Rüyâda bildirilen beş sır!

S

sedize

Guest
Rüyâda bildirilen beş sır!


Önceki Peygamberlerden birisi, bir gün bir rüyâ görür. Rüyâsında
kendisinden, sabahleyin kalkınca karşısına ilk çıkan şeyi yemesi, ikinci
olarak karşılaştığı şeyi gizlemesi, üçüncü olarak karşılaştığı şeyi kabûl
etmesi, dördüncü olarak, karşılaştığını yeise, ümitsizliğe düşürmemesi,
beşinci olarak karşılaştığından da kaçması istenir.

Sabah olur. O peygamber aleyhisselâm kalkınca, karşısında gözüne ilk çarpan
büyük ve kapkara bir dağ olur. Bu manzara karşısında duraklar, hayrete düşer
ve kendi kendine, “Rabbim bana onu yememi emretti. Rabbim bana, gücümün
yetmeyeceği şeyi emretmez” diye düşünür.

Onu yemeğe azmederek oraya doğru yürür. Fakat yanına yaklaşınca dağ birden
küçülür, küçülür ve baldan daha tatlı bir lokma hâline gelir. Peygamber onu
yiyerek yola koyulur.

Biraz gidince karşısına altın bir tas çıkar. Hemen bir çukur açarak onu
toprağa gömer ve tekrar yola koyulur. Fakat biraz gittikten sonra dönüp
arkasına baktığında altın tasın toprağın üstüne çıkmış olduğunu görür. Geri
döner. Onu tekrar gömerek yine yoluna devam etmek üzere hareket eder. Fakat
biraz gidince yine dönüp geriye baktığında, altın tasın yine dışarıda
olduğunu hayretle müşâhede eder. Bu dönüp gömmeler birkaç defa tekrarlandığı
hâlde altın tas yine üste çıkar. Nihâyet peygamber, “Ben, Rabbimin bana olan
emrini yerine getirdim” diyerek onu gömmek için bir daha geri dönmez ve
yoluna devam eder.

Biraz gidince, kendisine doğru gelen bir kuşla karşılaşır. Kuşun peşinde de
bir şâhin var. Kuş, “Ey Allahın nebîsi, beni kurtar” diyerek Peygamberden
yardım ister, Peygamber de onu himâyesine alarak, “Üçüncü olarak
karşılaştığın şeyi kabûl et” emri gereğince onu yeninin içine saklar.

Bu arada onu avlamak için peşinden gelmekte olan şâhin gelip, “Ey Allahın
nebîsi, ben aç idim. Sabahtan beri onu avlayıp karnımı doyurmak için
uğraşıyordum. Tam yakalayacağım sırada onu benden aldın. Rızkıma mâni olma!”
der. Bu sırada Peygamber aleyhisselâm, “Benden, üçüncü olarak karşılaştığımı
kabûl etmem, dördüncü olarak karşılaştığımı da yeise düşürmemem istenmişti.
Üçüncü bu kuş. Onu kabûl edip kurtardım. Ya dördüncüyü ne yapayım? Onu
ümitsizliğe düşürmemem lâzım” diye düşünür. Yanında bulunan etten biraz
keserek beklemekte olan avcı kuşa atar. O da onu alıp gider. O uzaklaşınca
saklamakta olduğu kuşu da salıvererek yoluna koyulur.

Yolda ilerlerken beşinci olarak pis kokulu bir cîfe, pislik ile karşılaşır.
Geceki rüyâ gereğince ondan da süratle uzaklaşır. O gece rüyâsında kendisine
gündüz olan hâdiselerdeki hikmet, sır şöyle izâh edilir:

“Birinci olarak, çok büyük ve kapkara bir dağ olarak gördüğün ve sonradan
baldan daha tatlı bir lokma hâline gelen şey, öfke ve kızgınlıktır. Öfke,
önce büyük bir dağ hâlindedir. Sabır edildiği ve yenildiği zaman baldan daha
tatlı bir lokma olur.

İkinci olarak karşılaştığın altın tas, güzel ve iyi amellerdir. İyi ve güzel
ameller, hareketler, davranışlar ne kadar örtülürse örtülsün, yine de açığa
çıkar ve kendilerini belli ederler.

Üçüncü olarak, sakladığın kuş, sana sığınana ihânet etmemeni, himâyene
almanı öğretmek istemektedir.

Dördüncü hâdise, birisi senden bir şey istedi mi, kendi ihtiyâcın olsa bile
onun hâcetini görmek gerektiğine işârettir.

Beşinci olarak karşılaştığın ve kendisinden kaçtığın pis kokulu cîfe gıybete
işârettir. Gıybet eden, ötekini-berikini çekiştiren insanlardan, pis kokulu
cîfeden kaçarcasına kaç!..
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks