Düşünmek, neyi düşüneceğimizi bilmektir öyle değil mi?
Peki, bilmiyor isek öğrenmek için bir çabanın içine girmeliyiz değil mi?
Bilmemek asla bir cahillik değildir bunu pekâlâ biliyorsunuz!
Bildiğini zannetmek bunun içinde bir mücadele içine girmek ne büyük bir gaflettir, kişilik onuruna hakarettir.
Sadece bilmek bir keyfiyet midir ve yeterli midir? Asla eksik bir yapılanma olduğu muhakkaktır zira idrak niçin vardır öyle değil mi?
Bilgiler hali sarmayınca, idraken terennüm edilmeyince bir emanet zırhtır.
Ancak yaşanırsa ve hayata yansıtılırsa muhkemdir, mübarektir ve değerdir.
Cahilliğini bilmeyen ve bunu asla kabul etmeyen insanlar cahilliğin muhatabı olanlardır.
İnsanın organlarında öyle müstesna özelliğe sahip bir değer vardır ki bunu hiç kimse sahiplenemez.
İşte bu değeri yürek diye vasıflandıranlar, kalbin ve sahibinin bu değere ne kadar önem verdiğinden bilgisiz olabilirler.
Aklın, izanın, ihsanın, ihlâsın görünen penceresidir, orası bir tahttır.
Her insan beşer olarak dünyaya gelirken, her insan adamlık payesini kazanamaz, bu uzun soluklu bir maraton koşusuna benzetilebilinir.
İrade aslolan bir değerdir, insan buna sahip çıktığı ölçüde mükelleftir, kıymetlidir ve mübarektir.
Tevhidi öğreti en temel ve mutlakıyet isteyen öğretilerdir. Zira insan sıfatı ancak bu ölçüler dâhilinde verilenlerdir.
Bir insan değeri ölçüsünde muhatap alınır ve bir paylaşım içinde şarttır.
Hakaret eden ve bağıran insan cahilliğini gizlemeye çalışan, korkaklığını gırtlağını yırtarcasına bağırmakla bu gerçeği kamufle ettiği zehabına kapılır.
Eğer ki ilgili insanın boş olduğu, bilgisiz bulunduğu iddia edilecek olursa, o vakit niye okuyorsun, bir yorum yapmak için yırtınıyorsun demezler mi?
Yine bu boş ve teneke sıfatına layık görülen bir kendi halinde ki insanın yazdıklarını tercih ederek okuyanlara açıkça bir hakaret değil mi sizce?
Yazan boş ise okuyanlar neyi okuyorlar öyleyse öyle değil mi?
Daha garip olanı ise toplumsal bir hizmetin çalışanı olduğunu iddia edecek kadar psiko sosyal muvazenesi bozulmuş olan bu zevat çıldırmak üzere olduğunu iddia ediyor.
Böyle bir haleti ruhi yenin sahibi ne kadar sağlıklı düşüne bilir ki sizce?
“Uzaklardan davulun sesi hoş gelir” diye bir tabir vardır anadoluda.
Milletinin değer yargısından yoksun bulunanlara ne denile bilinir ki?
.Alıntıdır
Peki, bilmiyor isek öğrenmek için bir çabanın içine girmeliyiz değil mi?
Bilmemek asla bir cahillik değildir bunu pekâlâ biliyorsunuz!
Bildiğini zannetmek bunun içinde bir mücadele içine girmek ne büyük bir gaflettir, kişilik onuruna hakarettir.
Sadece bilmek bir keyfiyet midir ve yeterli midir? Asla eksik bir yapılanma olduğu muhakkaktır zira idrak niçin vardır öyle değil mi?
Bilgiler hali sarmayınca, idraken terennüm edilmeyince bir emanet zırhtır.
Ancak yaşanırsa ve hayata yansıtılırsa muhkemdir, mübarektir ve değerdir.
Cahilliğini bilmeyen ve bunu asla kabul etmeyen insanlar cahilliğin muhatabı olanlardır.
İnsanın organlarında öyle müstesna özelliğe sahip bir değer vardır ki bunu hiç kimse sahiplenemez.
İşte bu değeri yürek diye vasıflandıranlar, kalbin ve sahibinin bu değere ne kadar önem verdiğinden bilgisiz olabilirler.
Aklın, izanın, ihsanın, ihlâsın görünen penceresidir, orası bir tahttır.
Her insan beşer olarak dünyaya gelirken, her insan adamlık payesini kazanamaz, bu uzun soluklu bir maraton koşusuna benzetilebilinir.
İrade aslolan bir değerdir, insan buna sahip çıktığı ölçüde mükelleftir, kıymetlidir ve mübarektir.
Tevhidi öğreti en temel ve mutlakıyet isteyen öğretilerdir. Zira insan sıfatı ancak bu ölçüler dâhilinde verilenlerdir.
Bir insan değeri ölçüsünde muhatap alınır ve bir paylaşım içinde şarttır.
Hakaret eden ve bağıran insan cahilliğini gizlemeye çalışan, korkaklığını gırtlağını yırtarcasına bağırmakla bu gerçeği kamufle ettiği zehabına kapılır.
Eğer ki ilgili insanın boş olduğu, bilgisiz bulunduğu iddia edilecek olursa, o vakit niye okuyorsun, bir yorum yapmak için yırtınıyorsun demezler mi?
Yine bu boş ve teneke sıfatına layık görülen bir kendi halinde ki insanın yazdıklarını tercih ederek okuyanlara açıkça bir hakaret değil mi sizce?
Yazan boş ise okuyanlar neyi okuyorlar öyleyse öyle değil mi?
Daha garip olanı ise toplumsal bir hizmetin çalışanı olduğunu iddia edecek kadar psiko sosyal muvazenesi bozulmuş olan bu zevat çıldırmak üzere olduğunu iddia ediyor.
Böyle bir haleti ruhi yenin sahibi ne kadar sağlıklı düşüne bilir ki sizce?
“Uzaklardan davulun sesi hoş gelir” diye bir tabir vardır anadoluda.
Milletinin değer yargısından yoksun bulunanlara ne denile bilinir ki?
.Alıntıdır