Sünnet Karşıtlığı 1…(Haricilik)
Abdullah b. Zu’l-Hüveysıra et-Temimi “Adil ol ! (Ya Muhammed sav) Zira bu paylaştırma Allah’ın rızasının gözetildiği bir paylaştırma değildir” dedi, bunun üzerine Rasulullah (sav) üzüntüsünü belli ederek “Ben adil olmamayım da kim adil olsun!” cevabını verdi. (Bu densizliği üzerine Hz.Peygamber’den kendisini öldürme izni isteyenlere ise, o engel olmuştur. (Buhari, Müslim, İbn Mace) (Üç Muhammed s.161)
Sünnet karşıtı hareketin dâhili etkenlerinden ilki Hariciler’dir. Haricilerin liderinin Rasulullah (sav)’ın “sünnetine” nasıl tepki gösterdiğini görüyoruz. Rasulullah (sav)’ın sünnetini beğenmemiş olacak ki tepki gösteriyor. Elbette, adil olmadığını düşündüğü Rasulullah (sav)’ın sünneti yerine, kendi sünnetini koymak istediği aşikârdır. Bir yerde sünnet inkârı var ise o yerde yeni bir sünnet iddiası da kendiliğinden mutlaka ve muhakkak vardır. Hariciler’deki sünnet münkirliği de zaman içerisinde kendisini göstermiştir. Günümüzde de Rasulullah (sav)’ın sünnetinin adil olmadığını düşünen, ve yerine adil bir sünnet koymak isteyen kimseler yok değildir, bu kıyamete kadar sürecektir, tevatüren gelen sünnet karşısında yenilmeye mahkum olan bu zihniyetlere, Rasulullah (sav) gibi insaflı davranmayı da ihmal etmemeliyiz…
İbn Teymiyye der ki: “Onların mezhebinin temeli Kuran’ı yüceltmek ve ona uymaya çağırmaktı. Fakat sünnetten ve cemaatten uzaklaştılar. Onlar, recm, hırsızlık nisabı vb. konularda Kuran’a aykırı olduğu gerekçesiyle sünnete uymayı doğru bulmuyorlardı. (Üç Muhammed s.161)
Hariciler, çok kuran okurlardı!
Hariciler, çok ibadet ederlerdi!
Hariciler, “Kuran’da her şeyin çözümü vardır” düşüncesini sloganlaştırmışlardı!
Hz.Ali’nin kendisini temsilen Haricilere yolladığı İbn Abbas’a şöyle öğüt vermiştir: “Onlarla kuran üzerinden tartışma. Çünkü Kuran’ın farklı yorumları vardır. Onlarla sünneti delil göstererek tartış” (Üç Muhammed, s.162)
Haricilerin “hüküm ancak Allah’a aittir” ayetini sloganlaştırarak Hz.Ali’ye savaş açtığı ve O’nu kafirlikle itham ettikleri bilinen bir vakıadır. Hz.Ali, haricilerin bu tavrına şöyle cevap vermiştir: “Hak bir söz ile batıl bir mana kast ediyorlar” İşte, Kuran’a bu bakış açısı ile Kuran’ı mızrakların ucuna asan bakış açısı arasında bir fark yoktu, iki bakış açısının hedefi, Hz.Ali nezdinde yaşayan kuran ve sünnet bilinciydi. Daha açık bir ifade ile iki bakış açısı sünneti hedef almıştı.
HER GÜN İKİ REKAT NAMAZ:
İmam Şafi haricilere şu görüşleri nisbet eder: “Bunun (namazın) vakti yoktur. Dedi ki: “eğer her gün (ya da günler dedi) iki rekat namaz kılabilirse de, Allah’ın kitabında olmayan bir şey, herhangi bir kimseye farz olmaz. (Üç Muhammed, s.162)
İbn Hazm’da, “haricilerden Ebu İsmail el-Batıhi ve takipçileri ‘sabah iki rekat ve akşam bir rekatın dışında namaz yükümlülüğü yoktur’ görüşündedirler,” der. (Üç Muhammed, s.162)
Kaynaklar, mest üzerine mesh etmeyi, miktarı az malı çalanın elinin kesilmeyeceğini ve recmi, kuran’da olmadığı gerekçesi ile reddettiklerini söyler. Fakat bu örnekler gösterilerek bir zümreyi toptan “sünnet düşmanı” ilan etmenin ciddiye alınır bir yanı olmasa gerek.
(Üç Muhammed s.163)
İmam Şafi, Cemmau’l-İlm’de “Haberlerin tümünü reddeden bir grubun iddiaları hikayesi” başlığı adı altında, adı geçen grubla olan tartışmasını nakleder. Öyle anlaşılıyor ki bu mevzi bir çıkıştır. Eğer ekol halini alsaydı onları adıyla anardı. (Üç Muhammed s.163)
Haberleri tümden reddedenlerin bir ekol dahi olmadığı, dikkate değer görülmedikleri anlaşılmaktadır.
Abdullah b. Zu’l-Hüveysıra et-Temimi “Adil ol ! (Ya Muhammed sav) Zira bu paylaştırma Allah’ın rızasının gözetildiği bir paylaştırma değildir” dedi, bunun üzerine Rasulullah (sav) üzüntüsünü belli ederek “Ben adil olmamayım da kim adil olsun!” cevabını verdi. (Bu densizliği üzerine Hz.Peygamber’den kendisini öldürme izni isteyenlere ise, o engel olmuştur. (Buhari, Müslim, İbn Mace) (Üç Muhammed s.161)
Sünnet karşıtı hareketin dâhili etkenlerinden ilki Hariciler’dir. Haricilerin liderinin Rasulullah (sav)’ın “sünnetine” nasıl tepki gösterdiğini görüyoruz. Rasulullah (sav)’ın sünnetini beğenmemiş olacak ki tepki gösteriyor. Elbette, adil olmadığını düşündüğü Rasulullah (sav)’ın sünneti yerine, kendi sünnetini koymak istediği aşikârdır. Bir yerde sünnet inkârı var ise o yerde yeni bir sünnet iddiası da kendiliğinden mutlaka ve muhakkak vardır. Hariciler’deki sünnet münkirliği de zaman içerisinde kendisini göstermiştir. Günümüzde de Rasulullah (sav)’ın sünnetinin adil olmadığını düşünen, ve yerine adil bir sünnet koymak isteyen kimseler yok değildir, bu kıyamete kadar sürecektir, tevatüren gelen sünnet karşısında yenilmeye mahkum olan bu zihniyetlere, Rasulullah (sav) gibi insaflı davranmayı da ihmal etmemeliyiz…
İbn Teymiyye der ki: “Onların mezhebinin temeli Kuran’ı yüceltmek ve ona uymaya çağırmaktı. Fakat sünnetten ve cemaatten uzaklaştılar. Onlar, recm, hırsızlık nisabı vb. konularda Kuran’a aykırı olduğu gerekçesiyle sünnete uymayı doğru bulmuyorlardı. (Üç Muhammed s.161)
Hariciler, çok kuran okurlardı!
Hariciler, çok ibadet ederlerdi!
Hariciler, “Kuran’da her şeyin çözümü vardır” düşüncesini sloganlaştırmışlardı!
Hz.Ali’nin kendisini temsilen Haricilere yolladığı İbn Abbas’a şöyle öğüt vermiştir: “Onlarla kuran üzerinden tartışma. Çünkü Kuran’ın farklı yorumları vardır. Onlarla sünneti delil göstererek tartış” (Üç Muhammed, s.162)
Haricilerin “hüküm ancak Allah’a aittir” ayetini sloganlaştırarak Hz.Ali’ye savaş açtığı ve O’nu kafirlikle itham ettikleri bilinen bir vakıadır. Hz.Ali, haricilerin bu tavrına şöyle cevap vermiştir: “Hak bir söz ile batıl bir mana kast ediyorlar” İşte, Kuran’a bu bakış açısı ile Kuran’ı mızrakların ucuna asan bakış açısı arasında bir fark yoktu, iki bakış açısının hedefi, Hz.Ali nezdinde yaşayan kuran ve sünnet bilinciydi. Daha açık bir ifade ile iki bakış açısı sünneti hedef almıştı.
HER GÜN İKİ REKAT NAMAZ:
İmam Şafi haricilere şu görüşleri nisbet eder: “Bunun (namazın) vakti yoktur. Dedi ki: “eğer her gün (ya da günler dedi) iki rekat namaz kılabilirse de, Allah’ın kitabında olmayan bir şey, herhangi bir kimseye farz olmaz. (Üç Muhammed, s.162)
İbn Hazm’da, “haricilerden Ebu İsmail el-Batıhi ve takipçileri ‘sabah iki rekat ve akşam bir rekatın dışında namaz yükümlülüğü yoktur’ görüşündedirler,” der. (Üç Muhammed, s.162)
Kaynaklar, mest üzerine mesh etmeyi, miktarı az malı çalanın elinin kesilmeyeceğini ve recmi, kuran’da olmadığı gerekçesi ile reddettiklerini söyler. Fakat bu örnekler gösterilerek bir zümreyi toptan “sünnet düşmanı” ilan etmenin ciddiye alınır bir yanı olmasa gerek.
(Üç Muhammed s.163)
İmam Şafi, Cemmau’l-İlm’de “Haberlerin tümünü reddeden bir grubun iddiaları hikayesi” başlığı adı altında, adı geçen grubla olan tartışmasını nakleder. Öyle anlaşılıyor ki bu mevzi bir çıkıştır. Eğer ekol halini alsaydı onları adıyla anardı. (Üç Muhammed s.163)
Haberleri tümden reddedenlerin bir ekol dahi olmadığı, dikkate değer görülmedikleri anlaşılmaktadır.