mescere
New member
Sevgili çocuğum, seni uyurken seyretmek ve nefes alışını duymak için sessizce odana girdim!
Gözlerin kapalı, huzur içindesin. Sarı buklelerin melek yüzünü çerçeveliyor. Birkaç dakika önce çalışma odamda çalışırken birden içimin sıkıldığını fark ettim. Dikkatimi işime veremedim ve bu yüzden sessizce seninle konuşmak üzere odana geldim.
Bu sabah yavaş giyindiğin için sabırsızlanıp sana söylendim. Yemek fişini kaybettiğin için seni azarladım ve kahvaltı ederken gömleğini kirlettiğin için sana sert sert baktım.
-Yine mi? dedim. İçimi çekerek başımı kızgınlıkla her iki yana salladım. O gömleği temizlemek için harcanacak deterjan ve su masraflarından bahsettim sana rakamlar vererek.
Sen ise bana bakıp tatlı tatlı gülümsedin ve bana “Hoşça kal babacığım!” dedin.
Akşam sen odanda oynayıp, yatağına dizdiğin oyuncaklarına bağıra çağıra şarkı söylerken ben telefonla konuşuyordum. Sana sessiz olmanı işaret ettim. Sonra yine yarım saat kadar telefonda konmuştum. Daha sonra bir asker gibi sana emir verdim:
-Oyalanıp durma! Çabuk ödevini yap! Bana:
-Peki babacığım, dedin ve hemen çalışmaya koyuldun. Sonra da odandan hiçbir ses gelmedi.
....
Bir ara ben masamın başında çalışırken, korkarak yanıma geldin ve umutla,
-Babacığım bu akşam kitap okuyacak mıyız? diye sordun. Sana kesin bir dille:
-Olmaz! dedim. “Odan hala karmakarışık! Sana kaç kere hatırlatacağım odanı toplamanı?”
Başın önünde odana gittin. Çok geçmeden geri geldin ve kapı aralığından bana baktığını gördüm ve sordum sert bir ses tonuyla:
-Gene ne istiyorsun? diye.
Hiçbir şey söylemedin. Yanıma geldin, boynuma sarıldın ve beni öpüp,
-İyi geceler babacığım. Seni seviyorum! dedin ve aceleyle odana gittin.
.........
Aradan zaman geçti. Duyduğum vicdan azabı nedeniyle boş boş masama bakarak uzun bir süre oturdum. Acaba neden böyle davrandım diye düşündüm. Beni kızdıracak hiçbir şey yapmamıştın ki? Sadece büyümeye ve öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi davranmıştın.
Bugün yetişkinlerin sorumluluklarla dolu dünyasında kendimi kaybettim ve sana harcayacak enerjim de vaktim de kalmadı.
Ama bugün sen benim öğretmenim oldun. Beni öpmeyi ve iyi geceler demeyi unutmadın. Üstelik ruh halimin iyi olmadığını fark edip parmaklarının ucunda gezindin sanki!
...
Şimdi seni uyurken seyrediyorum ve bugünü yeni baştan yaşamak istiyorum.
Yarın ben de sana bugün senin bana gösterdiğin anlayışı göstereceğim. Böylelikle belki gerçek bir baba gibi olabilirim.
Uyandığında sana sıcacık gülümseyip, işten geldiğimde sana moral vereceğim ve yatmadan önce sana kitap okuyacağım.
Sen gülünce gülüp, sen ağlayınca ağlayacağım. Kendime daha büyümediğini, bir çocuk olduğunu ve senin baban olmaktan mutluluk duyduğumu hissettireceğim.
Bugün senin anlayışlı davranışın bana çok dokundu ve bu yüzden gecenin bu saatinde sana teşekkür etmeye geldim.
Çocuğum, öğretmenim ve arkadaşım olduğun ve bana gösterdiğin sevgi için....
Gözlerin kapalı, huzur içindesin. Sarı buklelerin melek yüzünü çerçeveliyor. Birkaç dakika önce çalışma odamda çalışırken birden içimin sıkıldığını fark ettim. Dikkatimi işime veremedim ve bu yüzden sessizce seninle konuşmak üzere odana geldim.
Bu sabah yavaş giyindiğin için sabırsızlanıp sana söylendim. Yemek fişini kaybettiğin için seni azarladım ve kahvaltı ederken gömleğini kirlettiğin için sana sert sert baktım.
-Yine mi? dedim. İçimi çekerek başımı kızgınlıkla her iki yana salladım. O gömleği temizlemek için harcanacak deterjan ve su masraflarından bahsettim sana rakamlar vererek.
Sen ise bana bakıp tatlı tatlı gülümsedin ve bana “Hoşça kal babacığım!” dedin.
Akşam sen odanda oynayıp, yatağına dizdiğin oyuncaklarına bağıra çağıra şarkı söylerken ben telefonla konuşuyordum. Sana sessiz olmanı işaret ettim. Sonra yine yarım saat kadar telefonda konmuştum. Daha sonra bir asker gibi sana emir verdim:
-Oyalanıp durma! Çabuk ödevini yap! Bana:
-Peki babacığım, dedin ve hemen çalışmaya koyuldun. Sonra da odandan hiçbir ses gelmedi.
....
Bir ara ben masamın başında çalışırken, korkarak yanıma geldin ve umutla,
-Babacığım bu akşam kitap okuyacak mıyız? diye sordun. Sana kesin bir dille:
-Olmaz! dedim. “Odan hala karmakarışık! Sana kaç kere hatırlatacağım odanı toplamanı?”
Başın önünde odana gittin. Çok geçmeden geri geldin ve kapı aralığından bana baktığını gördüm ve sordum sert bir ses tonuyla:
-Gene ne istiyorsun? diye.
Hiçbir şey söylemedin. Yanıma geldin, boynuma sarıldın ve beni öpüp,
-İyi geceler babacığım. Seni seviyorum! dedin ve aceleyle odana gittin.
.........
Aradan zaman geçti. Duyduğum vicdan azabı nedeniyle boş boş masama bakarak uzun bir süre oturdum. Acaba neden böyle davrandım diye düşündüm. Beni kızdıracak hiçbir şey yapmamıştın ki? Sadece büyümeye ve öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi davranmıştın.
Bugün yetişkinlerin sorumluluklarla dolu dünyasında kendimi kaybettim ve sana harcayacak enerjim de vaktim de kalmadı.
Ama bugün sen benim öğretmenim oldun. Beni öpmeyi ve iyi geceler demeyi unutmadın. Üstelik ruh halimin iyi olmadığını fark edip parmaklarının ucunda gezindin sanki!
...
Şimdi seni uyurken seyrediyorum ve bugünü yeni baştan yaşamak istiyorum.
Yarın ben de sana bugün senin bana gösterdiğin anlayışı göstereceğim. Böylelikle belki gerçek bir baba gibi olabilirim.
Uyandığında sana sıcacık gülümseyip, işten geldiğimde sana moral vereceğim ve yatmadan önce sana kitap okuyacağım.
Sen gülünce gülüp, sen ağlayınca ağlayacağım. Kendime daha büyümediğini, bir çocuk olduğunu ve senin baban olmaktan mutluluk duyduğumu hissettireceğim.
Bugün senin anlayışlı davranışın bana çok dokundu ve bu yüzden gecenin bu saatinde sana teşekkür etmeye geldim.
Çocuğum, öğretmenim ve arkadaşım olduğun ve bana gösterdiğin sevgi için....