Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allaha sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha bir zikir sohbetinde Allahû Tealâ bizleri birlikte kıldı.
Sizlere, dînimize sokulan hurafelerden Ruh vücuttan ayrılırsa insan ölür. hurafesinin inşaallah açıklamasını yapacağız.
Bir kısım insanlar derler ki: İnsana hayat veren ruhtur. Ruh vücuttan ayrılırsa kişi ölür. Allahû Tealâ ise buyuruyor ki: Hayatı Biz veririz ve hayatı Biz alırız. Yaratan ve öldüren sadece Allahtır. diyor.
67/MULK-2: Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O Azîz'dir ve mağfiret eder, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir).
Yaratan ve öldüren sadece Allahtır. Öyleyse ruh, insana hayat veremez. Ruh da bir yaratıktır. Allahû Tealânın Zatından başka herşey yaratıktır. Hayat veren ve hayatı alan Allahtır. Öyleyse sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah ile olan ilişkilerimizde bütün dizayn Allahındır. Yaratan Allah ve öldüren Allahtır.
Şimdi gelin sizlerle beraber bir bakalım; Allahû Tealâ bizlerden ne istiyor. Sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ ruhumuzu hayatta iken Kendisine ulaştırmamızı istiyor ve bunu üzerimize birçok defa farz kılmış. İşte Fecr Suresinin 27, 28, 29 ve 30. âyetleri:
89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allaha (Rabbine) geri dönerek ulaş.
89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allaha ulaştırdığın zaman), (Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.
89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.
Ey mutmain olan nefs! Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. Radiye ve Mardiyye mertebelerinin sahibi ol. Ey ruh! Allaha rücû et.
İrciî ilâ rabbiki: Rabbine geri dön. Geri dönerek Rabbine ulaş. diyor.
Kullarımın arasına gir ve cennetime gir. diyor.
Önce nefse sesleniyor. Emmare, Levvame, Mülhime ve Mutmainne kademeleri ilk 4 kademedir. Bu 4. kademedeki birisine sesleniyor: Ey mutmain olan nefs! 4. kademe.
râdıyeten mardıyyeh diyor. Radiye kademesi, 5. kademe, 5. gök katını temsil eder. Mardiyye kademesi 6 gök katını temsil eder. Tezkiye kademesi de 7. gök katını temsil eder.
İşte sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ burada nefse hitap ediyor. Ey mutmain olan nefs! diye. Onun Allahtan razı olmasını ve Allahın da rızasını kazanmasını istiyor. Ve böylece Rabbine (Allaha), geri dönmesi isteniyor.
Nefsin tezkiyesi, ruhun Allaha dönüşünün belgesidir. Nefs tezkiyesiz Allaha dönüş söz konusu değildir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allahın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek Ona (Allaha) dön (ulaş, vasıl ol).
Ve Allahın ismiyle Allah, Allah, Allah, Allah diye zikret ve herşeyden kesilerek Rabbine ulaş.
Öyleyse Allahû Tealânın hepimizden istediği şey, zikirle ruhumuzu Allaha ulaştırmamızdır. Allahû Tealâ buyuruyor:
51/ZARİYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaş, Allah'a sığın). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçık bir uyarıcıyım.
Öyleyse Allaha kaç, Allaha sığın. diyor Allahû Tealâ.
Allaha ruhumuzun kaçması, ulaşması, Allaha sığınması, Allahın Zatında yok olması söz konusu sevgili kardeşlerim.
Allahû Tealâ, insan ruhunun ölmeden evvel Allaha ulaşmasını üzerimize farz kılan emrini gönderiyor: Rad Suresinin 21. âyet-i kerimesinde:
13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allahın (ölümden evvel), Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), Ona (Allaha) ulaştırırlar. Ve Rablerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
Ve onlar Allahın Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi, Ona (Allaha) ulaştırırlar.
Bir şey var: Ruhumuz. Onun Allaha ulaştırılması üzerimize farzdır ve bu farzın yerine getirilmesi söz konusudur. İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, farzı yerine getirmek, ruhu Allaha ulaştırmak hepimizin üzerine Allahû Tealâ tarafından emir şeklinde tecelli eden bir farzla farz kılınmıştır.
Farz nedir? Kurânda hangi konu, biz insanlara Allahû Tealâ tarafından bir emir suretinde sunulmuşsa, o bir farz hüküm doğurur. Burada da Allahû Tealânın Allahın Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi; ruhu, onlar Allaha ulaştırırlar. diyor. Allahû Tealâ ruhumuzun Allaha ulaştırılmasını emretmiş, üzerimize farz kılmıştır. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
6/EN'AM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yecal sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassaadu fîs semâi, kezâlike yecalûllâhur ricse alâllezîne lâ yuminûn(yuminûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allaha) teslime (İslâma) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mümin olmayanların üzerine pislik (azap, darlık, güçlük) verir.
Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse, Allah kimin ruhunu Kendisine ulaştırmayı dilerse onların göğsünü yarar ve Allaha teslim olmaya açar.
Kimlerden bahsediyor Allahû Tealâ? İnsanın fizik vücudunun Allahın Zatına ulaşması hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu dünya hayatını yaşarken böyle bir şey mümkün değildir. Ama dünya hayatını yaşarken, ruhumuzun Allaha ulaştırılması, Allahın talebine bağlı olarak karşımıza çıkıyor. Allahû Tealâ ruhumuzu Kendisine ulaştırmayı diliyor.
Sizlere, dînimize sokulan hurafelerden Ruh vücuttan ayrılırsa insan ölür. hurafesinin inşaallah açıklamasını yapacağız.
Bir kısım insanlar derler ki: İnsana hayat veren ruhtur. Ruh vücuttan ayrılırsa kişi ölür. Allahû Tealâ ise buyuruyor ki: Hayatı Biz veririz ve hayatı Biz alırız. Yaratan ve öldüren sadece Allahtır. diyor.
67/MULK-2: Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Ve O Azîz'dir ve mağfiret eder, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir).
Yaratan ve öldüren sadece Allahtır. Öyleyse ruh, insana hayat veremez. Ruh da bir yaratıktır. Allahû Tealânın Zatından başka herşey yaratıktır. Hayat veren ve hayatı alan Allahtır. Öyleyse sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, Allah ile olan ilişkilerimizde bütün dizayn Allahındır. Yaratan Allah ve öldüren Allahtır.
Şimdi gelin sizlerle beraber bir bakalım; Allahû Tealâ bizlerden ne istiyor. Sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ ruhumuzu hayatta iken Kendisine ulaştırmamızı istiyor ve bunu üzerimize birçok defa farz kılmış. İşte Fecr Suresinin 27, 28, 29 ve 30. âyetleri:
89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allaha (Rabbine) geri dönerek ulaş.
89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allaha ulaştırdığın zaman), (Bana kul olursun) kullarımın arasına gir.
89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.
Ey mutmain olan nefs! Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. Radiye ve Mardiyye mertebelerinin sahibi ol. Ey ruh! Allaha rücû et.
İrciî ilâ rabbiki: Rabbine geri dön. Geri dönerek Rabbine ulaş. diyor.
Kullarımın arasına gir ve cennetime gir. diyor.
Önce nefse sesleniyor. Emmare, Levvame, Mülhime ve Mutmainne kademeleri ilk 4 kademedir. Bu 4. kademedeki birisine sesleniyor: Ey mutmain olan nefs! 4. kademe.
râdıyeten mardıyyeh diyor. Radiye kademesi, 5. kademe, 5. gök katını temsil eder. Mardiyye kademesi 6 gök katını temsil eder. Tezkiye kademesi de 7. gök katını temsil eder.
İşte sevgili kardeşlerim, Allahû Tealâ burada nefse hitap ediyor. Ey mutmain olan nefs! diye. Onun Allahtan razı olmasını ve Allahın da rızasını kazanmasını istiyor. Ve böylece Rabbine (Allaha), geri dönmesi isteniyor.
Nefsin tezkiyesi, ruhun Allaha dönüşünün belgesidir. Nefs tezkiyesiz Allaha dönüş söz konusu değildir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:
73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allahın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek Ona (Allaha) dön (ulaş, vasıl ol).
Ve Allahın ismiyle Allah, Allah, Allah, Allah diye zikret ve herşeyden kesilerek Rabbine ulaş.
Öyleyse Allahû Tealânın hepimizden istediği şey, zikirle ruhumuzu Allaha ulaştırmamızdır. Allahû Tealâ buyuruyor:
51/ZARİYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaş, Allah'a sığın). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçık bir uyarıcıyım.
Öyleyse Allaha kaç, Allaha sığın. diyor Allahû Tealâ.
Allaha ruhumuzun kaçması, ulaşması, Allaha sığınması, Allahın Zatında yok olması söz konusu sevgili kardeşlerim.
Allahû Tealâ, insan ruhunun ölmeden evvel Allaha ulaşmasını üzerimize farz kılan emrini gönderiyor: Rad Suresinin 21. âyet-i kerimesinde:
13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allahın (ölümden evvel), Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), Ona (Allaha) ulaştırırlar. Ve Rablerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.
Ve onlar Allahın Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi, Ona (Allaha) ulaştırırlar.
Bir şey var: Ruhumuz. Onun Allaha ulaştırılması üzerimize farzdır ve bu farzın yerine getirilmesi söz konusudur. İşte sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım, farzı yerine getirmek, ruhu Allaha ulaştırmak hepimizin üzerine Allahû Tealâ tarafından emir şeklinde tecelli eden bir farzla farz kılınmıştır.
Farz nedir? Kurânda hangi konu, biz insanlara Allahû Tealâ tarafından bir emir suretinde sunulmuşsa, o bir farz hüküm doğurur. Burada da Allahû Tealânın Allahın Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi; ruhu, onlar Allaha ulaştırırlar. diyor. Allahû Tealâ ruhumuzun Allaha ulaştırılmasını emretmiş, üzerimize farz kılmıştır. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
6/EN'AM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeşrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudıllehu yecal sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassaadu fîs semâi, kezâlike yecalûllâhur ricse alâllezîne lâ yuminûn(yuminûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allaha) teslime (İslâma) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mümin olmayanların üzerine pislik (azap, darlık, güçlük) verir.
Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse, Allah kimin ruhunu Kendisine ulaştırmayı dilerse onların göğsünü yarar ve Allaha teslim olmaya açar.
Kimlerden bahsediyor Allahû Tealâ? İnsanın fizik vücudunun Allahın Zatına ulaşması hiçbir şekilde mümkün değildir. Bu dünya hayatını yaşarken böyle bir şey mümkün değildir. Ama dünya hayatını yaşarken, ruhumuzun Allaha ulaştırılması, Allahın talebine bağlı olarak karşımıza çıkıyor. Allahû Tealâ ruhumuzu Kendisine ulaştırmayı diliyor.