alptraum
New member
- Katılım
- 1 Ocak 2005
- Mesajlar
- 2,908
- Tepkime puanı
- 166
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
- Konum
- Aþk`dan
- Web sitesi
- www.muhakeme.net
İnsanın en değer verdiği ve üstünde titrediği ve onu zâyi etmekten korktuğu en kıymettâr varlığı ruhudur ve onun misafir olarak içinde bulunduğu emânet olan bedeni ve âzâlarıdır.
Cenâb-ı Hak, canlı ve şuûrlu bir kanun özelliğinde yarattığı ruha ebediyet vasfı vermiştir. Ruh ölümsüzdür. Ceset istediği gibi dağılıp toplansın ruhun istiklâliyet ve devâmına zarar vermez. Ölümle beden elbisesinden soyunan ruhlar, berzâh âleminin muhtelif tabakalarında hayâtiyetlerini devam ettirirler.
Ruhların cesedlere gelmesine misal: Gayet düzenli bir ordunun askerlerinin istirahat etmek için her tarafa dağılıp, yüksek sesli bir borunun öttürülmesiyle o ordu neferatının yerlerini karıştırmaksızın yerlerine yerleşmeleri gibi...işte aynen bunun gibi insan vücudunun zerreleri de toprakta dağılmış bir durumda iken, Cenabı Hak Hz.İsrafil (as) ın borusunu öttürümesi neticesinde azayı asliye dediğimiz zerreler toplanarak, Cenabı Hak bu vücudu insanı, daha güzel bir surette ve fonksiyonlarını da gelişmiş bir şekilde halkedip, yaratacaktır.
Bediüzzaman hazretleri bu mevzuyu şu şekilde özetlemektedir.
"Ruhların cesedlerine gelmesine misâl ise: Gayet muntâzam bir ordunun efradı, istirahat için her tarafa dağılmış iken, yüksek sadâlı bir boru sesiyle toplanmalarıdır. Evet, İsrâfil'in borusu olan SUR'u, ordunun borazanından geri olmadığı gibi, ebedler tarafında ve zerreler âleminde iken Ezel cânibinden gelen اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ hitâbını işiten ve قَالُوا بَلَى ile cevap veren ervahlar, elbette ordunun neferatından binler derece daha musahhar ve muntâzam ve mutîdirler. Hem değil yalnız ruhlar, belki bütün zerreler dahi, bir Ordu-yu Sübhânî ve emirber neferleri olduğunu kat'î bürhânlarla Otuzuncu Söz isbat etmiş."(zeylin 3.parçası)
Cenâb-ı Hak, canlı ve şuûrlu bir kanun özelliğinde yarattığı ruha ebediyet vasfı vermiştir. Ruh ölümsüzdür. Ceset istediği gibi dağılıp toplansın ruhun istiklâliyet ve devâmına zarar vermez. Ölümle beden elbisesinden soyunan ruhlar, berzâh âleminin muhtelif tabakalarında hayâtiyetlerini devam ettirirler.
Ruhların cesedlere gelmesine misal: Gayet düzenli bir ordunun askerlerinin istirahat etmek için her tarafa dağılıp, yüksek sesli bir borunun öttürülmesiyle o ordu neferatının yerlerini karıştırmaksızın yerlerine yerleşmeleri gibi...işte aynen bunun gibi insan vücudunun zerreleri de toprakta dağılmış bir durumda iken, Cenabı Hak Hz.İsrafil (as) ın borusunu öttürümesi neticesinde azayı asliye dediğimiz zerreler toplanarak, Cenabı Hak bu vücudu insanı, daha güzel bir surette ve fonksiyonlarını da gelişmiş bir şekilde halkedip, yaratacaktır.
Bediüzzaman hazretleri bu mevzuyu şu şekilde özetlemektedir.
"Ruhların cesedlerine gelmesine misâl ise: Gayet muntâzam bir ordunun efradı, istirahat için her tarafa dağılmış iken, yüksek sadâlı bir boru sesiyle toplanmalarıdır. Evet, İsrâfil'in borusu olan SUR'u, ordunun borazanından geri olmadığı gibi, ebedler tarafında ve zerreler âleminde iken Ezel cânibinden gelen اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ hitâbını işiten ve قَالُوا بَلَى ile cevap veren ervahlar, elbette ordunun neferatından binler derece daha musahhar ve muntâzam ve mutîdirler. Hem değil yalnız ruhlar, belki bütün zerreler dahi, bir Ordu-yu Sübhânî ve emirber neferleri olduğunu kat'î bürhânlarla Otuzuncu Söz isbat etmiş."(zeylin 3.parçası)