E R H A N
New member
- Katılım
- 14 Ocak 2005
- Mesajlar
- 555
- Tepkime puanı
- 14
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
- Konum
- istanbul
- Web sitesi
- www.hidayetcagý.com
esselamualeykümverahmetullahveberekatuhu
bu gün okuduğumuz meallere dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum
çünki hidayetide doğru yol olarak tercüme ediyorlar
sıratı mustakiymide doğru yol olarak tercüme ediyorlar
FATİHA-6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).
bizi, SIRATI MUSTAKÎM’e hidayet et (ulaştır).
ihdinas:ulaşmak tan gelir ulaştır demektir
kurana göre hidayet
bakara 120 ve ali imran 73 de
BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yehûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olmaz.
AL-İ İMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (kendisine) ulaştırmasıdır. Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, VÂSİ’un ALÎM’dir. (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir.)
biz öldüğümüzde ölüm melekleri bizi zaten Allah a ulaştıracaktır
gaye ölmeden evvel Allah a ermektir
yani ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEKTİR
ERMİŞ DEMEK ÖLMEDEN ALLAH A ERMİŞ DEMEKTİR
GAYE ALLAH A ERMEKTİR
SIRAT I MUSTAKİMDE ALLAH A ERDİREN ULAŞTIRAN YOLDUR
BU GÜN HİDAYET ÖRTÜLMEKTEDİR
Eğer islam yaşansaydı dünyanın hali böyle mi olurdu
hiç sordunuz mu kendinize bu soruyu
neden islam olduğunu iddia eden milletler en geri en sefil
çünki ayettede dediği gibi onlar keNdilerini mümin zannetmelerine rağmen mümin olmamaları
azınlık hariç
DUHAN-12: Rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).
Onlar "Rabbimiz" diyecekler. "Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz müminleriz."
DUHAN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Muhakkak ki onlar öğüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçık bir resûl geldi.
SIRAT-I MUSTAKİYM VE HİDAYET
1- Sırat-ı Mustakim Allah’a Ulaştıran Yoldur
4/NİSA-175) Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
Allah’a âmenû olanları ve O’na sarılanları (sarılmayı dileyenleri) Allah, Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
2- Allah Dilediğini Sırat-ı Mustakime Ulaştırır
2/BAKARA-142) Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî kânû aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
İnsanlardan sefih olanlar diyecekler ki: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" De ki: "Doğu da, batı da Allah’ındır. O, dilediğini Sıratı Mustakîm’e ulaştırır."
19/MERYEM-43) Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).
Ey babacığım, muhakkak ki; bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye’ye (düzgün, seviyeli, Allah’a ulaştıran yola) hidayet edeyim (ulaştırayım).
3- Sırat-ı Mustakime, Allah’a Ulaşmayı ve Allah’a Sarılmayı (Allah’ın Zatında Ruhunu Yok Etmeyi) Dileyenler Ulaştırılır
2/BAKARA-213) Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mahtelefû fîh(fîhi), ve mahtelefe fîhi illellezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mahtelefû fîhi minel hakkı bi iznih(iznihî), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (hayata getirdi, gönderdi), ve onlarla birlikte insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hak ile hüküm vermek için kitap indirdi. (Yine de) kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra, sırf kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşen, sadece kendilerine (kitap) verilenlerdir. Bu sebeple îmân eden o kimselerin haktan yana ayrılığa düştükleri şey hakkında Allah, kendi izniyle onları hidayete erdirdi. Allah dilediği kimseyi SIRATI MUSTAKÎM’e iletir.
3/AL-İ İMRAN-101) Ve keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluh(resûluhu), ve men ya’tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Üzerinize Allah'ın âyetleri tilâvet olunurken (okunup açıklanırken) ve O’nun Resûl'ü sizin içinizde (aranızda) iken nasıl (olur da) küfre dönersiniz? Kim Allah'a sarılacaksa muhakkak o, SIRATI MUSTAKÎM’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edilir, iletilir (ulaştırılır).
4/NİSA-175) Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
Allah’a âmenû olanları ve O’na sarılanları (sarılmayı dileyenleri) Allah, Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
bu gün okuduğumuz meallere dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum
çünki hidayetide doğru yol olarak tercüme ediyorlar
sıratı mustakiymide doğru yol olarak tercüme ediyorlar
FATİHA-6: İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme).
bizi, SIRATI MUSTAKÎM’e hidayet et (ulaştır).
ihdinas:ulaşmak tan gelir ulaştır demektir
kurana göre hidayet
bakara 120 ve ali imran 73 de
BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yehûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olmaz.
AL-İ İMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (kendisine) ulaştırmasıdır. Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, VÂSİ’un ALÎM’dir. (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir.)
biz öldüğümüzde ölüm melekleri bizi zaten Allah a ulaştıracaktır
gaye ölmeden evvel Allah a ermektir
yani ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEKTİR
ERMİŞ DEMEK ÖLMEDEN ALLAH A ERMİŞ DEMEKTİR
GAYE ALLAH A ERMEKTİR
SIRAT I MUSTAKİMDE ALLAH A ERDİREN ULAŞTIRAN YOLDUR
BU GÜN HİDAYET ÖRTÜLMEKTEDİR
Eğer islam yaşansaydı dünyanın hali böyle mi olurdu
hiç sordunuz mu kendinize bu soruyu
neden islam olduğunu iddia eden milletler en geri en sefil
çünki ayettede dediği gibi onlar keNdilerini mümin zannetmelerine rağmen mümin olmamaları
azınlık hariç
DUHAN-12: Rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).
Onlar "Rabbimiz" diyecekler. "Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz müminleriz."
DUHAN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Muhakkak ki onlar öğüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçık bir resûl geldi.
SIRAT-I MUSTAKİYM VE HİDAYET
1- Sırat-ı Mustakim Allah’a Ulaştıran Yoldur
4/NİSA-175) Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
Allah’a âmenû olanları ve O’na sarılanları (sarılmayı dileyenleri) Allah, Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
2- Allah Dilediğini Sırat-ı Mustakime Ulaştırır
2/BAKARA-142) Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî kânû aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
İnsanlardan sefih olanlar diyecekler ki: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" De ki: "Doğu da, batı da Allah’ındır. O, dilediğini Sıratı Mustakîm’e ulaştırır."
19/MERYEM-43) Yâ ebeti innî kad câenî minel ilmi mâ lem ye’tike fettebi’nî ehdike sırâtan seviyyâ(seviyyen).
Ey babacığım, muhakkak ki; bana, sana gelmeyen bir ilim gelmiştir! Öyleyse bana tâbî ol. Seni, Sıratı Seviye’ye (düzgün, seviyeli, Allah’a ulaştıran yola) hidayet edeyim (ulaştırayım).
3- Sırat-ı Mustakime, Allah’a Ulaşmayı ve Allah’a Sarılmayı (Allah’ın Zatında Ruhunu Yok Etmeyi) Dileyenler Ulaştırılır
2/BAKARA-213) Kânen nâsu ummeten vâhıdeten fe beasallâhun nebiyyîne mubeşşirîne ve munzirîne, ve enzele meahumul kitâbe bil hakkı li yahkume beynen nâsi fî mahtelefû fîh(fîhi), ve mahtelefe fîhi illellezîne ûtûhu min ba’di mâ câethumul beyyinâtu bagyen beynehum, fe hedâllâhullezîne âmenû li mahtelefû fîhi minel hakkı bi iznih(iznihî), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (hayata getirdi, gönderdi), ve onlarla birlikte insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hak ile hüküm vermek için kitap indirdi. (Yine de) kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra, sırf kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşen, sadece kendilerine (kitap) verilenlerdir. Bu sebeple îmân eden o kimselerin haktan yana ayrılığa düştükleri şey hakkında Allah, kendi izniyle onları hidayete erdirdi. Allah dilediği kimseyi SIRATI MUSTAKÎM’e iletir.
3/AL-İ İMRAN-101) Ve keyfe tekfurûne ve entum tutlâ aleykum âyâtullâhi ve fîkum resûluh(resûluhu), ve men ya’tesim billâhi fe kad hudiye ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Üzerinize Allah'ın âyetleri tilâvet olunurken (okunup açıklanırken) ve O’nun Resûl'ü sizin içinizde (aranızda) iken nasıl (olur da) küfre dönersiniz? Kim Allah'a sarılacaksa muhakkak o, SIRATI MUSTAKÎM’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edilir, iletilir (ulaştırılır).
4/NİSA-175) Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
Allah’a âmenû olanları ve O’na sarılanları (sarılmayı dileyenleri) Allah, Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Allah'a ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.