"Devrimcileri İslâm bayrağı altına çağırıyorum"
***Londra’daki Patlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu eylemleri gerçekleştiren İslâmcıların gayeleri nedir?
Londra’nın, İngiliz Emperyalizmi vahşetine mukabil olarak bombalandığını görmek, bana birden, gençlik yıllarımda Londra’da geçirdiğim güzelim yılları hatırlattı. Hayatlarını feda eden 4 mücahid, şayet seçtikleri hedefler yerine politik kişi ve kurumları vursaydı, çok acayip ve çok muazzam bir cazibe meydana getirecekti.
Mesaj açıktır: İslâm Devrimcisi Akıncılar, Filistin, Afganistan ve Irak’taki bütün işgalci güçleri ve onların yardakçı işbirlikçilerini kesinlikle vuracak ve işgal ettikleri bu ülkelerde halkı katledenlere, mazur görülemeyecek acılar tattıracaktır. Dünyamızda, uluslararası hukuku ve milletlerin haklarının çiğneyenleri cezalandıracak bir güç yoktur.
*** Kumandan Salih Mirzabeyoğlu nezninde, İBDA’cıları nasıl görüyorsunuz?
Mevcut lisân engeli, bu kadar çok kitab yazmış ve üretken bir müellif olan Kumandan Salih Mirzabeyoğlu hakkında çok fazla şeyler söylememe engel teşkil etse de, ben; O’nun cesur şövalyeleri ile birlikte, İsrail ve NATO’nun köleliğinden kurtulmuş yeni Türkiye’de öncü bir lider olacağını zaten yeterince biliyorum. Yani, Kumandan Mirzabeyoğlu’nun, yeni Türkiye’nin lideri olacağını ümidediyorum. Onu ve yoldaşlarını esirgemesi ve özgürlüğe kavuşturması için Allah’a dua ediyorum.
***Batı’nı; İslâm’ın dünyamıza hitabetmediği iddiası hakkında neler düşünüyorsunuz?
İslâm’ın medeniyete yaptığı o uçsuz bucaksız katkı asla inkâr edilemez. Fakat, tarihte sadece tek bir İslâm medeniyetinin varolduğunu söylemek de, yanlıştır. İslâm’ın yekpâreliği, insanlığı tek tip bir gri elbise giymeye zorlayan Yankilerin “Dünya düzeni”nin aksine, İslâm’ın, bir çok medeniyeti özlerini kaybettirmeden kucaklamasını, güzel gelenekleriyle beraber Müslüman olan insanların bir ahenk içerisinde rengârenk ve berrak bir İslâm toplumları oluşturmasını sağlayarak, bütün dünyaya yayılmasına imkân vermiştir.
14 yaşındayken, 1964 yılının Ocak ayında, yeryüzünde bir cennet inşâ etmek hissiyle Komünist oldum.
Ama sonradan gördüm ki;, asıl cennet yalnızca Allah katındaki Cennetmiş.
Gençliğimi, düşünmek ve mesuliyet sahibi olmamız için bize “AKIL” bahşeden ALLAH’ın rızasını kazanmak gayesiyle, özgürlük ve sosyal adalet idealleri uğruna çalışmakla geçirdim.
Düşmandan aferin beklemiyorum, aksine, onun “kara propagandası”nı bir fazilet olarak görüyorum: 10 yılımı, gayr-î insanî şartlarda, daimî tacizlerle, adil olmayan mahkemelerle, sınırlı bir destekle, geçirdikten sonra bile, “Yeni dünya Düzeni” kurmaya niyetli, düşman haçlılar beni hâlâ bir tehdit olarak görüyorlar ki, hâlâ hakkımda ileri geri konuşarak, “asla söylemediğim şeyleri” sanki ben söylemişim gibi, yaymaya devam ediyorlar. Bu demektir ki, ben 10 yıl (yaklaşık 11 yıl) boyunca kendimle barışık bir ilişki kurmuşum ve zafere kadar bu doğru “Devrimci yolumu” takipetmeye devam edeceğim. ALLAH-U EKBER!
*** Irak sizce, Bazılarının iddia ettiği gibi Amerikan işbirlikçisi bir devlet miydi?
Hayır. Irak, Filistin İntifadasına destek veren tek Arab ülkesiydi ve Irak, hâlâ İsrail’in stratejik üstünlüğüne karşı cevab verebilecek potansiyel bir güçtedir.
Kaderin garib bir cilvesidir ki, Saddam Hüseyin ve Baas rejimi düştükten sonra, Siyonistler ve onun yardakçıları, 1967-1970 yılları arasında (Arab ülkeleri ve diğer ülkelerden gelen) Fedaîler için yetişme sahası olan Ürdün’den binlerce kat daha fazla olacak şekilde, Irak’ı bir cihad tarlasına dönüştürdü. Emperyalistler ve yardakçıları, Siyonist varlık uğruna işledikleri suçlar için çok kanlı bir bedel ödemeye başladı.
***Fransa ve Hollanda’da Yeni Avrupa Anayasasının reddedilmesinden sonra, AB’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Avrupa Anayasası, adı kötüye çıkmış liberal ekonomik sistemin, emeğin kütle halinde sömürülmesini sağlayacak mekanizmaları oluşturmayı denedi. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler NATO üyesi oldukları sürece asla, gerçek bir Avrupa Birliği oluşamaz.
***Ülkeniz Venezuella, sizin “anti- emperyalist mücadele artık İslâm bayrağı altında gerçekleştirilecektir. Bütün devrimcileri bu bayrak altına çağırıyorum” davetinize uygun, ne gibi anti emperyalist politikalar geliştirebilir?
Venenzuella, özgürlük savaşı lideri Simoin Bolivar’ın önderliğinde, İspanya kökenli Amerikalıların, İspanya İmparatorluğuna karşı mücadele ettikleri, bağımsızlık savaşının doğduğu yerdir.
Bolivyavarî Devrimimiz, halkçı olmadığı iddia edilmiş olmasına rağmen,“demokratik temsilci” seçme sitemiyle legal güçler içerisinde iktidara ulaşmış tek ve nev-î şahsına münhasır bir devrimdir. Ve bu güç, yeni Bolivyavarî Anayasa altında birkaç demokratik seçim boyunca iktidarda kalmaya devam etmiştir.
Venezuella, gerçekten kaderini birkaç Müslüman ülkeyle birleştirerek, 3. Dünya ülkelerinin kendilerini, yağmacı Batı şirketlerine karşı koruyacak ilk ekonomik ittifakı OPEC’in gerçek kurucusudur. Böylece, Venezuella, yıkıcı Yankee Emperyalizmine tâbi elitleriyle kendi stratejik ekonomik çıkarları arasında bir sarkaç gibi sürekli sallanmıştır. Kumandan Hugo Chaivez Devlet Başkanı olana kadar, halkın tercihinin, tam bağımsızlık ve uluslar arası anti-emperyalist dayanışma olduğu kabul görüyordu.
....
Kaide Dergisi