alimlerin tasavvufcular hakKInDA göruşleri
ibni kayım elcevziye
İşte bu cehalet hastalığı, ilimsiz bir şekilde seyru sulukta bulunan fakr ve tasavvuf erbabının çoğunun hâlidir. Bilakis bunlar zevk, vecd ve âdet yoluyla sülüklerini sürdürmektedirler. Bunlardan herhangi biri neye ibadet edeceğini ve O'na nasıl ibadet edeceğini bilmeyerek matlubu hususunda kör olarak görülür... demişsin, cevaben derizki;
Bu yolun erkanı öncelikle edeptir. Kime karşı edep: Önce Hazreti Allah(cc) karşı edep. Daha sonra Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimize edep. Daha sonrada sırası ile Ashab (r.anhüm ecmain) tabiin, tebe-i tabiyin, mezhep imamlarının tümü, ondan sonra da özel bir yol olan Hazreti Ebu Bekir Essıddık (r.anh) başta olmak üzere maneviyat önderlerine karşı edep ve hayadır. Bu noktadan sonra yol alabilmek için Önce ilim, sonra ilim en sonda yine ilim. İlim bu yolda meşaledir o olmadan yürümeyi bırak adım atma dahi düşünülmez. Ezbere kaçacağına, beynini İbn-i Teymiyye'nin yazdıklarına kiraya vereceğine araştırma zahmetinde bulunmuş olsan sanırım bunu görürdün. Bu yolda genel rükun; cahilden, bir aslandan kaçar gibi kaçmaktır. çünkü cahil cehaleti ile suya düşmüş yüzme bilmeyen birini andırırki; böylesi çoğu zaman kendini kurtarmaya gelenide boğar. O yüzden tasavvuf ehli aslında cahil birini gördüğünde cevap verme tenezzülünde dahi bulunmaz. Çünkü onun perde olarak kendi nefsinin kendine yettiğini çok rahat görmektedir. Bizim gibileri de işte böyle işlerle uğraşır, sizin gibi insanlara halisane niyetle bir şeyler anlatmaya çalışır. Buda genellikle ya boşboğazlığından yada gerçekten kendine güvenden kaynaklanır.
Bazen O'na zevk ve vecdiyle,... demişsin, bizde derizki; bu vecd gerçek gaye değildir, gayesi bu olanlar bununla oyalanır, gerçek tasavvuf ehli bunlara itibar etmeden, takılmadan yoluna devam eder. bazende içinde bulunduğu ashabının âdetiyle ibadet eder ki bu adetler belli bir şekilde giyinmek veya başı açık bulunmak, yahut da sakalı tıraş etmek ve benzeri şeylerdir. demişsin, biz de derizki; bu yolda adetler ile amel kişiye haramdır, ehli olan bilir bilmeyene de susmak gerekir. baş traş etmek sünnettir, buna kimse laf edemez, belli bir giyinme tarzı yoktur belli bir üniforma yoktur, giyebilen yiğit takva elbisesini giyer bunu da gösteriş olsun diye değil Allah (cc) sevgisinden örülme olduğu için seçer!
Bazen de dinde aslı olmayan ve ilim sahibi olduğunu taslayan bir takım kimseler tarafından konulmuş kurallar ve davranış şekilleriyle Allah'a ibadet eder. Bazen de ne olursa olsun nefsinin arzulayıp sevdiği şekillerde Allah'a ibadet eder demişsin, bizde derizki; bu yolda kimse ama kimse Allah (cc) adına kanun ve kural koyamaz, koymaya kalktığı takdirde en paspal öğrencisinin bile alayı olacağını bilir çünkü burası şarlatanlar caddesinin palyaçolar mahallesi değildir. Bulunduğun sokağı iyi tanı!
İbni Teymiye diyor ki:
Bu Allah'a şirk koşmaktır. Bundan daha beteri:
Ey efendim! Bana mağfiret et ve benim tevbemi kabul et, diyerek Allah'tan başkasına dua etmektir ki, şirke düşmüş cahil müşriklerden bir bölüğü böyle yapar. demişsin, bizde derizki; senin o bahsettiğin alim bunları yazar ama say bakalım kim yapıyormuş bunları desen gıkı çıkmaz. Çünkü o dahi bilmektedir ki, iftira çok büyük günahdır. Onun gibiler sadece yazar, küfrü sizin gibi cahillere bırakır!
Daha kötüsü ise ölünün kabrine secde etmek, kabre doğru dönerek namaz kılmak ve bu namazı kıbleye yönelerek kılınan namazdan daha efdal görmektir..: demişsin, bizde derizki; azıcık akıl ve mantığını kullanarak kaldır başını da bir bak etrafa, şu günümüzde o yönde hareket eden nerede, gerçek tasavvuf ve İslam ehli nerede? Allah (cc) yeryüzünü mescit kılmış ümmedi Muhammed'e (s.a.v.) sizmi tayin ediyorsunuz nerede namaz kılınacağını ? Bu yeri gelir mescid olur yeri gelir kaldırım kenarı olur yeri gelir bir gül bahçesi olur. Siz şu hristiyanların mantığı gibi bakıyorsunuz şekilde kalıyorsunuz; hani bir insan namaz kılacağı zaman, eğer boş bir arazide ise; önüne ayakkabısını veya ceketini koyarda önünden geçen olmasın niyeti ile böyle bir önlem alır, bunu gören hristiyanveya başka bir din mensubu "aaa bak adam ayakkabısına secde ediyor Tanrı olarak ayakkabısını ilan etmiş" der ya, işte aranızda hiç bir fark yok bunlarla sizin!
Burası havasın kıblesidir. Kabe ise avamın." demişsin, bizde derizki; Avamın da, havasın da, havas-ül havasında, hatta cümle peygamberlerin dahi kıblesi Mekke-i Mükerreme de bulunan Kabe'dir. Kendi kafanızdan da uyduracak başka bahaneler bulun.
Buyur bunlarıda nasıl derc edeceksen öyle yap. İbn-i Teymiyye'ye sorma, Onun imkanı olsa yerinden kalkar da o yazdıklarını sizin boğazınıza teper.