EHLÝ-SUNNET
New member
Savaşlar
Büyük Bedir Savaşı
Peygamber efendimiz, cihat izni gelmeden önce insanları dili ile İslâm dinine davet ediyordu. Peygamber efendimiz hicret ettikten sonra savaşa izin geldi. Peygamber efendimiz 17 savaşa katılırken birçok grubu, müşriklere saldırmak için göndermiştir.
Hicretin 2. yılında Ebve, Buvat, Zatul Aşir ve Ramadan ayının 17.. gününe rastlayan Cuma gününde büyük Bedir Savaşı oldu.
Bu savaş şu şekilde gelişti : Ebu Süfyen b. Harp ve yanlarında 30 kişi ile Şam’dan Kureyş’e bir mal ile gelirken Peygamber efendimiz bunu duyup onlara saldırmak için insanları topladı. Ebu Süfyen bunu duyunca Mekkeh’e haber gönderip Kureyşliler’e Peygamber efendimizin onlara saldıracağını bildirdi. Müşrik insanlar onu korumak için Mekkeh’den hızlı bir şekilde 100’ü atlı olmak üzere 950 kişi yola çıktılar. Peygamber efendimiz 313 kişi ile Medineh’den hareket etti. 77’si Muhacirler’den olup kalanları ise Ensar’dandı. Aralarında yalnızca 2 atları ve 70 develeri vardı. Bunların da üzerine Sahabeler sırayla biniyorlardı.
Peygamber efendimiz, Müslümanlarla beraber Madik es-Safra denilen yerde durdular. Şam’dan gelen kervanın Bedir’e yaklaştığını ve müşriklerin bu kervanı korumak için harekete geçtiği haberi Peygamber efendimize geldi. Peygamber efendimiz ve diğer Müslümanlar, Bedir’e doğru yoluna devam etti ve Bedir’e geldiklerinde de kendilerine en yakın kuyunun yanında kamplarını kurdular. Sa’d b. Muaz, Peygamber efendimize ariş (Ordu komutanlarının oturduğu yer) yapmayı önerdi. Ariş yapıldı ve Peygamber efendimiz ile Ebu Bekr orada oturdular.
Kureyşliler’in vardığını görünce Peygamber efendimiz şöyle dedi : ” Ey Allâh’ım! İşte Kureyş, büyükleriyle kibirlenerek Resulünü yalanlamaya geldiler. Ey Allâh’ım! Bana vadettiğin zaferi gerçekleştir.”
İki ordu birbirine yaklaştı. Düello için, müşriklerden Utbe b. Rabi’a, Şeybe b. Rabi’a ve el-Velid b. Utbe çıktılar. Peygamber efendimiz, Utbe’ye karşı Ubeyde b. El-Haris b. el-Muttalib, Şeybe’ye karşı amcası Hamza ve el-Velid’e karşı Ali b. Ebi Talib’in çıkmasını emretti. Hamza Şebe’yi, Ali de el-Velid’i öldürdü. Ubeyde ile Utbe birbirlerini vurdular. Ali ve Hamza Utbe’ye saldırıp öldürdüler. Ubeyde’yi ordularının yanına götürdüler. Ayağı kesildiği için sonradan vefat etti.
İki ordu çatışmaya başladı. Peygamber efendimiz, Ebu Bekr ile ariş üzerinde iken şöyle diyordu : ” Ey Allâh’ım! Bu cemaat kaybederse yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz. Ey Allâh’ım! Bana vadettiğin şeyi gerçekleştir.”Peygamber efendimizin dua ederken şalı düştü. Ebu Bekr düşen şalı alıp yerine koydu. Peygamber efendimiz ürperdi ve dedi ki : ” Müjdeler ey Ebu Bekr! Allâh’ın zaferi geliyor. ” Peygamber efendimiz arişten çıkıp insanları savaşa teşvik etmeye başladı. Yerden bir avuç dolusu ufak taşlar alıp Kureyşliler’in üzerine fırlatıp dedi ki : ” Gözler kör olsun. ” Ondan sonra sahabelerine dedi ki : ” Onlara saldırınız ” ve müşrikler yenilgiye uğradılar. Bu savaş Ramadan’ın 17. gününe rastlayan Cuma sabahında oldu. Abdullâh b. Mesud, Ebu Cehl b. Hişem b. El-Müğira’yi öldürdü. Muhacirler’den 6, Ensar’dan 8 kişi olmak üzere Müslümanlardan 14 kişi şehit düştü. Bedir’de müşriklerden 70 kişi öldü. Bir o kadar da Müslümanlara esir düştü.
Beni Kaynuka Savaşı
Hicretin ikinci yılında olmuştur. Onun olayı şöyledir : Peygamber efendimiz, Medineh’deki Yahudiler ile bir anlaşma yapmıştır.Bu anlaşmaya göre Yahudiler,Peygamber efendimize karşı gelenlere yardım etmeyecek ve Peygamber efendimiz saldırıya maruz kaldığında da ona yardım edeceklerdi.Yahudiler, Peygamber efendimizin Bedir savaşında Kureyş müşriklerden öldürdüğü kişileri görünce Peygamber efendimize karşı haset, kin besleyip bu anlaşmayı bozduklarını açıkladılar.
Peygamber efendimiz onları, Kaynuka çarşısında toplayıp şöyle dedi : ” Ey Yahudiler! Allâh’ın, Kureyş’in başına indirmiş olduğu musibetlerden başınıza gelmesine karşı sizleri uyarıyorum. İslâm’a giriniz, çünkü Peygamber olduğumu biliyorsunuz, bunu sizin kitaplarınızda bulabilirsiniz.”
Ancak Yahudiler inat edip hakkı kabul etmeye kibirlendiler. Beni Kaynuka Yahudileri Medineh’in zenginleri arasındaydılar. Onların Medineh’de kaleleri vardı. Peygamber efendimizin nasihatlerine rağmen zulümlerini ve kışkırtmalarını devam ettiler. Hatta bir gün Arap bir bayan bir mal ile Beni Kaynuka çarşısına gelip malını sattıktan sonra bir kuyumcu dükkanında oturdu. Etrafına bazı Yahudiler toplanıp onu rahatsız etmeye başladılar ve vücudundan bir yeri açmasını istediler. O kadın bunu reddetti. Kuyumcu arkasından elbisesinin ucunu üste bağladı. O da kalkınca elbisesi yırtıldı ve avreti görüldü. Yahudiler bunu görünce gülmeye ve onunla alay etmeye başladılar. O da bağırdı. Müslümanlardan biri kuyumcunun üzerine atlayıp onu öldürdü. Yahudiler de o Müslüman’ın üzerine toplanıp onu öldürdüler. Bu olaydan sonra Yahudiler hemen kalelerine girip savaş için toplandılar. Peygamber efendimiz 15 gece boyunca etraflarını hisar ile çevirdi. Onlardan hiçbiri dışarı çıkamıyordu. Sonunda Peygamber efendimizin hükmüne razı olup teslim oldular. Abdullâh b. Ubey b. Selul, Peygamber efendimizden onlar için şefaat istedi. Şefaati tekrarlayınca Peygamber efendimiz onları öldürmedi, fakat onların Medineh’den çıkmalarını emretti.
Büyük Bedir Savaşı
Peygamber efendimiz, cihat izni gelmeden önce insanları dili ile İslâm dinine davet ediyordu. Peygamber efendimiz hicret ettikten sonra savaşa izin geldi. Peygamber efendimiz 17 savaşa katılırken birçok grubu, müşriklere saldırmak için göndermiştir.
Hicretin 2. yılında Ebve, Buvat, Zatul Aşir ve Ramadan ayının 17.. gününe rastlayan Cuma gününde büyük Bedir Savaşı oldu.
Bu savaş şu şekilde gelişti : Ebu Süfyen b. Harp ve yanlarında 30 kişi ile Şam’dan Kureyş’e bir mal ile gelirken Peygamber efendimiz bunu duyup onlara saldırmak için insanları topladı. Ebu Süfyen bunu duyunca Mekkeh’e haber gönderip Kureyşliler’e Peygamber efendimizin onlara saldıracağını bildirdi. Müşrik insanlar onu korumak için Mekkeh’den hızlı bir şekilde 100’ü atlı olmak üzere 950 kişi yola çıktılar. Peygamber efendimiz 313 kişi ile Medineh’den hareket etti. 77’si Muhacirler’den olup kalanları ise Ensar’dandı. Aralarında yalnızca 2 atları ve 70 develeri vardı. Bunların da üzerine Sahabeler sırayla biniyorlardı.
Peygamber efendimiz, Müslümanlarla beraber Madik es-Safra denilen yerde durdular. Şam’dan gelen kervanın Bedir’e yaklaştığını ve müşriklerin bu kervanı korumak için harekete geçtiği haberi Peygamber efendimize geldi. Peygamber efendimiz ve diğer Müslümanlar, Bedir’e doğru yoluna devam etti ve Bedir’e geldiklerinde de kendilerine en yakın kuyunun yanında kamplarını kurdular. Sa’d b. Muaz, Peygamber efendimize ariş (Ordu komutanlarının oturduğu yer) yapmayı önerdi. Ariş yapıldı ve Peygamber efendimiz ile Ebu Bekr orada oturdular.
Kureyşliler’in vardığını görünce Peygamber efendimiz şöyle dedi : ” Ey Allâh’ım! İşte Kureyş, büyükleriyle kibirlenerek Resulünü yalanlamaya geldiler. Ey Allâh’ım! Bana vadettiğin zaferi gerçekleştir.”
İki ordu birbirine yaklaştı. Düello için, müşriklerden Utbe b. Rabi’a, Şeybe b. Rabi’a ve el-Velid b. Utbe çıktılar. Peygamber efendimiz, Utbe’ye karşı Ubeyde b. El-Haris b. el-Muttalib, Şeybe’ye karşı amcası Hamza ve el-Velid’e karşı Ali b. Ebi Talib’in çıkmasını emretti. Hamza Şebe’yi, Ali de el-Velid’i öldürdü. Ubeyde ile Utbe birbirlerini vurdular. Ali ve Hamza Utbe’ye saldırıp öldürdüler. Ubeyde’yi ordularının yanına götürdüler. Ayağı kesildiği için sonradan vefat etti.
İki ordu çatışmaya başladı. Peygamber efendimiz, Ebu Bekr ile ariş üzerinde iken şöyle diyordu : ” Ey Allâh’ım! Bu cemaat kaybederse yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz. Ey Allâh’ım! Bana vadettiğin şeyi gerçekleştir.”Peygamber efendimizin dua ederken şalı düştü. Ebu Bekr düşen şalı alıp yerine koydu. Peygamber efendimiz ürperdi ve dedi ki : ” Müjdeler ey Ebu Bekr! Allâh’ın zaferi geliyor. ” Peygamber efendimiz arişten çıkıp insanları savaşa teşvik etmeye başladı. Yerden bir avuç dolusu ufak taşlar alıp Kureyşliler’in üzerine fırlatıp dedi ki : ” Gözler kör olsun. ” Ondan sonra sahabelerine dedi ki : ” Onlara saldırınız ” ve müşrikler yenilgiye uğradılar. Bu savaş Ramadan’ın 17. gününe rastlayan Cuma sabahında oldu. Abdullâh b. Mesud, Ebu Cehl b. Hişem b. El-Müğira’yi öldürdü. Muhacirler’den 6, Ensar’dan 8 kişi olmak üzere Müslümanlardan 14 kişi şehit düştü. Bedir’de müşriklerden 70 kişi öldü. Bir o kadar da Müslümanlara esir düştü.
Beni Kaynuka Savaşı
Hicretin ikinci yılında olmuştur. Onun olayı şöyledir : Peygamber efendimiz, Medineh’deki Yahudiler ile bir anlaşma yapmıştır.Bu anlaşmaya göre Yahudiler,Peygamber efendimize karşı gelenlere yardım etmeyecek ve Peygamber efendimiz saldırıya maruz kaldığında da ona yardım edeceklerdi.Yahudiler, Peygamber efendimizin Bedir savaşında Kureyş müşriklerden öldürdüğü kişileri görünce Peygamber efendimize karşı haset, kin besleyip bu anlaşmayı bozduklarını açıkladılar.
Peygamber efendimiz onları, Kaynuka çarşısında toplayıp şöyle dedi : ” Ey Yahudiler! Allâh’ın, Kureyş’in başına indirmiş olduğu musibetlerden başınıza gelmesine karşı sizleri uyarıyorum. İslâm’a giriniz, çünkü Peygamber olduğumu biliyorsunuz, bunu sizin kitaplarınızda bulabilirsiniz.”
Ancak Yahudiler inat edip hakkı kabul etmeye kibirlendiler. Beni Kaynuka Yahudileri Medineh’in zenginleri arasındaydılar. Onların Medineh’de kaleleri vardı. Peygamber efendimizin nasihatlerine rağmen zulümlerini ve kışkırtmalarını devam ettiler. Hatta bir gün Arap bir bayan bir mal ile Beni Kaynuka çarşısına gelip malını sattıktan sonra bir kuyumcu dükkanında oturdu. Etrafına bazı Yahudiler toplanıp onu rahatsız etmeye başladılar ve vücudundan bir yeri açmasını istediler. O kadın bunu reddetti. Kuyumcu arkasından elbisesinin ucunu üste bağladı. O da kalkınca elbisesi yırtıldı ve avreti görüldü. Yahudiler bunu görünce gülmeye ve onunla alay etmeye başladılar. O da bağırdı. Müslümanlardan biri kuyumcunun üzerine atlayıp onu öldürdü. Yahudiler de o Müslüman’ın üzerine toplanıp onu öldürdüler. Bu olaydan sonra Yahudiler hemen kalelerine girip savaş için toplandılar. Peygamber efendimiz 15 gece boyunca etraflarını hisar ile çevirdi. Onlardan hiçbiri dışarı çıkamıyordu. Sonunda Peygamber efendimizin hükmüne razı olup teslim oldular. Abdullâh b. Ubey b. Selul, Peygamber efendimizden onlar için şefaat istedi. Şefaati tekrarlayınca Peygamber efendimiz onları öldürmedi, fakat onların Medineh’den çıkmalarını emretti.