......bugün şehit Şeyh ahmet yasin günü....
......bugün şehit Şeyh ahmet yasin günü....
Bilindiği üzere Şeyh Ahmed Yasin 22.03.2004 tarihinde sabah namazı sonrası cami çıkışında Siyonist düşman ordusunun bir hava saldırısı sonucu şehid olmuştu. Saldırıda atılan 3 füzeden birisi Şeyh'in yakınına isabet etmiş, tekerlekli sandalyesini kullanan iki koruması dahil 9 kişi şehid olmuştu. Yine bu hain saldırıda Şeyh'in iki çocuğu ile birlikte 15 kişi de yaralanmıştı.
Şeyh Ahmed Yasin'in vücudunun tamamına yakına felçli, sağ gözünün tamamı görme yetisini kaybetmiş, sol gözünde de şiddetli bir zayıflık olmasına rağmen, Filistin’in özgürleşmesi için durmaksızın çalışmış, özgürlük mücadelesinin ve İslam Ümmeti'nin öncü şahsiyetleri arasında bir meşale olmuştur.
Şehadetinin ardından 22 Mart gününü "Uluslararası Yasin Günü" ilan eden İslami Direniş Hareketi (Hamas) öncülüğünde bir çok ülkede Şeyh Ahmed Yasin anısına 'Ahde Vefa' etkinlikleri düzenlecek. Bu vesileyle 'Uluslararası Yasin Günü Platformu' Türkiye ayağı olarak 30 Mart Cuma günü Fatih'te tertip edilecek 'Ahde Vefa' programına siz değerli takipçilerimizi davet ediyor ve aziz şehidlerimize bir vefa borcu olarak katılımlarınızı bekliyoruz.
_____Meryem Yasin Babası Şeyh Ahmed Yasin'i Anlatıyor_______
Meryem Yasin, Şeyh Ahmed Yasin’in kızlarından birisi. Evli olan Meryem Yasin(36), Şeyh Ahmed Yasin’in ilk tutuklanışından evvel, O'na en yakın aile fertlerinden birisiydi.
Meryem Hanım ile acı - tatlı hatıralarını konuşurken duygu dolu anlar yaşayıp, Şeyh'in eksikliğini bir kez daha derinden hissettik...
Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in ümmet içerisindeki etkinliği gerçekten de çok önemli bir yere sahipti ve hala öyle. Şeyh Ahmed Yasin ev içinde nasıl biri idi? Aile bireylerine karşı ilgisi nasıldı?
Her insanın kendine has öne çıkan iyi yönleri vardır. Babam benim için, insanlardan ancak parça parça toplanabilen bu iyi sıfatların hepsine sahip istisna bir kişiliğe sahipti. Babam, 'Özgür Kudüs, İsrailsiz bir dünya' davası için yaşadı. Vaktinin çoğunu ve zihni davası için harcamakta idi. Bir yandan üzerimizden ilgisini hiç eksik hissetmiyorduk ama bir yandan da baktığımızda tüm vaktini ve yoğunluğunu davası için harcıyordu. Vakti tasarruftaki muhteşem dengesi ve Rahman'ın bu davaya olan bereketiyle belki de biz hiç babamın ilgisinden ve eğitiminden mahrum kalmadık.
En yoğun vakitlerinde dahi ilk fırsatında halimizi ve daha sonra namazımızı, ibadetlerimizi sorardı. Bizleri, İslam'ı doğru anlamanın önemi ve bu aziz dinin sevgisiyle yetiştirdi. Babam dediğimde aklımda gelen ilk şey; bizler sabah namazına kalkerken ağır hareket ettiğimizde annemden, daha çabuk kalkabilmemiz için yüzlerimize su serpmesini istemesi...
Aile bireylerinizin genel uğraşısı nedir?
Erkek kardeşlerimin hepsi Kassam'ın evlatları. Babam bizim eğitim ve öğrenimimize çok önem verdiği gibi, büyüdüğümüzde de seçtiğimiz eşlerimizin davamız üzerine uygun eşler olmalarına büyük ehemmiyet gösterdi. Hamdolsun ki benim ve kız kardeşlerimin eşleri Filistin'in en hayırlı gençlerindendi. İkisi siyonistlerin zindanlarında şuan. Diğer İki tanesi de siyonist güçlere düzenlenen operasyonlarda şehid düştü. Rabbimiz şehadetlerini kabul etsin.
Bilindiği üzere babanın sağlık durumu iyi değildi. Ev içerisindeki ihtiyaçları nasıl karşılanmaktaydı?
Babam bütün işlerinde başkasının yardımına muhtaçtı. Annem ve kız kardeşlerim temizlik v.b. her türlü ihtiyaçlarını karşılıyordu. Bizle çok küçükken az da olsa hareket edebiliyordu. Fakat 89 yılındaki zindan hayatından sonra hareket etme yetisini tamamen kaybetti ve sağlık durumu artık çok daha kötü bir hal almıştı. Siyonistler içerde ağrı kesiciler dışında hayati önem arzettiği halde hiçbir tıbbi müdahalede bulunmamışlar. Bulunduğu ortam da bilindiği üzere oldukça sağlıksızdı. Hapis hayatından önce ben onun istediği kitapları getirir, belgelerini düzenler, benzer konulardaki tüm işlerini yapardım. Uzun müddet onun odasında oturur, ev ödevlerimi yapar bir yandan da onun isteklerini karşılardım. Bu, beni babama çok daha yakın olduğumu hissettiriyor büyük sevinç duyuyordum.
Babanız 1989 yılında, Hamas hareketinin kurucusu olma suçu ile tutuklandı. Fiziki ve psikolojik işkencelere maruz kaldı. Bu konuda neler hatırlıyorsunuz?
14.12.1989 tarihinde babam ve bir çok İslami Direniş Hareketi lideri tutuklandı. Tutuklanmasında üç gün sonra evimize gelen bir mektupta, Gazze’deki merkez hapishanesinde babamızı ziyaret edebileceğimiz yazılı idi. Hapishaneye gittiğimizde bizi akşama kadar beklettiler. Gün bitiminde işgalci ordu istihbaratından bir adam geldi ve odaya girmem için beni çağırdı. Odaya girdiğimde babamın durumunun tahminimden çok daha kötü olduğunu gördüm.
Darbe ve işkence izleri vücudunun üzerinde net olarak görülmekte idi. Sakalları kopartılmış ve göğsünde de sigara söndürüldüğü için yanık izlerine rastlanmakta idi. Babamı bizle bu şekilde görüştürdüler. Birbirimize ayetler okuyor, teskin ediyorduk. Ben, getirilmemin ve onu görmeme izin verilmesinin, babama baskı yapma maksatlı olduğunu düşünememiştim. Babama dediler ki: "Bu seniz kızın Meryem. Biz, ona şöyle şöyle yapacağız…"
Sonra beni uzunca bir koridora çıkardılar. Orada gözleri kapalı, elleri bağlı çok sayıda genç vardı. Gençlerin arasında kardeşimi de gördüm. Tüm yiğitler acıdan ayakta duramıyor ve çoğu yaralarından dolayı inliyordu. Sonra beni birkaç soru sorduktan sonra çıkardılar. Fakat babam ve eşim benim hakkımda endişeliydiler. Çünkü, benim hapishaneden çıktığımı bilmiyorlardı.
Bunların yanı sıra aynı gece kardeşim Abdulhamid’i de hem ona hem babama işkence yapmak için tutukladılar. Abdulhamid’in acı haykırışlarıyla babama baskı yaptılar. Elbetteki bunlar babamı asla davasından döndüremezdi, bilakis bu yaşananlardan sonra çok daha büyük bir azim ve kararlılıkla yoluna devam etti.
Siz evlendikten sonra Şeyh Ahmed Yasin’in aileniz ve çocuklarınızla ilişkileri nasıldı?
Evimizin dar olması nedeni ile babam bize özel bir oda yaptırabildi. Çocuklarımıza karşı gerçekten bizden farksız bir şekilde sevgi besliyor ve torunlarını herkesten esirgiyordu. Çocuklarımızdan birisine elimiz kalkacak olsa bize kızar onları savunurdu. Onlarla şakalaşır, oyun oynar ve onları Kur’an-ı Kerim’i okumaya ve ezberlemeye teşvik ederdi. Aile içi hediyeleşmelere de özellikle torunları için ayrı bir önem verirdi. Çocuklar bayramı en iyi onun yanında tam bir bayram olarak geçiriyorlardı. Hiçbir durum, en ağır koşullar dahi bizim işlerimizi yapmaktan, bize yardımcı olmaktan onu alıkoymadı.
Allah ona Rahmet eylesin! O bir lider, bir öğretmen, merhametli bir baba ve saygılı bir eşdi. Hayatımızda çok büyük bir boşluk bıraktı...
Şehadetinin 3. yıldönümünde İntifada'mızın ölümsüz önderi ve İslami direnişin sönmeyen meşalesi Şehid Şeyh Ahmed Yasin'i rahmet, minnet ve özlemle anıyor; siyonist israil rejimi ortadan kalkıncaya, bütün Filistin toprakları kurtarılıncaya ve Özgür Kudüs'e ulaşıncaya kadar sürecek olan mukaddes islami direnişin zaferi için Rab'dan fetihler niyaz ediyoruz.