Okuyalım ve düşünelim...
bir kitap yazsak. çok derin, ilmi meselelerden bahsetsek kitapta. ve önsözüne yazsak ki "bu kitap akledenler içindir. anlayasınız diye yazdık. aklı olan anlar." ve bu kitabı piyasaya sürsek. okuma yazma bilen herhangi bir insan, ilkokul öğrencisi yada lise öğrencisi bu kitabı alsa ve okusa. önsözünü okuyup o zaman bu kitap bana hitap ediyor diyerek okusa ve uygulamaya çalışsa ne kadar doğru olur? bu çocuk, hakkında hiçbirşey bilmediği bir konu ile alakalı bu kitabı okuyup kafasını karıştırmaktan başka ne yapabilir. ama bir profösör yada en azından konu ile alakalı bilgisi olan bir insan okusa ne kadar faydalı olur. o öğrenci de zamanla kendisinden daha ileri seviyedeki hocalarının eğitimi ile bilgisi artar, ilmi derinleşir. bir gün o kitabı alır ve okuduğunda o kitap ona fayda sağlar. bilmem anlatabiliyor muyum?
şol uşacıklar gibi binersin ağaç ata,
tecrüben yok, topun yok, meydanı arzularsın
yani ne biliyoruz ki ne anlayacağız Kur'an'dan? milyonlarca kez söylendi, Kur'an'ın meali Kur'an'ın aslı değildir diye! eğer biraz araştırısanız görürsünüz. bir ayetin iniş zamanı, nedeni, kullanılan kelimeler çok değişik manaların çıkmasına neden olabiliyor. bunu anlayabilmek için arap dili ve edebiyatını, kültürünü, özellikle Efendimiz (s.a.v.)'in yaşadığı döneme ait kültürü iyi anlamak, öğrenmek, bilmek gerekiyor. Kur'an'ı gerçek manada anlamak için bu şart. işte ilimde derinleşmek bu, alimlik bu.