usamebinladin
Mesajlari Onaylanacak
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 221
- Tepkime puanı
- 3
- Puanları
- 0
“Ve küllen vaadallahü Hüsna” âyeti
Fitne ve fesat çıkararak bölücülük yapan ehli bid’at ve ehli dalalet, Eshab-ı kirama dört koldan saldırıyorlar. İbni Sebeciler, rafiziler, vehhabiler, mezhepsizler, özellikle üç halifeye insafsızca saldırıyorlar. (Hakkı bildiği halde susanlara lanet olsun) hadis-i şerifi gereğince bu yazıları yazmak zorunda kaldık.
Âyet ve hadislerde, Eshab-ı kiramın tamamı Cennetlik olarak bildirilmektedir. Bir âyet meali:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlarla eşit değildir. Onların derecesi, sonradan Allah yolunda harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı [Cenneti] vaad etmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.) [Hadid 10]
Âyet-i kerimede fetihten öncekilere Hüsna [Cennet] vaad edildiği gibi, fetihten sonrakiler, o dereceye kavuşmasa bile, onlara da Hüsna söz verilmiştir. Dört halife de fetihten önce, Allah yolunda infakta bulunmuş ve savaşmıştır. Bu âyeti inkâr edip üç halifeye zalim, kâfir gibi sözler söyleyenin kendisi kâfirdir. Piyasada birçok meal vardır. Hepsi de Ve küllen vaadallahü Hüsna âyetini birkaç kelime farkı ile aynısını bildirmiştir. Küllen kelimesini kimisi, hepsi diye, kimi de her biri diye tercüme etmiş. Her biri Cennetlik demek de, istisnasız hepsi Cennetlik demektir. Şimdi meallere bakalım:
Diyanetin mealindeki ifade aynen şöyledir: (Allah, hepsine Cenneti vaad etmiştir.)
Ömer Nasuhi Bilmen’in mealindeki ifade: (Allah hepsine de pek güzel mükafat vaad etmiştir.)
Süleyman Ateş’in mealindeki ifade: (Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmiştir.)
Vehhabilerin dağıttığı mealdeki ifade: (Allah hepsine de en güzel olanı vaad etmiştir.)
Hasan Basri Çantay’ın mealindeki ifade: (Allah her birine en güzel olanı (Cenneti) vaad etti.)
Tibyan tefsirindeki ifade: (Allah her birine Hüsna’yı (Cenneti) vaad etti.)
A. Fikri Yavuz’un mealindeki ifade: (Allah hepsine Hüsna’yı=Cenneti vaad buyurdu.)
Hz. Osman’a dil uzatan S. Kutub’un ifadesi: (Hepsine de Allah en güzel olanı vaad etmiştir.)
Eshaba saldıran Mevdudi’nin ifadesi: (Allah her birine en güzel olanı vaad etmiştir.)
Elmalılı Hamdi Yazır, Konyalı M. Vehbi, Ali Arslan ve Celal Yıldırım’ın tefsirinde, M. Ali Sabuni Safvetüt Tefasirde ve piyasadaki diğer tefsir ve meallerde de aynı ifadeler geçmektedir.
Aynı ifade, şu âyette de geçiyor ve oturan Eshab-ı kirama bile Cennetlik deniyor:
(Oturan müminler ile mal ve canları ile Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, mal ve canları ile cihad edenleri, oturanlardan üstün kıldı. Bununla beraber Allah hepsine de Hüsna’yı [Cenneti] vaad etti.) [Nisa 95]
Eshabın izinden gidenler de Cennetliktir. İşte bir âyet meali:
(İslam’a girişte, iyilik yarışında öncelik kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onların yolunda gidenlerden Allah razı olup, bunlar için, altından ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100] (Muhacir; Hicret eden eshab, Ensar; Muhacirlere yardım eden Eshabdır.)
Allah’ın hepsinden razı olduğu insanlar
Yukarıda, üç halifeye kâfir diyen Rafizilere, Hurufilere, İbni Sebecilere, sahabenin tamamının Cennetlik olduğunu bildiren âyetlerin birkaçını bildirmiş, Ve küllen vaadallahü Hüsna = Allah hepsine de, Hüsna’yı [Cenneti] vaad etmiş olduğunu piyasadaki birçok Türkçe mealden de örnekler vererek yazmıştık. Rafiziler, Hurufiler, İbni Sebeciler âyet ve hadisi kabul etmez. Hz. Ali’den önce halife oldular diye ilk üç halifeye, Hz. Ali ile savaşan Hz. Âişe ve diğer sahabeye hâşâ kâfir diyorlar. Halbuki Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğu yukarıdaki yazımızda bir kere daha ispat edilmişti. Savaşmanın, adam öldürmenin küfür olmadığı Kur’an-ı kerimde açıkça yazılıdır. Ayrıca, şirkten başka, bütün günahları Allah’ın affedeceği de, Hz. Vahşi gibi sonradan Müslüman olan kimselerin günahlarının sevaba çevrileceği de bildiriliyor. Onun için Eshab-ı kiramdan herhangi birisini kötülemek âyetleri inkâr etmek olur. Peygamber efendimiz de, (Eshabımın kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Ancak Allahü teâlâ, benim hatırım için onların kusurlarını affedecektir) ve (Eshabımın kusurlarını söylemeyin! Kalbleriniz onlara karşı değişir) buyuruyor.
Adam öldürmek, zina, içki, hırsızlık çok büyük günah iseler de kâfirlik değildir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, dilediğinin; şirkten [küfürden] gayri günahlarını affeder.) [Nisa 48, 116]
(Müminlerden iki taife birbiriyle çarpışırlarsa, aralarını bulun, müminler, elbette kardeştir, kardeşlerinizin arasını bulun.) [Hucurat 9-10]
Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan Hz. Vahşi ve diğerleri, tertemiz birer müslüman, Cennetlik bir sahabi olup, eski günahları da sevaba çevrilmişti. Çünkü Kur’an-ı kerimde açıkça buyuruluyor ki:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm.) [Furkan 70)
Bu husus kâfir iken Müslüman olan herkes için geçerlidir. Hangi günah olursa olsun, şirk yani kâfirlik dahil, tevbe edilince Allahü teâlâ onu affeder. Bu husus, kıyamete kadar böyledir.
Resulullah efendimiz, hısımlarına dil uzatanlar için buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ benim için en iyi insanları sahabi, bazılarını da eshar [zevce tarafından hısım] olarak ayırdı. Onlara dil uzatanlara lanet olsun!) [Hakim]
(Rabbim söz verdi ki, kızını aldığım ve kızımı verdiğim aileler, Cennette benimledir.) [Deylemi]
Allahü teâlânın zatı gibi sıfatları da sonsuzdur. Razı olması da sonsuzdur. Allah, Eshabdan birkaç sene razı oldu sonra vazgeçti denilemez. Allahü teâlâ, hicret eden ve muhacirlere kucak açan Ensar ile ağaç altında sözleşme yapılan Eshabdan da, razı olmuştur. İşte iki âyet meali:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır.) [Fetih 18]
(Muhacir ve Ensar ile onların yolunda gidenlerden Allah razıdır.) [Tevbe 100]
(Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi] [Bu sözleşmeye, Biat-ür-rıdvan denir. 1400 kişi idiler. Bu 1400 kişi arasında Hz. Ali ile savaşan Eshab da var idi.]
Allahü teâlâ, sadece cihad eden eshabın değil, evlerinde oturanların da Cennetlik olduğunu bildirmiştir. İşte âyet meali:
(Müminlerden, oturanlarla mal ve canları ile cihad edenler bir olmaz. Ama Allah hepsine de Hüsna’yı [Cenneti] vaad etti.) [Nisa 95]
Fitne ve fesat çıkararak bölücülük yapan ehli bid’at ve ehli dalalet, Eshab-ı kirama dört koldan saldırıyorlar. İbni Sebeciler, rafiziler, vehhabiler, mezhepsizler, özellikle üç halifeye insafsızca saldırıyorlar. (Hakkı bildiği halde susanlara lanet olsun) hadis-i şerifi gereğince bu yazıları yazmak zorunda kaldık.
Âyet ve hadislerde, Eshab-ı kiramın tamamı Cennetlik olarak bildirilmektedir. Bir âyet meali:
(Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlarla eşit değildir. Onların derecesi, sonradan Allah yolunda harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı [Cenneti] vaad etmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.) [Hadid 10]
Âyet-i kerimede fetihten öncekilere Hüsna [Cennet] vaad edildiği gibi, fetihten sonrakiler, o dereceye kavuşmasa bile, onlara da Hüsna söz verilmiştir. Dört halife de fetihten önce, Allah yolunda infakta bulunmuş ve savaşmıştır. Bu âyeti inkâr edip üç halifeye zalim, kâfir gibi sözler söyleyenin kendisi kâfirdir. Piyasada birçok meal vardır. Hepsi de Ve küllen vaadallahü Hüsna âyetini birkaç kelime farkı ile aynısını bildirmiştir. Küllen kelimesini kimisi, hepsi diye, kimi de her biri diye tercüme etmiş. Her biri Cennetlik demek de, istisnasız hepsi Cennetlik demektir. Şimdi meallere bakalım:
Diyanetin mealindeki ifade aynen şöyledir: (Allah, hepsine Cenneti vaad etmiştir.)
Ömer Nasuhi Bilmen’in mealindeki ifade: (Allah hepsine de pek güzel mükafat vaad etmiştir.)
Süleyman Ateş’in mealindeki ifade: (Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmiştir.)
Vehhabilerin dağıttığı mealdeki ifade: (Allah hepsine de en güzel olanı vaad etmiştir.)
Hasan Basri Çantay’ın mealindeki ifade: (Allah her birine en güzel olanı (Cenneti) vaad etti.)
Tibyan tefsirindeki ifade: (Allah her birine Hüsna’yı (Cenneti) vaad etti.)
A. Fikri Yavuz’un mealindeki ifade: (Allah hepsine Hüsna’yı=Cenneti vaad buyurdu.)
Hz. Osman’a dil uzatan S. Kutub’un ifadesi: (Hepsine de Allah en güzel olanı vaad etmiştir.)
Eshaba saldıran Mevdudi’nin ifadesi: (Allah her birine en güzel olanı vaad etmiştir.)
Elmalılı Hamdi Yazır, Konyalı M. Vehbi, Ali Arslan ve Celal Yıldırım’ın tefsirinde, M. Ali Sabuni Safvetüt Tefasirde ve piyasadaki diğer tefsir ve meallerde de aynı ifadeler geçmektedir.
Aynı ifade, şu âyette de geçiyor ve oturan Eshab-ı kirama bile Cennetlik deniyor:
(Oturan müminler ile mal ve canları ile Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, mal ve canları ile cihad edenleri, oturanlardan üstün kıldı. Bununla beraber Allah hepsine de Hüsna’yı [Cenneti] vaad etti.) [Nisa 95]
Eshabın izinden gidenler de Cennetliktir. İşte bir âyet meali:
(İslam’a girişte, iyilik yarışında öncelik kazanan Muhacirler ve Ensar ile, onların yolunda gidenlerden Allah razı olup, bunlar için, altından ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100] (Muhacir; Hicret eden eshab, Ensar; Muhacirlere yardım eden Eshabdır.)
Allah’ın hepsinden razı olduğu insanlar
Yukarıda, üç halifeye kâfir diyen Rafizilere, Hurufilere, İbni Sebecilere, sahabenin tamamının Cennetlik olduğunu bildiren âyetlerin birkaçını bildirmiş, Ve küllen vaadallahü Hüsna = Allah hepsine de, Hüsna’yı [Cenneti] vaad etmiş olduğunu piyasadaki birçok Türkçe mealden de örnekler vererek yazmıştık. Rafiziler, Hurufiler, İbni Sebeciler âyet ve hadisi kabul etmez. Hz. Ali’den önce halife oldular diye ilk üç halifeye, Hz. Ali ile savaşan Hz. Âişe ve diğer sahabeye hâşâ kâfir diyorlar. Halbuki Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğu yukarıdaki yazımızda bir kere daha ispat edilmişti. Savaşmanın, adam öldürmenin küfür olmadığı Kur’an-ı kerimde açıkça yazılıdır. Ayrıca, şirkten başka, bütün günahları Allah’ın affedeceği de, Hz. Vahşi gibi sonradan Müslüman olan kimselerin günahlarının sevaba çevrileceği de bildiriliyor. Onun için Eshab-ı kiramdan herhangi birisini kötülemek âyetleri inkâr etmek olur. Peygamber efendimiz de, (Eshabımın kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Ancak Allahü teâlâ, benim hatırım için onların kusurlarını affedecektir) ve (Eshabımın kusurlarını söylemeyin! Kalbleriniz onlara karşı değişir) buyuruyor.
Adam öldürmek, zina, içki, hırsızlık çok büyük günah iseler de kâfirlik değildir. Çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, dilediğinin; şirkten [küfürden] gayri günahlarını affeder.) [Nisa 48, 116]
(Müminlerden iki taife birbiriyle çarpışırlarsa, aralarını bulun, müminler, elbette kardeştir, kardeşlerinizin arasını bulun.) [Hucurat 9-10]
Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan Hz. Vahşi ve diğerleri, tertemiz birer müslüman, Cennetlik bir sahabi olup, eski günahları da sevaba çevrilmişti. Çünkü Kur’an-ı kerimde açıkça buyuruluyor ki:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm.) [Furkan 70)
Bu husus kâfir iken Müslüman olan herkes için geçerlidir. Hangi günah olursa olsun, şirk yani kâfirlik dahil, tevbe edilince Allahü teâlâ onu affeder. Bu husus, kıyamete kadar böyledir.
Resulullah efendimiz, hısımlarına dil uzatanlar için buyuruyor ki:
(Allahü teâlâ benim için en iyi insanları sahabi, bazılarını da eshar [zevce tarafından hısım] olarak ayırdı. Onlara dil uzatanlara lanet olsun!) [Hakim]
(Rabbim söz verdi ki, kızını aldığım ve kızımı verdiğim aileler, Cennette benimledir.) [Deylemi]
Allahü teâlânın zatı gibi sıfatları da sonsuzdur. Razı olması da sonsuzdur. Allah, Eshabdan birkaç sene razı oldu sonra vazgeçti denilemez. Allahü teâlâ, hicret eden ve muhacirlere kucak açan Ensar ile ağaç altında sözleşme yapılan Eshabdan da, razı olmuştur. İşte iki âyet meali:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır.) [Fetih 18]
(Muhacir ve Ensar ile onların yolunda gidenlerden Allah razıdır.) [Tevbe 100]
(Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi] [Bu sözleşmeye, Biat-ür-rıdvan denir. 1400 kişi idiler. Bu 1400 kişi arasında Hz. Ali ile savaşan Eshab da var idi.]
Allahü teâlâ, sadece cihad eden eshabın değil, evlerinde oturanların da Cennetlik olduğunu bildirmiştir. İşte âyet meali:
(Müminlerden, oturanlarla mal ve canları ile cihad edenler bir olmaz. Ama Allah hepsine de Hüsna’yı [Cenneti] vaad etti.) [Nisa 95]