iradesini, şu veya bu şekilde mutlaka ortaya koyacaktır. Canı, malı feda edebilirlim derken bile, öz benlik devreye girecek ve can ile cananı ayıracak, mutlaka ortaya bir ikilik çıkacaktır.

İşde bütün bunlardan da anlıyoruz ki; can ile cananın, ben ile senin, sevenle sevilenin ayrıldığı bir yer var ve bu yerde hissedilen sevgi de içinde irade, benlik olan sevgi..konumuzda anlattığımız gerçek aşk değil..

Peki nedir gerçek aşk?

Gerçek aşk; bu ikiliğin ortadan kalkmaya başladığı anda ve yerde ortaya çıkan, sonsuza kadar ilelebet sürüp giden aşk dır diyoruz.

İşde bu aşk; “ALLAH AŞKI” dır ki, aklımızın erdiği, dilimizin döndüğü kadarı ile onu tarife çalışalım..

Sözümüzün başında dedik ki; Aşk; can’ı, canan’a teslim etmektir. Bundan da anlaşılıyor ki; gerçek aşkın en önemli unsuru, teslimiyettir. Yani benlik duygusunun tamamından kurtularak ve bunu bilerek, isteyerek, kendi iradesi ile yapmak suretiyle, madde ve manasıyla, gönül ve düşüncesiyle, tam olarak Allah’a, O’nun ezeli ve ebedi iradesine teslim olmaktır.

Teslim olmanın da çeşitli tezahürleri elbette olacaktır..”Kendimi Allah’a teslim ettim” demekle iş bitmemektedir. Teslim olunan, teslim oldum diyeni mutlaka çeşitli şekillerde deneyecektir.

Aşk yoluna giren kişi, kullardan her ne gelirse gelsin, sükuneti bozmayacak, kendisine yapılana hoşgörü ile davranacaktır. Zira hoşuna gitmeyen davranışı yapan her ne kadar cüz’i irade sahibi kul ise de, ona o davranışı yaptıran Külli irade sahibi Zât-ı Kibriya’dır. Bunu hiçbir zaman unutmayacak..

Her şeye şükredecektir..maddi ve manevi dayanılmaz acılar içinde kıvransa bile, Hakk’a şükür içinde olacak, halinden şikayetçi olmayacaktır. Her ne olursa olsun, mutlaka başına gelenlerin kendisi için hayr olduğunu düşünerek, hiçbir zaman, neden, niçin, nasıl, niye sorularını sormayacak, her şeyin Hakk takdiri olduğunu idrak ile şükredecektir.

Bu teslimiyet öyle olmalıdır ki, hiçbir şek, şüphe ve endişe ile bozulmasın. Buna verilecek güzel örnek vardır;

Hz. İbrahim (a.s) ‘ın oğlu Hz. İsmail (a.s)’a, kendisine vahiy geldiğini ve onu Allah’a kurban etmesi gerektiğini söylediğinde, oğlunun ona; “ Babacığım sana söyleneni yap, ben hazırım beni boğazla..” sözüdür ki Kur’an-ı Kerim de ( Saffat suresi/ 102. Ayet) şöyle geçer:

“ Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa gelince: “Yavrucuğum; rüyamda seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün ne dersin? Dedi. O da cevaben “ Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulursun” dedi.

Burada görmemiz gereken; bir babanın oğlunu kurban edecek kadar, bir oğlun da Allah için hiç düşünmeden canından vazgeçebilecek kadar teslimiyet içinde olduğudur.

Gerek Kur’an-ı Kerim’de, Hadislerde, gerekse evliye menkıbelerinde bunun gibi yüzlerce örnek bulabiliriz. Burada ancak bir tanesini zikrettik.

Demek ki; gerçek aşkı tadabilmek gibi bir amacımız ve niyetimiz varsa, tam anlamı ile Hakk’ın iradesine, kazasına ve rızasına teslim olacağız. Neden, niçin gibi sorular sorarak, zor anlarımızda isyana kalkışmayacağız. Konu hakkında nefsi fikirler yürütmeyeceğiz.

Bu hususta Kur’anı-ı Kerim Kehf Suresi 70. Ayette; Peygamber efendimize hitaben;

“ Eğer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbirşey hakkında soru sorma”

Denilmesi bu hususu açıklamaktadır. Eğer Hakk Teâla katından ilim ve O’nun aşkını talep ediyorsak, bütün davranışlarımı ve düşüncelerimiz, anlatmaya çalıştığımız teslimiyet ölçüsüne göre olmalıdır.

İlahi aşkın bir unsuru da tevekkül’dür.

Tevekkül; kulun bütün varlığı ile, özellikle de gönlü ile, Allah’tan başka her şeyden ümidini ve bağlarını kesmesi, hatta yalnızca O’nu istemesidir.

Bu konuyu bir Hadis-i Kudsi şöyle açıklamaktadır.

Ey Ademoğlu! Bana dayan, sana hidayet vereyim, bana tevekkül et, sana yeteyim. Eğer benden başkasına tevekkül edersen, yer ve göğün sebeplerini senden keserim.

İlahi aşkın bir diğer unsuru da; kazaya rızadır.

Zira kulların başına gelen her dert, darlık ve sıkıntı; tekamülü sağlamak üzere ona verilmiş olan ve Allah’ın fazl-ı kereminden doğan bir ilahi lütuftur.

Bu nedenle bize kolay da gelse, zorluk da verse, her şeyde bir hayr olduğunu sezerek, sabırla davranmak, yani kazaya razı olmak, bizim için davranışların en güzelidir.

Yine bir Hadis-i Şerif’de;

“ Hiçbir cüz-i şer yoktur ki, külli bir hayrı tazammun etmiş olmasın”

denilmektedir.

Bakara Suresi/ 216 Ayette:

“ …Sizin için daha hayırlı olduğıu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilemezsiniz.” Burulmaktadır.

Her verileni hayr bilmenin, aşktaki ikiliği ortadan kaldırmak için bir zorunluluk olduğu bu hükümle de açıkça ortaya konulmuştur. Bu konuyu Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri şöyle açıklar:

“ Hak şerleri hayr eyler..

Zannetme ki gayr eyler,

Mevla görelim neyler,

Neylerse güzel eyler..



Neticede; aşk gerçek aşk olduğu zaman, meşk edilen yalnızca Hakk olur. Gönül Hakk der, düşünce Hakk’ı tefekkür eder ve dil yalnızca Hakk’ı söyler.

İşde o zaman kullar bu alemde fenâ bulup, bâki olanla bekâ bulurlar. İşde o zaman da fâni olanlar, bâki olurlar.

Allah; cümlemizin gönüllerini her nefeste Hakk diyen gönüllerden eylesin..

Allah; cümlemizin aklını her daim Hakk’ı tefekkür eden akıllardan eylesin..

Allah; cümlemizin dillerini her iş de Hakk söyleyen dillerden eylesin..
 
T

teslimolan

Guest
Kuran i aratin bakalim ezber yazin ve aratin kac kelime cikacak !
Kuran i aratin bakalim oku yazin kac kelime cikacak !
Kuran i aratin bakalim düsün yazin kac kelime cikacak !
Kuran i aratin bakalim anla yazin kac kelime cikacak !

Sonra düsünün bu Kuran in ne icin oldugunu !
 
Üst Alt